15 yaşındaki gönüllü bombacı Ali Reşat

Mustafa Özgür Sancar yazdı

“Korkusuzlar” Kerem Atılmaz’ın (1914-1923) Birinci Dünya Savaşı’ndan başlayıp, Kurtuluş Savaşımız ve Cumhuriyetin ilânına kadar olan dönemde, varlığını millete ve vatana adayan gerçek kahramanları anlattığı özgün bir kitap; sade bir tarih anlatımının çok ötesinde…

BİR DUYGU AKTARIMI

Bazı kitaplar yığma bilgi ya da söz yığınını aşan niteliktedir, Bir duyguyu dolaysız aktarır, harekete geçirir, aslında bildiğimiz; fakat idrakîne varamadığımız gerçekleri gösterir.
“Korkusuzlar” bu türden bir görevi yerine getiriyor.

Vatan namustur ve insan gerektiğinde vatanı için ölebilir, canı dâhil, herşeyini fedâ edebilir, Tıpkı Gördesli Makbule, tıpkı Çanakkale savunmasında, ölümcül yaralarla getirilen oğlunun kurtulamayacağını anlayınca, az sayıda bulunan ağrı kesiciyi oğlu için değil de, kurtulabilecek diğer yaralı askerler için kullanan Doktor Tarık Nusret Bey gibi…
Vatan için kendini fedâ etmek insanoğlunun ulaşabileceği en büyük erdem noktasıdır.

15 YAŞINDA DÜŞMAN SAFLARINA BOMBA YERLEŞTİRİRKEN

Ezineli Yahya Çavuş’tan, 15 yaşındaki Gönüllü Bombacı Ali Reşat’a, Vatanperver Meryem Hanım’dan Yörük Ali Efe’ye, Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendiye, Tayyar Rahmiye, Antepli Yirik Fatma ve Halime Çavuş’a kadar, kadın erkek, sayısız kahraman bize bunu anlatır.

Kendi küçük hikâyelerinin kurtuluş mücadelesiyle birleşerek, nasıl anıtsal bir zafere dönüştüğüne tanık oluruz. Öğrendiğiniz her bir gerçek, vatanseverlik duygusunun katıksız bir aktarımıdır.

Kitabın başarısı tam da buradan kaynaklanıyor. Yalın bir tarih anlatımı değil ortaya konan… dünya tarihini değiştiren ilk anti-emperyalist zaferin kazanılmasını sağlayan duyguyu hissediyoruz.

Ulus ve vatan bilincinin, imkânsız gözükeni, büyük bir kudretle, mümkün hâle getirdiğini, en zorlu koşulları nasıl aşabildiğini kavrıyoruz.

Kerem Atılgan, “Korkusuzları”ı yazarken, aynı zamanda, 1. Dünya Savaşı öncesi uluslararası plandaki politik gelişmeler ve saflaşmaları da son derece yalın bir biçimde anlatmış. Ayrıca İttihat ve Terakki’nin Alman yanlısı bir politikayla Osmanlı Devleti’ni dünya savaşına sürüklediği gerçeğini gözler önüne seriyor.

TARİHİN AKIŞINI DEĞİŞTİREN ANITSAL BİR ZAFER

Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nun pek çok cephede savaşmasına neden oldu; hiç kuşku yok ki bunların içerisinde Çanakkale, tarihî ve özel bir öneme sahip…

Çanakkale’de Türkler sadece düşmanı yenmekle kalmadı, aynı zamanda dünya tarihini değiştirdi. Çanakkale’yi geçerek, önce İstanbul’a ardından Anadolu’ya hakîm olmak isteyen İngilizler, Karadeniz üzerinden Rusya’ya ulaşarak Çarlığı yaşatmak istiyorlardı. Böylece Rusya’da devrimin önüne geçip, Rus toprakları üzerinde kontrolü ele almayı amaçladılar. Ne var ki, misli kuvvet ve imkânla hareket eden düşmana karşı, elde ettiğimiz destansı zafer bu planı bozdu.

Çanakkale anıtsal bir yurt savunması olması ötesinde, emperyalizmin yenilebileceğini gösteren esaslı bir örnektir. İtilaf devletleri Çanakkale’yi geçemedi, devamında Çarlık Rusya yıkıldı, önce burjuva ardında Bolşevik devrimi gerçekleşti. Bolşeviklerin kurduğu Sovyet Rusya, Kurtuluş Savaşımızın en büyük destekçisi oldu. Yani Çanakkale Zaferi, Sovyet Devrimi ve Kurtuluş Savaşı birbiriyle neden sonuç ilişkisi çerçevesinde bağlıdır.

Mustafa Kemal Atatürk, dünyanın en büyük kurmaylarından birisi olarak tarih sahnesinde haklı yerini aldı. Sonraki tüm bağımsızlık ve ulusal kurtuluş zaferlerine örnek oldu. Anti-emperyalizm çağı başladı.

Bu büyük tarihsel atılım, hangi etnik kökenden olursa olsun, ileride Türk ulusunu teşkil edecek vatansever kadın ve erkeklerin omuzunda yükseldi.

Kerem Atılmaz, son derece akıcı bir üslupla yazdığı Korkusuzlar kitabında canı pahasına memleketi savunan işte bu vatan evlatlarını anlatıyor.