2020 dijital çağ başlangıcı

featured

Berk Özer yazdı

Yazımıza Covit-19 dan yaşamını kaybeden insanlarımızı anarak başlamak istiyorum. Yitirdiğimiz canlarımıza Allah’tan rahmet, acılı ailelerine sabır diliyorum. Tüm ulusumuzun başı sağ olsun. Mevcut hastalarımıza da acil şifalar diliyorum. Başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere tüm emekçilere de saygı ve selamlarımı sunuyorum.

Yazmaya başladığımız ilk günden beri hep dünyanın bir değişim sancısı yaşadığını, çok kutuplu bir sistemin bizi beklediğini, dijital çağın başlayacağını, ülkelerin birbirleriyle olan ilişkilerinde samimi ama mesafeli olacağını, lojistik, ambalaj, e-ticaret, uzaktan eğitim, home ofis vb kavramların ne kadar önemli olduğunu; yapay zekâyı, 5G teknolojisini, insanın doğanın bir parçası olması gerektiğini, iklim değişikliğini, susuzluk sorununun artacağını, Kuşak ve Yol projesini, ata topraklarımız olan Asya medeniyetinin yükselişini anlattık. Bunların birçoğu komplo teorisi ve Asyayî bir görüşmüş gibi algılandı. Hatta insanlardan bazıları, yazılarımızda hayalperestlik yaptığımızı bile düşünmüş olabilirler. Ancak biz gelecekte şunlar olacak, bunlar olacak derken 2020 yılı itibari ile beklenen geleceğin geldiğini ifade etmiştik. Evet, artık gelecek geldi!

KOVİD-19 SONRASI NASIL BİR DÜNYA

Covid-19, yani yeni nesil Koronavirüs, 10 Mart 2020 tarihinde dünyada “Pandemi” (salgın hastalık) olarak ilan edildikten bir gün sonra, 11 Mart 2020’de ülkemizde ilk vakalar görülmeye başlandı. Hemen akabinde sosyal teması azaltmak için AVM ler ve havalimanları kapandı, uçuşlar durduruldu, restoran ve kafelerde oturma yasaklandı, insanların çoğu home ofis (evden çalışma) şekline geçti, eğitimde online sistem (uzaktan eğitim) metodu başladı. İnsanlar evlere kapandı ve market/gıda alışverişlerini bile online (internet üzerinden) yapmaya başladılar. Bu da FMCG (hızlı tüketim ürünleri) sektörünün çok hızlı artmasına neden oldu. Hatta devletimizin almış olduğu bir kararla birlikte 20-65 yaş arasındaki (sokağa çıkma yasağı kapması dışında kalan) vatandaşlarımız, haftalık 5 adet maske siparişlerini e-PTT internet sitesi üzerinden TC kimlik numaraları ve adreslerini girerek, ücretsiz bir şekilde teslim almaya başladı. Devletimiz bazı bölgelerde vatandaşlarımızın adreslerine kadar ücretsiz kargo teslimatı sağlarken, bazı bölgelerde de mobil telefonlarına sms (kısa posta servisi) olarak gelen tek kullanımlık bir kod ile birlikte, maskelerini kendilerine en yakın eczanelerden alabilmelerini sağlamaktadır.

Yıllardır halk arasında ne konuşuyorduk, bir düşünün ve kendinize sorun: Yaşlı Avrupa nüfusunu, sokaklarda yaşayan ABD vatandaşlarını, İngiltere’nin sağlık sisteminin ne kadar kötü olduğunu, parfümün neden Fransa’da bulunduğunu, hamam kültürü ile birlikte Avrupa toplumuna yıkanmayı bizim öğrettiğimizi, Batı’da olmayan taharet musluklarını, köpek ve böcek yiyen Çinlileri, mesafeli ve disiplinli Alman toplumunu, İstanbul ve Tokyo’nun hiç bitmeyen trafik çilesini, insanoğlunun doğaya ne kadar çok zarar verdiğini, vahşi hayvanların yaşam alanlarına müdahalelerimizi, orman yangınlarını, ağaç kesimlerini, yüksek gökdelenlerin doğaya verdiği zararları, iklim değişikliğini, uçak yakıtlarının ve taşıt egzozlarının neden olduğu hava kirliliğini, bitmeyen terörü, dünyayı bekleyen susuzluk tehlikesini, küresel ısınmayı, eriyen buzulları, bunların hepsini konuşmuyor muyduk? Bunların konuşulduğu sohbetlerin sonu “Ne olacak bu dünyanın hali?” şeklinde, cevabı hiçbir zaman net olarak verilemeyen bir şekilde bitmedi mi? Şimdi sanırım artık bu sorunun cevabını net bir biçimde verebiliyoruz. Doğa insanoğlundan intikam alıyor, üstelik de gözle bile görülmeyen bir organizmayla. Buradan insanoğlunun çıkartacağı dersleri, başka bir yazının konusu olarak bırakalım; insanlığı Covid-19 sonrası nasıl bir dünyanın beklediğini konuşalım.

Brexit sonrası, 2019 yılının Aralık ayında Çin’de ilk Covid-19 vakası başladığı anda, dünya ticareti ve üretim ekonomisi sözde etkileneceği için, liberal toplum sevdalıları ve kapitalist çevreler hemen Çin’in batışını, üretimin ABD’ye kayacağını, bu salgının Batı için bir fırsat olduğunu duyurmaya başladılar. Tam da o sırada Suriye’de yaşanan ve kabul edilemez olan hadiseleri de bahane ederek, S-400’leri bile Rusya’ya geri vermemiz gerektiğini, yeniden kayıtsız şartsız Atlantikçi olmamız gerektiğini, Asya medeniyetinden bize bir gelecek olmayacağını, ellerini ovuşturarak hemen deklare etmeye başladılar. Hatta ABD Ticaret bakanı Covit-19 salgının, ABD için bir fırsat olduğunu ve Çin ekonomisinin büyük zarar göreceğini ifade etti. Tam da o zamanlarda, dünyada yaşanan petrol savaşlarını adeta bir maliyet analizi çıkartarak, oyun teorisi bazında değerlendiren Emekli Pilot Albay Osman Başıbüyük komutanım, 3 oyunculu petrol savaşından (ABD, Rusya ve S.Arabistan) bir tanesinin, dünyada düşen petrol varil fiyatları çerçevesinde daha fazla dayanamayacağını ve saf dışı kalacağını bizlere matematiksel olarak analiz etmişti.

PANDEMİDEN ÖNCE NE KONUŞULUYORDU

Sizlerle birlikte dünyada Pandemi’den önce neler konuşulduğuna farklı bir açıdan bakalım: 5G teknolojisi ile yapay zekânın hayatımızı nasıl etkileyeceği tartışılıyordu. Google’da chatbot (yapay zekâ ile sohbet) ve arttırılmış gerçeklik (AR) konuşuluyordu. Elon Musk, “insanlara çip takılarak yapay zeka ile insan aklının birleştirilerek ‘süper zeka insan’ oluşturulabileceğini” söylüyordu. Tıp da dâhil olmak üzere birçok sektörde artık robotların yer alacağı ve üretimde sanayi devrimi ile birlikte başlayan insan-makine ilişkisinin, makine-robot ve makine-yazılım programlama ilişkisine geçişi konuşuluyordu. Ticaretin yürümesi için insanların ille de yüz yüze görüşmesi gerekmediği, online şekilde de bu toplantıların dünyanın neresinde olursak olalım yapılabileceği konuşuluyordu. 16 yaşındaki Greta, uçak yakıtlarının neden olduğu hava kirliliğinin sonucunda iklim değişikliğini ifade ediyordu. Hatta İran’dan sonra ülkemizde bile 2020 yılında sözde Mesih geleceği söylentileri konuşuluyordu. Cross-border (sınırarın aşılması), Cape Town’da yaşanan susuzluk sorunu, dünyada yakın zamanda başlayacak olan çekirge istilası ve kıtlık konuşuluyordu. ABD Başkanı Trump, uzay ordusu kurma planları yapıyordu. Bir kuşak Bir Yol (Londra-Pekin hattı) çerçevesinde ülkemizin Orta Kuşak’ta yer aldığı, Doğu Akdeniz’deki enerji yatakları, ülkemizin doğalgaz hub’ı olabileceği, Türkiye’nin 2030 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden 5.si olacağı konuşuluyordu. Yeni yapılan İstanbul Havalimanı’nın bir lojistik üssü olduğu konuşuluyordu. Kalabalıklaşan şehirlerde yaşanan alt yapı sorunları ve insanoğlunun tersine göçü (kentten köye) başlatması konuşuluyordu. Üretim ekonomisi konuşuluyordu. Organik yiyecekler, milli tarım ve hayvancılık konuşuluyordu. Microsoft, 5 Kasım 2019’da Japonya’daki çalışanlarına “İş-Yaşam Seçimi Mücadelesi” projesi kapsamında, haftada 4 gün mesai yaparak çalışanlarına 3 gün tatil hakkı verdi.

PANDEMİDEN SONRA NE KONUŞULUYOR

Peki, salgından sonraki dünyada neler konuşuluyor. Bunları sadece sözcüklerle sıralayalım: 32 bin öğrenci, 1.5 milyon dakikalık kesintisiz uzaktan eğitim, virüsün seyrinde İngiltere ile Çin arasında Çin’e daha yakın olmak, FMCG, e-ticaret, kargo, hafta sonu sokağa çıkma yasakları, Bill Gates, aşı çalışmaları, hastalığın tedavisi için çip takılabileceği, Türkiye’nin sınırları aşarak yaptığı yardımlar (İsrail, İspanya, Çin, İngiltere, İtalya) Dijitalleşme, Mesih, ülkeler arası yükselen sınırlar, sosyal temas mesafesi, 20 yılda bir salgın riski, virüsün mutasyonu, çekirge istilası, ABD en az 100 bin ölü, maske takma zorunluluğu, pandemi, lojistik hizmetlerin devamı, şehir hastaneleri, sağlık bakanı ve Bilim Kurulu’nun başarısı (teknokrat sistem), Çin’de vahşi hayvanların yenmesinin yasaklanması, Çin’de hayat normale dönüyor, Kraliçe’nin sarayı terk etmesi, 4 gün iş 3 gün tatil, ABD’de 35 bin dolarlık hastane masrafları, Türkiye’de özel hastanelerin kamulaşması, Sivas’tan başlanarak çiftçiye bedelsiz tarım arazisi tahsislerinin başlanması, ABD askerlerinin ülkeye dönüşü, Rusya’nın ABD’ye yaptığı insani sağlık malzeme yardımı, OPEC’te S.Arabistan ve Rusya’nın petrol fiyatları üzerine anlaşması, sahra hastanelerinin yapımı…

Gazete ve televizyon programlarında salgının nasıl çıktığı, yayıldığı vb komplo teorileri dolanıyor. Burada önemli olan salgının nasıl çıktığı değil, önemli olan salgının sonuçları ve sonuçlarını önceden öngörerek kendimizi ve ülkemizi konumlandırabilmemizdir. İnsanoğlu önce avcılık ve toplayıcılık yaptı. Sonra göçebe yaşantısı ile birlikte hayvanları evcilleştirdi ve onlardan geçimini sağladı. Sonra yerleşik hayata geçti ve toprak/tarım ile uğraştı. Sanayi devrimi ile birlikte başlayan süreçte, 1789 Fransız Devrimi ile birlikte başlayan Yakın Çağ’da makine başında çalışacak işçi sınıfının doğuşu gerçekleşti. Şimdi ise, 2020 Pandemi ile birlikte bir çağ kapanıyor. Artık makineler başında çalışan, emeği sömürülen, bir sınıf yaftası adı altında toplanmak istenen mavi yakalı işçi, kentten köye göçe başlıyor. Devletin kendisine tahsis edeceği alanlarda milli tarım ve hayvancılık yaparak geçimini sağlayacak olan devletçi toplum, sosyal devlet anlayışı yeniden doğuyor. Diriliş ve dünya 2020 yılı itibari ile Dijital Çağ’a hoş geldin diyor…

2020 dijital çağ başlangıcı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 15 Nisan 2020, 12:22

    yazı çok güzel. yalnız dijital çağ, radyasyon tehlikesini daha çok arttıracak. örneğin, cep telefonları, wi-fi ağları kanser riskini arttırıyor.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!