28 Şubat açıklamasında CHP’lilere ‘Kılıçdaroğlu’ protestosu: Kimden özür dileyecek?

28 Şubat davası kapsamında cezaevinde bulunan ve yaşları 74 ile 90 arasında değişen 13 komutan için Anayasa Mahkemesi (AYM) karşısında basın açıklaması yapıldı. Cezaevindeki generallerin aileleri, AYM'nin bir an önce hak ihlali konusundaki bireysel başvurulara yanıt vermesi için çağrıda bulundu. Açıklamaya katılan CHP'li vekiller, Kılıçdaroğlu'nun '28 Şubat mağdurlarından özür dileyeceğiz' sözleri hatırlatılarak, protesto edildi. Gelen tepki üzerine Tuncay Özkan, Kılıçdaroğlu'nun da o süreçte 'mağdur' olduğunu savunarak, 'Helalleşmeyeceğiz' dedi.

featured

BURAK ALBAYRAK – AHMET BOZDAĞ / VERYANSIN TV

28 Şubat davasından mahkum edilen 13 komutanın hapiste geçirdikleri bir yıl 19 Ağustos’ta doluyor.

İleri yaşta ve çeşitli hastalıkları bulunan generallerin aileleri ve yakınları bugün Anayasa Mahkemesi (AYM) karşısındaki Ahlatlıbel Atatürk Parkı girişinde basın açıklaması yaptı.

Açıklamaya, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, CHP Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslan’ın yanı sıra Zafer Partisi, Doğru Parti, Sosyalist Cumhuriyet Partisi, Halkın Kurtuluş Partisi, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD)’nden de katılım oldu.

Aileler adına açıklamayı cezaevinde bulunan dönemin Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı emekli Koramiral Aydan Erol’un eşi Sibel Erol okudu.

Açıklamada şöyle denildi: 

Öncelikle çağrımıza uyarak burada toplanan herkese tek tek şükranlarımızı ve minnetlerimizi belirterek sözlerimize başlıyorum.

Bizler, kamuoyunda  28 Şubat davası olarak bilinen bir kumpas davasında yargılanarak müebbet hapis cezası alan ve F tipi cezaevlerinde tam 1’inci yıllarını dolduran, yaşları 74 ve 90 arasında değişen 13 askerin eşleri, çocukları, yakınları, silah arkadaşları, dostlarıyız. Ancak hepimiz her şeyden önce adalet arayışçılarıyız.

Eşlerimiz, babalarımız, silah arkadaşlarımız olan bu insanlar yıllarca bu devlette Ordu Komutanlıkları, Kuvvet Komutanlıkları gibi en üst düzeyde görev yaptılar. Ettikleri yemine bağlı kalarak devlet, millet ve Türk Silahlı Kuvvetleri için gecelerini gündüzlerine katarak bir ömür hizmet ettiler; Türk milletinin onurunu, askerliğin namusunu, Türk sancağının şanını canlarından aziz bildiler, cumhuriyet ve vazife uğruna ettikleri yeminden taviz vermediler. Öyle ki görevleri ailelerinden bile öncelikliydi; eşleri gerektiğinde aylarca bu komutanları göremedi, çocuklarını neredeyse babasız büyüttü.

Bundan hiç yüksünmedik. Eşlerimizi seçerken askerliğin bir fedakarlık mesleği olduğunu ve bizlerin de birer asker eşi olarak türlü türlü güçlüklere, aynı fedakarlıklara göğüs germek durumunda olduğumuzun bilinci içindeydik.

‘GERÇEKLERİN ÜSTÜ ÖRTÜLDÜ’

Eşlerimiz kutsal saydıkları üniformayı çıkarıp emekli olduklarında, artık torun sevme dönemindeyken, eski başbakanlardan merhum Erbakan’ın vefatı beklendikten sonra, birden bire, her nasılsa birilerinin aklına 28 Şubat’ın bir “askeri darbe” olduğu geliverdi. Savcı kılıklı FETÖ üyesi bir şahıs, tıpkı Atabeyler, Ergenekon, Malatya-Zirve, Balyoz, Kozmik Oda, İstanbul ve İzmir Askeri Casusluk, Oda Tv, Fenerbahçe-Şike ve benzeri bir dizi davanın birebir kopyası ve son halkası olarak “28 Şubat Davası”nı başlattı. 76’sı tutuklu 103 kişi bu davanın sanığı yapıldı. Yaklaşık 5 yıl süren mahkeme sürecinde akıl almaz hukuksuzluklar, usulsüzlükler yaşandı, sırf sanıkları suçlu çıkarabilmek için üretilmiş, tahrif edilmiş sahte belgeler kullanıldı. Avukatlarımızın o süreçte bütün hukuksuzlukları, usulsüzlükleri, sahte belgeleri, toplanmayan gerçek delilleri, dinlenmeyen tanıkları, göz ardı edilen bilirkişi raporlarını tek tek somut belgelerle ortaya koymalarına ve bu davanın bir FETÖ kumpası olduğunu kuşkuya yer olmayacak biçimde kanıtlamalarına rağmen tüm gerçeklerin üstü örtüldü, görmezden-duymazdan gelindi ve 14 kişiye ceza verildi. Sonuçta eşlerimiz, babalarımız 19 Ağustos 2021 tarihinde demir parmaklıklar ardına kondu.

İşte 4 gün sonra tam 1 yıl bitmiş olacak.

‘ELİ DEĞEN HERKES FETÖ BAĞLANTILI ÇIKTI’

Mahkeme sürecinde ısrarla altını çizdiğimiz bir durumu şimdi kamuoyunun huzurunda bir kez daha vurguluyoruz: 28 Şubat Davası- tıpkı diğerleri gibi- bir FETÖ kumpasıdır. Soruşturmayı başlatan ve davanın iddianamesini yazan savcılar, ilk tutuklamaları yapan ve mahkeme sürecinde yer alan bir kısım hakimler, soruşturma sürecinde savcılara sözde belge temin eden şahıslar, temin edilen belgeler hakkında “güvenilir” raporu veren TÜBİTAK görevlileri, savcıya Genelkurmay’dan belge ulaştıran askeri personel, yani kısaca bu davaya “eli değen” herkes bir şekilde FETÖ bağlantılı çıktı. Bugün o şahısların bir kısmı FETÖ üyeliği, bir kısmı da 15 Temmuz’daki rolleri nedeniyle halen ağırlaştırılmış müebbet cezalarıyla cezaevlerinde, bir kısmı ise yurt dışında firari durumdadır.

Bütün bu gerçeklere rağmen dava inatla sürdürüldü ve sayılan tüm hukuksuzluklar Yargıtay’a kadar sıralı mahkemelerce hep göz ardı edildi.

Yargı süresince, bu ülkede adalet olduğu inancımızı hep muhafaza ettik, ama hayal kırıklığına uğradık. 28 Şubat’ın darbe ile ilgisi olmadığını, iddianamenin sırf sanıkları suçlu çıkarmak üzere kin, nefret ve husumetle hazırlanmış bir kumpas çalışması olduğunu ve TSK mensuplarına yönelik bütün diğer kumpas davalarındakilere çok benzer sahteliklerle kurgulandığını, dolayısıyla her halükarda yargıçların bu hukuk rezaletlerini göreceklerini sandık. Ancak yanıldık. Başlangıçta da söylüyorduk, ama bugün artık bu davanın bir siyasi dava olduğuna, yargının siyaset elinde bir intikam aracı olarak kullanıldığına tereddüdümüz kalmadı.

‘ERBAKAN DARBEYİ İMA DAHİ ETMEMİŞ’

Yüce Türk milleti ve değerli katılanlar;

Herkes şunu biliyor, merhum Erbakan yaşadığı müddetçe hiçbir zaman bir askeri darbe ile devrildiğini söylememiş, darbeyi ima dahi etmemiştir. Aynı şekilde, devam eden yargılamalar sırasında tanık olarak gelip dinlenen hiçbir hükümet yetkilisi o süreçte baskı, cebir ve şiddete maruz kaldıklarına ilişkin tek bir söz etmemiş, aksine cebir ve şiddeti reddetmişlerdir. Bu gerçeklere rağmen şu anda yaşları 74 ile 90 arasında olan 13 insan Erbakan Hükümetini devirdikleri gerekçesiyle demir parmaklıklar ardında ömür tüketiyor. Ülkenin rejimini kendi ideolojik algılarına göre şekillendirmek isteyen çevreler 28 Şubat sürecini topluma bir askeri darbe olarak empoze etmekte ve bunun propagandası üzerinden siyasi rant elde etmeyi hedeflemektedir.

AYM’YE ÇAĞRI

Yaş ortalaması 80’in üzerinde olan ve her biri ayrı sağlık sorunu yaşayan insanların kumpaslarla cezaevinde olması öncelikle yaşam hakkının ihlalidir. Bizler tam 1 yıldır Anayasa Mahkemesi’nin bu dosyayı ele almasını bekliyoruz. Uluslararası ceza normlarına göre de sanıkların yaşları nedeniyle bu davaya ilişkin itirazların bir an önce ele alınması gerekmektedir. Ancak anlaşılan o ki, içerideki insanların ölmeleri ya da en azından kendini ve çevresini tanıyamayacak kadar kötürüm olması beklenmektedir.

Bizler buraya AYM’nin lehimize bir karar vermesini sağlamak için toplanmadık. Talebimiz, AYM’nin bir an önce hak ihlali konusundaki bireysel başvurularımıza bir yanıt vermesi ve dosyayı ele almasıdır. Zaten inanıyoruz ki, dosyayı açtıklarında hukuk tarihimize kara bir leke olarak geçeceğinden kuşku duymadığımız 28 Şubat Davasındaki bütün hukuk garabetlerini görecek ve verilen kararlara kendileri de şaşıracaklardır. (Tabii eğer görmek isterlerse…)

Son söz olarak; bizler ölümlere doğru giden haksız bir infaz sürecini kamuoyuyla paylaşmak üzere burada toplandık. Bu sesin duyulmasına verdiğiniz katkı nedeniyle hepinize tekrar minnet ve şükranlarımızı sunuyor, Anayasa Mahkemesi’nin de bu sese kulak verip bir a önce gerektiğini yapmasını diliyoruz.”

VELİ AĞBABA: BU BİR SİYASİ DAVADIR

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba da yaptığı açıklamada, “Bu haklı davanızda sizlerle birlikte olduğumuzu ifade etmek için yine bir kumpas mağduru Tuncay Özkan, Nevşehir Milletvekilimiz Faruk Sarıaslan’la birlikte buradayız. Bu, başladığı günden itibaren bir siyasi davadır. Herkes bilsin ki bu siyaseten çözülecektir. Bu dava siyaseten başlatıldı ve siyaseten en kısa sürede sonuçlanacaktır. Maalesef geçmişte yapılan kumpaslar TSK’yı yok etme aşamasına getirdi. Düşmanın tankla, topla, tüfekle yapamadığını Türkiye’de ihtilal ve FETÖ ortaklığıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin seçkin, vatansever subayları cezaevinde çürütüldü. O cezaevine atılanların yerine yine aynı ortaklık yani AKP – FETÖ ortaklığıyla TSK yeniden yapılandırıldı. O mahkeme kararıyla cezaevine alınan insanların yerine getirilenler 15 Temmuz’da Meclis’i bombaladı. Şimdi yargılanması gerekenler, bu olayın önünü açanlar yani 15 Temmuz’a giden taşları döşeyenler olması gerekirken geçmişte Anayasa kaynaklı görevini yapmaya çalışanların cezaevinde tutulması bir siyasi dava olduğu gibi bir intikam davasıdır.

‘KILIÇDAROĞLU’NUN TALİMATIYLA GELDİK’

Biz bunun bilincindeyiz biliyoruz. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla geldik. Onun selamlarını, saygılarını da iletiyoruz. Bilin ki; nasıl ki Balyoz’da, Ergenekon’da askeri casuslukta parti olarak yanınızdaysak bugün de sizlerle birlikte olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Maalesef insanlık tarihi iyilerle kötülerin mücadelesiyle geçti. Bugün de iyilerle kötüler mücadele ediyor. Hiç unutmayalım tarih göstermiştir ki sonunda hep iyiler kazanmıştır. Sizin kazanacağınızı ifade ediyorum.”

CHP Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslan da “Ceza hukuku bir intikam alma aracı değildir. Şu anki iktidar ceza hukukunu bir intikam aracı olarak kullanmaya çalışıyor. Çok ileriye gitti kantarın topuzunu çok yükseltti. Unutmasın ki kantarın ayarını bozarsanız, bozduğunuz kantarda mutlaka sizler de o kantarda tartınızı alırsınız. Bizim Genel Başkanımız hak, hukuk adaletle işe başladı. Hak, hukuk adalet diye altılı koalisyon oluşturdu. Sabredin az kaldı hukuk yeniden gelecek 10 ay sonra Türkiye’de demokrasi yeniden gelecek, hukuk yeniden gelecek, adalet yerini bulacak” diye konuştu.

”ÖZÜR DİLEYECEĞİZ’ DEDİ BAŞKANINIZ…’

Bu sırada basın açıklamasına katılan bir vatandaş, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ’28 Şubat’la da helalleşeceğiz’ şeklindeki sözlerine atıfta bulunarak “‘28 Şubat mağdurlarından özür dileyeceğiz’ dedi başkanınız, 28 Şubat’ın mağduru kim soruyorum size. FETÖ’cüler, bundan mı özür dileyeceksiniz?” diye seslendi. Ağbaba ise bu soruya “Yok öyle bir şey” yanıtını verdi.

ÖZKAN: HELALLEŞMEYECEĞİZ

Tuncay Özkan da “Orada kastedilen şey insani dramlar” dedi. Özkan, “Bunlar yanlış aksettirilen şeyler. Sayın Genel Başkanımızı 28 Şubat’ta bulunduğu görevden alabilmek için düzmece bilgilerle kendisi hakkında bir arşiv dosyası oluşturulmuş, bu dosya daha sonra saklanmış, kendisi Danıştay aracılığıyla bunu ortaya çıkartmıştır. Orada düzenlenen evraklarla buradaki olayın hiçbir alakası yoktur. Burada Fetullah düzenine karşı verdiğimiz mücadelede safları sıklaştırmanın, zulmü bu işkenceyi sonlandırmanın zamanıdır. Bugün oradaki dramı sonlandırmak için buradayız. Zalimden hesap sorulacaktır. Helalleşmeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.

İşte o anlar:

PROF. AHMET SALTIK’TAN AYM’YE: CİNAYETE ORTAK OLURSUNUZ

Öte yandan, açıklamaya katılan Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık yaptığı açıklamada, cezaevindeki komutanların dosyalarının Anayasa Mahkemesi’nde bekletilmesiyle bu insanların ölümlerine neden olunacağına dikkat çekerek “Suç işlemiş olursunuz. Cinayete ortak olursunuz” diye seslendi.

Kısa bir konuşma yapan 28 Şubat davasından yargılanıp beraat eden emekli Albay Alican Türk de, gelen herkese teşekkür ederek “Sona geldiğini düşünüyoruz. Güneş balçıkla sıvanmaz. İnşallah komutanlarımızın en yakın sürede ailelerine kavuştuklarını göreceğiz” dedi.
thumbnail
İlişkili Haber

Kılıçdaroğlu ’28 şubat generalleri’ için Kenan Evren örneğini verdi

thumbnail
İlişkili Haber

Kılıçdaroğlu’ndan ‘helalleşme’ buluşması… ‘Onların karşısına bir 28 Şubat mağduru olarak oturdum’

thumbnail
İlişkili Haber

Kılıçdaroğlu: Ben de 28 Şubat mağduruyum

 

28 Şubat açıklamasında CHP’lilere ‘Kılıçdaroğlu’ protestosu: Kimden özür dileyecek?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 15 Ağustos 2022, 18:46

    28 şubat post-modern darbedir. Darbe olmasa da muhtıra nevinden bir müdahaledir. Ayrıca bu komutanların yaşlarının ileri olması suçlu olabilecekleri gerçeğini ortadan kaldırmaz. O dönem ne zulümlere öncülük ettiklerini herkes biliyor.

    • He ya akıl almaz zulumler oldu. Dış destekli dinci fetöcü şebekeler pansuman edildi sadece. On yıllarca devlet içinde örgütlenmesine yol verilen yapılara sadece küçük bir fıske vuruldu. Uzun yıllar amerika sevdasına alan açılan yasa dışı şebekelere neşter bile vurulamadı. Bunun adı zulum oldu. Ulan zulum sensin sizsiniz.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!