Adnan Oktarcıların cezalarına 10 bin sayfalık gerekçe… ‘Yahudi’ ve ‘Mason’ vurgusu

Adnan Oktar ile birlikte 14 kişinin, 8 bin 658 yıl hapis cezasına çarptırılmasıyla ilgili mahkeme 10 bin 393 sayfalık gerekçeli kararını açıkladı. Gerekçede, "Turnike sistemi" adı altında genç kızları kandırıp ailelerinden uzaklaştırarak örgüte katılmalarının sağlandığı ve erkeklerin de bu sistem sayesinde örgüte olan bağlılıklarının artırıldığına yer verildi. Kararda, özellikle kadın üyelerin örgütten kopmamaları için eğitim haklarının alındığına vurgu yapıldı. 

featured

Adnan Oktar Suç Örgütüne yönelik hükmün İstinaf Mahkemesi tarafından usulen bozulmasının ardından yeniden görülen davada, Adnan Oktar ile birlikte 14 örgüt yöneticisine 8 bin 658 yıl hapis cezası verildi.

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 16 Kasım 2022 tarihinde açıkladığı kararının 10 bin 393 sayfalık gerekçeli kararını açıkladı. Gerekçeli kararda ilk olarak Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü’nün kuruluşu, işlevleri ve tarihsel gelişimi anlatıldı.

Gerekçede, sanık Adnan Oktar’ın süreklilik içerisinde kendisini  ‘Mehdi’ olduğunu ima eden yaklaşımlarda bulunduğu ifade edildi. Oktar’ın hadisler ve yorumlamalar yoluyla kendisinin mehdi olduğunu anlattığı, ilerleyen süreçlerde sürekli kendisine uyacak şekilde gerek fiziksel özellikler gerekse sosyolojik olaylar değerlendirilerek mehdiyet inancını örgüt üyelerine kanıksattırmaya çalıştığı belirtildi. Örgütün bütünlüğü üzerinde tek hakim ve lider Adnan Oktar olduğu, örgüt içerisinde mehdi olarak görüldüğüne yer verildi. Örgüt üyeleri tarafından insanüstü özellikler atfedilen, beklenen mehdi olduğu düşünülen, Adnan Oktar örgüt üyelerince atfedilen şekli ile dini kuralları ve kutsal kitap Kur’an-ı Kerim’i kendince yorumlama ve örgütün amaç ve idealleri doğrultusunda hükümler çıkarmaya yetkili tek kişi olduğu anlatıldı.

MASONLARIN VE YAHUDİLERİN DÜNYADAKİ NÜFUZUNU KULLANMIŞ

Gerekçede, örgütün 2008 yılı civarında ‘Masonlar’ ve ‘Tapınak Şovalyeleri’ ile ilk temaslar kurulmaya başlandığı belirtildi. Gerekçede, ilk dönemlerde örgütün temellerini masonluk karşıtlığı olarak atan Adnan Oktar tarafından, “Esasında masonluğun hak bir tarikat olduğu, ancak bozulduğu, masonların kurtarıcı beklentisi ve Yahudilerin Moşiah beklentisi ile Mehdiyetin aynı hususlar olduğu” söylemleriyle mason locaları ile irtibat kurulması yönünde örgüt mensuplarına talimat verdiği ve böylelikle masonların ve Yahudilerin dünyadaki nüfuzlarını kullanarak, netice itibari ile destekleriyle örgütün gücüne güç katmaya çalıştığı ifade edildi. Oktar’ın örgüt mensuplarını söz konusu dini yapılanmalarla irtibat kurmak ve ilişkileri geliştirmek için yurtdışına gönderdiği, devam eden süreçte de bahse konu yapıların temsilcilerini ülkeye getirerek ilişkilerini geliştirmeye çalıştığından bahsedildi.

ÖRGÜTÜN HUKUK GRUBUNDAN BAHSEDİLDİ

Mahkemenin gerekçeli kararında, “Bizzat örgüt lideri tarafından kurulmuş, örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda faaliyet yürüten ‘Hukuk Grubu’, her ne kadar hukukçu olmasa da geçmişten günümüze örgütün bütün davalarıyla ilgilenen, hukuk bilgisi üst düzey olan, yönetici pozisyonunda örgüt mensupları liderliğinde, bu kişilere yardımcılık yapan örgüt üyeleri ve bazıları örgütün imkanlarıyla eğitimleri tamamlanan örgüt üyesi avukatlardan oluşmaktadır. Yine dosya yoğunluğundan dolayı önem derecesine göre bazı örgüt dosyalarına, örgüt üyesi olmayan ancak gelecekte örgüte kazandırılması muhtemel avukatlar da hukuk grubu faaliyetlerine dahil edilmişti” denildi.

GENÇ KIZLARIN KİŞİLİKLERİNİ BOZARAK AİLELERİNDEN KOPARMIŞLAR

Örgüt lideri Adnan Oktar tarafından kurgulanan ve örgüt üyesi erkekler tarafından eyleme dönüştürülen bu sistemin, örgütün faaliyet imkanı bulduğu onlarca yıl boyunca ardında sayısız mağdur bıraktığı, kandırılarak, hile yoluyla veya iradesi fesada uğratılarak bu sistemin içerisine sokulan kadınların, kız çocuklarının kişilikleri bitirilerek ailelerinden koparıldığı, yaşadıkları travma yüzünden psikolojilerinin bozulduğu ve örgüt lideri Adnan Oktar’ın elinde köleleştirildiğinin tespit edildiği anlatıldı.

‘TURNİKE SİSTEMİ’ SAYESİNDE ERKEKLERİN ÖRGÜTE OLAN BAĞLILIKLARI SAĞLANMIŞ

Örgüt üyesi olup sisteme dahil olan erkeklerin de turnike sistemi sayesinde örgüte olan bağlılıklarının kuvvetlendirildiği, ayrıca “turnike sistemi”ne girmek istemeyen bir kısım erkek örgüt üyelerinin örgüt lideri tarafından aşağılanarak ve sahte oluşturulan içeriklerle sosyal medya, internet karalaması ile örgüt içi cezalandırma yoluna gidilip, muhalefet edilmesinin önüne geçildiği ifade edildi. Gerekçede, söz konusu “turnike sistemi” kapsamında, örgüte kazandırılması amaçlanan kızın 18 yaşının altında bir çocuk olmasının bir engel teşkil etmediği ve kanunen çocuk statüsünde olan kişileri de organize bir şekilde hareket edilerek hile yoluyla kandırma taktikleri uygulanıp, cinsel suçlar işlenmeye devam edildiği belirtildi.

‘İNFAK’ ADI ALTINDA YARDIM TOPLAYARAK ÖRGÜTE FON SAĞLANMIŞ

Mahkeme gerekçesinde örgüt propaganda faaliyetleri neticesinde örgüt mensubu kişilerin yanı sıra, örgütte bir de sempatizan yapılanması meydana geldiği, örgüt tarafından bastırılan kitapların dağıtımı, örgüte ‘infak’ adı altında yardım, konferanslara katılım, siyasi partilerin mitinglerinde örgüt adına destek faaliyetleri yürüttüğünden bahsedildi. Örgüt mensupları tarafından gerek ticari faaliyetler çerçevesinde, gerek gayri yasal zeminde yapılan faaliyetlerle, gerekse de örgüt üyelerinin ailelerinden gelen zenginliklerle elde edilen gelirler ‘infak’ adı altında örgüte aktarılarak örgütsel faaliyetlere fon oluşturulduğundan bahsedildi.

Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütünün silahlanarak başta örgüt liderini korumayı hedefledikleri ayrıca bu silahlanmayı mağdur ve müştekiler üzerinde korku ve baskı unsuru olarak kullanarak iradelerini sakatladıkları belirtildi. Gerekçede, işlenen suçlarda silahlanmayı tehdit unsuru olarak kullandıkları, yasadışı silahlanmaya yasallık kazandırmak gayesiyle resmi makam ve mercilere yalan ifadelerde bulundukları anlatıldı. Gerçek ve fiili durumla örtüşmeyen ifadelerle silah taşıma ve bulundurma ruhsatları aldıkları, bu nedenle kolluk kuvvetlerinin denetim durumundan kaçtıkları belirtildi.

ÖRGÜT İÇERİSİNDE EVLENDİRİLMEDEN BAHSEDİLDİ

Örgüt ideolojisi çerçevesinde, “Bacılar Grubu”nda yer alan kadın örgüt mensupları ile “Erkek Kardeşler Grubu”nda yer alan örgüt mensuplarının birbirleri ile kâğıt üzerinde evlendirildiği, evlilik müessesesinin örgütsel çıkarlar doğrultusunda kullanıldığı ifade edildi. Bölge Adliye Mahkemesince sanıklar hakkındaki hüküm bozulduktan sonra yapılan yargılama da ilk yargılamada olduğu gibi yine sanıklar örgüte ve örgüt liderine övgüler yağdırdıkları ve yine bir iki sanık istisna olmak üzere yapılan uyarılara rağmen atılı eylemlere dair savunma yapmamayı tercih ettiklerini belirtildi.

Gerekçede, “FETÖ terör örgütüne yardım etme” ve “Siyasal ve askeri casusluğa teşebbüs etme” suçlarından, mahkumiyetine yeter her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve inandırıcı delil elde edilmediği, ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi nazara alındığında ve delil yetersizliği nedeniyle beraatlerine karar verildiği belirtildi. “Cinsel istismar” ve “Cinsel saldırı” suçlarından hapis cezası alan sanıklarla ilgili olarak, örgütün amaç suçlarından olan “cinsel istismar” ve “cinsel saldırı” suçlarını “Turnike Sistemi” adı verilen cinsel sömürü düzeniyle sağladığına vurgu yapıldı. Bu suçların müşteki ve mağdur kadınların ifadeleriyle anlaşıldığı ifade edildi.

KUR’AN’DAKİ AYETLERİ ÇARPITARAK ÖRGÜTE BAĞLILIKLARI SAĞLANMIŞ

Gerekçeli kararda, “Silahlı suç örgütü tarafından İslam dini tahrif edilip, Kur’an’daki ayetler çarpıtılarak, örgütün bir kız getirme grubu teşekkül ettirilmiştir. Bu kapsamda kız getirmeden sorumlu olan örgüt yönetici ve üyelerinin gerek AVM’ler, gerekse genç kızların yoğun zaman geçirdikleri mekanlar, sosyal paylaşım siteleri, internet ve örgütçe lüzumu görülen her yerde hedef kızın belirlendiği, örgütün imkanlarıyla örgüt yönetici ve üyelerine sunulan lüks arabalar, yalı mahiyetindeki evler, pahalı hediyeler, eşyaların bu kapsamda tahsisinin yapıldığı” şeklinde ifadelere yer verildi.

ÖRGÜTTEN KOPMAMALARI İÇİN EĞİTİM HAKLARINI ENGELLEMİŞLER

Özellikle kadın örgüt mensuplarının eğitimlerini tamamlamaları veya öğrencisi bulundukları okullarına gitmelerinin, örgüt lideri tarafından engellendiğinden bahsedildi. Örgüt mensuplarının okullarına devam edip sosyal ortamlara girerek örgütten kopması, okul hayatlarının örgüt içerisinde gösterecekleri faaliyet zamanını azaltması durumlarının önüne geçmek amacıyla, Adnan Oktar tarafından, “Okuyup ne yapacaksınız? Burada kalıp cemaatimize hizmet ederseniz daha çok sevaba girersiniz” ve benzeri şekilde telkinler yapıldığı ifade edildi. Örgüt ideolojisinden uzaklaşılma ihtimalini karşın üyelerin temel hak ve özgürlükler kısıtlanmış, kişilerin iradeleri ortadan kaldırılarak eğitim öğretim hakları ellerinden alındığı da anlatıldı.

‘İSTİNAF  KİMİ ZAMAN KENDİSİNİ YARGITAY YERİNE KOYUYOR’

Gerekçeli kararda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin bozma kararına ilişkin şu değerlendirme yapıldı:

“Konu Ceza Muhakemesi Kanunu’nda bu kadar net ve sınırları belirli bir biçimde çizilmiş olmasına rağmen uygulamada birtakım bölge adliye mahkemelerinin ve bazı ceza dairelerinin, dosyanın esasına girerek bazen delil toplanmasını isteme, bazen eylemlerin suç oluşturduğundan bahisle mahkumiyet, bazen de iş bu dosyada olduğu gibi eylemin suç oluşturmadığı ve beraat kararı verilmesi şeklinde bozma kararları verdiği görülmektedir. İstinaf mahkemeleri kimi zaman iş yoğunluğu, kimi zaman da ‘kendisini Yargıtay yerine koymak’ gibi saiklerle bu kararları vermektedir. Saik ne olursa olsun kanun hükmü açıkken ve sınırlı bir bozma kararı verilebileceği belirtilerek buna istinaden de direnme yasağı getirilmişken bu şekilde defakto bir biçimde uygulama oluşturma çabaları istinaf mahkemelerinin kaynağını kanundan almadığı bir yetkiyi kullanma anlamına gelir ki bu durum Anayasa’yı ihlal anlamı taşımaktadır.”

Gerekçeli kararda, bozma kararının kaynağını kanundan almadığı için istinafın hükmünün yok hükmünde olduğu kaydedildi.

Kararda, sanıklar Adnan Oktar, Alev Babuna, Ayşegül Hüma Babuna, Aylin Atmaca, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Tarkan Yavaş, Ulviye Didem Ürer ve Yeliz Sucu’nun Türk Ceza Kanunu (TCK) gereğince, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı cezalandırıldığı belirtildi.

Gerekçeli kararda, ayrıca hakkında ceza verilen diğer sanıklara ilişkin detaylar da ele alındı.

FETÖ VE CASUSLUKTAN DELİL YETERSİZLİĞİNDEN BERAAT

Kararda, “FETÖ terör örgütüne yardım etme” ve “siyasal ve askeri casusluğa teşebbüs etme” suçlarından verilen beraat hükmüne, “sanıkların mahkumiyetine yeter her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve inandırıcı delil elde edilmemesi, ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi ve delil yetersizliği” gerekçe gösterildi.

Bazı sanıkların ceza aldığı “cinsel istismar” ve “cinsel saldırı” suçlarının, “turnike sistemi” adı verilen cinsel sömürü düzeniyle işlediği vurgulanan kararda, bunun müşteki ve mağdur kadınların beyanıyla anlaşıldığı aktarıldı.

DAVA GEÇMİŞİ

İstinaf Mahkemesinin Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütüne yönelik 2021 yılında verilen kararı usulen bozulmasının ardından yeniden görülen davada mahkeme Adnan Oktar’a “Örgüt yöneticiliği”, “cinsel istismar”, “eğitim hakkının engellenmesi”, “eziyet”, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak” ve “kişisel verilerin kaydedilmesi” suçlarından şahsi olarak 891 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme örgüt yönetici olması nedeniyle diğer sanıkların da işlediği suçlardan Adnan Oktar’ı sorumlu tutarak neticeten 8 bin 658 yıl hapis cezasına çarptırmıştı. Mahkeme, örgüt yöneticileri Alev Babuna, Aylin Atmaca, Ayşegül Hüma Babuna, Bora Yıldız, Ulviye Didem Ürer, Yeliz Sucu, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Tarkan Yavaş, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan ve Fatma Ceyda Ertüzün’ü de Adnan Oktar ile aynı hapis cezası olan 8 bin 658 yıl hapis hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme tüm sanıklara, “FETÖ silahlı terör örgütüne yardım” ve “siyasal veya askeri casusluğa teşebbüs” suçlarından beraat verdi. 106 sanık hakkında sadece “örgüt üyeliği” suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 8 sanığa ise “örgüte yardım” suçundan 3 yıl hapis cezası, 16 sanığa da etkin pişmanlık hükümleri dikkate alınarak değişik oranlarda hapis cezası verildi. Mahkeme 67 sanığa ise benzer suçlardan değişen oranlarda hapis cezası verdi. Heyet ayrıca, sanık Mert Sucu’yu “örgüt üyeliği”, “cinsel istismar”, “cinsel saldırı”, “görevini yaptırmamak için direnme” ve 2 polis memuruna karşı “öldürmeye teşebbüs” suçundan 152 yıl 5 ay hapis cezasına çarptırdı. Heyet, 3 tutuksuz sanık hakkında ise tutuklama kararı çıkarılmasına karar verdi. Mahkeme, 3 sanığın dosyasının ise ayrılmasına hükmetmişti.

 

Adnan Oktarcıların cezalarına 10 bin sayfalık gerekçe… ‘Yahudi’ ve ‘Mason’ vurgusu

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!