Ahmet Kurtuluş’un avukatlarından ‘İkinci Susurluk’ hatırlatması: Büyük ortaklar da yargılanmalı

featured

Eski AKP İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş’un avukatları, dün karara bağlanan cinayet davasına ilişkin yaptıkları açıklamada, ‘ikinci Susurluk’ hatırlatması yaptı. Cinayetinin ‘büyük ortaklıklar neticesinde’ gerçekleştirildiği vurgulanan açıklamada, ‘Davaların devamı gelmezse, ülkede yaşanan mafyatik ilişkileri anlatmak için kendini büyük risklere atan Ahmet Kurtuluşlara yaşam hakkı tanınamayacaktır. Süreç, yarım kalacaktır’ denildi.

VERYANSIN TV

İzmir’deki FETÖ Borsası davası kapsamında ev hapsindeyken 30 Mayıs 2019’da polis kılığında konutuna gelen Yener Toga tarafından infaz edilen Ahmet Kurtuluş’un ölümüne ilişkin 2’si firari, 7’si tutuklu 1’i tutuksuz 10 sanıklı davada dün karar açıklandı.

Mahkeme, tetikçi Toga’nın ‘kasten adam öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Cinayetin azmettiricisi olduğu iddiasıyla yargılanan ve halen Arjantin’de tutuklu bulunan suç örgütü lideri Serkan Kurtuluş ve yardımcısı Lider Camgöz’ün dosyalarının ise ayrılmasına karar verildi.

Diğer sanıklar hakkında da çeşitli cezalar verildi.

Mahkemenin kararı üzerine Ahmet Kurtuluş’un avukatlarından yapılan açıklamada, dosyada adı geçen bir kısım kamu görevlilerinin ve tetikçiyi bulduğu iddia edilen istihbaratçının yargılanmadığına dikkat çekilerek, “Türk Yargısı’nın bu vakıa için masaya vurduğu demir yumruğun devamı gelmezse, ülkede yaşanan mafyatik ilişkileri anlatmak için kendini büyük risklere atan Ahmet Kurtuluşlara yaşam hakkı tanınamayacaktır. Ahmet Kurtuluş’un ifade vererek başlattığı süreç, yarım kalacaktır” denildi.

Cinayetinin “büyük ortaklıklar neticesinde” gerçekleştirildiği vurgulanan açıklamada, “Derhal, Ahmet Kurtuluş cinayetinin devamı niteliğindeki dosyaların da dava aşamasına geçmesi” talep edildi.

AVUKATLARIN AÇIKLAMASI

Avukatlar Özgür Senger, Sibel İsa ve Deniz Yiğitceoğlu tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Kamuoyunda İzmir FETÖ Borsası davası olarak bilinen davanın sanıklarından olan ve evinde, 5 yaşındaki çocuğunun gözleri önünde katledilen müvekkilimiz Ahmet Kurtuluş’a yönelik cinayet eylemi ile ilgili açılan ilk dava sonuçlanmıştır” denilerek, verilen hapis cezalarına dikkat çekildi.

Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:

“Müvekkilimiz Ahmet Kurtuluş’un katledilmesi eylemi ardından verilen bu hapis cezaları, Türk Yargısı’nın bu husustaki hassasiyetini göstermekte ise de, ne bu cezalar, ne de yalnızca bu kişilerin yargılanması, gerek objektif anlamda adaleti tam olarak tecelli ettirmemiş, aynı zamanda Kurtuluş ailesinin içini soğutmamış, kamuoyunu da tam olarak ikna etmemiştir.

Öncelikle, savcılığın Örgütlü Suçlar Bürosu’na geçmesi dahi 1.5 ayı bulan, soruşturma sürecinin başlangıç aşamaları büyük şaibelere sahne olan, davasının açılması süreci 1.5 yılı aşan, bu süre zarfında telefon kayıtları kaybedilen (!) ve hatta bir kısım sanığın, infaz değişikliği bahane gösterilerek serbest bırakılmaya çalışıldığı, soruşturması ağırdan alınan, görev uyuşmazlıkları nedeniyle sürüncemede bırakılan dosyada, davasının açılmasını müteakiben, hızlıca ve etkin şekilde yargılamayı yürüten yargılama makamına, gerek Kurtuluş ailesi, gerek vekilleri olan şahsımız adına teşekkürü borç biliyoruz.

‘MAFYA VE DEVLET İÇİNDEN KENDİLERİNE MÜTTEFİK YAPTILARI KESİMLERE İLK HÜKÜM VERİLDİ’

Türk mahkemeleri, Türk milleti adına karar verir; ancak bu sefer Türk milleti önce kararını vermiş, mahkeme bu kararı tasdik etmiştir. İlkin; Ahmet Kurtuluş cinayeti dosyasının, kötü bir şaka gibi 45 gün, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Fikri Sınai Haklar Bürosu’nda kalması üzerine yükselen kamuoyu tepkisiyle dosyanın gerçek görevli büroya aktarılması, ardından gerek müvekkilimiz Ahmet Kurtuluş’un, gerekse de cinayeti yapan kişinin telefonlarının Adli Emanet’te silinmesi vakıası üzerine sesini yükselten kamuoyu, mafya ve devlet içinden kendilerine müttefik yaptıkları, boğazlarına kadar suça batmış kirli bazı kesimlere ilk hükmünü vermiş; milyonlarca kez okunan ve paylaşılan haberlerle, yüzbinlerce baskı yapan kitaplarla, Türk milleti, bu vicdansızlığa, bu aymazlığa göz yummayacağını bildirmiştir. Bugünkü mahkeme kararı, kamuoyunun haklı isyanının tasdiğidir. Bu nedenle, bu millete ve yükselttikleri feryada, gerek Kurtuluş ailesi, gerek vekilleri olan şahsımız adına teşekkürü borç biliyoruz.

Adaleti sağlayabilmek için kimi zaman kendimizi, kimi zaman kariyerlerimizi ortaya koyduğumuz bu zorlu süreçte, hakikatin sesini gür şekilde çıkaran, basın metinlerimize ve dosya safahatine haberlerinde ve kitaplarında yer veren, bizi yayınlarına davet eden, sesimizi tüm Türkiye sathına yayan tüm gazetecilerimize, gerek Kurtuluş ailesi, gerek vekilleri olan şahsımız adına teşekkürü borç biliyoruz.

‘SİS PERDESİ KALKMIŞ DEĞİL’

Hukuka aykırılıkların kol gezdiği bu soruşturma dosyalarına “Artık yeter” diyerek, geç de olsa adalet illa ki yerini bulmalı diyerek, masaya yumruğunu vuran, bu örgütün gerek silahlı gücünü, gerek etki alanını yok ederek, bu dava dosyasının önünü açan Türk Yargısı’na, gerek Kurtuluş ailesi, gerek vekilleri olan şahsımız adına teşekkürü borç biliyoruz.

Tüm bunlarla beraber, Ahmet Kurtuluş cinayetinin üstündeki sis perdesi kalkmış değildir.

Halen, hakkında soruşturma yürütülen, bu cinayet eylemine etki ettiği ortaya çıkarılan onlarca kişi hakkında soruşturma yürütülmektedir. Ahmet Kurtuluş katledileli, 2 yıl 1 ay 24 gün olmuş; ancak bu onlarca kişi hakkında halen dava açılmamıştır ve bu kişiler, halen ellerini kollarını sallayarak sokaklarda gezmektedirler.

‘BU YAPI TÜRKİYE İÇİN BİR MİLLİ GÜVENLİK PROBLEMİ, İKİNCİ SUSURLUK’

Daha önceki açıklamalarımızda da altını çizmiştik; FETÖ Borsası isimli yapıyı inşa ederek, zengin terör örgütü mensuplarını aklamaya çalışan örgüt, Türkiye için bir Milli Güvenlik problemidir; Türkiye’nin sırtına saplanmış bir hançerdir. Olay basit bir suç örgütü faaliyeti değildir. Bu anlamda, Ahmet Kurtuluş’un katledilmesiyle ortaya çıkan duruma ilişkin, daha önce yaptığımız ikinci Susurluk’tur ifadelerini tekrarlıyoruz.

Bu kişilerin içinde, tetikçinin, kendisini bulduğunu iddia eden AHMET KARADAŞ isimli, istihbarat görevlisi olduğu iddia edilen kişi de vardır; katledilen Ahmet Kurtuluş’un ifadesinde, suç işlediğini ifade ettiği bir kısım kamu görevlisi de vardır.

‘DEVAMI GELMEZSE SÜREÇ YARIM KALIR’

Türk Yargısı’nın bu vakıa için masaya vurduğu demir yumruğun devamı gelmezse, ülkede yaşanan mafyatik ilişkileri anlatmak için kendini büyük risklere atan Ahmet Kurtuluşlara yaşam hakkı tanınamayacaktır. Ahmet Kurtuluş’un ifade vererek başlattığı süreç, yarım kalacaktır. Ülkenin sırtındaki hançer, saplandığı yerde kalacak, kanamaya devam edecektir.

‘CİNAYET BÜYÜK ORTAKLIKLAR NETİCESİNDE GERÇEKLEŞTİRİLDİ’

Tüm bu nedenlerle, tüm yargı mercilerinin kapılarını sürekli olarak aşındıran biz Kurtuluş ailesinin vekilleri olarak yeniden bir çağrı yapıyoruz. Geç gelen adalete de, yarım gelen adalete de tamam demiyoruz; oldu bitti demiyoruz. Ahmet Kurtuluş cinayeti, yürütülen adli süreçlerle de ortaya çıkmıştır ki; büyük ortaklıklar neticesinde gerçekleştirilmiştir. Bu ortaklıklar, mahkeme salonlarına taşınmadığı müddetçe dağıtılamaz. O zaman da ne adalet sağlanır, ne de bu menfur olayların önüne geçilebilir.

‘YENİ DAVALAR AÇILSIN’ TALEBİ

İvedilikle, derhal, Ahmet Kurtuluş cinayetinin devamı niteliğindeki dosyaların da dava aşamasına geçmesi talebini, siz saygıdeğer basın mensupları aracılığıyla, Türk milletine ve vekaleten millet adına dava açma yetkisine, hüküm verme yetkisine sahip mercilere iletiyoruz.”

Ahmet Kurtuluş’un avukatlarından ‘İkinci Susurluk’ hatırlatması: Büyük ortaklar da yargılanmalı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!