AKP Sözcüsü Çelik: Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları çok büyük bir sorumsuzluk

AKP Sözcüsü Çelik, "Sayın Cumhurbaşkanımızın grup konuşmasında bir harekattan bahsetmesinin hemen ertesinde Sayın Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanımız için ülkeden kaçacağını söylemesi çok büyük bir sorumsuzluk olmuştur" dedi.

featured

AKP Sözcüsü Ömer Çelik MYK Toplantısı’nın ardından açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu’nun vakıf iddialarına ilişkin açıklamalarda bulunan Çelik, “Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları büyük bir sorumsuzluk” dedi.

Çelik’in açıklamalarından önemli satır başları şu şekilde:

Cumhurbaşkanımızın grup konuşmasında bir harekattan bahsetmesinin hemen ardından Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanımızın kaçacağını söylemesi çok talihsiz olmuştur. Bir muhalefet liderinin Devlet Başkanını yabancıların diliyle eleştirmesi gibi bir durum hiç konuşulmamıştır. Bu, Kılıçdaroğlu’na yakışmamıştır.

CHP ile aramızda katılmadığımız konular olmasına rağmen CHP’nin yönetim koltuğunda oturanlar bu konularda hemen hassas olmuşlardır. İlk defa CHP Genel Başkanlık koltuğunun bu şekilde istismar edilmesi hem Türk siyaset tarihi hem de CHP için bir ilktir.

Biz bunu sadece bir rekabet olarak görsek mutluluk duyarız. İkide bir onun genel başkanı yanlış şeyler söyleyip duvara çarpıyor deriz. Ama kara propaganda merkezleri haline düşüren bir tablo ortaya çıkıyor.

ben Kılıçdaroğlu, açıklama yaparken daha dedim ki, belge diye sundukları zaten kaynaklarda vardır dedim ve öyle oldu. Sonra biri çıktı ve ben bunları zaten 3-4 yıl önce söyledim dedi.

Kılıçdaroğlu’nun kendisi dahi Cumhurbaşkanımızın kaçacağına inanmıyordur.

Birisi de çıkmış, AK Parti seçimi kaybetse dahi buna izin vermeyeceklerdir diyor. Bir karar verin, iktidar için mücadele mi verilecek yoksa kaçacaklar mı?

Siyasi rekabet yapılacaktır, bazen sertleşecektir. Ama bir sınırda durmak gerekir.

Defalarca bunu yaptınız. Üst üste geliyor hatalar. Bosna’da Ali İzzetbegoviç’in karargahına ‘mağara’ diyorsunuz. Bazen düzeltirler diye 24 saat bekliyoruz. Bir düzeltme fırsatı veriyoruz. Düzeltilmeyince demek ki bunun arkasında duruyorlar, diyoruz. Bunların siyasi aklın gücüyle ortaya konulması lazım. Ondan sonra sivil siyasetin, demokrasinin gücü nasıl korunacak?

Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO konusunda teröre destek vermeme şartı koşmasının ardındaki gelişmeleri dikkatle izliyoruz. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra Türkiye’nin ittifak konusunda ortaya koyduğu argümanların ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur. Bir yeni konsept olacaksa bunun prensip çerçevesinde, ilkeli olarak yürümesi gerekiyor. NATO ittifakı bir güvenlik mimarisidir. Ruhu, bir ülke tehdit altındaysa tüm üyeler tehdit altındadır, ifadesidir.

Bir Savunma Bakanı düşünün, ülkesi NATO’ya üye olmak istiyor ama PKK’lı teröristlerle canlı toplantı yapıyor. Terör örgütlerine verilen destekleri kabul edemeyiz. Tam da NATO’nun konseptinin güncelleneceği bir zamanda Türkiye’nin ortaya koyduğu tutum çok önemlidir.

Terör örgütüne destek veren ülkelere hiçbir şart koymaksızın bu ülkeleri NATO’ya almak ülkeleri güçlendirir ama ittifakı güçlendirmez. CHP adına yazılan bir makalede Türkiye’nin bu tutumunun taktiksel bir hata olduğunu söylüyor. Türkiye, önüne gelen onay mektubunu onaylayan, otomatik bir onay makamı mıdır? Kendi ülkenizin hükümeti şu anda karşı tarafla, benim vatandaşlarıma silah çeken bu terör örgütlerine karşı tedbir alın, diyor. Siz de biz sizin üyeliğine destek vermeye hazırız, diyorsunuz.

Türkiye’yi zaten önüne gelen otomatik onay vermesi gereken bir ülke olarak algılamak başlı başına bir zihniyet çarpıklığıdır. NATO içerisindeyiz, gitmiş başka ülkelerin parlamentolarında bizi şikayet etmeye çalışıyorlar. CHP’nin genel çizgisine baktığımızda bunu reddedecek güçlü bir refleksi olduğunu düşündüm ama etmediler. TBMM’de görev yapıyorsunuz, parti adına konuşuyorsunuz, Türkiye’ye karşı gelen tepkileri normal karşılıyorsunuz. Bu bizim en meşru hakkımız. Teröre destek verenlere veto hakkımızı kullanmak bizim en meşru hakkımız.

Miçotakis, iki ülke arasına başka ülkeleri sokmamayı taahhüt etti. ABD’de Türkiye’ye F-16 vermeyin, dedi. Yunan basınında bu derece yalvaran şekilde konuşulması eleştiri konusu oldu. Müzakere kapısı açıktır, sorunlarımızı kendi aramızda çözebiliriz. Ama başka ülkeler üzerinden bize tehdit savurmanın bir dönüşü olmayacaktır. AB içindeki Yunanistan’ın şımarıklığına NATO içinde başka ülkelerin şımarıklığına izin veremeyiz.

Türkiye’nin seçim güvenliği konusunda büyük kapasitesi var. Sandığın belirleyiciliği dışında kim açıklama yapıyorsa reddediyoruz. Sandık iradesi dışında kim başka bir iradeden bahsediyorsa bunu reddediyoruz. Sandığın namusunu ve hukukunu koruyacağız.

Sosyal medya düzenlemesi teklifi, hak ve hürriyetlerin korunması üzerine çalışıldı. Bir kampanya başlatılıyor kişi o sırada kredi için başvurmuş onu engelliyorlar. Ya da kişisel hayatla ilgili bilgiler yayılıyor. İçeriğine bu gözle bakmak lazım, okumak lazım. Beğenmiyorsan argüman geliştireceksin. Bu platformların önceliği özgürlüktür, bu özgürlüğün korunması için de düzenlemeler gerekir. Kişi kendini tek başına savunmayacağı için bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Yasakçılık değil, özgürlüğü korumak adına yapılıyor.

Emine Erdoğan hanımefendi, Türkiye’de çevre bilincinin yayılması için büyük bir emek sarf ediyor. Bu çalışmaları da bir şekilde kötüleyen ifadelerle sanki bu ajans hanımefendiye bağlıymış gibi gösteriliyor. Emine Erdoğan’ın sıfır atık projesi BM tarafından ödül alan bir proje şeklinde ön plana çıktı. Açıklama yapılmasına rağmen bu karalama kampanyası devam ediyor. Emine Erdoğan’ın çalışmaları devam ediyor ancak o ajans bakanlığa bağlı şekilde çalışıyor.

İsrail ile Filistin meselesi başta olmak üzere konuşacağımız pek çok konu ve iş birliği alanımız var. Son zamanlarda yoğunlaşan konular buna işaret ediyor ama bu sorunsuz bir alan demek değil. Bugün bir grup fanatik milletvekili Mescid-i Aksa’ya girmeye çalıştı, bunu kınıyoruz. Gazeteci arkadaşımız Şirin Ebu Akile’nin öldürülmesiyle ilgili tavrımızı da ortaya koyduk.

Fransa’da terör propagandası yapıldı. Kandil’deki görüntülerin aynısına izin verdiler. Terör örgütü himaye ediliyor, böyle bir şey olabilir mi?

Yunan Dışişleri Bakanı başta olmak üzere bu psikolojik travmadan çıkmaları lazım. Ayasofya’yı bir milli miras olarak koruyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığımız bu ulu mabedin korunmasına yönelik son derece hassas davranıyor. Ayasofya izleniyor, takip ediliyor. Bazı haberler doğru çıkmadı, bazı yerlerde yıpranma var. Bakanlık, bunu kendi kendine izlemiyor. Bir Bilim Kurulu var. Onların talimatları doğrultusunda yapılıyor. Hocalarımızın hassasiyeti sayesinde yapılıyor. Bazılarının oradan bir şeyler koparmaya çalışması büyük bir saygısızlık.

Terör propagandası haline gelen konser görüntülerine izin verilemez. Yasaklanan bir sanatçımızdan bahsediliyor, Bakanlığımız açıkladı. Sanatçımız İstanbul’da sahne alacak, sevenleriyle buluşacak. Kürtçe yasaklanacak diyorlar, vatandaşlarımızın konuştuğu her dil bir kültürel miras olarak serbesttir.

Sınırlarımızda terör olayları görülmesine tahammülümüz yok. Harekatların ne zaman olacağının planlamasını TSK yapar. Bu süreçle ilgili resmi yetkili olmayan kişiler harekatla ilgili bilgi veriyor.

AKP Sözcüsü Çelik: Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları çok büyük bir sorumsuzluk

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!