Türkiye gazetesi yazarı Süleyman Özışık, ‘çoklu baro’ tasarısını savunmak adına ‘Ben İstanbul Barosu avukatlarına güvenniyorum’ dedi. Hukuk Prefösörü Ersan Şen, ‘O zaman git Brezilya’dan avukat getir’ diye karşılık verdi.
AKP’nin, baroları bölen “çoklu baro” tasarısı Meclis’te görüşülmeye devam ederken, konuyla ilgili ilginç bir tartışma yaşandı. Dün akşam HaberTürk canlı yayınında karşı karşıya gelen Türkiye gazetesi yazarı Süleyman Özışık ile Hukuk Profesörü Erşan Şen arasında ipler gerildi.
AKP’li yazar Özışık, “Ben dindar bir adamım. Barolar benim inancıma hakaret ediyor. Ben bu barolardan şikayetçi olacağım. Beni nereye göndereceksiniz?” dedi. Ersan Şen “Bana gel” deyince Özışık, “Ben İstanbul Barosu’na güvenmiyorum. Bana bunu dayatamazsın” dedi. Ersan Şen “Senin hiç avukatın olmadı mı! O zaman git Brezilya’dan avukat getir” dedi.
Brezilyadan gelse en azından yediği kaba pislemeyecek zihniyette olacağını varsayabiliriz,bizde bazı barolar ve mensupları sanki düşman ülkesinde ve düşmanla çevrilmiş tutum ve reflekslerle icraat yaptıkları aşikar, üstüne üstlük sahip oldukları mevki ve makamı ülkenin hukuk sorun ve uygulamalarıdaki temel haklar ve özgürlükler nezdinde ilerlemesi ve gelişmesi yerine tüm bu alanlarda ideolojik takozlarla baltalamaları extra bonus ve benzerinin başka bir ülkede bulunmamasıda sırıtıp duran kreması
Genel olarak avukatlık mesleği guvenilmezdir. Bu ülke için 150 bin avukat çok fazla değil mi? Bir insanın kendisini savunmak için birine muhtaç olması adaletin Türkçe olmayan bir dil ve işleri çıkmaza sokmak için uydulmus süreçlere makamlara boğulması çok manidar. Adalet ve din anlam olarak olduğu gibi mantisizlik asalak sınıflar barindirirlik herşeyi aslı veya sonu olmayan süreçler ve saçma varsayimlara dayandirirlik bakımlarından aynı.
Barolar hukukun aciklarini en iyi bilen kesimlerdir..Simdiye kadar bunu hep kullanip suistimal ettiler…BUZ gibi de siyasetin dibine kadar battilar…Vesayet organi gibi hareket ettiler…Tek sesli oldular….RTE ye her yerde cok sesli ol diyenler niye simdi cok sesli baroya karsi geliyorlar acaba? Yoksa tekelci siyasetleri tehlikeye mi giriyor? Yoksa esas diktator kendileri miymis yoksa?