Anadolu’nun uçan nehirleri (Uçarsuları)

featured

Yazı dizisinin altıncı yazısında, kaba hatlarıyla çözümden bahsetmiştim. Bu yazıda “Sürdürülebilir sağlıklı gıda üretiminin gerçekleştirileceği üretim kentlerinin kurulumuna, arazi yapılandırmasına ülkemizin neresinden başlamalıyız?” sorusuna yanıt vermeye çalışacağım.

Yağış olarak karaya ulaşan suyun temel kaynağının okyanus, deniz ve göllerde gerçekleşen buharlaşma olduğunu biliyoruz. Su buharı öncelikle kıyılara (ilk 20 km) bol yağış bırakırken, bir dağ sırası ile karşılaşmaması halinde kıta içlerine doğru 600km kadar ilerleyebilir, taşıdığı nemi kaybettiğinden, giderek azalan bir biçimde yağış bırakır. Pek çok değişken ve etken olmakla birlikte genelde kıyıdan sonraki ilk yüz kilometreden itibaren bozkırlar, daha da içerilerde çöl oluşumları gözlemlenir.

Orta Anadolu’ya nemli hava ve yağmur getiren Ege’nin batıdan esen rüzgarları, doğuya doğru ilk 150-200 kilometrede, Uşak-Kütahya bölgesine yeterli yağış bırakarak gelir. Sonrasında ise, Eskişehir-Afyon çizgisinden başlayarak Orta Anadolu’nun bozkır olmasının temel nedeni, yok olan ormanların yüzünden, yeterince su buharının, bu yüksek platoya erişememesidir. Bunun oldukça iddialı bir önerme olduğunu bilmekle birlikte, son yirmi yılda bilimsel olarak ortaya konulan bir fenomeni paylaşmak istiyorum.

Yakın geçmişte St.Petersburg’dan iki bilim insanı Anastassia Makarieva and Victor Gorshkov, yıllarca kıyı ve kıta içlerindeki yağışları ve ormanları incelerek güçlü bir hipotez ortaya koydular. “Kıyıdan itibaren kesintisiz ormanlar, denizden gelen yağmuru binlerce kilometre içerilere iletirler.” Kuzey-batı Avrupa’ya batıdan gelen nemli havanın, Sibirya ormanlarının yoğuşma(yağış) ve tekrar buharlaştırma döngüsüyle on bin kilometreden fazla taşınarak, Çin’in kuzeydoğusuna kadar ulaştığını kanıtladılar. 2015’te Peter Bunyard’ın da katılımıyla Amazon Havzası’nda yaptıkları çalışmada benzer sonuçlara vardılar.

Çin’e düşen yağışların %80’i Atlantik okyanusundan doğuya doğru yola çıkıp, Kuzey Avrupa ve Sibirya ormanlarıyla taşınan nemden kaynaklı.

Bu orman tarafından aktarılan nemli hava akımlarına “Flying river”(Uçan nehir) deniliyor. Kıyıdan başlayarak kesintisiz yoğuşma-buharlaşma döngüsünü gerçekleştiren orman ekosistemler de “Biotic pump” (Canlı pompa) olarak adlandırılıyor. Ben de yazımda bu yağış üreten akımları “Uçan Nehir” olarak adlandıracağım. Belki de gelecekte “Uçarsu” gibi daha güzel bir isim, dilimizde kullanıma girebilir.

Denizden gelen nemli hava kıyıdaki ormanlarla karşılaştığında yoğuşarak yağışa dönüşür. Bitkiler, terleme ile kaybettikleri su buharı nedeniyle havayı nemlendirirken karayı da serin tutar. Bu nemli hava denizden gelen rüzgar ve oluşan basınç farkı ile iç kesimlerdeki ormanlara doğru ilerler. Yoğuşma ve buharlaşma döngüsü, kesintisiz ormanlar sayesinde binlerce kilometre içlere doğru yağışı aktarır. (Kaynak: https://interestingengineering.com/theory-claims-that-forests-not-only-create-rain-but-also-wind)

Anadolu’da da benzer daha küçük ölçüde uçan nehirler gözlemlenebilir. Balkanlar’dan gelen nemli hava, Marmara’nın batısında Kaz Dağları, güneyindeki Uludağ ve yoğun ormanlı Samanlı Dağları ile doğuya, Düzce ve çevresindeki ormanlarla Ankara’nın kuzeyine kadar kolaylıkla taşınmaktadır. Bu uçan nehir, Bozüyük ve Eskişehir’in güneyine inmemekte, Anadolu bozkırları kuzeyde bu çizgide başlamaktadır. Ege’de uçan nehrin sulama mesafesi 150-200 km iken, kuzeydeki uçan nehrin 500 kilometreden daha uzun mesafelere su yetiştirdiğini gözlemleyebiliriz. Sebebi açık, ormansızlaşma. Tersinden bakarsak, Marmara ve Ege bölgesinde kestiğimiz her ağaç, bozkırı ve çölü daha da batıya taşıyor diyebiliriz.

Batı, Güney kıyılarımızda ve Amanoslar’da orman yakan terör örgütü PKK, aslında Kuzey Suriye ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni çölleştiriyor.

1981-2010 yılları arasındaki yağış normalleri göz önünde bulundurulduğunda, işe nereden başlamamız gerektiği ortaya çıkacaktır. (Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü)

Sürdürülebilir gıda üretimi yaparken, aynı zamanda kıyılardan içeriye doğru uçan nehirleri yeniden oluşturmak temel hedef olmalı. Yağışın kritik seviyeye indiği yerlere çizilmiş 20-50km genişliğindeki kırmızı bantlar, planlı ve sürdürülebilir tarımsal üretime başlamak için öncelikli hedef coğrafyalardır. Zaman içinde bu bantlar iç kesimlere doğru genişletilerek, uçan nehirlerin mesafesi içerilere doğru uzatılacak, Orta ve Doğu Anadolu’nun yağış miktarını ve istikrarını arttıracaktır.

Kurulum bölgelerinin en acil olanlarını belirleyebilmek için son yılların (2020 ve 2021) yağış dağılımlarını incelemek, uzun yıllar yağış ortalamalarından olumsuz sapmaları tespit etmek, kuraklık ve iklim değişikliği raporlarını incelemek de gereklidir.

Peki ilk üretim kentini neden Konya’da kurmuyoruz? Yapılabilir olmakla birlikte, yağışla gelmeyecek suyu, sondaj, baraj, bent, kanal, künk, boru, hortum, pompa gibi yoğun çalışma, malzeme ve bütçe gerektiren kaynaklardan elde etmek gerekecektir. Havadaki nemin azlığı nedeniyle bitkilerin gelişimi de, kırmızı bantlardakilere oranla daha zayıf, çok yıllık bitkilerin olgunluğa ulaşması daha uzun yıllar alacaktır. Bu nedenle kıyılardan iç kesimlere doğru, kendi yağışlı iklimini üreten bir modelin çok daha etkin ve verimli olacağı açıktır.

Uzun yıllar alacak bu dönüşüm gerçekleşirken, iç kesimlerde endüstriyel tarım (özellikle tahıl) devam edebilir. Yine de geleceğe yatırım olarak “sürmeden tarım” olarak bilinen tekniklerin ivedilikle hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu konuda da, özellikle Konya bölgesinde mevcut uygulamalar vardır. Hedeflenen başarılabilinirse, yani

  • Kıyıların hemen iç kesimlerinden başlayan
  • Kesintisiz devam eden,
  • Çok yıllık bitkiler üzerine inşa edilmiş sürdürülebilir sağlıklı gıda üretimini amaçlayan

Tarımsal dönüşüm bantlarında 20-30 yıl boyunca iç bölgelere doğru genişlemesi, konvansiyonel tarımın süreç içinde azalmasına, nihayetinde tümüyle terk edilmesine olanak sağlayacaktır. Kim bilir belki de uçan nehirlerin sulayacağı Konya Ovası, on yıllar sonra kendiliğinden oluşan doğal ormanlarına kavuşur.

Anadolu’da böylesi bir tarımsal dönüşüm gerçekleşirse, yağış miktarı ve istikrarı olarak olumlu etkilenecek bölgeler Suriye’nin kuzeyi, İran’ın kuzeyi (Azerbaycan Türklerinin yoğun olarak yaşadığı bölge), Nahcivan, Ermenistan, Karabağ ve Azerbaycan olacaktır. Benzer bir çalışma İran’ın kuzeyinde de yapılırsa, Anadolu’dan akmaya başlayacak uçan nehir, Türkmenistan ve Özbekistan’nın düzlüklerini bile sulayabilir.

Kitap önerisi: Peter Wohlleben, Ağaçların Gizemli Yaşamı (2018, Kitap Kurdu).
Orijinal dili Almanca olan bu kitabı yıllar önce İngilizce çevirisinden okumuştum. Ali Sinan Çulhaoğlu’nu harika çevirisi için ayrıca kutlamak istiyorum.

Bugünden geleceğe bakarken-6: Çözüm

Bugünden geleceğe bakarken-5: Hayvancılığın hali

Bugünden geleceğe bakarken -4: Sürdürülemez tarım

Bugünden geleceğe bakarken – 3 Toprak ve su

Bugünden Geleceğe Bakarken–2: Topraktaki canlılık

Bugünden geleceğe bakarken –1

Anadolu’nun uçan nehirleri (Uçarsuları)

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!