Artık bir son verin! Ayasofya’nın imamları ve Atatürk…

featured

Atatürk’ü yönelik üst üste gelen saldırılar tepki çekiyor. Saldırıların Ayasofya üzerinden sistematik hale mi getirilmek istendiği sorusu gündeme geldi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da Atatürk’e hakarete seyirci kalması dikkat çekiyor.

Ayasofya’nın yeniden camiye dönüştürülmesiyle bazı çevrelerde Atatürk’ün 1934 yılında Ayasofya’yı camiden müzeye çevirme kararını sorgulama, eleştirme hatta bu kararla bir hesaplaşma süreci başladı. Atatürk’ün 1934’teki kararını bir yenilgi olarak algılayan bazı muhafazakâr çevrelere, bu kararın tersyüz edilmesinin de yetmediği anlaşılıyor.”

Ayasofya imamları üzerinden Atatürk’e saldırıları değerlendiren Hürriyet yazarı Sedat Ergin, yukarıdaki girişten sonra tartışmaların odağına oturan üç imamı ve devamındaki gelişmeleri özetledi. Ayasofya üzerinden Atatürk’e yönelen suçlamaların, saygısız ifadelerin giderek tekrarlanan bir kalıp haline geldiğini vurgulayan Ergin’in yazısının satır başları şöyle:

ERBAŞ: LANETE UĞRAR

“Aslında bunun ilk işareti daha 24 Temmuz günü Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Erbaş’ın elinde kılıçla çıktığı minberde okuduğu hutbede “Bizim inancımızda vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar; vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar” demesiyle alınmıştı.

Vakfedenin şartını değiştiren Atatürk olduğuna göre, bu çok ağır sözlerin gittiği adres belliydi. Bu sözlerin kamuoyunda rahatsızlığa yol açmaması beklenemezdi.

BOYNUKALIN: LAİKLİK KALDIRILSIN

Ardından Ayasofya’ya başimam olarak atanan Prof. Mehmet Boynukalın’ın özellikle sosyal medyadan yaptığı paylaşımlar sürekli tepkileri tetikledi. Laikliğin kaldırılmasını ve devletin dininin İslam olarak yeniden Anayasa’ya konmasını talep etmesi, 1921 ve 1924 anayasalarını kastederek “Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönmeli” şeklinde çıkışlar yapması, Boynukalın’ı kısa zamanda Türkiye’nin en çok tartışılan şahsiyetlerinden biri haline getirdi. AK Parti çevrelerinde de rahatsızlık işaretleri belirdi. Derken, geçen nisan ayında kendisinin görevden ayrıldığı açıklandı.

DEMİRKAN: ONLARDAN DAHA ZALİM VE KÂFİR KİM OLABİLİR…

Bitmedi. Bu kez de geçen cuma günü “Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Projesi” kapsamında hafızlıklarını tamamlayan 136 öğrenci için Ayasofya’da düzenlenen ve bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı bir programda vaaz veren bir imamın açıklamaları sarsıntı yarattı.

Üsküdar Yıldırım Bayezid Camisi’nin eski imamı Mustafa Demirkan, şu ifadeleri kullanmış:

“Bu ve bu gibi mabetler mabet olarak devam edilmesi için inşa edilmiş, hediye edilmiş. Öyle bir zaman geldi ki, bir asır gibi bir zaman içinde bu mabed-i şeriften Ezan-ı Muhammediye ve namaz her şey yasak olarak müze haline çevrildi. Onlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir… Ya Rabbi bir daha bu zihniyetin bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma…”

Atatürk’ün bakışında Sultanahmet Meydanı’nın bir tarafında Müslümanların ibadethanesi Sultanahmet Camisi ile hemen karşısında Hıristiyanların kutsal gördüğü Ayasofya’nın müze kimliğiyle birbirlerine bakıyor olmaları, farklı dinlerin, kültürlerin bir arada var olabildiklerini, barış, karşılıklı saygı ve uyum içinde yan yana durabildikleri mesajını da içerecekti.

SON BULMASI GEREKİYOR

Bu, her şeyden önce bir bakış meselesidir. Bugün Türkiye’nin karar vericilerinin Ayasofya’ya bakışları farklıdır. Onların bakışında Ayasofya müze olunca aslından uzaklaşmış ve alınan kararla yeniden aslına döndürülmüştür.

Kuşkusuz, her kesimin Ayasofya’nın nasıl bir kimlik taşıması gerektiği konusundaki bakışı farklı olabilir. Ayasofya’nın insanların bakışında temsil ettiği değerler, iç dünyalarında yüklendiği çağrışımlar da farklı olabilir.

Konu bu bakış farklılıkları değildir. Mesele Ayasofya’nın statüsünün yeniden camiye çevrilmesinden sonra örneklerini verdiğimiz şekilde bu mekândan doğrudan Atatürk’e yönelen suçlamaların, saygısız ifadelerin giderek tekrarlanan bir kalıp haline gelmesidir. Bu kadirbilmezliğin artık bir son bulması gerekiyor. Ayrıca, insanların her gün ibadet etmeye gittikleri bir mekânın sıkça bu tartışmalarla birlikte anılması da rahatsız edici bir durumdur.

Bu suçlamalar Atatürk’ün bıraktığı mirası, ışık tuttuğu değerleri ve Türk toplumunun ona olan sevgisini herhangi bir şekilde tahrip edebilecek, gücünü zayıflatabilecek şeyler değildir. Zaten o miras belki bir kılıç değil ama bir zeytin dalını uzatarak tüm insanlığa barış mesajını vermeye devam ediyor.”

Artık bir son verin! Ayasofya’nın imamları ve Atatürk…

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. 1 Haziran 2021, 14:34

    Bu ilk vukuatları değil. Nerede fetöcü, nerede Atatürk düşmanı hepsi atanıyor. Bu rte iyi ama çevresi kötü diyenler de kendilerini böyle teselli ediyorlar. Rte de Türk’ün Tunç eli olan Tunceli üstünden chp’ye sığınarak Atatürk’ü anmasa da katil iması yapmıştır. Ayasofya açıldığı ilk gün Türk’ün bağımsızlığını dünya’ya ilan ettiği gün olması gerekirken, Türk milletine ve değerlerine savaş açılan bir gündü

  2. 1 Haziran 2021, 13:48

    Bu nasıl imam ağzından yüzünden şer akıyor..

  3. Cahil zırvası

  4. Ayetle verilen emir,baska inanc sahiplerinin ibadethanelerine tecavüz etmeyiniz tarzindadir.Yani AYASOFYA fetihle ele gecirilmis o günün sartlarinda cami olarak kullanilmis ancak bir kültür mirasi olarak müzeye evrilmis bir tarafinda da namaz kiliniyordu.Siyasi ve kisisel ihtiraslarina esir olanlarin bir yil önce söylediklerini unutup bir yil sonra anketlerin sonuclarini görüp panikleyerek Ayasofya üzerinde operasyon yapmalari sonucta bir tecavüzdür.Kimsenin Avrupada ki camilere yapilan saldirilari kinama hakki ortadan kalkmistir.Imamlara gelince bunlar özel olarak secilmis isimlerdir.Bunlarin secilmesindeki amac Atatürk’e,Cumhuriyete küfür ettirmektir.Ve onlarda küfrediyorlar.cünkü arkalarinda güvendikleri gücler namaz kiliyor.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!