FETÖ’nün fikir babası olan, Atatürk’e ve silah arkadaşlarına “deccal süfyan, mülhid, mürted, habis, firavun, zındık, mason, münafık” diye saldıran Said Nursi, hükümetin atadığı kayyım yönetimindeki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesince anıldı.
VERYANSIN TV
Kayyım yönetimindeki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesince, Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı fikirleriyle bilinen Bediüzzaman Said Nursi‘nin vefatının 61. yılı dolayısıyla “Üstada Saygı” temasıyla anma programı düzenlendi.
Kayyım yönetimindeki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı tarafından Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi Konferans Salonu’nda Said Nursi’yi anma töreni düzenlendi.
İstanbul İlim ve Kültür Vakfınca hazırlanan Bediüzzaman Said Nursi’nin yaşamının anlatıldığı ve 29 dakika süren sinevizyon gösterimiyle başlayan programda, Kur’an-ı Kerim okundu, ilahiler seslendirildi.
Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesinden Doç. Dr. Hatip Yıldız da Said Nursi’nin yaşamı hakkında konuştu.
Nursi’nin 1914’te 1. Dünya Savaşı’nda talebeleriyle birlikte mücadele ettiğini ve at sırtında tefsir yazmaya başladığını iddia etti. Yıldız, Nursi’nin yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen Risale-i Nur’u tamamlayıp ön plana çıkardığını söyledi.
Anma programı, Said Nursi’nin yazdığı eserlerin yer aldığı serginin ziyaret edilmesiyle sona erdi.
TÜRKİYE ONA GÖRE ‘DARÜL HARP’Tİ
Ancak Said Nursi’ye göre “dinsiz” Türkiye Cumhuriyeti “darül harp”ti. Dolayısıyla bu “darül harp”i “darül İslam’a” dönüştürmek gerekiyordu.
Fetullah Gülen’in de Türkiye Cumhuriyeti kurumlarına “sızmak” istemesinin temelinde Said Nursi’nin bu “dinsiz Cumhuriyet” safsatasının yattığı biliniyor.
Fetullah Gülen 18 Haziran 1999’da ATV’de, 19 Haziran 1999’da Sabah Gazetesi’nde yayımlanan kasetinde, Türkiye Cumhuriyeti’ni “darül harp” kabul ederek onu dönüştürmek için örtülü ve sinsice devlete sızdıklarını itiraf etmişti.
Tarihçi Sinan Meydan’a göre, FETÖ’cüler, yıllarca ışık evlerinde Said Nursi’nin, Atatürk’e ve Cumhuriyet’e kin kusan aşağıdaki satırlarını okuyarak yetiştiler:
1925 yılında Van’da eğitim faaliyetlerinde bulunurken, o sırada meydana gelen Şeyh Said hareketi sebebiyle, 1926 yılında önce Burdur’a, ardından 25 Ocak 1927’da Isparta ve Isparta ili, Eğirdir ilçesinin Barlaköyüne gönderildi. Burada sekiz yıl kaldı. “Risale-i Nur” isimli kitabını burada yazdı. Cumhuriyet karşıtı fikirleri nedeniyle 1935’te Eskişehir Mahkemesine sevk edildi. 1936 yılında Kastamonu’ya sürüldü.
1950 yılında çok partili hayata geçildiğinde Said Nursi kitaplarını matbaalarda bastoırmaya başladı.
Said Nursi, 23 Mart 1960 tarihinde 82 yaşında Şanlıurfa’da öldü.
Bu sıralarda, bütün belediye başkanlarımıza İstanbul’da İngiliz Muhipleri Cemiyeti (İngiliz Dostları Derneği.) kurulduğu ve her yerde derneğe katılarak İngilizlere yardım edilmesinin gereği konusunda Said Molla imzası ile bir telgraf geldi. Bu olayda Hükümetin ilgi derecesini ölçmek için Sadrazam (Başbakan) olan Ferit Paşa’dan bilgi istedim. Hiçbir cevap alamadım.
https://www.tbmm.gov.tr/tarihce/ataturk_konusma/1d1yy1.htm
Pensilvanya’da ikamet edip himaye gören Fethullah Gülen Silahlı Terör Örgütü’nün başı nasıl ki 1960 senesinde Amerikan Merkezi Akıl Ajansı CIA tarafından işe alınıp ülkemizde ve bütün dünyada Amerika’nın her çeşit “Hizmet” ini gören bir hain olup Amerika’ya sadakat ile hizmete devam ediyorsa, Said-i Nursi denilen hain ise İngiliz Sevenler (Muhipleri ) Derneği kadrosunca desteklenip palazlandırılmış, Ulu Önder, Kurtarıcı Gazi’nin yaptığı Rönesans (bilim) ve Reform (Türkçe ibadet) devrimlerini karşı devrim ile yıkıp; biricik manevi mirası akıl ve bilimden ulusumuzu yoksun bırakarak sebep sonuç ilişkisi kuramayan, fark ve temyiz (yanlışın ne olduğunu kavrama ve yanlış olanı yapmama ) yeteneklerini kaybetmiş, sihirli sözcükler ile maddi sonuçlar uman milyonlarca kişilik uyuşuk, kaderci, çalışmayan, üretmeyen kitleler haline getirip; ortaçağ karanlığına geri gidip Ulusumuzun yok olmasını ve yurdumuzu parça parça bölmeye devam etmek isteyen Haçlıların en başta geleni İngiliz İstihbaratının casusu olup talebelerini İngiliz istihbaratı desteklemeye devam etmektedir.
https://www.yenimesaj.com.tr/milli-mucadeleye-aciktan-dusmanlik-etti-H1267395.htm
Madem deccalı tanımayı merak ediyorsunuz size izah edelim. Deccal kelimesinin anlamı yalancı olur. Ve hadislere göre deccal irandan zuhur eder. Deccal , dini kurtarmak için, allah dinini küreselleştirmek için orataya çıkar ve insanları aldatır ve hükümeti ele aldıktan sonra tüm tanrı dinlerini yasaklar. Bu yani deccal dincilerin arasından çıkar, bunun birisi humeyni adında bir dinci olarak iranda ortaya çıktı, sayesinde iran halkı ateist olmuş. Ama atatürk türkiyede bu deccallara izin vermedi. En çok arıma giden şey şudur ki ingiliz ajanları ve işbirlikçileri atatürke ingiliz ajanı diyor!!! Pensilvanyada islam alimi diyen hain deccaldır Chatham House’a giden deccaldır, imfye memleketi 500 milyar dolar borca sokanlar deccaldır. Hamdolsun tanrıya ki atatürk , Chatham House’a Pennsylvania ya ve imfye ve hiçbir batılı ulkeye ve kuruma gitmedi. Osmanlı şeyhulislamı denilen hain deccal HMS gemisine binip ingilizlere kaçtı