Atatürk’ü hedef alan Ahmet Akgündüz, Ayasofya yalancısı

featured

Mustafa Solak yazdı…

Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü, Nurcu Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, 10 Kasım öncesinde Mustafa Kemal Atatürk’e “Artık deccalin fitnesi bitmiştir elhamdülillah” denilen ifadelerin yer aldığı paylaşımla saldırdı. Atatürk’ü ayrıca Said Nursi’nin sözleriyle hedef aldı.[1] 

Ahmet Akgündüz, Yaşar Öztürk ve Said Baş ile birlikte yazdıkları “Üç Devirde Bir Mabed Ayasofya” kitapta, Fatih Sultan Mehmet’in Vakfiyesi’nde, Fatih’in, Ayasofya’yı camiden başka şeye dönüştürene lanet ettiğini iddia etmiştir. Lanet meselesi buradan Türkiye’ye yayılarak Atatürk’e saldırının en önemli dayanaklarından biri haline getirilmiştir. 

Ahmet Akgündüz, lanet iddiasında bulunduğu diğer yazarlarla Vakfiye’nin 166-168. sayfalarını şu şekilde çevirmiştir: 

“Kim ki, bozuk teviller, hurafe ve dedikodudan öteye geçmeyen bâtıl gerekçelerle, bu vakfın şartlarından birini değiştirirse veya kanun ve kurallarından birini tağyir ederse; vakfın tebdili ve iptali için gayret gösterirse; vakfın ortadan kalkmasına veya maksadından ve gayesinden başka bir gayeye çevrilmesine kast ederse, vakfın temel hayır müesseselerinden birinin yerine başka bir kurum ikame eylemek (temel müesseselerden birinden taviz vermek) ve vakfın bölümlerinden birine itiraz etmek dilerse veya bu manada yapılacak değişiklik veya itirazlara yardımcı olur yahut yol gösterirse veya şer’-i şerife aykırı olarak vakıfda tasarruf etmeye azm eylerse, mesela şeri’ata ve vakfiyeye aykırı ferman, berat, tomar veya talik yazarsa veyahut tevliyet [vakıf işlerine bakma]hakkı, resmi yahut takrir [taşınmazını sattığını veya ipotek ettiğini söyleme]  hakkı resmi ve benzeri bir şey taleb ederse, kısaca bâtıl tasarruflardan birini işler yahut bu tür tasarrufları tamamen geçersiz olan yazılı kayıtlara ve defterlere kaydeder ve bu tür haksız işlemlerini yalanlar yumağı olan hesaplarına ilhak ederse, [167] açıkça büyük bir haramı işlemiş olur, günahı gerektiren bir fiili irtikâb eylemiş[makamı âlet ederek, hakkı olmayan para veya malı almış] olur. Allah’ın, meleklerin ve bütün insanlarınla’neti üzerlerine olsun. ‘Ebeddiyyen Cehennemde kalsınlar, onların azapları asla hafifletilmesin ve onlara ebeddiyyen merhamet olunmasın. Kim bunları duyup gördükten sonra değiştirirse vebali ve günahı bunu değiştirenlerin üzerine olsun. Hiç şüphe yok ki, Allah her şeyi işitir ve her şeyi bilir… 

Kim, Allah’ın Kitabı’na ve Resulullah’ın Sünneti’ne muhalefet ederse, Allah ve Resülü’nün haram kıldığını helalleştirmeye çalışırsa, müslüman kardeşinin vakıflarını bozmaya, hayırlarını tahrib etmeye ve hasenatını iptal eylemeye gayret gösterirse ve mü’minin hayır müesseselerini fonksiyonsuz hale getirmeye taarruz ederse, artık Allah’ın gadabı ile dönmüş olur; son durağı ve oturağı Cehennem’dir.”[2] 

Hem Vakıflar Umum Müdürlüğü’nün 1938 tarihli “Fatih Mehmet II Vakfiyeleri” adlı eserde hem de Türk Tarih Kurumu ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün birlikte yayınladıkları “Fatih Sultan Mehmed Vakfiyesi” adlı eserde Vakfiye’nin Ayasofya kısmında herhangi bir lanet yoktur.

Ahmet Akgündüz, Yaşar Öztürk ve Said Baş’ın “Üç Devirde Bir Mabed Ayasofya” kitabı, “Fatih Sultan Mehmed Vakfiyesi” ve “Fatih Mehmet II Vakfiyeleri” adlı eserlerden farklılık gösteriyor. “Üç Devirde Bir Mabed Ayasofya” kitabında lanetin, bedduanın yer aldığı iddia edilen Vakfiye sayfaları165-168 olarak gösterilmiş. 165-168. sayfaların içeriği diğer iki eserden farklıdır. Bu eserlerde bazı vakıfların yerleri, komşu alanları, bitişik olduğu arazi ve yapılar anlatılmaktadır. 

Bir diğer farklılık da Vakfiye’nin sayfa sayısıyla ilgilidir. Diğer iki kitapta 370 sayfa olarak verilen Vakfiye, “Üç Devirde Bir Mabed Ayasofya” kitabında 168 sayfa olarak gösteriliyor. 

Özetle Vakfiye’de Ayasofya’yı cami hâlinden çıkartana lânet okuyan bir bölüm geçmemektedir

Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü de Fatih Sultan Mehmet’in Vakfiyesini özel bir bölmede sergilemektedir. 

 Ortada diğer iki kitaptan farklılık, bir gariplik var ama Genel Müdürlük bunu sorgulamıyor. Kurum, Osmanlıca bilen yokmuş, kendisi veya üniversitelerle ortak çeviremezmiş gibi Nurcu rektör Ahmet Akgündüz’ün çevirini referans göstermektedir. 

Devletin kurumu, lanet üzerinde Atatürk’ü hedef alan ifadelerin yayılmasına bu çeviriyi referans alarak neden olmaktadır. Bir an önce bundan vazgeçerek kendisi çevirmelidir. 

NOT: Kasım ayında çıkacak “ATATÜRK VE AYASOFYA” kitabımda Atatürk’e yönelik iftira ve safsatalara yanıt vereceğim. 

[1]“Nurcu Rektör Atatürk’ü hedef aldı!”, Veryansın, 7 Kasım 2020, erişim tarihi 7 Kasım 2020, https://www.veryansintv.com/nurcu-rektor-ataturku-hedef-aldi

[2] Ahmet Akgündüz, Yaşar Öztürk, Said Baş, Üç Devirde Bir Mabed Ayasofya, İstanbul, OSAV Yayınları, 2005, s. 310. 

 

Mustafa Solak 

Atatürk’ü hedef alan Ahmet Akgündüz, Ayasofya yalancısı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Kurani Kerimde Allah Kul hakki disinda hickimseye namaz kilmadin oruc tutmadin diye bir ceza öngörmüyor ancak Saidi Kürdi gibi cahiller ve sözde prof.olmus dinci yobazlar namazi dinin olmazsa olmazi diye cahil halk kesimlerine yutturuyorlar.Atatürk düsmanligi Atatürk’ün Islami gercek anlamda ögrenin demesinden kaynaklaniyor.Atatürkün birtakim konusmalarinda gecen sözlerini cimbizla alarak konusmanin diger kisimlarini yok sayip “bakin Atatürk böyle demis,Islama böyle saldirmis”gibi yalan ve iftiralarla kendilerine dayanak olusturuyorlar.Cehaletle savastigi icin Atatürk düsmanligi yaratilmistir.Cemaatler bu düsmanligin kaynagidir cünkü cehalet yok olursa cemaatlerin gercek yüzleri ortaya cikacaktir.Gerek Cumhuriyet düsmanlari gerek demokrasi düsmanlari gerekse Atatürkün cehaletle savasi bir Atatürk düsmanligi yaratmistir.Namaz dinin diregi degildir kilarsan kilarsin kilmazsan hain olmazsin.Saidi Kürdi nami diger Saidi nursi bediüzzaman degil bir Ingiliz ajanidir.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!