Aziz Nesin’in mirası Nesin Vakfı

featured

Hayati Asılyazıcı yazdı

İstanbul Valiliği Nesin Vakfı’nın banka hesaplarına, izinsiz bağış topladığı gerekçesiyle el koyuyor. Valiliğin başka yapacak işi yok muydu? Nesin Vakfı ne yapıyor? Taahhüt işlerine girmiyor, inşaat yapmıyor. Nesin Vakfı, Aziz Nesin’in oğlu Prof. Dr. Ali Nesin ve orada yetişmiş bilgili gençler tarafından yönetiliyor. Ali Nesin, bir akademisyen; vakfa ait matematik ve felsefe köyleri var. Vakıfta yöneticilik görevini de o yürütüyor. Vakıf, Aziz Nesin’in sağlığında daha kolay kaynak yaratabilirdi, Nesin’in kitapları çok iyi satıyordu. Oysa şimdi vakfın temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için daha zor şartlarda kaynak yaratması gerekiyor.

Aziz Nesin ile tanışıklığım uzun zaman öncesine dayanır. Vakıf kurma düşüncesini ilk defa Yazarlar Sendikası’ndaki konuşmalarımız sırasında söylemişti. “Vakıf kurmak için imkân arıyorum. Çözebilirsem, vakfı kurup yoksul öğrencileri alarak okutmak istiyorum,” diyordu. Ben de kendisine, “Aziz Usta, bu bir yazar için güç bir iş. Ancak umarım düşündüğün gibi olur ve başarabilirsin,” demiştim.

Konuşmamızın üzerinden bir zaman geçti ki, Aziz Nesin, kurmayı düşündüğü vakıf için planladığı gibi küçük bir yer tutmuş, bir arsa almıştı, orada oturuyordu. İstanbul’da evi yoktu. Haftada bir Yazarlar Sendikası’nın toplantısı olurdu. Aziz Nesin de başkanımızdı. Tepebaşı’ndaki onarımı yapılmış eski, ama çok değişik bir havası olan Londra Oteli’nde kalırdı. Yazarlar Sendikası’nda toplantı olacağı zaman oradan minibüsle gelirdi. O gelişinde yine vakıfla ilgili netleşen yeni gelişmelerden bahsetti. Oldukça sevinçliydi. “Param yok, ama şimdi gelen elimdeki telif ücretleri ile birlikte ve basılmış 115 kitabım var. Kitaplarla ilgili bir arkadaşımın yayınevi ile görüştüm kesinleşince sana söylerim,” dedi.

12 Haziran 1970 tarihinde çok ses getiren DİSK’in yürüyüşü sonrası Akşam Gazetesi’nde benim de aralarında bulunduğum üç kişinin işine son verilmişti. Sinan Yayınları’nı yeni kurduğum zamanlardı. Aziz Nesin, Tekin Yayınevi ile anlaştığını, söyledi. 115 basılmış kitabı vardı, bu sayı bir yazar için rekordu ve kitapları çok iyi satıyordu. “115 kitabımın tamamını artık Tekin Yayınevi basacak, toplu bir ödeme yaptı, haftalık olarak da ödemeye devam edecek. Ben de o paraları oraya yatıracağım, anlaştık,” dedi. Silivri taraflarında bir yerdi. Mutluydu. Kitaplarına güveniyordu. Bir de Aziz Nesin, gittiği yerlerde etkili konuşuyor, gazetelerde ve televizyonlarda konuştuğunda çekinmeden fikirlerini söylüyordu. Bu, halk tarafından beğeniliyordu.

Tekin Yayınevi’nden ilk parasını alır almaz vakfı kurmak istediği arsaya ilk ödemesini yaptı, o yeri kaçırmak istemiyordu.

Aziz Nesin Vakıfla ilgili planlarını bir bir anlatıyordu. Yine Tekin Yayınevi’nden çıktığı günlerden birinde birkaç metre yürüdükten sonra kendisiyle karşılaştığımda, “Hayati, hemen her şey hazırlandı, tamam. Ön çalışmalar yapıldı, hukuki durumu yürüten arkadaşımız her şeyi hazırladı. Bu duyulunca bazıları, ‘Aziz Nesin vergi kaçırıyor, vergi kaçırmak için vakıf kurdu,’ diyecekler”ini söyledi. Hâlbuki Vakıf vergi kaçırır mı? Vakıf bir nedenle kurulur, hizmetini devam ettirir. “Ben, yoksul ailelerin çocuklarını ilkokuldan alıp okutacağım. Onun için kuruyorum. Eğitim vakfı bu,” dedi. Planladıklarını anlatırken zamanla bunların da gerçekleştiğine tanık oldum. Temel atıldıktan sonra genişleyecek, vakfa yeni binalar tahsis edilecek, arabalar alınacaktı. Çocukları okula götürüp getirecek, onların barınma ve beslenme ihtiyaçları en iyi şekilde karşılanacaktı.

Aziz Nesin, vakıfla ilgili çıkacak dedikodular hakkında da öngörüsünde yanılmadı. İşten erken çıktığım bir günde yürürken Sendikamıza da üye olan iki yazar arkadaşla karşılaştık. Bugün ikisi de rahmetli oldu, ışıklar içinde yatsınlar; Demirtaş Ceyhun ve Oğuz Akkan Beni gördüklerinde “Hayati haberin var mı, Aziz Nesin vakıf kuruyormuş? Acaba vergi kaçırmak için mi kuruyor?” dediğinde, üzülerek, “Olur mu öyle şey? Haberim var, vakfın neredeyse bütün hukuki hazırlıkları tamam, neredeyse kuruldu. Teminatını göstermiş, tüm malvarlığını vakfa bağışlamış. Aziz Nesin’in bir rüyası bu, yoksul ve kimsesiz çocukları alıp, eğitmek istiyor. Eğitim vakfı! Böyle bir vakıfta vergi kaçırmak mı olur?” dedim. Bazı yazarlar yüzüne karşı, “Aziz Ağabey, Aziz Ağabey,” der durur, peşinden koşar, ama arkasından türlü dedikodular yapmaktan da geri durmazlardı.

Aziz Nesin çalışkan, üretken, disiplinli bir kişiliğe sahipti. Vakfı da kısa sürede çok yol kat etti. Gittiği yerlerde muhtarlarla, halkla sıkı çalışmalar yaptı, en yoksul çocukları buldu, onları devlet okullarına kaydettirip, barınma, yemek ve diğer giderlerini karşıladı. İlk mezunlarını verirken, yetişen gençlerin bazıları yine vakıfta çalışmaya devam etti. Her şey kuralına uygun, yasal sınırlar içinde ve tek bir olumsuzluğa meydan vermeden yapılıyordu. Şimdi kurulan vakıflar öyle mi? Her birinde ne uygunsuz davranışlar, yasadışı işler oluyor. Zaten Nesin Vakfı’nın en küçük açığını yakalasalar hükümetler onu yaşatır mıydı? Aziz Nesin, Marko Paşa’dan beri hükümetlerin odağında bir isim. Hapse atıldı, sürgün edildi. Nesin, hep güç koşullar altında yazarlık yaptı. Türkiye’deki güçlüklere ve engellemelere rağmen sesini de dünyaya duyurmayı başardı. İtalya’da Bordighera’da mizah yazarlarının yarışması olurdu ve bir yazar üç defadan fazla katılamazdı. Aziz Nesin bu yarışmaya üç defa katıldı ve üçünde de birincilik aldı. Tabii bu birincilikler kitaplarına dünyaca da ün kazandırdı ve “bestseller” dediğimiz çok satanlar arasında yer almasını sağladı.

Yine Milliyet Gazetesi’nin düzenlediği Karagöz Yarışması’na katıldı. Üç ayrı konuyu işlediği üç cilt kitabıyla katıldığı yarışmada birinci oldu. Genel Sanat Yönetmenliği’ni yaptığım İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda ödül alan kitaplarını repertuvara aldım ve Rauf Altıntak iki oyununu sahneye koydu. Oyunlar büyük ilgi gördü. 12 Eylül darbesinden dolayı bir kitabı oynanamadı.

Aziz Nesin daha önce de Şehir Tiyatroları’na oyunlar veriyordu. Bu oyunları Devlet Tiyatroları’nda da oynandı. Aziz Nesin’in kitapları tiyatrolarda oynanırken de izleyiciden büyük ilgi görüyordu. Bu ilginin karşılığı hep Nesin Vakfı’na katkı olarak dönüyordu.

Yazarlar Sendikası’nda yönetici olduğum zamanlar kendisine “Aziz Nesin 50’inci Sanat Yılı” kutlamasını önerdiğimde de bu etkinliği baştan sona benim yapmamı, takip etmemi istemişti. “Ustalara Saygı” adını verdiğim bu etkinlik için, “İsmini böyle düşündüm, başkan olarak onaylamanızı bekliyorum,” dediğimde gülmüştü.

O etkinlikten de kısaca bahsetmek istiyorum: Oldukça hareketli, canlı bir etkinlikti. Londra Oteli’ndeydik. Gelen geçen herkes Aziz Nesin’i tanıyor. Onlarla sohbet ediyor. Zaten Aziz Nesin gittiği her yerde dikkatleri üzerine çekerdi, sempatik tavırlarının yanında oldukça zeki konuşmalar yapardı. Tabii o günlerde çokça tehdit de alıyordu. Kendisine bu sorulduğunda:

“Tehditler alıyor musunuz?”

“Alıyorum.”

“Korkmuyor musunuz?”

“İnsan olarak korkuyorum ama Aziz Nesin olarak, duyarlı bir yurttaş olarak söylemem gereken, vicdanımın gereği neyse onları konuşmak zorundayım. Elbette korku, insani ve psikolojik bir durumdur.”

Ustalara Saygı Etkinliği için ayrıntıları konuşmamız gerekiyordu. Kendisi, “Burada konuşamayacağız Hayati,” dedi ve atladık dolmuşa, Nişantaşı’ndaki evime gittik. Gelişmeleri kendisine anlatmaya başladım. Aziz Nesin için 50’inci Sanat Yılı Etkinliği yapmak istediğimizi söylediğim o gün Net Holding Yönetim Kurulu Başkanı Besim Tibuk’tan bahsettim. İstanbul’da bir etkinlik olacağı gibi Ankara’da da yapabileceğimizi, Theodorakis’i davet etmek istediğimizi kendisine anlattığımı ve Besim Tibuk’un buna çok sıcak baktığını söyledim.

Yapacağımız etkinliği Besim Tibuk’a ilk bahsettiğimde, “Biz Aziz Nesin’in kitaplarını okuyarak büyüdük, böyle bir etkinlikte yardımcı olmayı çok isterim, ona yapmayacağız da kime yapacağız,” diyerek çok memnun olmuştu. Etkinlik için Theodorakis’i davet ettiğimizde o da, Aziz Nesin için severek geleceğini, söylemişti.

Theodorakis aynı zamanda Yunanistan’ın Kültür Bakanı’ydı, Besim Tibuk hiçbir masraftan kaçınmadı ve şoförüyle beraber bize bir limuzin tahsis etti. Theodorakis bu kez sadece Aziz Nesin için Türkiye’ye gelmişti.

Aziz Nesin’in 50’inci Sanat Yılı etkinliğini Abdi İpekçi Spor Salonu’nda yaptık ve yedi bin kişi gelmişti. Çok görkemli, güzel bir etkinlikti. Aziz Nesin, Ankara’da da aynısı yapılacaksa ve iki etkinliğin gelirleri sende toplanıp, senin elinle bankaya yatırılırsa, diyerek kabul etti. Ankara’ya geçmeden şunu da belirtmem lazım, İstanbul’da dönemin belediye başkanı Nurettin Sözen bize yer vermemiş, başka sıkıntılar da çıkarmıştı. Aziz Nesin Nurettin Sözen’i 50’inci Sanat Yılı Etkinliğine davet etmek istemedi. Ancak Ankara’da sıkıntılarımız olmadı ve Theodorakis, ben ve Aziz Nesin birlikte Ankara’ya geçtik. Theodorakis’in konaklaması ve diğer ihtiyaçları için yine Net Holding’in oteli tahsis edilmişti. Ancak Sözen’in aksine dönemin Ankara Belediye Başkanı Murat Karayalçın etkinlikte bizlere çok yardımcı olmuştu ve Spor ve Sergi Sarayını tutmuştu.

Aynı coşkuyla Ankara’da da Nesin’in 50’inci Sanat Yılını kutlamıştık ve yine 6-7 Bin kişi gelmişti. İki etkinlikten gelen paralar bankaya yatırılmıştı.

Aziz Nesin’le o günlerdeki konuşmalarımızda vasiyetini de ilk bana açmıştı. “Hayati, bunu daha kimseye söylemedim. Öldüğüm zaman cenaze töreni yapılmasını istemiyorum ve Nesin Vakfı’nın bahçesine gömülmek istiyorum. Tam yerini kimse bilmeyecek, sadece gömenler bilecek. Üzerimde çocuklar gezsin, oynasın, çiçekler yetişsin,” demişti. İçim burkularak dinledim ama bunun uygun olmayacağını ifade ettim. Dilerim uzun yıllar daha yaşarsın ama böyle bir durumda koskoca Aziz Nesin törensiz mi defnedilecek, diye sordum. Kesin kararını vermişti, “İlk defa sana söylüyorum. Ali’ye de (Nesin) bu işi teslim ettim mi, yaşamım sona erdiğinde böyle olmasını istiyorum. Organlarımı da bağışladım. Yaşarken verdiğim mücadeleler sırasında benim aleyhimde konuşan, arkamdan işler çevirenlerin gelip törenimde beni övmelerini istemiyorum, bu konuşmalara katlanamam,” diye söylemişti.

Madımak olayından sonraki günlerdi. Madımak’ta aldığı darbeden sonra gözlerini kaybetmişti. İmza etkinlikleri için bir mühür yaptırmıştı ve okurlarına bu mühürle imza veriyordu.

İzmir’de belediye tarafından bir etkinliğe davet edilmişti. İmza günü yapıldı ve akşam kaldığı otelde vefat etti. Gözleri dışında bütün organlarını bağışlamıştı, ancak gece öldüğü için organlar uygun ortamlarda saklanıp, götürülemedi. O günkü belediye başkanı ne kadar ilgilense de organlar işlevini yitirmişti.

Aziz Nesin, Nesin Vakfı’nı kurmaya karar verdikten sonra yaşamının son anına kadar bu vakıf için çalıştı. Tüm gelirlerini, malvarlığını vakfa bağışladı. Ali Nesin yurt dışında eğitim gördü ve iyi bir matematik profesörü oldu. O da kendi mesleğinde çok başarılı! Vakfın işlerini üstlendi; felsefe ve matematik köyleri kurdu. Şirince’deki bu köylerde de matematik ve felsefe okutmaya devam ediyor.

Tamamen ülkesine faydalı olmak adına ve büyük emeklerle kurulmuş böyle bir eğitim vakfının banka hesaplarına denetimsiz, sorgusuz sualsiz el koyuluyor. Türkiye’de mantar gibi vakıf bitiyor, her gün yeni vakıflar kuruluyor. Hiçbirine doğru düzgün denetim yapılmıyor. Üstelik bazı vakıflarla ilgili türlü haberler, iddialar gündeme geliyor ve hepsinin üstü örtülüyor. Hâl böyleyken yaptıkları her şey ortada olan, tek amacı ülkenin yoksul ve kimsesiz çocuklarını eğitmek, bilim öğretmek, matematik, felsefe öğretmek olan Aziz Nesin’in mirası Nesin Vakfı’nın geçmiş bir tarihte sosyal medya üzerinden verilen bir ilan bahane edilerek hesaplarına el konulması kabul edilemez. Böyle bir uygulama valiliğe yakışan bir uygulama değildir.

Aziz Nesin’le dostluğum uzun yıllar öncesine dayandığı için, Nesin Vakfı’nı kurarken verdiği mücadeleye de yerinde tanık oldum. O vakfın temelleri, Aziz Nesin’in büyük emekleri, alın teriyle atıldı ve bugünlere geldi.

Sevgili Aziz Nesin’i büyük bir özlemle anıyorum, ışıklar içinde yatsın.

Aziz Nesin’in mirası Nesin Vakfı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

21 Yorum

  1. Bu yazi hakkinda olumsuz görüs bildiren arkadaslar, öyle anlasiliyor ki Aziz Nesin’i hic tanimiyorlar. Ne eserlerini ne de kisiligini… Aziz Nesin, Türk Milletinin ancak gurur duyacagi bir yazardir. Yüzde 60 meselesini kac kere acikladi. Ikide bir kendi aleyhine olan partilere oy vermelerine icerleyerek söylenmis sözdür o. Türk halkina olan borcunu bir nebze olsun ödeyebilmek icin o Vakfi kurdu. Hala da halkina hizmet ediyor.
    Aziz Nesin’ in yurtdisinda pekcok toplantilarina katildim. Türkiye’yi sikayet etmeden konusan
    cok az Türk aydinindan biridir O.
    Selamlar Saygilar

  2. Hayati bey merhaba,
    Samimi duygularınıza ve anılarınıza saygı duyuyorum. Aziz Nesin Ülkemizin haklı gururudur.
    Ali Nesin ve matematik köyü ( Şirince) hakkında yanılıyorsunuz veya Ali Nesin size yanlış bilgi veriyor. Geçmiş yıllarda çocuğumu Şirince matematik köyüne gönderdim. İnternet te Nesin Vakfının ismi ön plana çıkarılıyor ama paralar Ali beyin şirketine yatırılıyordu.
    ŞİRİNCE MATEMATİK KÖYÜNDEN NESİN VAKFI GELİR ELDE ETMEMEKTEDİR.
    Ali Nesin YETMEZ AMA EVET diyerek kaçak durumda olan Şirince matematik köyünü işletti. O zamanlar Akp ile arasından su sızmıyordu. Ve biz Aziz Nesin’in kemiklerinin sızladığını düşünüyorduk.
    Ali Nesin’ in Aziz Nesin’ le tek ortak yanı SOYADI’ dır. Aziz beyin manevi çocukları varsa başta kimsenin önünde eğilmeyen Nihat Genç olmak üzere tüm Veryansıntv yazarlarıdır.
    Saygılarımla

    • “Ülkemizin haklı gururudur” ? Yoo yok öyle bir şey! kime göre neye göre. Şirince konusunu yazmayacağım bile! isteyen araştırsın görsün, siz gormussunuz…

    • “ Ülkemizin haklı gururudur.” demissiniz de Herkes goruyor biliyor kimin kim oldugunu.

  3. Bu sayfaya gelip te Cc adlı kişinin yorumuna beğeni basanlar sizlerin Turklere hakaret edilen sozdeki bu yuzde 60 lık kesime mensub olma cabalarınız mı var!!! Ayrıca 19 mayıs gununde Ataturk e soylenen sozlerı kabul mu edıyorsunuz!!!

  4. ayıp etmiş kim karar verdiyse.

  5. Ergün Göze nin kitabını okuyup araştırın.

  6. 19 Mayıs 2022, 13:18

    Nedir bu aziz nesin vakfı ve neden bugün Atatürk ve millete söyledikleri ortada kısa ve net böyle paylaşım yapmayı bırakın haber olarak gecmiyorsunuz nesin vakfını özel olarak anlatan kişinin yazısını paylaşıyorsunuz

  7. bu gün 19 mayıs. Yazıktır yeter artık bu millete öz yurdunda yapılanlar Türk milletinin mensubu olduğunu düşünen her bir bireye gidip bu yazıdan sonra şu güzel ve değerli yaızıyı okumlarını öneririm.

    https://www.veryansintv.com/19-mayis-1919-nedir/

  8. 19 Mayıs 2022, 07:51

    Atatürk hakkındaki söylemlerini de dile getirseydiniz ayrıca Veryansın TV de bu yazıyı okumak beni üzdü

  9. Bir 19 mayis gunu “ Türk halkının yüzde 60’ı aptal” diyebilen biriyle ilgili yaziyi VeryansinTV de okumak bir Turk yurttasi olarak beni uzdu. Kimse aklimizla dalga gecmesin. Bu ifadeyi gidin ayni bicim ve sozcuklerle o sozde ifade ozgurlugune deger veren avrupadaki bir ulkenin halki icin soylemeyi deneyin bakalim hep beraber gorelim.

    • o sözün ne için söylendiğini ilerisini gerisini bilmeden sallıyosun ölmüş adama
      türk yurttaşı olarak biraz nesnel düşün.. insanların önce ne yaptıklarına bak, sonra bela okursun.. belki o zaman yaşasaydın aziz nesinin kastettiği %60 değil %92 lik kesimin dışında kalacaktın ve aynı şeyi düşünecektin.. nitekim günümüz için de benzer düşünüyosundur herhalde

      • Turkmusun once one bir yaz da bilelim. Aziz nesin diye sana tanitilan adamin gercek adi bu mu acaba diye de arastir once. Yeter Turk milletini asagiladiginiz.

      • SEN ÖNCE BİR TÜRKMÜSÜN YA DA NE MİLLETİNDENSİN ONU BELİRT. Başka gün mü yoktu bu yazı özellikle 19 mayıs günü yayımlanıyor. niyeti iyi olan bir şahıs neden gerçek adını gizleyerek kitaplarında yazılarında sahte ad, takma ad yada kod ad her neyse artık onu kullanır. Kendisine övgü yaptığınız adamın adı gerçekten bu muymuş yoksa yıllarca saklanmışmı acaba! AYRICA o sözün ne için söylendiğini ilerisini gerisini ötesini berisini çok iyi anlıyoruz VE HANGİ AMAÇLA VE PSİKOLOJİYLE SÖYLENDİĞİNİ ÇOK İYİ ANLIYORUZ. Laf ebeliği söz dalkavukluğu yapmalarınızı kimse yemiyor artık. Bilin bunu. Ben de bir Türk olarak “Türk halkının yüzde 60’ı aptal” sözüne katılanların kendilerini o 60 lık kesimde kabul ediyorum.

        • ben de size katılıyorum. hatta gerçek adı her neyse bu kişinin ajan-casus olduğu da söyleniyor. ben de Aziz Nesin’den açıkca kuşkulanıyorum.

        • türküm ve yörüğüm, olmasam ne olacak doğrular yanlış mı olacak..
          sen tatlı su müslümanı olduğun için ateist aziz nesinin söylediği herşeyi kötü anlamaya müsaitsin.. eğer dinini bilen gerçek yani şeriatçı müslüman olsaydın o zaman düşmanın da olsa hak verirdin.. onun söyledikleri ataya hakaret değil..
          aldığı tavır atatürkü arkasına alan şark kurnazlarına.. ki günümüzde bile ataya atatürk bile demeye dili varmayan adamlarla siyaset yaptığınız için ve 1 asırdır mevcut olan cumhuriyetin neden hala en büyük siyasi argüman olarak kullanıldığını anlayamazsın.. ve bir adım ileri gidemezsin
          ve hala atatürk ilkelerini cumhuriyetin ilkeleri sanan adamlarsınız :D
          bu mesajım tabiki sana değil sana hitaben okuyan aydınlanan olur belki

          • Eğer Türk olduğunu söylerken yalan söylemiyorsan ve gerçekten Türk sen, Türklüğünü ve Yörüklüğünü kaybederek başkalaşmış olduğu gerçeğini algılayabilmen ve bir gün özünü bulabilmen temennisiyle.. ha yalan söylüyorsan, şeriatçı olduğunu söylediğine göre. yürü git. şeriatçı olduğunu en baştan yazsaydın da bu kadar uğraşmasaydık sana laf anlatalım diye.

      • 19 Mayıs 2022, 12:44

        Cc savunduğun adam Atatürk hakkında neler söylemiş git bak

      • niyeti iyi olan bir şahıs neden gerçek adını gizleyerek kitaplarında yazılarında sahte ad, takma ad yada kod ad her neyse artık onu kullanır. Kendisine övgü yaptığınız adamın adı gerçekten bu muymuş yoksa yıllarca saklanmışmı acaba! AYRICA o sözün ne için söylendiğini ilerisini gerisini ötesini berisini çok iyi anlıyoruz VE HANGİ AMAÇLA VE PSİKOLOJİYLE SÖYLENDİĞİNİ ÇOK İYİ ANLIYORUZ. Laf cambazlığı yapılarak Türklere hakaret edilme yöntemlerini kimse yemiyor artık. Bilin bunu. “Türk halkının yüzde 60’ı aptal” sözüne katılanların önce bir kendilerinin bu sözü edilen kesimin hangisinde yer aldıklarını kavrasınlar!

    • Veryansın Tv yönetiminden bir daha böyle düşman yanlısı olduğu belli olan kimselerin haberini yapmamalarını rıca ediyorum.

    • Cc adlı yorumu bırakan kişi şeriatçı olduğunu yazmış. Dikkate alıp zaman ve enerjinizi cevap yazmak için harcamaya gerek yok. bir şeriatçıyla bu yazıda adı geçen ilgili kişinin Atatürk ve Türk ler hakkındaki düşüncelerde nasılda birden birleşebildiğini gördük!!!

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!