Bahçeli’den ‘Furkancılar’ uyarısı: Tedbir almazsak…

MHP lideri Devlet Bahçeli, Adana'da Furkan Vakfı üyelerine polisin sert müdahalesine ilişkin "Türk polisi görevinin gereğini yapmış, Müslüman görünümlü bir avuç münafığa, sokakları karıştırmak isteyen sayıca küçük bir azınlığa Türk devletinin yaptırım gücünü göstermiştir" ifadelerini kullandı. Bahçeli, "Şayet bugün tedbir almazsak, gelecekte yeni 15 Temmuzların yaşanması kaçınılmazdır" dedi. 

featured

MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

TUNCAY ÖZKAN’A DEMİRTAŞ YANITI

“HDP’nin hafta sonu düzenlediği sözde nevruz kutlamaları, provokasyona dönüşmüştür. Korsan kutlamalarla fitne saçmışlardır” diyen Bahçeli, CHP Milletvekili Tuncay Özkan’ın “Selahattin Demirtaş bir Barış insanıdır, önümüzdeki günlerde Meclis’te yerini alacaktır” şeklindeki sözlerini değerlendirdi. Bahçeli, “Bir CHP’linin terörist Demirtaş’a barış elçisi demesi, bulanık ve buhran içerisinde kalmış bir zihnin ürünüdür. Teröristin yeri TBMM değil demir parmaklıklar arkasındadır” ifadelerini kullandı.

‘MADEM KÖPRÜDEN GEÇMEYECEKSİNİZ, BUYURUN DENİZE ATLAYIN YÜZE YÜZE GİDİN’

Konuşmasında Çanakkale Köprüsü’nün açılışına değinen Bahçeli, şunları söyledi:

“Çanakkale zaferine gölge düşürmek olduğunu söyleyen çürük beyinlerin ne Çanakkale’den ne Atatürk’ten haberi vardır. Bizim feyzimizin ana kaynağı belldir. Buna karşın Türkiye’yi kötülemeye çalışanların soyunun sopunun nereye dayandığı meçhuldür. Sırtını yasladıkları, durmadan sufle aldıkları odaklar karanlıktır.

18 Mart 2022’de hem Çanakkale Zaferi’nin 107. yıl dönümünü andık, hem de muazzam bir eserinin açılışını yaptık.

Çanakkale bugün de geçilemez, Türkiye’yi geçmek asla mümkün olamaz. Çanakkale’den geçiş fırsatını sadece Türk milleti verecek o da 1915 Çanakkale Köprüsü’nden olacaktır. Bu köprüde emeği geçen Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere herkese teşekkür ediyorum.

Dediler ki bu köprü milletin sırtında bir kamburmuş. Yap-İşlet-Devret modeli ile yapılan bu yapı için milletimizden para çıkacakmış. Ey gafiller bu köprüden siz de geçeceksiniz. Niye gocunuyorsunuz? Bu köprü ülkemizin gururdur. Bunu da mı kabullenemiyorsunuz. Yapılan tebrik ve takdirden uzaksınız, bari susun da uzaktan bakanlar sizi adam zannetsinler. Madem köprüden geçmeyeceksiniz, buyrun denize atlayın yüze yüze gidin. Çanakkale’nin rövanşını almak için yanıp tutuşuyorlar. Dün başaramadıkları işgali bugün asla yapamayacaklar.”

‘İHANETE GÖZ YUMMAK GÜNAHA ORTAKLIKTIR’

Türkiye Tabipleri Birliği’ne de tepki gösteren Bahçeli, şunları söyledi:

Hem ihanete çanak tutan, hem terör örgütlerine methiyeler düzen, hem de hak, hukuk, demokrasi ve insan haklarından bahsedenler hazırladıkları baldıran zehrini zemzem diye yutturmaya çalışan kötüler ve köksüzlerdir. Aynı bedende husumet ve haysiyet bir arada durmaz, duramaz. Yanlış yapanı meşru görmek hakikate darbedir. İhanet edene göz yummak günaha ortaklıktır. Türk Tabipleri Birliği isimli bölücü yapılanma, bir defa namuslu ve vatanperver Türk hekimlerini temsil edemez, onların mesleki çatı kuruluşu olamaz. Doktorlarımız bizim can beraberimizdir. Doktorlarımız şifa ümidinin ana mihveridir. Sevgi ve saygıya layık Türk hekimlerine tek bir lafımız yoktur, olması da düşünülemeyecektir. Fakat nerede bir melanet varsa, Türk Tabipleri Birliği Başkanı ve işbirlikçi yönetimi oradadır. Bunlar bir avuç millet ve devlet muhalifidir. PKK’nın yanında olan bunlardır. HDP’nin yolundan giden bunlardır. Bölücülüğün propagandasını yapan bunlardır. Zillete düşen bunlardır. Bunlara doktor demek, Tabipler Birliği’nin başında Türk isminin bulunmasına sessiz kalmak Türklüğe ve doktorluğa en korkunç bühtandır.

Bizim Türk Tabipleri Birliği’ne yönelik haklı eleştirilerimiz, bu kuruluşun yönetimine çökmüş üç beş Türkiye düşmanıyla ilgilidir. Bunun dışında hiçbir hekimimiz bu sözlerimizden alınmamalı, gücenmemelidir. Muğla’da bir uzman çavuşumuzun bir hastanede maruz kaldığı kötü muamele bizleri derinden üzmüştür. Sağlık çalışanlarımızı hedef alan şiddetin karşısında olacağız, ama askerlerimize yönelik saldırı ve tacizlerin de sonuna kadar karşısında duracağız.

‘BİR KİŞİNİN YANLIŞI GENELLEŞTİRİLEMEZ’

TBMM’ne sunulan ve ilgili komisyona havalesi yapılan “Sağlıkta Şiddet Suçlarının Önlenmesi ve Tıpta Yanlış Tedavilerle İlgili Davalardaki Haksızlıkların Sona Erdirilmesi İçin Türk Ceza Kanununda, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasını Öngören Kanun Teklifi”ni önşartsız destekleyeceğiz.

Bu teklifle sağlık çalışanlarına karşı işlenen kasten yaralama suçunun, Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki Katalog Suçlar arasına alınması temel bir güvencedir ve yerinde bir tedbirdir.
Bilhassa ifade etmek isterim ki, bir kişinin yanlışı genelleştirilemez, suç ve cezanın şahsiliği ilkesi esastır, pek tabii herkes için bağlayıcıdır.

Zor bir dönemden geçerken, en küçük bir provokasyonun sonuçları elbette ağır olabilecektir.
Her meslek mensubu insan onurunu incitmekten özenle sakınmalıdır. Ne hastanede, ne postanede, ne mahkemede, ne maliyede, ne adliyede ne de hayatın diğer alanlarında insanlık değerleri, insan olmaktan kaynaklanan kazanımlar asla ve kat’a çiğnememelidir. Biz geçmişte insan haysiyetini ayaklar altına alan kahredici ve ızdırap verici örnekleri yaşamış bir camiayayız. Sütten ağzımız yandığı için yoğurdu üfleyerek yememiz bu yüzdendir. Bu düşüncemi hazin ve içimizi burkan bir misalle biraz açmak istiyorum. Bilenler bilir, anlatacağım olayın muhterem tanıkları hayattadır, 1970’li yıllarda, hain bir kurşunun bedenine isabet ettiği bir dava arkadaşımız Hacettepe Üniversitesi’nin hastanesine derhal ve telaşla kaldırılmıştı. O dava arkadaşımızın bir an evvel müdahaleye ihtiyacı vardı. Çünkü risk altındaydı. Çünkü hayati tehlikesi bulunuyordu. O yıllar zor ve çetin yıllardı. Cami avlularından omuzlanan şehit tabutları birbirini takip ediyordu.

Ne kadar sarsıcıdır ki, yaralı olarak hastaneye götürülen kardeşimizin Ülkücü olduğunu öğrenen acil serviste görev yapan birkaç doktor müsveddesi, “bu faşiste bakmayız, bırakın gebersin” diyecek kadar düşmanlıkta sınır tanımadıkları dün gibi hatırımızdadır. Milliyetçi-Ülkücü Hareket böylesi bir maziyi iliklerine kadar yaşayarak, insafsızların, merhametsizlerin, kalpsizlerin kahpe tuzaklarını bozarak bugünlere gelmiştir. Hangi kitapta, hangi inançta böylesi bir barbarlığa, böylesi bir alçaklığa cevaz vardır? Müsamaha vardır? İşte o doktor görünümlü insanlık fukaralarının, eşkıyalaşmış zihniyetlerin çatı kuruluşu Türk Tabipleri Birliği’dir. Bu birliğin başındaki şahsın, sorarım sizlere, Kandil’deki bir mağara deliğinde bir teröriste pansuman yapan diğer bir teröristten ne farkı vardır?

‘TTB MUTLAK SURETLE KAPATILMALIDIR’

Cani Öcalan’la ilgili kurulan özgürlük platformunun kurucuları arasında bu birliğin başkanı var mıdır yok mudur? Terörle mücadeleye karşı çıkan bu kişi değil midir? Doğu ve Güneydoğu’daki meskun mahal operasyonlarından dolayı Türkiye’nin uluslararası mahkemelerde yargılanması gerektiğini söyleyen bu kişi değil midir? Sağlık sistemini HDP’yle birlikte kurgulamaktan bahseden, HDP’li bölücülerle hedef ve emel birlikteliği içinde olan bu kişi değil midir? Teröristlere dostluk ve barış ödülleri veren bu Tabipler Birliği değil midir?

Bu nedenle açık açık sesleniyorum:

Türk Tabipleri Birliği mutlak surette kapatılmalıdır. Lazım gelen hukuki takibat süratle başlatılmalıdır. Yönetim organlarına yuvalanmış bölücülerden hukuk önünde hesap sorulmalıdır. Milletimizin haklı beklentisi budur. Adaletin tecellisi için ihanetin duvarı yıkılmalıdır. İsminin başındaki Türk’ü hak etmeyen, Türk’ü tanımayan, Türk’e kefen biçen bu örgütün vatan ve millet sevgisiyle dolup taşan hiçbir hekimimizi ahlaken temsil etmediği, edemeyeceği herkesçe bilinmelidir.”

‘PUTİN, ZELENSKİY VE ERDOĞAN BİR ARAYA GELMELİ’ ÖNERİSİ

Rusya-Ukrayna savaşı ile ilgili de konuşan Bahçeli, “Dışişleri Bakanımızın açıklamasına bakarsak, Ukrayna ve Rusya’nın pozisyonlarında bir yakınlaşma olduğu anlaşılmaktadır. Müzakere edilen altı maddelik şartların ilk 4 maddesinde mutabık kalındığı açıktır. Savaşa en dengeli yaklaşan ülke Türkiye’dir. Putin’in aklıselim çizgiye gelmesi beklentimiz ve temennimizdir” ifadelerini kullandı.

“Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın sona ermesinin tek ve geçerli yolu bu ülkelerin devlet başkanlarının Sayın Cumhurbaşkanımızın da katılımıyla mesela İstanbul’da bir araya gelmeleridir.” diyen Bahçeli, şöyle devam etti: “Kan duracaksa, en yakın ve akla yatkın çare budur. Teknik heyetlerin müzakerelerinin yanı sıra, dışişleri bakanları seviyesinde ilk siyasi ve birebir görüşme 10 Mart 2022 tarihinde Antalya’da gerçekleşmiştir. Putin ile Zelenskiy’nin buluşması bu siyasi görüşmenin ikinci ve çözüm odaklı en etkili halkası olabilecektir. Böylesi bir zirve, bölgemize huzur getirecek, siyasi ve ekonomik sıçramanın ilk basamağı olacak, savaştan nemalanan, güç tahkimi yapan, insanlığı korkutarak medeniyetler arası çizgileri kalınlaştırma arayışında olan ülkelerin kozlarını boşa çıkaracaktır.

Ukrayna Cumhurbaşkanı ile Rusya Devlet Başkanı tarih ve beşeriyet önünde ihmali facialara yol açacak ciddi bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Türkiye bu sorumluluğun icra ve ifasında destekleyici bir tavır ve dinamik politik vizyona sahip olduğunu ispat etmiştir. Ne var ki Batı, Ukrayna Cumhurbaşkanı üzerinden kumar oynamaktadır. Dahası arkasına saklanıp savaşı uzatmak ve yoğunlaştırmak için tezgah kurmanın hevesindedir. Ukrayna Cumhurbaşkanı’nı periyodik şekilde ve online olarak parlamentolarında konuşturup ayakta alkışlayan ülkeler bize göre samimiyetsiz ve ikiyüzlüdür.

‘NATO ÜLKELERİ ARASINDA YAPTIRIMA MARUZ KALAN TEK ÜLKE TÜRKİYE’

Zelenski’yi internet üzerinden dinleyip alkış tufanı koparanların nereden ve kimden sipariş aldığını basiretli ve temiz bir zihniyet sahibi herkes fark etmektedir. Tiyatroya gerek yoktur, bunu izleyip de aldanacak ve kanacak hiç kimse olmayacaktır. Ukrayna Cumhurbaşkanı’nı parlamentolarında konuşturan ülkelerin, savaşı körükleyen, güç konsolidesi yapan, kendi iradelerine ipotek koyan ABD’ye itirazları ne zaman görülecek, ne zaman ortaya çıkacaktır?
Hani yaptırımlarla sonuç alınacaktı? Hani Rusya’nın nefesi kesilecekti? Bugüne kadar NATO ne yaptı? ABD neyi sağladı? Birleşmiş Milletler hangi yaraya merhem olabildi? Rusya’ya uygulanan yaptırımların bir benzeri Türkiye’ye de reva görülmüyor mu? Bu nasıl müttefikliktir? Bu nasıl stratejik ortaklıktır? NATO üyeleri arasında yaptırıma maruz kalan tek ülke Türkiye’dir.

‘NEDEN S-400’Ü ALDINIZ DİYEMEZ’

Dost bildiklerimiz tarafından egemenlik haklarıyla oynanan, aleyhine ekonomik, siyasi ve diplomatik tuzaklar kurulan ülke de Türkiye’dir.

Mücadele ettiğimiz terör örgütlerine destek verenler şu rezalete bakınız ki bizimle NATO şemsiyesi altında birlikte olanlardır. Bir Fransız, bir İngiliz, bir Alman ölünce kıyameti koparanlar, yıllardır oluk oluk akan Türk ve Müslüman kanlarını, alınan mazlum canları felç geçirmiş gibi izlemişlerdir. Kuzu postuna bürünmüş hiçbir ülke bize adalet dersi veremez.

İnsanlık hatırlatması yapamaz, istikamet çizemez, yaptırımlara niye katılmıyorsunuz, neden S-400’ü aldınız diyemez.”

FURKANCILARA POLİS MÜDAHALESİ

Bahçeli konuşmasında Furkan Vakfı üyelerine Adana’daki polis müdahalesini de şöyle değerlendirdi:

“Geçtiğimiz hafta sonu Adana’nın Seyhan ilçesinde yaşanan, arkası önü projelendirilmiş hadiselerin içyüzünü şuurla tarif, dikkatle tespit ve tefrik etmek lazımdır. Vakıfların nasıl kurulduğu, uymaları gereken kuralların neler olduğu kanunlarla çerçevelenmiştir.

Türkiye husumeti aleni olan ve 701 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle kapatılan Furkan Vakfı isimli örgütün provokasyonları sonucunda hiç arzu edilmeyen sahneler yaşanmıştır. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanuna aykırı hareket eden, yeri geldiğinde PKK’yı, yeri geldiğinde FETÖ’yü öven, yeri geldiğinde de darbe girişimlerine hayırlı olsun diyen sözde bir vakfın mensupları artık bardağı taşırmıştır. Furkan demek, doğru ile yanlışı, hak ile batılı, iyi ile kötüyü ayırt etmek demektir. Ancak bunlarda doğru ile yanlış, hak ile batıl birbirine girmiştir. Bunlarda ihlas ve iman alameti mumla aransa bile bulunamayacaktır.

‘TÜRK POLİSİ GÖREVİNİN GEREĞİNİ YAPMIŞ’

Bu din tacirlerinin, bu ajan provokatörlerin kanunsuz eylemlerine şerefli Türk polisi zamanında müdahale etmiş, bize göre devletin hükümran vasfı isabetle gösterilmiştir. Asayişsizliğe izin ve icazet verilmemiştir. Sözde vakfın meczup başkanının İçişleri Bakanımıza yönelik izansız saldırıları, iffetsiz hakaretleri ve hayasız itibar suikastları bizim nezdimizde yok hükmündedir, hatta ayaklarımızın altındadır.

Sayın Süleyman Soylu, soyismi gibi soyludur, görevini de layıkıyla yerine getirmektedir.
Türk polisi görevinin gereğini yapmış, Müslüman görünümlü bir avuç münafığa, sokakları karıştırmak isteyen sayıca küçük bir azınlığa Türk devletinin yaptırım gücünü göstermiştir.
Bütün emniyet teşkilatımızı hassaten kutluyor, özellikle Adana’da görev yapan her polisimizin tertemiz alınlarından öpüyorum. Kadınları, çocukları zırh olarak kullanan bu sözde vakıf yöneticileri aynı zamanda hem korkak, hem de günahkar olarak anılacaklardır.

‘TEDBİR ALMAZSAK YENİ 15 TEMMUZLARIN YAŞANMASI KAÇINILMAZ’

Muhammedi ahlakın kırıntısını taşımayan, İslam’ın ruhuyla bağdaşmayan bu sözde vakfın kimin kuytusu, kimin kuyusu, kimlerin kumandası altında olduğunu vicdan sahibi her vatandaşımız az çok bilmektedir. Şayet bugün tedbir almazsak, gelecekte yeni 15 Temmuzların yaşanması kaçınılmazdır. Şayet bugün duyarlı ve sorumlu hareket etmezsek, içi müşrik dışı Müslüman olan ilkesizlere önlem almazsak, uyarıyorum ki, terörist başı Gülenlerin arkası kesilmeyecek, ihanet kervanı kesintiye uğramayacaktır. İslam dini barış ve kardeşlik dinidir. Her kim bu manevi gerçeğe riayet ediyorsa baş tacımızdır. İstismarcıların, fesat yuvalarının, dinimizi ticarete ve batıl hedeflere tahvil etmek için fırsat kollayanların hesabı sorulmalı, hevesleri kursaklarında bırakılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devletini içten içe çürütmek, kaleyi içinden yıkmak için tetikte beklemek vatana ihanettir, millete ihanettir, bedeli muhataplarına çok ağır ödetilmelidir.”

 

 

 

Bahçeli’den ‘Furkancılar’ uyarısı: Tedbir almazsak…

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Bu şahıs samimi değildir, hiçbir zaman da olmamıştır. Furkancilarin ne olduğu belli tamam da, şu Adnancilar ne olacak, onunla ilgili neden tek kelime etmedin? Benim tahminim bu olaylar danışıklı dövüş. Aczmendi tiplerini unutmadık. Yeni kurgular.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!