Bakan Nebati: Modelimiz Çin modeli filan değil

featured

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, yeni ekonomi modeline ilişkin olarak, ‘Çok hızlı bir şekilde düzelecek ekonomi. Yeter ki bize güvenilsin… Ben eve boynu büyük dönemem’ ifadelerini kullandı. ‘Liderimize bağlıyız’ vurgusu yapan Nebati, ‘Tayyip Erdoğan’a rağmen asla bir şey yapmam! Bunu da net söylüyorum. Herkes bilsin’ dedi.

Bakan Nebati, HaberTürk yazarı Sevilay Yılman’a konuştu. Ekonomide uyguladıkları modelin ‘Çin modeli’ olduğuna dair yorumlar sorulan Nebati, “Hayır. Hayır. Asla! Bizim modelimiz Çin Modeli, Güney Kore modeli filan değil. Bu, Türkiye modeli” dedi.

Faizleri düşük tutarak ekonomik büyümeyi ve ihracat potansiyelini rekabetçi kur ile sağlama yönündeki ekonomi politikasının başarılı olup olmayacağına yönelik soruya yanıt veren Nebati, “Evet. Tabii ki! Göreceksiniz. Çok hızlı bir şekilde düzelecek ekonomi. Yeter ki bize güvenilsin. Dün toplantıda bankacılar da vardı. ‘Güvenin, inanının bize’ dedim. Faiz artırmayacağız. Bu işi faiz artırmadan da yapabildiğimizi göreceksiniz. Sadece güven” diye konuştu.

Merkez Bankası’nın piyasaya müdahale etmesinin modele uygun olduğunu söyleyen Nebati, “Çünkü dışarıdan herhangi bir saldırı yok! Çok net olarak söylüyorum. İçeride birkaç manipülatif, spekülatif işlemeler var. Merkez Bankası da onların bu hamlelerine karşı hamle yapıyor” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TÜSİAD’la ilgili yaptığı yorumlara ilişkin görüşü sorulan Nebati, “O ifadeler, yorumlar Sayın Cumhurbaşkanımızın kendisinindir. O benim liderim. Genel Başkanım. Aynı zamanda Cumhurbaşkanım. Üç açıdan bağlıyımdır kendisine. Kabinenin de bir üyesiyim. Ama benim tarzımı, düşüncelerimi, tutumumu, olaylara karşı bakış açımı herkes bilir. Vakti geldiğinde TÜSİAD’la da görüşeceğim elbette” dedi.

Nebati, “Tayyip Erdoğan’a rağmen asla bir şey yapmam! Bunu da net söylüyorum. Herkes bilsin” diye de ekledi.

Yılman’ın yönelttiği sorular ve Bakan Nebati’nin verdiği yanıtlar şöyle:

Ekonomide uyguladığınız model tartışılıyor. Çin Modeli diyenler var mesela…

Hayır. Hayır. Asla! Bizim modelimiz Çin Modeli, Güney Kore modeli filan değil. Bu, Türkiye modeli. Türkiye çok güçlü bir ülke. Konjonktürel yapısı, jeopolitik yapısı, iyi ilişkileri, geçmişte edindiği ilişkilerden gelen gücü. Medeniyeti. Şu anda kimse Türkiye’yi taşımıyor. Türkiye kendi kendini taşıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Çin kendi modeliyle var olabilir ama bizim modelimiz farklı. Bize özgü bir model. Dün toplantıda bunları anlattım gelen işadamlarına. O yüzden de çok mutlu ayrıldılar. Altyapısını tamamlamış. Çok güçlü bir şekilde bu modeli hayata geçirmek üzere yola çıkıyor Türkiye.

Siz gerçekten bu modelin başarıya ulaşabileceğine inanıyor musunuz?

Evet. Tabii ki! Göreceksiniz. Çok hızlı bir şekilde düzelecek ekonomi. Yeter ki bize güvenilsin. Dün toplantıda bankacılar da vardı. “Güvenin, inanının bize” dedim. Faiz artırmayacağız. Bu işi faiz artırmadan da yapabildiğimizi göreceksiniz. Sadece güven.

Faiz indirimi devam edecek mi?

Onu bilmem ama artırmama konusunda kesin kararlıyız. Ve bu işi biz oturtacağız Allah’ın izniyle.

Kur artışı bırakılmıştı ama Merkez Bankası birkaç kez müdahale etti. Bu sizin modele uygun mu?

Tabii… Çünkü dışarıdan herhangi bir saldırı yok! Çok net olarak söylüyorum. İçeride birkaç manipülatif, spekülatif işlemeler var. Merkez Bankası da onların bu hamlelerine karşı hamle yapıyor.

Asgari ücret ile ilgili fikriniz?

İyi olacak. Çok iyi olacak. Olması gerektiğini söyledim. Bizde de çalışan var. Biz daha üç ay önceden zam yapmaya başladık maaşlara. Birçok firma fiilen de başladı zam yapmaya. Zam olacak tabii. 2800 TL ile bir adam geçinebilir mi? Öyle şey olur mu? Olmaz! Vereceğiz. Asgari ücretin olabilecek en doğru rakamda olması konusunda en büyük destekçilerden biriyim. Bırakın bakan olarak desteklemeyi. Patron olarak destekliyorum.

Kamuoyu sizden daha fazla açıklama bekliyor. Daha çok anlatmanız gerekiyor modelinizi…

Anlatacağız. Yavaş yavaş. Hazırlıklarımı tamamlıyorum. Önce MYK’ya sonra kabineye sunacağım ve sonra da kamuoyunun karşısına geçip anlatacağım. “Buyrun sorun. Neyi düzeltmemiz gerekiyor söyleyin” diyeceğiz. Despotik bir yönetim anlayışım yok benim. Demokratik ve serbest piyasaya inanan bir kişiyim. Bir defa ben patronum. Ama aynı zamanda da çiftçiyim.

Bakın Sevilay Hanım…

Kamuyla iş yapmayan, kamu kurum ve kuruluşlarının önünden bile geçmemiş bir işadamıyım ben! Hayatında ilk defa kamudan maaş alan ve bu maaşı da kendi için harcamayan bir kişiyimdir.

Yemeyiz, yedirmeyiz! Bunu net söylüyorum. Kimseye eyvallahımız yoktur. Liderimize bağlıyız. Tayyip Erdoğan’a rağmen asla bir şey yapmam! Bunu da net söylüyorum. Herkes bilsin.

O zaman Sayın Cumhurbaşkanı’nın iki hafta evvel TÜSİAD ile ilgili yaptığı yorumlara da katılıyor musunuz?

O ifadeler, yorumlar Sayın Cumhurbaşkanımızın kendisinindir. O benim liderim. Genel Başkanım. Aynı zamanda Cumhurbaşkanım. Üç açıdan bağlıyımdır kendisine. Kabinenin de bir üyesiyim. Ama benim tarzımı, düşüncelerimi, tutumumu, olaylara karşı bakış açımı herkes bilir.

Vakti geldiğinde TÜSİAD’la da görüşeceğim elbette. Ben şu anda Türkiye ekonomisinin başına getirildim mi? Getirildim! O halde işime bakıyorum. İşimi çözeceğim. Ulusal çıkarlar neyi gerektiriyorsa, sokaktaki vatandaşımın ihtiyacı ne ise ona ilişkin olarak hareket etmek zorundayım. Patronun da patronluğunu anlamalıyım. Gazetecinin de gazeteciliğini, çalışanın da çalışanlığını anlayacak empatik davranışlarda bulunmalıyım. Çünkü ancak o şekilde başarılı olabilirim.

Böyle bakıyorsanız bravo!

Böyle bakıyorum evet. O laikmiş, bu dindarmış! Yok kardeşim. Benim için hiçbir farkı yoktur. Benim duruşum belli. Ben dindar Müslüman bir adamım. Senin yaşamın sana. Benim yaşamım bana. Hiç ilgilendirmiyor. Kimse beni yaşam tarzımdan dolayı zorlayamaz. Niye Müslümansın, niye dindarsın diyemez. Ben de kimsenin yaşam tarzına karışmam. Beni ilgilendirmez. Müslüman bir adamın ağzından çıkan ile kalbinden geçen aynı olmalıdır. Aksi halde ben münafık olurum. Ya da sizin deyişinizle ikili oynuyor olurum. Niye ikili oynayayım. Ben buyum!

İnşallah bu duruşunuz değişmez!

Değişmez. Fazilet Partisi’nde ilçe başkanlığı yaptım. Refah Partisi’nde ilçe başkanlığı yaptım. Bakırköy beni çok iyi bilir. Bakırköy’de ilk defa Ermeni meclis üyesini getiren benim. Süryanilerle de ilişkisi olan benimdir. Yezidilerle de ilişki kurarım. Benim yaklaşımım belli! Siz sizsiniz. Ben de benim. Ben Nureddin Nebati’yim. Nureddin Nebati gibi konuşmak zorundayım. Nureddin Nebati gibi yaşamak zorundayım. Nureddin Nebati gibi davranmak zorundayım.

 

Peki Sayın Cumhurbaşkanı 5/6 ayda düzelecek dedi. Nasıl olacak bu?

Bize güvendiğiniz anda. İnandığınız anda bu iş çözülür. Sıkıntı yok. Türkiye’nin makro ekonomik göstergesinde hiçbir şekilde hiçbir sorun yok. Güven tesis edelim. Sorunlar var ama bunun üstesinden gelebilecek de çok güçlü bir altyapımız var. Sadece ve sadece insanları inandırmamız, geri adım atıp atmayacağımızı bilmeleri, kararlılığımızı anlamaları, samimiyetimize inanmaları gerekiyor. Bu kadar!

Peki bu modeliniz ya tutmazsa?

Üzülürüm. Çünkü ya kahramanı olacağım çocuklarımın. Ya da boynu bükük bir şekilde eve döneceğim ve onların da boynunu bükmüş olacağım. Ben eve boynu bükük dönemem. Çünkü eğer öyle dönersem bilirim ki sokaktaki vatandaş, Dicle’deki çoban artık benden umudunu kesmiştir. Boynum bükülürse işçilerin artık mutlu olmadığını, patronların benden nefret ettiğini, siyasete ve Türkiye’ye zarar verdiğimi düşünür, üzülürüm.

Bakın… Türkiye’ye iyi bir şekilde bakan İslam Ümmeti var. Onlara ya da Güney Amerika’dan gelen ve sizi merak ediyorum diyenlere; “Türkiye diye bir yer varmış. Merak ediyoruz. Recep Tayyip Erdoğan diye bir lider varmış. Görmeye geldik” diyenlere hayal kırıklığı yaratacak bir duruma gelmek istemem ve bu yüzden de Allah’a sığınırım. Ona göre de elimden gelen her türlü gayreti ortaya koyacağım. Bu işi samimiyetle çözeceğiz Allah’ın izniyle Sevilay Hanım. Yeter ki siz bize güvenin ve arkamızda durun. Düzelecek…

Umarım düzelir Sayın Bakan. Nihayetinde hepimiz bu gemideyiz!

Bravo! Öyleyiz işte. Bitersek hep beraber biteceğiz. Kazanırsak hep beraber. Karamsar tablo çizenler var. Hiçbir şekilde bize inanmayanlar. Onlara diyorum ki; “Sen maaş alıyorsun. En fazla neyini kaybedersin? Enflasyonun altında ezilirsin. Ama ben bütün varlığımı kaybederim bu iş düzelmezse eğer. 1000 çalışanımız var. 1000 kişiyle beraber bütün varlığımı kaybederim. Ben babadan görme bir insanım. Babamın bana bıraktıklarını kaybederim. Ben bunu göze alır mıyım Sevilay Hanım? Bu işi ya düzelecek ya düzelecek! Yeter ki bize güvenilsin, inanılsın!

Bakan Nebati: Modelimiz Çin modeli filan değil

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. 13 Aralık 2021, 15:42

    Durun ben tahmin edeyim: modeliniz “hiç” modeli, değil mi!? İşte senelerdir bahsettiğim o hazin son. Bu son Türk milletinin sonu değildir, O’nun üzerine siyasal İslam’ı bi pranga misali vurmaya çalışanların sonudur.

  2. Başkanlık modeli değil … Cumhurbaşkanlığı modeli. Çin ekonomi modeli değil … Türkiye ekonomi modeli. Adını değiştirmeniz bir şey ifade etmiyor. Tabanınız için belki ifade edebilir.

  3. Çok etkilendim Sn Nebati’ den. Bu şarkı geldi aklıma, duygulandım gözlerim doldu:”Yeterkii sen sev beniiiii, yeterkiiii inan banaaaa…”

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!