Behçet Oktay’ın sır ölümünde 13. yıl… ‘Kapıları yüzümüze kapattılar’

featured

Ergenekon kumpaslarının başladığı dönemde, 25 Şubat 2009’da Ankara Dikmen’de başından vurulmuş olarak bulunan ve beylik tabancasıyla intihar ettiği öne sürülerek dosyası kapatılan Özel Harekat Daire Başkanı Behçet Oktay ölümünün 13. yılında mezarı başında anıldı. Oktay Ailesi tarafından yapılan açıklamada, “Behçet Oktay cinayetinin aydınlatılmasını, bu cinayeti planlayanların gerçekleştirenlerin ve dosyayı kapatanların adalet önünde hesap vermelerini sağlamak için 13 yıldır mücadele vermekteyiz. Maalesef önümüze bir duvar örülmüştür. Bu duvarın taşları siyasi, adli ve kolluk kuvvetleridir. Bu duvar yıkıldığında altında kalbur üstü kalbur altı her kim kalacaksa kalsın” denildi.

VERYANSIN TV

Eski Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Daire Başkanı Behçet Oktay, Ankara Dikmen’de 25 Şubat 2009’da saat 01.30 sıralarında vurulmuş halde bulundu. Behçet Oktay’ın ölümündeki sır perdesi bugüne kadar aydınlatılmadı.

Behçet Oktay bugün ölümünün 13. yılı nedeniyle memleketi Malatya’nın Hekimhan ilçesinde mezarı başında anıldı.

Anmada, Behçet Oktay’ın ağabeyi Nezih Oktay, aile adına okuduğu açıklamada, şu ifadeleri kullandı:

“Bugün Özel Harekât Daire Başkanı Behçet Oktay’ın hain bir pusuda kahpece katledilişinin 13. yılı. Behçet Oktay hayatını Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü için mücadeleye adamış bir vatan evladıdır. Sessiz sedasız nice mücadeleler vermiştir. Başarıları nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri “Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası” ile ödüllendirdi. Behçet Oktay sahip olduğu bilgiler ve kendilerine karşı verilecek mücadelede önemli bir güç olması sebebiyle illegal iç ve dış örgütlerin hedefindeydi.

‘MÜCADELEMİZDE BÜTÜN KAPILARI YÜZÜMÜZE KAPATTILAR’

13 yıl önce bugün Behçet Oktay’a kurdukları hain bir pusu ile tetikçilerine katlettirdiler. Senaryoları da kahpeydi. Hiçbir inceleme yapmadan dosyayı kapattılar. Mahkeme sürecinde adeta sanık koltuğuna bizi oturtup yargıladılar. Hak arama mücadelemizde bütün kapıları yüzümüze kapattılar. Bu süreçte görev alan koltuk ve adli merciden görevlilerin tamamına yakını FETÖ üyeliğinden firari, ihraç ya da tutuklu. Öldürülmeden 6 gün önce yasadışı dinleme ve teknik takibe alınması da bu cinayetin FETÖ kontrolünde gerçekleştirildiğini ve kapatıldığını gösteren delillerden sadece bir tanesidir.

‘BU OLUŞUM BUGÜNE KADAR KORUNDU’

Ancak 25 Şubat 2009 tarihindeki organizasyon ve sonrası gelişmeler değerlendirildiğinde Behçet Oktay’ın katledilmesini sadece FETÖ’ye bağlamak bu olayda görev alan bir oluşumun göz ardı edilmesine neden olmaktadır. Bu oluşum siyasal, kolluk ve adli mercilerdeki kirli ilişkileri nedeniyle bugüne kadar korunmuştur. Bu oluşuma neşter atılması durumunda kamuoyunda yer almış birçok karanlık olay da aydınlatılmış olacaktır.

‘KIRGINIZ, ÜZGÜNÜZ, SİTEMLİYİZ’

13 yıldır Behçet Oktay

Neden öldürüldü?

Failleri neden ortaya çıkarılmıyor?

Adalet neden tecelli ettirilmiyor? Sorularının cevabını arıyoruz.

Bizi yaralayan karşılaştığımız adaletsizlik, duyarsızlık, haksızlık. Bir insanın yaşam hakkının bu kadar kolay elinden alınması karşısındaki duyarsızlığı anlamak mümkün değildir. Kırgınız, üzgünüz, sitemliyiz. Bizi görmek, duymak ve anlamak istemiyorlar. Biz Behçet Oktay için sadece adalet ve hukuk istiyoruz.

‘BU DUVARIN TAŞLARI SİYASİ, ADLİ VE KOLLUK KUVVETLERİDİR’

Behçet Oktay cinayetinin aydınlatılmasını, bu cinayeti planlayanların gerçekleştirenlerin ve dosyayı kapatanların adalet önünde hesap vermelerini sağlamak için 13 yıldır mücadele vermekteyiz. Maalesef önümüze bir duvar örülmüştür. Bu duvarın taşları siyasi, adli ve kolluk kuvvetleridir. Bu duvar yıkıldığında altında kalbur üstü kalbur altı her kim kalacaksa kalsın. Bu tür kanun dışı oluşumların, çıkar gruplarının Türkiye Cumhuriyeti Devleti kanunlarının üzerinde olabileceğini düşünmek mümkün değildir.

‘CANIMIZI ACITMAKTA’

Katillerin, işbirlikçilerin ve bu cinayetten menfaat sağlayanların elini kolunu sallayarak geziyor olmaları canımızı acıtmaktadır. Aradan geçen 13 yıla rağmen hâlâ adalet yerine gelmemiştir. Daha kaç yıl geçecek bilmiyoruz ancak beklentimiz ve dileğimiz bir an önce faillerinin yargı önüne çıkarılmasıdır. Her şeye rağmen adaletin yerini bulması için mücadelemize bundan sonra da devam edeceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bu mücadelemizde yanımızda olduğunuz için sizleri saygıyla selamlıyoruz.

BEHÇET OKTAY’IN ÖLÜMÜ

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Oktay’ın şüpheli ölümüyle ilgili soruşturmayı 22 Nisan 2009’da tamamladı. Savcı Hüseyin Yalçın yeterli inceleme yapmadan soruşturmada “takipsizlik” kararı verdi ve dosya “intihar” denilerek kapatıldı.

Oktay’ın ailesinin itirazı üzerine dosya, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gitti. O dönem Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olan Osman Kaçmaz, ”takipsizlik” kararını kaldırarak, olayla ilgili dava açılması gerektiğini belirtti. Bunun ardından dosyaya bakan Ankara Cumhuriyet Savcısı Mustafa Düzgün, Oktay’ın ölümü sırasında yanında bulunan H.K. hakkında ”adam öldürmek” ve ”6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a muhalefet” suçlamasıyla iddianame düzenledi.

SOLAK OLMASINA RAĞMEN SİLAH SAĞ ELİNDEYDİ

Öldüğünde solak olmasına rağmen silahın sağ elinde olması ve kaburga kemiklerinde kırıklar ile vücudunda darp izleri bulunan Oktay’ın ölümüne ilişkin dava 2012 yılında açıldı. Olay sırasında Oktay’ın yanında olan ve elinde barut izi bulunan Halil Kesici 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılama sonunda beraat etti. Başka bir suçtan cezaevinde olan ve savcılığa mektup göndererek, Oktay’ın ölümüne karıştığını söyleyen Nurhan Önder ise “suç üstlenme ve adli makamları yanıltma” suçundan 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak Behçet Oktay’ın ailesi ‘intihar değil cinayet’ diyerek olayın peşini bırakmadı. Aile tarafından yıllardır yapılan açıklamalarda olayın bir FETÖ cinayeti olduğu vurgulandı.

FETÖ BEHÇET OKTAY’I DİNLEDİ

2014 yılında emniyetteki FETÖ yapılanmasına ilişkin yasadışı dinleme incelemelerinde Özel Yetkili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi arşivinden binlerce telefon dinleme belgesi çıktı. Çok sayıda işadamı, gazeteci ve bürokratın dinlendiğini ortaya koyan listeden Behçet Oktay’ın da adının olduğu anlaşıldı. Oktay ölmeden 6 gün önce ‘Hizbullah terör örgütü üyeliği’ iddiasıyla ‘Abdurrahman Doğru’ ismiyle dinlenmişti. Tespitin ardından Oktay dosyasını yeniden açan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, cinayette FETÖ şüphesini incelemeye başladı. Yasadışı dinlemeyle ilgili Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada bir numara şüpheli olarak dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek yer aldı.VİP dinleme’ adı verilen davada geçen Ocak ayında mahkumiyet kararları verildi.

Behçet Oktay’ın FETÖ tarafından dinlenmesinin anlaşılması üzerine Oktay ailesi, Eylül 2015’te ‘adil yargılama hakkının ihmali, yaşam hakkının ihlali ve özel hayatın gizliliğini hiçe saymak’ gerekçesiyle yeniden yargılama için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

Behçet Oktay’ın kardeşi Şule Oktay, Anayasa Mahkemesi’ne Ulusal Kriminal Büro’nun hazırladığı 200 sayfalık raporu sundu. Raporda “Hazırlık soruşturmasındaki eksiklikleri nedeniyle bu hadisenin tekrar baştan incelenmesiyle, Behçet Oktay’ın ölümünün kimlerin işine yarayacağının, hayatta kalmasının kimleri zora soktuğunun, son altı ay içerisinde istisnasız kimlerle temaslarının olduğunun HTS kayıtları dahil, araştırılmadan bu hadisenin karanlıkta kalacağı düşünülmekte ve eksik yargılama yapıldığı değerlendirilmektedir.” ifadeleri yer aldı.

Öte yandan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ cinayetlerinin soruşturulduğu dosya kapsamında Oktay ailesi de bir suç duyurusunda bulundu. Açılan soruşturmada 4 yıldır bir sonuca varılamadı.

‘ERGENEKON DAVASINDA TANIK OLACAKTI’

Ergenekon kumpası kapsamında ele geçirilen mühimmatların bir kısmının emniyetteki FETÖ ekibi tarafından Özel Harekat Dairesi’nden çalınıp gömüldüğü, bunu da Oktay’ın tespit ettiği için öldürüldüğü iddia ediliyor.

Ergenekon davasında uzun süre hapis yatan eski Özel Harekat Başkanvekili İbrahim Şahin, “Behçet Oktay, olayı çözmüştü. Ergenekon davasında tanık olacaktı. İndirdiler” demişti.

Yine sözde Zir Vadisi’nde bulunduğu iddia edilen mühimmatlarla ilgili yıllarca hapis yatan emekli Yarbay Mustafa Dönmez, 2010’da yaptığı bir açıklamada “Behçet Oktay’ın, Zir Vadisi’nde sözde bulunduğu bildirilen mühimmatların kendisine bağlı mühimmat depolarında bulunması ile ilgili şüpheleri olduğu ve bu yönde soruşturma yaptırdığı bir sırada ölmüş olması normal görünmemektedir” ifadelerini kullanmıştı.

BEHÇET OKTAY KİMDİR?

Behçet Oktay 1957 yılında Malatya’nın Hekimhan ilçesinde doğdu. 1975 yılında polis kolejinden, 1978 yılında da Polis Akademisi’nden mezun oldu. Erzincan, Kars, İstanbul, Afyonkarahisar ve Bingöl illerinde görev yaptı. 23. Dönem Özel Harekat Kursunu tamamladıktan sonra, 1994-1997 yılları arasında Diyarbakır’da görev yaptı. 1997 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Daire Başkanlığı görevine atandı. Evli ve üç çocuk babası olan Oktay, “Türk Silahlı Kuvvetleri Altın Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası”na da hak kazandı. Oktay 25 Şubat 2009 tarihinde Ankara Dikmen’de aracının içinde silahla vurulmuş şekilde bulundu ancak kaldırıldığı hastanede kurtarılamadı.

 

Behçet Oktay’ın sır ölümünde 13. yıl… ‘Kapıları yüzümüze kapattılar’

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. Ilker efendinin korumadiklarindan bir vatansever, sonra kendisi de terorist olarak iceri alindi. boyle olur zaten. yilana dokunmaz isen seni de sokar, beraberinde bir ulusun namusu da ayaklar altina alinir. TSK terorist orgut olur.

  2. Her kim ki bu ülkenin vatan sever evlatlarını harcamış, katletmiş, zayii etmiş , Allah cc her iki dünyada rezil ve perişan etsin. Nihat abim e ve diğer büyüklerime , kardeşlerime selamlar, vallahi sizde olmazsanız öz yurdumuzda gerçekten iyice garip kalacağız. Allah sayımızı artırsın.

  3. Unutmayacağız!

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!