Ben bir kuryeyim, ya siz?

featured

Yılma Başar Korkmaz yazdı…

Kıçını kaldırmayanların kurduğu bu yeni dünyada emeğinin mücadelesini verenlerin destanı, ufku alevlere boyayacak. Kıçını kaldırmayanların derken gerçekten kaldırmayanları kastetmiştim. İnsanlara tembelliği ve kolaylığı bu denli dayatan bir başka yüzyıl olamaz! Bu tembellik ve kolaylık ise beraberinde emek sömürüsüne yol açmaktadır. Emek sömürüsüne karşı direniş bayrağını göndere çekenlerin yanında olmayan insanlarımızın yakalandığı bir hastalık var, evet açıklıyoruz: 21. yüzyıl OKB’si…

Tek teker sürerseniz cambaz, iki teker sürerseniz moto kurye olursunuz. Hangisi yetenek dersiniz? Bunun cevabı tabi ki moto kurye olsa gerek.

Moto kuryeler için canını dişine takmak hem doğal hem de beşeri unsurlara dayalı. Bu işin doğasında olan tehlikeye karşın hayat kendilerine ne kadar dar edilirse kıçını kesinlikle kaldırmayanlar mümkün mertebe sandalye ya da koltukta standart bir şekil bırakırlar.

Moto kuryelerin ne zorluk çektiği herkesçe malumdur. Kışın ellerinizi montunuzdan iki saniye dışarı çıkarttığınızda bile kuruyan toprak misal nasıl çatladığı ortadadır. Ülkemizde iki tekere karşı araçlar ve yayalar tarafından kompleks içine girildiği için ayrıca trafikte pek çok tehlikeyle karşılaşılabiliyor. Kuryelerin çok tehlikeli ve hızlı kullandığı söylense de aslında şirketin bu düzeni çalışanlara dayattığı çok açık bir gerçektir. Pek çoğu gecenin geç saatlerine kadar çalışıp ailesini bile görememektedir, çocuğuna ya da sevdiğine vaktini ayıramamaktadır. Bu anlatılar mesleğini onlar seçmediğine dair yapılan yalan ajitasyonlar değildir. Seçilen meslekte hakça bir yaşam, insani koşullar ve emeğin karşılığı bir ücret insanlık mücadelesinin en yüksek mertebelerindendir.

Şimdi asıl konumuza geçelim…

Tarihi de manidar olmak üzere 24 Ocak’ta eylemleri başlayan muhtelif firmaların kuryelerinin hak mücadelesi devam etmektedir. Öncelikli olarak Trendyol Express çalışanları ile başlayan eylemler Yemeksepeti Banabi çalışanları ile devam etmektedir. Eylemlerin ve dikkat çağrılarının ise tek bir odak noktası var: Mobbing ile sefalete mahkûm ediliyoruz!

İlgili firmaların çalışanlarının ifadelerine göre maddi tehdit bu insanların yaşamını temelinden sarsacak düzeye getirilmiş durumda. Çalışanların ifadesine göre depoda poşetleri hazırlayan bir kişi 4900 TL maaş alabiliyorken kar, yağmur, çamur dinlemeden canı tehlikede olan kuryeler asgari maaşa mahkûm edilmektedir. Asgari maaş 2825 TL iken net maaş 3400 TL+paket bedeli idi ve kuryelerin mesai hürriyeti bulunmaktaydı ve açlık sınırında olan bu miktarları canlarını dişine takarak arttırabiliyor ki hatta şu anki asgari maaşı da çoğu zaman geçebiliyordu. Şimdi ise çalışma riski yüksek olmasına rağmen asgari maaşa tabi tutarak ek mesai sistemini ise tamamen kaldırdılar ve ayrıca paket bedelini de sabit tuttular. Oransal olarak bakıldığı taktirde Yemeksepeti Banabi kuryeleri maaşlarına zam değil, aksine indirim aldılar. Ortalama olarak maaşlarının 5000 TL ve ek mesai ile yaşanılabilir bir hayata sahip olma hayali varken yaşam şartlarının zorluğu iyice omuzlarına yüklenmiş durumda.

Kuryelerin çalıştıkları şubelerde gördüğü mobbingin ise haddi hesabı yok. Çalışanların ifadesine göre sipariş verildikten sonra biçilen tahmini sürenin gecikmesinin zararı da kuryeye yansıyor. Depodaki geç hazırlanmanın ve ardından belirtilen süreden kuryenin hakkının 3-5 dakika gibi komik bir süresinin olması kuryenin yetişememesine, bununla birlikte ise primden düşmesine neden oluyor.

Eylemler ve kontak kapatma sürecinde Yemeksepeti Banabi kuryeleri ayrıca kılıfına uygun bir şekilde ücretsiz molaya tabi tutuldular. Bu ne demek? Bu süreçte ücret kesintisi yasal olmayacağı için sistemde ücretsiz molaya alınmış durumdalar. Böylelikle kendileri kontak kapattığı süre boyunca ücretlerinden de mahrum kalıyorlar. Yasal düzlemde olan grev haklarını üretilen bu kavramlarla yok etmeye çalışmak suça iştirakten başka bir şey değildir. Gün boyunca dükkanın önünde, motorun kenarında, soğukta bekletip adını da ücretsiz mola koymuşlar. Konu ile ilgili görsel örneği aşağıdadır.

Tüm bu olanlar ve yazının içindeki röportaj çekilen çilelerin hepsini tek tek anlatmaktadır. 589 milyon dolar değerleme üzerinden Delivery Hero’ya satılan Yemeksepeti, her geçen gün değerini daha da katlayabilmektedir.

Peki dünyanın en büyük şirketi Delivery Hero ya da Mert Baki bu büyük kazançlarını canını dişine takan kuryelerin insanca yaşama hakkını gasp etmeye mi borçlu? Konunun açıklığa kavuşma bahsinin kuryelerin refah bir yaşam devam ettirmeleri dahilinde olmasını temenni ederiz.

Kuryelerin Türk milletine söylediği tek bir şey hatırımızda kaldı: Hakkımızı alana kadar mücadeleye devam edeceğiz!

Ben bir kuryeyim, ya siz?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!