ABD vatandaşı olduğu ortaya çıktığı için Türk vatandaşlığından çıkartılan Merve Kavakcı, AKP Hükümetinin kararıyla yeniden vatandaşlığa kabul edilmiş ve kısa bir süre sonra Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’a büyükelçi olarak atanmıştı.
Merve Kavakcı, 6 Haziran 2022’de yayımlanan atama kararıyla merkeze alınmıştı. Kavakcı Dışişleri Bakanlığında açık bulunan Dış Politika Danışma Kurulu Üyeliğine atandı.
Kavakçı ailesinden çok sayıda ismin devlette üst düzey görevlerde bulunması, liyakatsizlik eleştirilerine yol açmıştı.
1999’da yemin ederek ABD vatandaşlığına geçen Merve Kavakcı’nın yeni görevi akıllara emekli Hava Pilot Korgeneral Beyazıt Karataş‘ın yıllar önceki sözlerini getirdi.
26 Temmuz 2017 tarihinde Ulusal Kanal’da yayınlanan Başkent Kulisi programına konuk olan Karataş, program sunucusu Erdem Atay’ın, Merve Kavakcı’nın Malezya büyükelçisi olmasını hatırlatması üzerine bir anısını anlatarak programa başlamıştı.
İşte Karataş’ın o programdan bir bölüm:
Erdem Atay: Ve çarpıcı bir isim Merve Kavakcı Malezya büyükelçisi oldu. Şimdi ben önce, çok kısa, sıcak bir gelişme olduğu için hemen size bunu sormak istedim. Arkasından başka bir sıcak soru daha soracağım size.
Beyazıt Karataş: O zaman demek ki sıcak bir program olacak. Ben izleyicilerimizden uzun zamandır televizyonda bazı nedenlerden dolayı yer alma imkânım olmamıştı, bu nedenle özleyen izleyicilerimiz var ama bilgiyi de özleyen izleyicilerimiz var. O zaman bu sıcak gelişmeyle ilgili küçük bir anımı anlatarak başlayalım. 1997 yılında Yunanistan’da hava elçisi olarak görev yaparken, İran büyükelçiliğinin milli günü için, İran büyükelçiliğine gittim. İran askeri ateşesi arkadaşımdı, özellikle gelmemi istedi. O günlerde İran’a bir ambargo uyguluyor Avrupa Birliği. Amerika zaten şeytan üçgeninde değerlendirdiği için fakat gittim gördüm ki Avrupa Birliği’nin lider ülkesi Almanya ateşesi orda. Amerikan ateşesi orda.
İkisine dedim ki; Sizin ne işiniz var burda?
Alman ateşesi ‘’Biz petrolü İran’dan alıyoruz Karataş, onun için ben buraya geldim’’ dedi.
Peki Amerikalıya dedim ki; Sen niye geldin?
‘’Bende etrafı gözlemek için geldim’’ dedi.
Şimdi asıl anlatacağım hikaye şu. Konuşmamızın arasında bir ara Amerikan ateşesi İran milli günü için İran’dan gelen bir molla ve aynı zamanda Yunanistan’dan gelen Ortodoks temsilcisi bir papaz karşıda büyükelçinin yanında duruyorlardı.
‘’Ben bu din adamlarıyla görüşme yapacağım’’ dedi.
‘’Bu din sevgin nerden geliyor’’ dedim.
‘’Sonra anlatırım’’ dedi bana, ayrıldı yarım saat sonra yanımıza geldi Amerikan asker ateşesi. “Biz Amerika Birleşik Devletleri olarak din konusunda farklı politika uygulamaya başladık” dedi. Seneyi ben bir kere daha hatırlatıyorum izleyiciler için, 1997. Sonra araştırınca öğrendim ki 1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri dünyada ki her şeye nane limon olduğu için, dine baskıyı izleme bürosu kurmuş. Yani bir ülkede herhangi bir şekilde dini vecibelerini yerine getiremeyen bir topluluk varsa Amerika Birleşik Devletleri diyor ki, artık bu benim sorumluluğumdadır diyor. Amerika başkanına 21 maddeden oluşan uygulama listesi ve yetkisi vermiş yani ambargo yetkisi vermiş, yaptırımlar yetkisi vermiş. Direkt Amerikan başkanı bunu uygulayabilir. Şimdi onun üzerine.
Erdem Atay: Şimdi bunun Merve Kavakçı ile ne ilgisi var diye soracağım ama?
Beyazıt Karataş: İşte zaten konu uzadı ama Merve Kavakçı’ya nerden geliyoruz, Merve Kavakçı’ya gelirken uzun bir yoldan geliyor. Bunlar bugün karşımıza Malezya büyükelçisi olarak çıkarken nerden çıktığı konusunun tarihçesini anlatacağım. Sonra bu komite oldu 1998 yılında ve bu uygulamayla siyasal İslamı yani Büyük Ortadoğu Projesi’nin aslında daha önce atılmış olan temellerine bir taş daha koydular. Ben buradan izleyicilerime bir kere daha hatırlatıyorum zaman zaman bunu gündeme getiriyorum. 1998 yılının Kasım ayında Türkiye’de türban eylemleri başladı. Bakın 1997’de büro, 1998’de komite halini alıyor, dine baskıyı izleme komitesi ve 1998 yılının Kasım ayında da Türkiye’de türban eylemleri başlıyor. Kim başlatıyor biliyor musunuz? Hayırlara vesile olsun Merve Kavakcı ve ekibi başlatıyor. Yani oralardan geliyor bu şey. Dolayısıyla Merve Kavakcı’yı ben bir proje olarak görüyorum. Tesadüfen sıcak gelişme oldu, şimdi programın başında başladı. Merve Kavakcı böyle bir projenin, ‘siyasal İslamın’ projesidir.
Erdem Atay: Niye büyükelçi oldu? Nasıl olabiliyor büyükelçi?
Beyazıt Karataş: Yani Büyük Ortadoğu Projesi aslında bitmedi. Büyük Ortadoğu Projesinde yer alan insanlar hala ‘’ben bunun içerisindeyim, lütfen benim rolümü almayın, ben elimden geldiği kadar Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanlığını yapmaya devam edeceğim’’ gibi bir görüntü veriyor bende. Merve Kavakcı da onun bir piyonudur. Dolayısıyla o bir gösteridir. Malezya’ya gitmesinin de incelenmesi gerekir, rastgele seçilmiş bir yer değildir.
Erdem Atay: Niye Malezya? Çünkü ılımlı İslam’ın merkezlerinden birisi
Beyazıt Karataş: Amerika Birleşik Devletlerinin aslında bu uygulamaları ilk defa başlattığı ülkeler arasında geliyor.
Erdem Atay: Pilot ülke
Beyazıt Karataş: Evet ve kulaklarını çınlatalım o zaman Paul Wolfowitz’de orada büyükelçilik yapanlardan biri olduğu için bu projelerinin neocanların projesidir. Bunların hiç birisi rastlantı değil. Ben izleyicilerimize bir kere daha söylüyorum. Bakın nereden nereye geldi? Milletvekili olması, meclise girmesi, çifte vatandaşlıklarını saymadım dolayısıyla böyle bir askeri ateşe sonrasında nereye geldik? Demek ki Büyük Ortadoğu Projesinin yedek piyonları da devreye girmiş durumda. Maalesef bunları söylemek zorundayım.
katranı kaynatsan olur mu şeker, cinsini sevdiğim cinsine çeker ;)
SEVİLİYORSUNUUUUUZZZ
Beyazıt Paşamız herzaman Türkiye çıkarlarını destekleyen saydığımız ve sevdiğimiz bir insan. Merve Kavakçı’da Türkiye lehine çalışan bir insan olabilir. Merve hanımın işlemiş olduğu suçun ne olduğunu duymak istiyorum. Kadının suçu din hürriyetine inanmasımı? Başörtüsü giymeyi tercih etmesimi? Türkiye dâhil 61 devletin kânunlarına uygun olarak çifte vatandaşlık hakkını kullanmış olmasımı?
Laik bir Cumhuriyette bir tarikat ve ABD görevlisi kadro olamaz.
Millet hak ettiği gibi yönetilir!!