Bodrum kırmızı alarm veriyor… Turizm cennetimizi kaybediyoruz

MERVE AKSUNA / BODRUM

Ülkemizin en önemli turizm merkezlerinden, doğasıyla, deniziyle Ege bölgemizin incilerinden Bodrum çevresel yıkım süreciyle karşı karşıya. Gün geçmiyor ki Bodrum’da yaşayanlar yeni bir sorunla mücadele etmek zorunda kalmasın. Bodrumlular, Bodrum gönüllüleri doğanın ve Bodrum’un tahrip edilmesine karşı isyanda.

Turizm cennetimiz Bodrum uzunca bir süredir eylemlerle gündemde. Yurttaşlar çevresel yıkım sürecine karşı seslerini duyurmaya çalışıyor. Son olarak, geçtiğimiz Pazar günü Gümüşlük’te Antik kentin yapılaşmaya açılması protesto edildi. 4 bin yıllık Antik Myndos Kenti 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı’ndan 3. Derece sit alanına dönüştürülerek sondaj çalışmalarına başlandı. İleriki süreçte bu tarihi kalıntılar üzerinde yapılaşmanın önünün açılacağına dikkat çeken uzmanlar bu durumun Türkiye’deki diğer arkeolojik alanlar için de emsal teşkil edeceği uyarısında bulundular. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi tarafından yürütülen sondaj çalışmalarına karşı hukuki süreç başlatılmış durumda.

ÖZENSİZ VE DENETİMDEN UZAK İNŞAATLAR

Bodrum’da eylemlerin diğer bir hedefi ise, her geçen gün bir çevre felaketine dönüşen Atık Su Arıtma ve Terfi Tesislerinin yapım süreci. Arıtma Bodrum’un önemli altyapı sorunlarından bir tanesi. Atık Su Arıtma tesisleri, yapılması gerekli ve Bodrumluların başlangıçta destek verdiği bir projeydi. Ancak, tesislerin gerek konumu, gerekse uygulanma şekli ve yöntemleri denize, doğaya ve insan sağlığına büyük zarar vermekte. Atık Su Arıtma tesisleri çoğunlukla sahilde denize çok yakın bir konumda inşa ediliyor. Bodrum’un mavi bayraklı çok değerli sahillerinde yapımı devam eden inşaatlar son derece özensiz ve denetimden uzak. Çalışmalar Müteahhitlerin insafına terk edilmiş. Turizm sezonu başlamasına rağmen halkın denize girdiği sahiller inşaat alanına dönüşmüş, inşaat atıklarından, kokudan kullanılamaz hale gelmiştir. Bu sahillerden biri de, doğal güzelliğiyle bilinen Çukurbük koyu. Göz göre göre denize kamyonlarca dolusu hafriyat boşaltıldı. Orman yangınlarıyla ciğerimiz yanarken diğer yandan insanlar mavi bayraklı denizlerimizi, sahillerimizi nasıl inşaatlardan koruyacağız derdine düştü. Atık Su Arıtma tesislerinin inşaat süreci ve çevreye, denizlere, sahillere verdiği zarar nedeniyle Belediye yetkilileriyle yapılan görüşmelere ve verilen sözlere rağmen sıkıntılar ne yazık ki aynen devam ediyor.

TURİZM BÖLGESİ DEĞİL ŞANTİYE ALANI

Bodrum’u, özellikle son birkaç yıldır, turizm merkezi ve doğa ile bütünleşeceğiniz bir yer değil de şantiye alanı olarak tanımlamak çok daha doğru olur. Bodrum her geçen gün betonlaşmaya teslim ediliyor. Yeni yapılan inşaatların sayısı inanılmaz derecede artarken bu durum altyapı sorunlarını da beraberinde getiriyor. Bodrum büyük bir çevresel tehditle karşı karşıya.

Bodrum yapı tarzının en has özelliği olan az katlı ve beyaz boyalı ev anlayışı şimdilik korunsa da, kontrolsüz ve hızla artan yapılaşmalar Bodrum’un ortak mimari bütünlüğüne de zarar vermeye başladı.

Bodrum’un şantiye alanına dönüştüğünü vurgularken çile haline gelen yolları da yazmamak olmaz. Özellikle yarımadanın en önemli beldelerini birbirine bağlayan sahil yollarının durumu, her yıl yeniden yapılan, bir türlü bitmeyen yol kazıları ve çalışmaları Bodrum gibi dünyanın sayılı turizm bölgesine büyük zarar veriyor.

SAHİLLER İŞGAL ALTINDA

Hani sıkça duyduğumuz kıyı kanunlarımız var; Örneğin, deniz kıyılarının ve sahillerin toplum yararına kullanılması ve herkesin kullanımına açık olması gibi. İşte bu kanunlar Bodrum’da ne yazık ki sadece kağıt üzerinde kalıyor, uygulamaya bir türlü geçemiyor. Deniz kıyıları ve çoğu sahil alanları özel işletmeler, siteler, otel ve pansiyonlar, restoranlar tarafından ele geçirilmiş durumda ve fahiş fiyat uygulamaları devrede. Halkın ücretsiz kullanımına açık halk plajları ise son derece sınırlı olup talebi hiçbir şekilde karşılayamıyor. Halkçılık ilkesi Bodrum sahillerinde geçerliliğini çoktan yitirmiş. Bir diğer sorun da, halkın kullanımındaki sahillerin pis ve bakımsız olmaları. Bodrum gibi sayılı turizm değeri bir bölgeye yakışmayacak bir sahil anlayışıyla, doğru dürüst denize girecek halk alanları bulmak giderek zorlaşıyor. Bodrum’un her yeri gibi sahil şeridi ve plajları da ranta terk ediliyor ve halkın büyük tepkisine neden oluyor. Ancak tüm çabalar şu ana dek bir sonuç vermiş değil.

YETKİLİLER SUÇU BİRBİRİNE ATIYOR, ÇÖZÜM YOK

Bodrum ile ilgili tüm bu sorunların muhatapları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Muğla ve Bodrum Belediyesi. Ülkemizin sayılı turizm değerlerinden bir ilçemiz sorunlarıyla kaderine terk edilmiş durumda. Türk siyasetindeki kısır çekişmeler gibi Bodrum da çaresizliğe, çözümsüzlüğe mahkum oluyor. Yetkililer topu birbirine atmanın ötesinde sorunlara hiçbir çözüm getiremiyorlar. Mazeretlerle, tesellilerin sonu gelmiyor ve ülkemizin değerlerini bir bir yitiriyoruz. Lafla, sözle siyaset yürümüyor, uygulamadaki özensizlikler, vurdumduymazlıklar, yetersizlikler Bodrum’un sorunlarına çözüm bulmayı her geçen gün erteliyor. Bodrum’a gönül verenler ise var güçleriyle mücadele etmeye ve seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Bodrum kırmızı alarm veriyor.

Ülkemizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine her karış toprağı Türk Milleti için çok ama çok kıymetli. Her karış toprağımıza olduğu gibi turizm değerlerimize, kıyılarımıza, doğamıza sahip çıkmak da boynumuzun borcudur.