Bu zulüm İstanbul’daki kar kadar konuşulmadı

featured

FAİK AKGÜN / ELAZIĞ

İstanbul’a bir kar yağdı, Türkiye’nin tek konuştuğu konu bu oldu. Yüzlerce insanın mağduriyeti ve yaşadıkları üzerinden siyasi kavgalar yaşandı.

Evet, Istanbul en önemli kentimiz ama Anadolu’da yaşayan, zorluklar altında soğuk ve karda hala evini bulamamış insanlarımızı konuşma zamanımız ne zaman gelecek?

24 Ocak 2020’de, Elazığ’da meydana gelen 6,8 şiddetindeki depremin yıl dönümü beylik laflarla geçirildi. Ancak anma vesilesiyle rol kapma ve medyada yer alma yarışına girenler, aradan geçen 2 yıla karşın yaşanan mağduriyetlere dikkat çekme gereksiniminde bulunmadı.

Elazığ’da evini kaybedenlerden bazıları hala barakalarda, konteynırlarda kalmaya devam ediyor? Kimse soruyor mu bu insanların karda neler yaşadıklarını?

Deprem nedeniyle evini, yuvasını kısacası her şeyi kaybeden vatandaşlar, yaşadıkları mağduriyetler yetmiyormuş gibi bir de TOKİ eliyle mağdur edildi. Sözde ikinci yıl anmasında bulunan özde ise iktidara yağdanlık yaparak, menfaat elde edeceklerini umanlar, açıklamalarında tek bir kelimenin arkasına sığınarak; ‘24 Ocak’ta devlet Elazığ’daydı’ demekle yetindiler. Devlet olmanın, asli unsurunu vatandaşlara, bir nimetmiş gibi yutturmaya çalıştılar. Depremzede vatandaşların, deprem ve sonrasında TOKİ nedeniyle yaşadığı mağduriyetlere yönelik, tek bir kelime söyleyen olmadı. İstanbul’da yaşanan mağduriyetler, iktidar tarafından o kadar sahiplenildi ki, propaganda malzemesi haline bile getirildi. Birkaç gün sonunda, son bulacak bir mağduriyeti bu kadar sahiplenen iktidar, TOKİ eliyle yaşattığı ve belki de 100 yıl sürecek mağduriyeti ise görmek ve göstermek istemedi. Yani Elazığ’ın TOKİ mağduriyeti, İstanbul’a yağan kar kadar bile konuşulmadı.

4’ÜNCÜ KATA SU BASAR MI? TOKİ YAPARSA EVET!

Vatandaşlardan, yer noktasında hiçbir görüş alınmadan yer seçimleri yapılan TOKİ konutlarının, bir kısmı görünüşte bitirilerek, hak sahibi olan vatandaşlara teslim edildi. Ancak sıfır konutun rahatlığına kavuşacaklarını düşünen vatandaşlar, kelimenin tam anlamıyla hayal kırıklığına uğradılar. Şehrin birçok noktasındaki TOKİ Konutları’nda, birçok ilginçlik ve özensizlik örnekleri yaşanıyor. Bu ilginçliklerden en garibi ise TOKİ tarafından inşa edilen binanın, 4. katının su çekmesi oldu. Evet, yanlış okumadınız. TOKİ tarafından inşa edilen binanın 4. katı su alıyor.

Çatalçeşme Mahallesi’nde inşa edilen TOKİ konutlarında, yaşanan bu ilginçlik vatandaşları mağdur etti. Hak sahibi oldukları konutlarına yerleşmeyi düşünen vatandaşlar, TOKİ’nin mühendislik mucizesi göstererek, inşa ettiği bu evlerde oturmaya başlamadan, tadilat yapmak zorunda kaldılar. 4. katının bile su aldığı TOKİ konutlarının, alt katları ise üst katlardan farksız… Vatandaşları ‘Size sıfır ev yapıyoruz, eviniz size teslim edildiğinde, sadece anahtarınızla kapınızı açıp oturacaksınız’ diyenler, yaptıkları evlerle, vatandaşları evleri görmek istemez hale getirdiler.

TUVALETE BİLE ÇİLEYLE GİRİLİYOR

TOKİ tarafından inşa edilen, mükemmel yapı örneklerinden biri de, Karşıyaka’da bulunuyor. TOKİ tarafından inşa edilen Karşıyaka konutlarında ikamet eden hak sahipleri, en temel ihtiyaçlarından olan lavabo ve banyo ihtiyacını gidermek isterken bile, iki kere düşünüyor. Harika bir işçilik örneği (!) sergileyen TOKİ, tuvaletlerde farklı bir mimari örneğine imza atarak, lavabo eyvelerini kapı arkasında bulunan duvara monte etmiş. Hangi mimari dehanın ürünü olduğu merak edilen bu iş nedeniyle, insanlar tuvalete girerken, sabah sporunda görmeye alışkın olduğumuz, bütün hareketleri sergilemek zorunda kalıyorlar. Bu tuvaletlerin ve banyoların en önemli özelliği ise içeride birisinin bulunduğunu, kapıyı çalmadan anlayabiliyorsunuz. Nasıl mı? Banyo ve lavaboyu kullanan kişinin döktüğü su, giderden önce salona ulaşıyor. Dökülen suyun az bir kısmı giderden akarken büyük bir bölümü oturma salonuna ulaşıyor. Bu gerçekler bu konutlarda yaşanırken, yetkililer ise ikinci yılını dolduran felaket üzerinden rol kapıp, medyada yer almanın yarışına giriyorlar.

Bunu yaparken de, vatandaşlara mağduriyeti yaşatan TOKİ’ye, güzellemeler yapmayı da ihmal etmiyorlar. Vatandaşların yaşadığı mağduriyeti çok da önemsemeyen; yetkililer, yetkisizler ve sözde STK’lar , kendilerine benzeyen medya kuruluşlarında boy göstermeye devam ederken, vatandaşlar ise dişlerini sıkarak, kendilerine yaşatılan mağduriyetlere sabretmeye çalışıyorlar.

KONTEYNIRDA ÜÇ KIŞ GEÇİREN AİLELER

Depremin üstünden geçen iki yılın ardından açıklamalarda bulunanların, görülmesini ve duyulmasını istemediği bir konu daha var; Bu da konteynırda yaşam mücadelesi verenler…

Evet aradan geçen koskoca 2 yıla rağmen, Elazığ’da halen konteynırda kalanlar var. Bu insanlar bu yıl üçüncü kışlarını da, bu demir yığınları içerisinde geçiriyorlar. Soğuğun şiddetli bir şekilde hissedildiği bugünlerde, vatandaşlar metalin soğuğundan çekindiği için, araçlarını bile temizlemekten imtina ederken, bu insanlar bu demir yığınlarının içinde yaşıyorlar. Bu insanları, konutlara yerleştiremeyen yetkililerin gerekçeleri ne biliyor musunuz? Bu insanlar ev sahibi ya da hak sahibi olmadıkları için bu konteynırlarda kalıyorlarmış. Yani yetkililer açıkça; sırf evi olmadığı için, ya da hak sahibi olmadığı için vatandaşlara ikinci sınıf insan muamelesi yapmayı hak görüyor.

Ama aynı yetkililer, yanı sıra yetkisizler ve sözde STK’lar; ‘devlet Elazığ’daydı’ diyebiliyorlar. Konteynırda yaşayanların tam sayısını öğrenmek için ulaştığımız yetkililer ise, bizim işsiz kalmamıza gönderme yaparak, bilgi vermek için kuruluşun resmi talepte bulunmasını istiyor. Velhasıl kelam dostlar, Elazığ’da depremin üstünden geçen 2 yılın ardından, değişen bir şey bulunmuyor. Vatandaşların mağduriyetleri, artarak devam ederken birileri bu mağduriyetleri görmezden gelerek; ‘padişahım çok yaşa’ demeye devam ediyor

CHP’Lİ EROL DA AYNI DİLİ KULLANIYOR

Depremin yaşandığı günden bu yana, şehrin tek muhalefet milletvekili olan CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol’un, iktidar ile aynı söylemlerde bulunması ve şehirdeki diğer muhalefet partilerinin yaşanan mağduriyetleri, sadece seyretmekle yetinmesi mağduriyetlerin, her geçen gün artarak devam etmesine neden oluyor.

Tıpkı iktidar partisine mensup olanların ve iktidara yaranmaya çalışanların ortaya koyduğu davranışları sergileyen muhalefet partileri, tepkilerin yoğun olduğu dönemlerde; konteynırlarda yaşayanları ziyaret ederek, bu ziyaretini basın yayın araçları ile duyurmakla yetiniyorlar. Tabiri caizse seçmenlerinin gazını almakla yetiniyorlar. Özellikle CHP kanadında; vatandaşların yaşadığı mağduriyetler karşısında, ciddi bir sessizlik ve sadece gaz almak için yapılan, bir iki göstermelik yaklaşım hüküm sürüyor. Bu noktadaki, duyarsızlıklarına yapılan eleştirilere ise tıpkı iktidar partisinin destekçilerinin; ‘yol yaptık, köprü yaptık’ savunmasının benzeri bir açıklama ile cevap veriyorlar. Muhalefet görevinin gereğini yapmasını isteyen vatandaşlara, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan okulu göstererek ‘okul yaptık’ diyorlar. Elazığ’ın mevcut halini birkaç cümle ile özetlemek gerekirse; iktidar bildiğini okuyor. Muhalefet ise ya iktidara çanak tutuyor ya da yaşananları görmezden geliyor. Muhalefetin bu tavrı sahipsiz kalan Elazığ’ı kaderi ile baş başa bırakıyor.

İşte vatandaşların tepkileri…

Bu zulüm İstanbul’daki kar kadar konuşulmadı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!