Büyük hesaplaşmada kazanan Fenerbahçe

Fenerbahçe açısından lig ikinciliği ve Şampiyonlar ligi hedefi, Galatasaray açısından ise sezon hedefi olmasa da, Fener Galatasaray maçları ‘’gazozuna oynansa’’ dahi Türkiye’nin en büyük derbisi her zaman kapalı gişe ve coşku ile oynanır.

Nitekim Tepeleme dolu tribünler, coşkulu taraftarlar ve en iyi oyunu ortaya koyma gayretindeki oyuncuların sahnesinde maç, Hakemin ilk düdüğüyle ve Fenerbahçe’nin vuruşuyla başladı. Belli dakikalarda Fenerin önde baskı kurma çabası, zaman zaman dengeli ve kontrollü alan savunması, kayda değer olmayan atakları ve derbiye yakışmayan oyun temposuyla,  müsabakada 26. Dakikaya kadar gelindi. Bu dakikada Fenerbahçe’de, geriden bir oyun kurucu formunda hem iç sağ, hem sağ dış kulvarı çok etkili kullanan Osayi Samuel, 4. atak denemesinde Mert Hakan’ın savunma arkasına gönderdiği topu ceza sahası içinde Miha zajc’la buluşturdu. Bu oyuncunun uzak köşeye yaptığı sert ve güzel vuruş Muslera’nın sağından Galatasaray ağlarıyla buluştu. (1-0) 34. Dakikada Galatasaray’ın kullandığı bir köşe vuruşu sonrasında topla buluşan Samuel, topu 70 metre driplingle Galatasaray ceza sahasına kadar sürerek uzak köşeye yaptığı vuruşta top direğin yanından az farkla auta çıktı. 41. Dakikada Babel, savunma arkasına koşu yapan Keremi topla buluşturdu. Bu oyuncunun sert vuruşu Altay’dan döndü. Galatasaray ilk yarının en net pozisyonunu bu dakikada buldu. İlk yarı derbiye yakışmayan bir tempo ve oyun kalitesinin, oyun istatistiklerine çok net yansıdığını düşünüyorum. Fenerbahçe ilk yarıda özellikle sağ kanadı Samuel, İrfan ve Mert Hakan iş birliğinde nakış gibi işledi. Galatasaray ise oynadığı müsabakanın bir derbi müsabakası olduğunun farkında olmadığı bir ilk yarı performansıyla sahadaydı.

Arada, soyunma odası taktik ve stratejilerinin devreye girmesini, derbinin anlam ve önemini ifade eden motivasyon destekli konuşmalar ve 1-0 Fenerbahçe üstünlüğünde başlayacak ikinci yarının çok daha aksiyonlu geçeceğini beklerken ilk ciddi atak 60 dakikada Fenerbahçe’den geldi. İrfan Can’ın kullandığı köşe vuruşunda topa iyi yükselen Serdar Dursun’un kafa vuruşu üstten auta gitti. 68 de sahanın yıldızı Osayi Samuel, İrfan Can paslaşmasında İrfan’ın Ortasını Mert Hakan arkaya aşırttı. Arka direkte topla buluşan Serdar Dursun güzel bir kafa vuruşuyla topu ağlarla buluşturdu.(2-0) 76 da İrfan Can ceza sahası içine doğru koşu yapan Mert Hakanı topla buluşturdu. Bu oyuncunun şutunu Muslera ayağıyla çıkardı. İkinci yarıda kayda değer başka pozisyonda olmadı. Fenerbahçe daha kaliteli ayaklarıyla ve şampiyonlar ligi motivasyonuyla bu maçı kazanmayı bildi. Galatasaray takımı derbinin doğal gelişen motivasyonundan oldukça uzak bir performans sergiledi. Ben Domenec Torrent’in Derbiye kendini de takımını da iyi hazırlayamadığını düşünüyorum. Belli ki, kongreye giden Galatasaray yönetimi, Galatasaray Fenerbahçe rekabetinin önemini Torrent hocaya gösterememiş, hissettirememiş! Açıkçası bu tip maçların motivasyon ve saha yönetimi ustası olan Fatih Terimin bu maç için Galatasaray cephesi adına sahada olmasını isterdim. Maçın kahramanına gelince, sahayı dikine ve enine kullanma becerisi, toplu ve topsuz atak hamleleri, güçlü fiziği teknik kapasitesi ve doksan dakika düşmeyen temposu ve disipliniyle atılan ilk golün asisti ve ikinci golün hazırlıktaki rolüyle Osayi Samuel alkışı ve takdiri hak ediyor. Bir diğer alkış da, spor kamuoyunun ‘’emanetçi antrenör’’ gözüyle baktığı İsmail Kartal’a… Takımın başında çıktığı 12 maçta 8 galibiyet, 3 beraberlik, 1 mağlubiyetle Fenerbahçe’yi hızla lig ikinciliği ve şampiyonlar ligi hedefine taşıyan, Arda Güleri Futbol sahnesine çıkartan ve Fenerbahçe’nin hızlanmasının önündeki engelleri tesbit edip, bir bir ortadan kaldırarak ustaca bir yönetim sergileyen tecrübeli hoca, taraflı tarafsız herkesin takdirini toplamaya devam ediyor.