Osman Kutlu yazdı…
Tınaztepe’nin eski adı Sinir Köy’dür. Daha eski adı ise Bey köyü. İşgalden ilk kurtulan yerleşim yeridir. 26 Ağustos günü öğle saatlerinde işgalden kurtulmuştur.
Aynı zamanda ilk top mermisi köyün içine düşmüş olup bugün orası Anıtpark yapılmıştır. Bu köyde ağır topçu çavuşu Kalle Dede lakaplı Mehmet Temiz var. İlk top mermisi köyüne düşünce Atatürk’e ricada bulunduğu ve Atatürk’ün de ateşleri kaydırıp köyü yıkılmaktan kurtardığı anlatılır. Elbette bu gerçek olmayan bir hikâyedir. Neden kendisine “Kalle” denildiğini bilemediğmiz gazimiz ileri gözetleyicinin yaptığı düzeltmeyi böyle kurgulamış muhtemelen.
Bu ve benzeri uydurma veya kurgu hikâyeler toplumumuzda pek çoktur. Bunların çok büyük kısmı zararsız, masumâne küçük abartılardır. Yeni nesillere o günleri aktarırken doğal olarak bu tür eklemeler yapılır. Ancak sonraki yazılarda göreceğimiz gibi öyle hikâyeler ve uydurmalar vardır ki, bunların küçük ve zararsız abartılar, eklemeler olması mümkün olmayıp, bizzat bir takım art niyetli kişi veya gruplar tarafından, özellikle savaşta hiçbir şey yapmamış, büyük ihtimalle de işbirliği yapmış kişilerin bilerek, isteyerek ve planlı bir şekilde tarihi karalamak amacıyla uydurduğu yalanlardır.
Bu yazı dizimizin ve 12 yıllık Büyük Taarruzla ilgili verdiğimiz mücadelenin bir amacı da bu “yalan”lardır. Çok acilen bu yalan ve yanlış uydurmalardan tarihimizi kurtarmamız gerekmektedir. Tarihi savaşı kazananlar yazar, eğer tarihinize sahip çıkmazsanız kaybedenlerin içinize soktuğu işbirlikçiler tarafından yayılan bu “bilinçli” uydurma ve yalanlarla bir gün tarihinizi kaybedenlere yazdırırsınız. Kanla ve canla kazandığımız savaşın tarihini, denize döktüğümüz düşman ve onun işbirlikçisi hainlere yazdırmayalım…
Kalle Dede’nin evi halen buradadır. Kalle Dede de diğer pek çokları gibi savaştan sonra kendisine bağlanan gazi maaşını kabul etmemiş ve kıt kanaat hayatını sürdürmüştür. Ömrünün sonunda hacca gitmiş, orada vefat etmiş ve oraya gömülmüştür.
Askerimizin ilk gün en büyük sorunu susuzluktur. Kadere bakın ki taarruzun en yoğun yaşandığı yerlerde bir damla dahi su kaynağı yoktur. Askerimiz ovaya inene kadar susuzluktan perişan olmuştur. Bazı birlikler öğlen su bulabilirken bazıları akşama kadar su bulamamıştır.
O dönemde su önemlidir. Sadece içmek için değil aynı zamanda ısınan silahları, özellikle makineli tüfekleri soğutmak için su gerekiyordu. Asker kendi matarasındaki suyu silahını soğutmak için kullanmıştır.
Tınaztepe’de o günlerden kalan bir çeşme vardır. Benim “Umut Çeşmesi” dediğim ve çok lezzetli suyu olan bu çeşmeden köylüler canlarını tehlikeye atarak dere yatağından saatlerce su taşımışlardır askerlerimize. Suyu verdikleri askerlerin çoğu içmemiş, silahına dökmüştür.
Köy, savaş sonrasında, çetin muharebenin yaşandığı ve köye 300 mt mesafedeki Tınaztepe’nin hatırına adını Tınaztepe olarak değiştirmiştir. Köyde bir de Atatürk Parkı vardır.
Yolunuz düşerse, özellikle Afyon’dan Denizli’ye doğru giderken yanından geçeceğiniz bu şirin kasabaya mutlaka uğrayın. Kalle Dede’nin evini görün, umut çeşmesinden su için, Atatürk Parkında konaklayın ve mutlaka ama mutlaka Ürkütlü Ahmet’in, köyün yakınındaki mezarını ziyaret edin.