Eşme Nahiyesi, Güre, İnay, Sirge, Selendi ve Takmak kazalarının (Beş kaza olarak da anılır) birleştirilmesiyle kurulmuş bir nahiyedir. Nahiye Merkezi Takmak Köyü’ndedir.
Takmak Köyü, Kurtuluş Savaşı yıllarında bölgenin en büyük yerleşim yeridir. Nüfusu 4000 civarındadır. Halkı Türkmen aşiretlerinden oluşur. Tarım ve hayvancılığın yanı sıra Takmak Kilimleri de dünyaca meşhurdur. Kuvay-i Milliye teşkilatının ilk kurulduğu yerdir. 17.Kolordu Karargâhının olduğu yerdir. Çeteleri Kuvay-i Milliye haline getiren ve halkı direniş için örgütleyen Bekir Sami Bey’in karargâhıdır. Kuvay-i Milliye’nin en önemli isimlerinden Hacı Müftü’nün yaşadığı ve müftülük yaptığı yerdir. Kurtuluş Savaşı’nın en önemli gıda(özellikle et) ve para kaynaklarını(bütçenin %6’sını temin etmiş) tek başına sağlayan bölgesidir.
Saymakla, anlatmakla bitmez Takmak. Ama o dönemleri çeşitli kaynaklardan ve kitaplardan okurken adına rastlamazsınız. Nerede Eşme ismini görürseniz bilin ki aslında Takmak’tır.
Bunların yanı sıra bölgenin de en stratejik yeridir. Alaşehir, Salihli, Kula, Güre, Uşak, Demirci, Gördes bölgelerine yakın ve ulaşımı kolaydır. Aynı zamanda arazi yapısı itibariyle direnişe de uygundur. Hepsinden önemlisi, telgraf hatlarına ve özellikle telefon santraline sahip olmasıdır.
İşgal yılları boyunca, tüm bu sebeplerle hem düşman açısından hem de bizim açımızdan çok önemli olmuştur. Halkın çok büyük kısmının(%95’in üzerinde) Türk olması sebebiyle kontrol edilemediğinden, düşman tarafından büyük bir kıyıma ve yıkıma uğramıştır. Kasabada sadece 20 ihtiyardan başka insan sağ kalmamış, nahiyede de işgal sonrasında ayakta kalan ev sayısı bir elin parmakları kadardır. 8.Tümen İstihkâm Bölüğü olmasa onlar da kalmayacakmış. Zaten o günden günümüze kalan köy de o günlerde ayakta kalanlardan ibaret.
Kasabanın böylesine kıyıma ve yıkıma uğramasının en büyük sebeplerinden birisi de ne yazık ki düşmandan ziyade kendi içimizdeki hainlerdir. Çerkes Ethem’in geriye kalan 200 kişilik çetesi, tüm nefretini ve kinini buradaki sivil halka karşı katliam yaparak kusmuş, pek çok yerde yaşanan katliam dehşeti burada belki hepsinden daha fazla yaşanmıştır. Zevk için katledilenlerden tutun da, savaştaki başarısızlıklarının intikamını almak için katledilenlere, Kuvay-i Milliye birliklerinin saldırılarına karşılık katledilenlere, çekilirken evlere doldurulup yakılanlara kadar aklınıza gelen ve gelmeyen her tür dehşeti yaşamış.
Büyük Taarruz sırasında Kaplangı Muharebelerinden sonra en sert çatışmaların yaşandığı yer de burasıdır. Kurtuluştan sonra halk kendini toparlarken bir yandan da şehitlerini oldukları yere defnetmiş. Köyün her tarafında şehit mezarları var. Tarlaların kenarında, çayırda, mahalle arasında, evlerin bahçesinde şehit mezarları var.
Toplu katledilenler ve bilinmeyenler için ayrı bir şehitlik daha yapmışlar. O günlerde şehit olanların cenazeleri yanı sıra evlere tıkılıp yakılanların da kemikleri toplanıp buraya gömülmüş. Öyle güzel ve düzenli ki, insanın şehitlerin yanına kıvrılıp yatası gelir. Çam ağaçları içindeki, aynı zamanda ülkemizin en eski şehitliklerinden bir olan bu şehitlikte günün her saati tatlı tatlı esen rüzgâr insana anlatılmaz duygular yaşatıyor.
Takmak veya eski adıyla Eşme Nahiye’sinin Kurtuluş Savaşı yıllarını anlatmaya gerek yok. Gidip bakarsanız ki mutlaka gidilmesi gereken bir yer, köy halen o günlerdeki haliyle yaşamakta. O kutsal mücadelenin yaşandığı günlerden elimizde kalan SON ve TEK yer. Halen o günlerde kullanılan belediye ve kaymakamlık binaları bile duruyor. (Ne yazık ki bu yazı dizisini hazırladıktan sonraki yıl, belediye binası yıkılarak yok edildi. Tüm uyarı, ikaz ve itirazlarımız itibar görmezken, köy muhtarı ve Takmak dernek yönetimi öncülüğündeki yıkım girişimi bütün kurumlardan destek ve onay gördü. Belediye binası sit alanı ve koruma altında olduğu halde bu yıkıma kim nasıl izin verdi bilemiyorum. Umarım bir gün sorumlular hakkında gereken işlem yapılır…)
26 Mart 1934 Pazar günü Hükümet Konağı arabalarla, 5 km uzaklıktaki İstasyonun olduğu yere, Elvanlara taşınmış. Kaymakam, Belediye Başkanlığını da üzerine alarak kısa zamanda kasabayı kurmuş. Eşme kazası 1953 yılına kadar Manisa iline bağlı iken aynı yıl il merkezi olan Uşak’a bağlanmıştır.
Aslında iyi de olmuş, bu sayede “Yunanlılarla Kurtuluş Savaşı yapmadğımızı” söyleyenlere en iyi cevabı, herhangi bir belgeye bile gerek olmadan burada kapak gibi verebilme şansı doğmuş oldu. Köy, nahiye merkezi taşınınca olduğu gibi yüz yıl önceki haliyle bugünlere kalmış. Ancak elbette bu topraklarda ihanet her daim var oldu ve olacak. Şimdi bölgede en alttan en üste, kişilerden başka kurumların başındaki yöneticilerin ve hatta akademisyenlerin de olduğu büyük bir grup tüm bu değerleri yok edebilmek için çırpınıyor. Bir kısmı bunu bilmeden yaparken, büyük kısmı, ellerine bilgi ve belgeler, resmi başvurular, dilekçeler konulduğu halde bilerek yapmaya devam ediyorlar. Takmak derneği başkanı da olan emekli öğretmen gözümüzün içine baka baka “Ben de biliyorum öyle olmadığını ama yapacağım kardeşim, sana ne?” diyebiliyor. Bu yalanlar ve yanlışlarla da süslenerek yapılan tarihi değerlere saldırılar “tarihe ihanet” değil de nedir?
Oysa Takmak, eski Eşme Nahiyesi inanılmaz tarihî değerlere sahip:
⦁ Kuva-i Milliye merkezi burası
⦁ Büyük Millet Meclisi bütçesine %6 kadar katkı yapan yer burası
⦁ Ordunun et ihtiyacının büyük kısmını temin eden yer burası
⦁ Kuva-i Milliye kahramanlarından Hacı Müftü’nün evi burada
⦁ Galip Hoca lakaplı Celal Bayar burayı merkez yapmış ve defalarca burada kalmış.
⦁ Galip Hoca burada ihanete uğramış ve düşman baskınından çok özel bir şekilde kaçabilmiş. Kaçış yolu ve basıldığı ev burada
⦁ 4 Eylül 1922 akşamı Fevzi Paşa’nın Mareşal rütbelerinin bizzat Atatürk tarafından takıldığı yer burası ve o ev halen ayakta
⦁ Anadolu’ya özgü yığma taş tekniğiyle yapılan evlerin en iyi örnekleri bu köyde.
⦁ Türkiye’nin ilk ve tek tescilli Atatürk Anıt Ağacı burada
⦁ Kilimleri dünyaca meşhur
⦁ Hepsinden önemlisi 57.Tümen’in 03 Eylül günü Dünya Savaş Tarihinin bir günde en uzun mesafe rekorunu 47 km ile kırdığı yer burası.
⦁ Yol kenarında, mahalle arasında şehit mezarları olan tek yer
⦁ Halen düşman askerlerinin kazıdığı kapı ve duvar yazıları duruyor
⦁ Halen o günlerden kalan mermi izleri duruyor
Yani bu kadar çok değerin olduğu bu yerde maalesef “İlk Hedef” yalanına herkes sarılmış durumda ve diğer değerleri yok etmeye çalışıyor.