VERYANSIN TV
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kuzey Makedonyalı mevkidaşı Bujar Osmani ile düzenlediği basın toplantısında Yunanistan’a tepki gösterdi.
Ankara-Atina hattında gerilime sebep olan, Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in Avrupa temaslarına ilişkin konuşan Çavuşoğlu, ‘Cumhurbaşkanımızın Miçotakis’le görüşmesinin ardından Yunanistan’ın gerçekleştirdiği tavır şaşırtıcı değil. Yunanistan ile anlaşamadığımız konular yıllardır var. Yunanistan silahlandırılmama şartı ile kendine verilen adalarda bir ihlal gerçekleştiriyor. Bu adaları silahlandırıyor’ dedi.
‘BM’YE İKİ MEKTUP YAZDIK’
Çavuşoğlu, ‘Biz BM’ye iki mektup yazdık. Yunanistan bu ihaleden vazgeçmezse bu adaların egemenliği tartışılır. Bunu bugün burada bir kez daha tekrarlıyorum bizim mektubumuz çok net’ ifadelerini kullandı.
‘YUNANİSTAN’IN AŞAĞILIK KOMLEKSİ VAR’
Çavuşoğlu sözlerine şöyle devam etti;
“Bize hukuki olarak cevap veremedikleri için agresifleşiyorlar. Saçma sapan cevaplar verip demagojiye döküyorlar. Türkiye adalarımızı alıyor diye. Yunan yöneticilerin bir kompleksi var. Bunun ucu aşağılık kompleksine dayanıyor. Ben her gün çıkıp Yunanistan’a saldırmıyorum. Halkımızın böyle bir beklentisi yok.
Yunanistan bize geldiği zaman 25 maddelik teklifle geldi, bu çerçevede önemli gelişmeler yaşandı. Biz hiçbir zaman iş insanlarına bizim ilişkilerimiz kötü, sen de ilişkilerini kötüleştir diyemeyiz. Bu yüzden Dendias’ın açıklaması saçma olmuş.
‘İHLAL BİTMEZSE ADALARIN EGEMENLİĞİ TARTIŞILIR’
Yunanistan’ın içlerine düştüğü hal içler acısı. Bu taktir mi edilir bilmiyorum ama Yunanistan ağlama konusunda çok başarılı. Yüzümüze gelip sarılırlar arkadan toplantıya girince kin, nefret, iftira. Bunlar ülkelere ve yöneticilere yakışmıyor.
Tekrar söylüyorum Yunanistan mektuplarımıza adam gibi cevap versin. Elimizde belgeler var bu ihlal bitmezse adaların egemenliği tartışılır.”
CEM GÜRDENİZ: ANLAŞMA ORTADAN KALKTI
Çavuşoğlu’nun açıklamalarını değerlendiren Amiral Cem Gürdeniz, Yunanistan’ın silahsızlandırılması gereken adalardaki faaliyetleri sonucu, ilgili anlaşmaların ortadan kalktığını vurguladı.
Veryansın Tv’ye konuşan Gürdeniz, “Türkiye bu konuda son 1 yıl içerisinde BM nezdinde birkaç kez girişimde bulunmuştu. Bu çok geç kalmış bir girişim. Çünkü gerek Lozan, gerek 1947 Paris Antlaşması, gerek de Balkan Savaşı sonrasında 6 büyük devlet kararı ile adaların Anadolu’ya tehdit etmemek üzere silahsız statü ile egemenliği Yunanistan’a devredilmiştir. Ortada bir kontrat vardır, anlaşma vardır. Bu anlaşmalar, Yunanistan’ın tek taraflı silahlandırma gayretleri sonucu esasında ortadan kalkmıştır.” dedi.
‘TÜRKİYE YUNANİSTAN’LA MASADA TARTIŞMALI’
Türkiye’nin uluslararası camiaya da gerekli uyarılar yapması gerektiğini söyleyen Gürdeniz şöyle devam etti:
“Türkiye uluslararası hukukun bütün enstrümanlarını kullanarak Yunanistan’ı bu konuyu masada tartışmak için davet etmelidir. Uluslararası camiaya da bu konuda gereken ikazları yapmalıdır. Yunanistan Türkiye karşıtı bazı planları için silahları, gemileri, füze sistemlerini adalara yerleştirerek esasında büyük bir ihlalde bulunmuştur.
Bu suçluğun bilincinde olan Yunanistan, Türkiye’yi; yüksek sesle tartışarak, sanki işgalci, genişlemeci bir ülke statüsüne sokarak, yanına da ABD ve AB’yi alarak bastırmaya çalışmaktadır. Eğer uluslararası hukuk diye bir uygulama varsa, AB ve ABD’nin çok sevdiği kural temelli düzen var ise burada Türkiye’nin haklılığının tescil edilmesi gerekiyor. “
DOĞU AKDENİZ-EGE GERİLİMİ VE SURİYE
Yunanistan ve ABD’nin Türkiye karşıtı planlarına değinen Gürdeniz, Ankara-Atina hattında Ege-Akdeniz geriliminin Suriye’ye etkilerini de değerlendirdi:
“Diğer taraftan Yunanistan’ın, Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın da söylediği gibi son zamanlarda ‘karasularını istediğimiz zaman 12 mile çıkarabiliriz’ şeklinde saldırgan açıklamaları, ABD’li senatörlerin, ABD Dışişleri Bakanı’nın Türkiye aleyhinde mesajları ile birlikte Yunanistan’daki 9 üssün tam yetki ile ABD’nin kullanımına verilmesini yan yana koyduğumuzda ortada çok ciddi bir şekilde Türkiye’nin caydırılmak istendiğini söyleyebiliriz. Hatta Türkiye’ye, gelecekte Ege’de ve Doğu Akdeniz’de hayati jeopolitik çıkarları söz konusu olduğunda karşısında Yunanistan’ın değil ABD’nin gölgesi altına girmiş Yunanistan’ın olacağı mesajı veriliyor.
Ayrıca Türkiye Suriye’de denize çıkışı olan kukla bir Kürt devletinin önlenmesi için elinden gelen bütün gayreti gösteriyor. Bu harekatın durdurulması, geciktirilmesi veya caydırılması için de Türkiye’ye dolaylı yoldan Ege ve Doğu Akdeniz’den baskı yapılacağını da burada belirtmekte fayda görüyorum.”
