Cezaevinde ölümü bekleyen 10 general ve 28 Şubat’ın tankları!

featured

BURAKHAN BAŞARAN / VERYANSIN TV

Savcısı ve hakimi FETÖ’den tutuklandı ama kumpasları sürüyor. İdam cezası kaldırıldı ama onlar göz göre göre ölüme mahkûm ediliyor. Davanın kilit tanığı E.Tuğg. Namık Kemal Çalışkan ile 28 Şubat kumpasını, komutanı olduğu ‘Sincan Tankları’nı, Vural Avar’ı ve halen tutuklu olan 10 komutanı konuştuk.

28 Şubat kumpası sürüyor. Davada tutuklu bulunan komutanlardan E.Korg Vural Avar, geçtiğimiz günlerde son nefesini vermişti. Türk milletinin bu kahraman evladı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dolaylı yoldan ilettiği “özür dileyin, af çıkartayım” teklifini reddetmişti.

Avar aynı zamanda demans hastasıydı. Tutukluluk hali devam eden diğer komutanların da çeşitli rahatsızlıkları var. Yaşları 74 ve 92 arasında olan bu tutsakların, çok önemli bir tanığı konuğumuz: Emekli Tuğgeneral Namık Kemal Çalışkan.

Avar için, “Bu dayanılacak bir şey değil. Vefatından önce demans olması, düşerek kaburgalarını kırması, akciğerine saplanması ve bu yüzden operasyon geçirmesi üzüntü verici. Bu konuda çok içimiz yanıyor, canımız sıkılıyor. Üzüntü duyuyoruz. Kaybettiğimiz bu değerli insanın hayatının töhmetini ve vicdan azabını nasıl çekebileceklerini onlar adına ben düşünüyorum. diyor Çalışkan Paşa ve ekliyor: Komutanımız rütbelerinin sökülmesini hiç haketmedi. Kendisi bizim gönlümüzde ‘Vural Avar kişiliği’ ile, dik duruşuyla, komutanlığıyla ve rütbesiyle yaşamaya devam ediyor olacak.”

‘KUDÜS GECESİ’

Hizbullah ve Hamas liderlerinin posterlerinin asıldığı, İran Büyükelçisinin davet edildiği ‘Kudüs Gecesi’nde Cumhuriyet ve laiklik karşıtı konuşmalar yapılıyor, ‘şeriat’ sloganları atılıyordu. Bu olayın ardından İran Büyükelçisi Türkiye’yi terkediyor, Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız ise görevden alınıyordu. Bu emri Tansu Çiller bizzat vermişti. Bununla yetinmeyen Çiller, TBMM Grup toplantısında “Devletimizin bu vazgeçilmez niteliği denenecek olursa, buna teşebbüs edenlere de Türkiye’yi dar ederiz.” diyordu. Dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener de Çiller’den geri kalmıyordu. Akşener, müfettişlerine Sincan Belediyesi hakkında idari tahkikat uygulanması emrini veriyordu. Ancak yıllar sonra kabak, Türk subaylarının başına patlayacaktı. “Kudüs Gecesi” isimli etkinliğin yapıldığı çadırın güzergahından dört gün sonra tankların geçmesi, davada “cebir ve şiddet” unsuru olarak gösterilecekti. O tankların komutanı olan Çalışkan, bu iddiayı şiddetle reddediyor ve, “Bizim ‘darbe girişimi vs. gibi askeri vesayet unsuru olabilecek bir faaliyetle yakından uzaktan ilgimiz olmadı. Tankların  askerlerin etkinliğe tepki olması amacıyla yürütüldüğü algısı yaratılıyor!” diyor.

‘TATBİKAT’

Sürecin başlangıcını sormamızla Çalışkan anlatmaya başlıyor: Ben birçok yerde bu konuya ilişkin açıklamalarda bulundum. 1996-98 yılları arasında Zırhlı Birlikler Okulu Eğitim Tümeni’nin, Gösteri ve Tatbikat Tabur Komutanı’ydım. Adından da anlaşılacağı üzere bu tabur, tatbikatlar icra eder. Gelen yabancı heyetlere gösteriler düzenler. O dönem yarbay rütbesinde görev yapan Çalışkan, söz konusu tankların eğitim faaliyeti için yürüdüğünü söylüyor: Buna ek olarak, harekatlara hazırlık seviyemizi yükseltmemiz için “Yıllık eğitim direktifleri” de yayımlanır. Bu Genelkurmay Başkanlığı seviyesinden başlar. Kuvvet, ordu, kolordu, tümen, tugay, tabur komutanlıklarına  kadar yayımlanır. Bu bilgiden hareketle 1996 yılının yaz aylarında 1996-97 döneminin eğitim faaliyeti takvimi yayımlandı. Bu kapsamda bizim temel eğitim vazifemizin “intikal” olacağı ve Şubat ayının ilk haftasında da Akıncı Ana Jet Üssü istikametinde bunu uygulamamız emri verildi. Biz eğitim faaliyetlerimizi buna göre planladık, tasarladık ve uyguladık.

‘AKLA, İZANA, HAYATIN DOĞASINA AYKIRI…’

Tatbikat esnasında “Kudüs Gecesi” etkinliğinden haberi olup olmadığını soruyoruz Çalışkan’a, o ise açıklıyor: Benim, o birliğin komutanı olarak Sincan’da icra edilen bu etkinlikten haberim yoktu. Çünkü Temmuz’da ve takip eden aylarda bizim tatbikatımızın yapılacağı planlanmıştı. Bizim ‘Kudüs Gecesi’ne tepki olsun’ diye tankları yürütmemiz gibi saçma sapan bir durum olamaz. Bu hakikat dışı, gerçek dışı bir şey. Akla, izana, hayatın doğasına aykırı bir şey. Bu faaliyeti bir “darbe girişiminin unsuru” gibi algılatmaya çalıştılar. Bu günahtır ve insafsızlıktır. Şu anda cezaevinde bulunan komuıtanlarımıza karşı büyük bir haksızlıktır.

SAVCISI VE HÂKİMİ FETÖ’CÜ OLAN DAVA

Atatürk’ün subayları 2013 yılında hâkim karşısına çıkıyordu. İddianameyi ise tanıdık bir savcı yazmıştı: Mustafa Bilgili. Duruşma Savcısı da tanıdıktı: Kemal Çetin. Mustafa Karatay ise davanın hakimlerindendi. Sonra ‘hak geldi, batıl zail oldu.’ Bilgili, Çetin ve Karatay FETÖ üyeliğinden tutuklandılar. Yerlerine yeni atamalar derhal yapıldı. 28 Şubat sömürüsü bitmemeliydi. Ancak bir ismin ifadesine dahi başvurulmamıştı: E.Tuğgeneral Namık Kemal Çalışkan.

Çalışkan bu hususta yıllarca dilekçe veriyor. Muvazzaf iken sıralı amirlerinin kapılarını, emekliyken de adliye koridorlarını arşınlıyor. Ancak bir yanıt alamıyor. Ta ki 2021 yılına kadar. Davanın 24 Ocak 2022 tarihli celsesi öncesi, tutuklu bulunan komutanların avukatlarından Aykanat Kaçmaz, Çalışkan’ı kolundan tutup mahkeme kapısına kadar getiriyor. E.Tuğg. bizlere aktardıklarını aynen mahkeme heyetine de ifade ediyor. Çalışkan bu süreç için, “Gerçeğin izahını yaptım. İlgili ceza dairesi bu konuyu araştırırken Yargıtay’da yazılı ifade verdim. Ama ne yazık ki, ne mahkemedeki ifadelerimiz, ne de Yargıtay’a verdiğimiz dilekçedeki hususlar kâle alınmadı. Komutanlarımız hâlâ gerçeğe aykırı, haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevlerinde tutukluluk hallerini sürdürüyorlar. Bütün bunlardan dolayı çok üzgünüm. İçimizin acısı derindir.” diyor.

‘HUZUR VE GÜVENLİK İÇİNDE…’

Çalışkan’a son olarak tutuklu bulunan komutanları için yeni yıl dileğinin ne olacağını soruyoruz: Komutanlarımızın yeni yıla sevdikleriyle, özgürlüklerine kavuşmuş bir şekilde girmelerini dilerdim. Sağlık ve huzur içinde olmalarını dilerdim. Bu hukuksuzluğa karşı asil bir şekilde durduklarını biliyoruz. Cezaevindeki komutanlarımızın da, bir an evvel özgürlüklerine kavuşarak; huzur ve güvenlik içinde, sevdikleriyle beraber yeni yıllarına erişmelerini diliyorum. Saygılar ve sevgiler sunuyorum kendilerine.

Çalışkan yeni yıl dileklerini iletirken son sözünü Vural Avar’a ayırmadan edemiyor: Vural Paşam’a tekrardan Allah’tan rahmet diliyorum. Saygıdeğer ailesine, eşi Tuna Albayımız’a başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

Cezaevinde ölümü bekleyen 10 general ve 28 Şubat’ın tankları!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!