Cumhuriyetten günümüze Türk kadını

Cumhuriyetin kurulması ile birlikte kadınlar, birçok alanda geniş haklar elde etti ve iş yaşamında aktif olarak rol almaya başladı. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, Türk kadınların her alanda erkeklerle eşit haklara sahip olabilmesi için çaba gösterdi. Cumhuriyetten günümüze Türk kadınının siyasal hayattaki yeri, sahip olduğu haklar, toplumdaki konumunun zaman içerisinde yaşadığı değişiklikler ile Türk tarihine iz bırakmış kadınlar haberimizde…

featured

Tarihe bakıldığında eski Türk boylarında kadına özel önem verildiği, kadının özgür ve eşit bir toplumsal konuma sahip olduğu görülür. Cumhuriyet döneminden önce Türk kadını, cephede ve cephe gerisinde çeşitli faaliyetlerle Kurtuluş Savaşı’na destek verdi. Mustafa Kemal Atatürk, Türk kadınının Kurtuluş Savaşı’nda verdiği mücadeleyi ve bütün fedakârlıklarını takdir etmiştir ve kadının sosyal, ekonomik ve siyasal konumunu iyileştirici uygulamalar gerçekleştirdi.

Türk kadınları 1980’lerde kurulan Halide Edip Adıvar’ın Derneği ile sesini duyurmaya çalışırken 1933’lerde Belediye meclislerinde ve daha sonra da Büyük Millet Meclisinde kendini gösterdi. Tüm mesleklerde kadın sayısı önceki yıllara oranla hızla arttı. Türk kadını; ağır sanayi, ticaret, zanaat, sanat ve bilim gibi birçok alanda var oldu.

MEDENİ KANUN İLE KADININ HAKLARI KORUMA ALTINA ALINDI

4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu ile Türk kadının evlilik, boşanma ve miras gibi hakları güvence altına alındı. Atatürk’ün önderliğinde ulusal egemenlik temelinde kurulan Cumhuriyetimizin ilk yıllarında yapılan devrim yasalarından birisi olan ‘Medeni Kanun’, kişiler hukuku, aile hukuku, miras hukuku ve eşya hukuku bölümlerinde yer alan kurallarla, kişilerin doğumundan başlayarak ölümünden sonrasına kadar özel yaşam ilişkilerini düzenlemiştir. Laik hukukun simgesi olan Medeni Kanun, hukuk birliğinin yaşama geçirilmesini sağladı.

Medeni Kanun’un yürürlüğe girmesiyle kadınlar, evlenme, boşanma, malvarlığı, miras gibi özel yaşamlarına ilişkin haklar açısından erkeklerle eşit konuma gelmiştir. Medeni Kanun ile evlilik yaşı belirlendi; erkeğin birden çok kadınla evlenebilmesi yerine tek eşlilik ve evlilik birliğinin ‘resmi nikah’ ile kurulması kabul edildi. Bu sayede erkeğin ‘boş ol’ demesiyle boşanma yerine ‘hâkim kararıyla boşanma’ kuralı getirildi. Kadınların ve erkeklerin eşit miras hakkına sahip olması da Medeni Kanun ile kurallaştırılmıştır. Medeni Kanundaki kurallar kadın haklarının güvencesi oldu.

TÜRK KADINI İLK KEZ BELEDİYE SEÇİMLERİNE KATILDI

1930’da kadın ve çocukların korunmasına ilişkin ilk düzenleme Umumi Hıfzısıhha Kanunu ile yapılarak doğum izni düzenlenmiştir. 1933’de Köy Kanunu’nda değişiklik yapılarak kadınlara köylerde muhtar olma ve ihtiyar meclisine seçilme hakları verildi.

Medeni Kanunun verdiği yasal haklar 1933 yılında uygulamaya dönüştürülmüş ve Türk kadını ilk kez Belediye seçimlerine katılmıştır. Bu katılma iki yönlüdür; hem seçebilir ve hem de seçilebilir. Belediye ve İhtiyar Meclisleri artık Türk kadınlarına açıktır. Bu ilk uygulamadan hemen bir yıl sonra, 1934 yılında Türk Anayasası olan Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun 10. maddesi ile 11. maddesi değiştirilmiş ve kadınlara da seçme seçilme hakkı tanınmıştır. 1934 yılında tanınan hakların ilk uygulanması ise 1937 yılında yapılmış ve bu seçimlerde Türk kadını 18 temsilcisi ile Meclise girebilmiştir. Bu sonuç o günkü meclis yüzdesine göre % 4,5’luk bir oran demektir.

TÜRK KADINI SANDIK BAŞINDA

Türk kadınının ikinci kez sandık başına gidişi, sadece yöresel bir yetkiyi paylaşmak için değil, Türkiye Cumhuriyetinin yönetiminde söz sahibi olmak içindir. Bu seçimlerden sonraki ilk toplantıda Büyük Millet Meclisi yeni bir tarzda açılmak durumundaydı. Bu nedenledir ki, Ulu önder Atatürk, Meclisi açış konuşmasına, diğer konuşmalarında olduğu gibi “ Efendiler” veya “ Baylar” diyerek değil, “ Bayanlar ve Baylar” diyerek başlıyordu. Çünkü mecliste artık kadınlar da yerlerini aldı. Bundan sonra, zaman zaman yasal bazı değişiklikler olacak ve Türk kadınları, hak ettikleri haklarını, uyguladıkları bazı yetkileri, yasal olarak da kabul ettirdi.

Kadınlar siyasal hakları çıkarılan kanunlarla 1930’da yerel seçimler, 1934’te ise genel seçimlerde elde etti, seçme ve seçilme hakkına sahip oldu. Bu kanunlarla kadının konumu, “tebaadan yurttaşa geçiş, karşıt cinsle eşit statüye ulaşma” olarak kavramsallaştırıldı. Bunda Türk kadınının verdiği mücadelenin yanı sıra Türk Devriminin önderi olan Mustafa Kemal Atatürk de önemli rol oynadı. Özellikle, Atatürk’ün girişimi ile 5 Aralık 1934’de Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile kadınların ilk kez oy kullanmasının ve aday olabilmesinin önü açıldı, Türkiye, Fransa ve İtalya’dan 11, Romanya’dan 12, Bulgaristan’dan 13, Belçika’dan 14, İsviçre’den ise 36 yıl önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıdı.

1936 yılında kadınların çalışma hayatını iyileştiren İş Kanunu yürürlüğe girdi. Bu kanun sayesinde kadınlara istedikleri işte çalışabilme hakkı tanındı. 1937’de ise Kadınların ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılması 1935 tarihli 45 sayılı ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) sözleşmesi ile yasaklandı.

TÜRK KADINI VE EĞİTİM

3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile kadının da erkekle birlikte öğrenme imkânlarından eşit olarak faydalanması sağlandı. Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitimin temel kanunu kabul edilmiş ve daha sonra çıkarılan kanunlara esas teşkil etti. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim kurumlarının tamamı Milli Eğitim Bakanlığına bağlandı. Eğitimde birliğin sağlanması ve laikliğin temel alınması için Tevhid-i Tedrisat Kanununa ihtiyaç duyuldu.

1933 yılında Kız çocuklarına meslekî eğitim vermek amacıyla Kız Teknik Öğretim Müdürlüğü kurulmuştur. Kız ve erkek çocuklarının eşit haklarla öğrenim görmesi, ilköğretimlerde başlamıştır. Daha sonra orta öğretim izlemiş ve Harp Okulları dışında tüm ortaokul ve liselerde karma eğitim başladı.

1989 yılında ise İçişleri Bakanlığı kaymakamlık sınavlarına kadınların da alınacağını duyurdu.

TÜRK TARİHİNE İZ BIRAKMIŞ KADINLAR

Direnişte bir kadın Nene Hatun

Nene Hatun, ‘Evladım anasız yaşayabilir ama vatansız yaşayamaz’ dedikten sonra 3 aylık olan oğlunu bırakıp direnişe katıldı. Rus askerlerin 8 Kasım 1877 gecesi Aziziye Tabyası’nı ele geçirdiği haberinin Erzurum’da sabah ezanında minarelerden duyurulması üzerine Osmanlı askerine yardım için taş ve sopalarla mücadeleye giren şehir halkına katıldı. Erzurum’daki halk direnişinin simgesi hâline gelen Türk kadın kahraman Nene Hatun, 1955’te Türk Kadınlar Birliği tarafından Yılın Annesi seçildi ve Türkiye’de “Yılın Annesi” unvanı verilen ilk kadın oldu. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından “3. Ordunun Nenesi” unvanı verilmiştir.

İlk kadın Doktor Safiye Ali

Safiye Ali, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın doktoru ve tıp eğitimi veren ilk kadındır. Safiye Ali, Balkan Savaşları sırasında cepheden gelen yaralı askerleri görerek doktor olmaya karar verdi, Maarif Vekili Şükrü Bey’in yardımları ile tıp eğitimi almaya Almanya’ya gitti. Kadın ve çocuk hastalıkları alanlarında eğitim gören Safiye Ali yurda döndü ve Cağaloğlu’nda açtığı klinikte hizmet verdi. Yurt dışında düzenlenen tıp kongrelerinde Türkiye’yi temsil eden başarılı Doktor Safiye Ali, Türk kadınının seçilme hakkı için de mücadele etti.

Dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen

Sabiha Gökçen, Türkiye’nin ilk kadın pilotlarındandır ve dünyanın ilk kadın savaş uçağı pilotudur. Genç yaşta ailesini kaybeden Sabiha Gökçen Mustafa Kemal Atatürk’ün sekiz manevî evladından biridir. Sabiha Gökçen’e ‘Gökçen’ soyadı, 1934 yılında Atatürk tarafından verildi.

Çankaya İlkokulu ve İstanbul Üsküdar Kız Koleji’nde eğitim gören Sabiha Gökçen, 1935’te Türk Hava Kurumu’nun Türk Kuşu Sivil Havacılık Okulu’na girdi. Ankara’da yüksek planörcülük brövelerini aldı. Gökçen 7 erkek öğrenci ile birlikte Kırım Rusya’ya gönderildi ve orada yüksek planörcülük eğitimini tamamladı.

936’da Eskişehir Askeri Hava Okulu’na girdi ve burada aldığı özel eğitimden sonra askeri pilot oldu.
Başarılı kariyeriyle Türk tarihine adını altın harflerle yazdıran Sabiha Gökçen, uçuş kariyeri boyunca otuz ikisi muharebe görevi olmak üzere 8000 saat civarı uçuş gerçekleştirdi.

“Dünya Tarihine adını yazdıran 20 Havacıdan biri” seçilen Gökçen bu ödüle layık görülen ilk ve tek kadın havacı oldu. Ayrıca 1953 ve 1959’da davet üzerine ABD’ye giden Sabiha Gökçen, Türk toplumu ve Türk kadınını tanıttı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın muhtarı Gül Esin

Gül Esin, 1933 yılında 32 yaşında iken yedi erkek adaya karşı yarıştı ve yaklaşık 500 oy alarak oy çokluğuyla muhtar seçildi. İki yıl süreyle muhtarlık yapan Gül Esin, kahvehanelerde kumar oynamayı yasakladı, çocukların okula yazdırılması, kadınların sosyal hayata hazırlanması, kız kaçırma olaylarının önlenmesi ve nikâh işlerinin düzene sokulması gibi konularda çalıştı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın bakanı Prof. Dr. Türkan Akyol

1928’de İstanbul’da doğan Türkan Akyol, babasının kurmay subay olması nedeniyle ilköğrenimini Anadolu’nun farklı köylerinde okuyarak bitirdikten sonra, 1947 yılında Erenköy Kız Lisesi’nden mezun oldu. 1953 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 1954 yılında Tıp Fakültesinde asistanlık kadrosuna atandı. Daha sonra 1965’de doçentlik, 1970’de de profesörlük kadrosuna yükseldi.

ATATÜRK’ÜN KADINLARLA İLGİLİ SÖZLERİ

Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Kadınına verdiği önem söylediği bazı sözlere şöyle yansıdı:

“Dünyada hiçbir milletin kadını ‘Ben Türk Kadınından fazla çalıştım, Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Türk Kadını kadar emek verdim’ diyemez!”

“Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın”
“Dünyada her şey kadının eseridir.”

“Daha emin ve daha doğru olarak yürüyeceğimiz bir yol vardır: Büyük Türk kadınını çalışmamıza ortak kılmaktır.”

“İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki; bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki; bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?”

“Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir.”

“Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok; ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır.”

Dünyada milletler arası ilk kadın kongresi 18 Nisan 1935’de Atatürk’ün himayesinde İstanbul’da toplanmış ve bu kongreye dünyanın dört bir yanından gelen kadınlar katılmıştır. Atatürk “Milletler arası İlk Kadın Kongresi” delegelerine şöyle seslenir:

“Türk kadınının dünya kadınlığına elini vererek dünyanın barış ve güveni için çalışacağına emin olabilirsiniz.”

Cumhuriyetten günümüze Türk kadını

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Cumhuriyet gitmis Günümüz kalmis ! Namussuzluk devri !

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!