Dede Bush’tan Azak Taburu’na: Ukrayna nazilerinin tarihsel kökeni

Özer Çetinkaya yazdı...

featured

21 Mayıs günü Ukrayna savaşının kırılma anlarından biri yaşandı. Rus Savunma Bakanlığı, Ukrayna’nın Azak Denizi kıyısındaki liman kenti Mariupol’de Rusya ordusunun ablukası altında olan Azovstal fabrikasındaki son Neo-Nazi Azak Taburu askerinin teslim olduğunu açıkladı. Mayıs ortasında başlayan çözülme 2 bin 500’e yakın Azak askerinin liderleriyle birlikte teslim olmasıyla sonuçlanmış oldu.

İki gün sonra Soğuk Savaş’ın en kilit stratejistlerinden, eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu toplantıları için kürsüdeydi. Kissinger, “Rusya’ya toprak verilmesi karşılığında Ukrayna’da barış” teklifinde bulunuyordu. Kissinger’ın iddiası “Rus zaferinin Avrupa’da istikrarsızlığa yol açacağı” yönündeydi. Bu iki gelişme elbette birbirinden ayrı düşünülemezdi.

Zira Kissinger, 5 Mart 2014’te yani Kırım’ın Rusya’ya bağlandığı günlerde, Washington Post’ta yayımlanan makalesinde, olayların “Batı ile Rusya arasındaki baskı döngülerini tekrarlayacağını” ifade ediyordu [1]. Aslında bu döngünün sistemli işleyişi I. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasına, yani Nazi iktidarına kadar uzanıyordu.

BATI’NIN NAZİ KARTI

Kissinger gibi ABD devlet aygıtındaki pek çok karar vericinin kökleri Avrupa Yahudiliğiyle teolojik ve pratik olarak bağlıdır. Kiminin Neo-Con, kiminin Troçkist olarak tarif ettikleri bu yeni sınıfın ideolojik yaklaşımı, kendisi de bir Alman Yahudisi olan Leo Strauss’un fikirlerine dayanır. Strauss; Paul Wolfowitz, Richard Perle, Bush ailesi gibi ABD yönetimindeki elitlerin ilham aldıkları hocasıdır. 20. Yüzyılın başında Nazilerden kaçarak ABD’ye yerleşmesine rağmen, bu göç hikâyesini ilginç yapan, Leo Strauss’un Nazizm’i derinden etkilemiş olan siyaset felsefecilerinden Carl Schmitt’in tavsiye mektubuyla Rockefeller bursu almaya hak kazanmasıdır. Leo Strauss, tıpkı hocası Carl Schmitt gibi parlamenter demokrasiye inanmaz ve düşman kavramına yüklediği önemle otoriterliğe kadar uzanır. Bu yüzden ABD entelektüel camiasında kendisi Godfather of Fascism, yani Faşizmin Babası olarak anılır. Anglo-Sakson devlet aklını Ukrayna Nazilerine bağlayan kökler bu fikri temel üzerine bina edilmiştir. Nazileri batı kapitalizminin Avrupa’daki sopası haline getiren de bu yaklaşımdı.

POLONYA KÖPRÜSÜ

Bugün Ukrayna üzerinden yaşanan meydan okumanın ön cephesinde Neo-Nazi Azak Taburu varsa, arka cephesinde de Strauss’un ideolojisi ve batılı devletlerin muazzam silah, mühimmat, askeri teçhizat ve istihbarat transferleri var. Bugün İtalya’dan kalkan NATO’nun AWACS uçakları (FORTE11/12) Odessa-Köstence arasında istihbarat topluyor. ABD yapımı yüksek irtifa (HALE) insansız hava aracı Karadeniz semalarında, Kırım-Odessa arasında casus uçuşu yapıyor. İngiliz Hava Kuvvetlerine ait RRR 7229 kodlu uçaksa Soçi-Novorossisk arasında aynı faaliyeti yürütüyor. Rus birlikleriyle ilgili toplanan istihbarat anlık olarak Ukrayna’ya aktarılıyor.

Almanya’daki NATO üslerinden kalkan kargo uçakları ile İngiltere’den kalkanlar Romanya’nın Köstence, Polonya’nın Mielec ve Rzeszow havaalanlarına askeri teçhizat ve mühimmat taşıyor. Malzemeler Chinook ve Skorsky helikopterleriyle Ukrayna sınırına taşınarak ormanlık alandan sivil araçlarla cephe hattına ulaştırılıyor. Azak Taburu’na gönderilen silahlar arasında Javelin tanksavar füzeleri ve Stingerler de var. ABD Başkanı Biden, 16 Haziran’da Ukrayna’ya bir milyar dolarlık yeni sevkiyat yapacaklarını duyurdu. Henüz NATO üyesi olmayan İsveç’in Hava Kuvvetleri’ne ait SVF 645 kodlu uçak ise Ukrayna-Polonya sınır hattında sürekli devriye ve gözetleme uçuşu yapıyor.

Tarihin cilvesine bakın ki; bundan tam 83 yıl önce de Polonya, Nazi Almanyası’nın bugünkü Ukrayna topraklarına karşı düzenlediği harekatın ana karargahlarından biriydi.

12 Eylül 1939’da Wehrmacht birlikleri Varşova önlerindeydi. Hitler trenle Polonya’ya geçti ve Ukrayna’daki Polonyalıların geleceği ile ilgili gizli bir toplantı yaptı. Hitler’in planı Asya ile Avrupa arasında III. Reich’a bağlı tampon bir bölge oluşturmaktı. Berlin’e bağlı bu kukla devletin sınırları Litvanya’nın başkenti Vilnius’tan Galiçya ve Ukrayna oblastı Volyn’e kadar uzanacaktı. Nazi Gizli Servisi Abwehr’in şefi Wilhelm Canaris, Dışişleri Bakanı Ribbentrop’a Ukrayna milliyetçilerini örgütleyerek bir isyan başlatmayı, Polonyalılar ve Yahudilere yönelik yeni bir imha politikası uygulamayı önerdi. “Canaris Muhtırası” olarak bilinen bu konuşmanın ve alınan kararların belgeleri 1945’te Nürnberg Mahkemeleri’ne kanıt olarak sunuldu ve Canaris’in idamında belirleyici oldu.

1. Dünya Savaşı’nın ilk günlerinde eski ABD Başkanı George Bush’un Dedesi Senatör Prescott Bush, Hitler’i finanse eden Alman sanayici Fritz Thyssen’e destek sağlıyordu. Dede Bush, Thyssen’in ABD’deki çıkarlarını temsil eden New York merkezli Union Banking Corporation’ın (UBC) direktörüydü. Bush ayrıca Thyssen’in varlıklarının dünya çapında hareket etmesini sağlayan çok uluslu bir paravan şirketin yönetim kurulundaydı.

Bush, UBC kanalıyla Almanya-Polonya sınırındaki maden zengini Silezya’da yerleşik Consolidated Silesian Steel Company (CSSC) adlı şirkete yatırım yapmıştı. Savaş sırasında şirket, Auschwitz de dahil olmak üzere toplama kamplarındaki Nazi kölelerini madenlerde çalıştırıyordu [2].

NAZİ EĞİTİMLERİ

Bush ailesinin sağladığı nakit akışı ile Polonya madenlerinden çıkartılan çelikle büyüyen Nazi savaş makinası Ukrayna Nazilerini Komarne, Kirhendorfe Gakeshteyne ve Abvera kamplarında eğitmeye başladı. Aralık 1939’da hareketin Krakow şubesinin başkanı Stephan Bandera ve ona bağlı Andrey Melnik Ukrayna’da isyanı hazırlamak için kurye gönderse de bu kişi Sovyet Gizli Servisi NKVD tarafından yakalandı.

Ocak 1940’ta Bandera ilk ekibini, bugün Azak Taburuna lojistik sağlayan güzergah üzerinden Ukrayna’ya göndermeyi başardı. 10 Şubat 1940’ta Stepan Bandera Polonya Krakov’da Ukrayna Milliyetçileri Örgütü’nü kurdu.

1941 baharında Nazi Almanyası Sovyetler Birliği’ne saldırı planları hazırlarken, Stepan Bandera da Krakov’da Ukrayna Nazilerini eğitmekteydi. 22 Haziran 1941’de Nazilerin Sovyetler Birliği’ne saldırmasının hemen ardından Banderacılar 30 Haziran’da sözde Ukrayna devletini ilan ettiler. Ekim 1942’de resmî adıyla Ukrayna İsyan Ordusu’nu örgütlediler.

Ukraynalı Naziler bundan sonra Lviv merkezli olarak özellikle Polonya, Belarus ve Ukrayna topraklarında etnik gruplara karşı sistemli bir soykırım, tecavüz ve yağma hareketlerine başladılar. Soykırım hareketinde ırkçıların en önemli hedefi Polonyalılar, Yahudiler, Beyaz Ruslar ve Ruslar’dı. Banderacılar, kimi kayıtlara göre 15, kimi kayıtlara göreyse 35 bin Yahudi’nin katledilmesinde başrolü oynadı. Naziler savaşı kaybedince Ukraynalı müttefiklerinin ana kadrosu da kaçarak batıya sığındı.

CIA’YA DEVREDİLEN İLİŞKİLER AĞI

İkinci Dünya Savaşı sırasında, Nazizm teorisyeni ve Doğu Bakanı (Ostminister) Alfred Rosenberg, Sovyet halklarının Hitler adına ayaklandırılması işini Letonyalı Gerhard von Mende’ye emanet etmişti. Savaş kaybedilince Von Mende CIA safına geçti ve yeni bir model tasarladı. Von Mende, kendisiyle birlikte CIA saflarına geçen Stepan Bandera’nın da koordinasyonunu sağlıyordu.

Washington’da Başkanlar Truman ve ardından Eisenhower, Sovyetlere karşı psikolojik savaşa odaklanmaya karar verdiler. CIA, Münih’te Radio Liberty’yi kurdu ve Gerhard von Mende’yi bu iş için tekrar göreve çağırdı. Stepan Bandera’yı bu faaliyetler için MI6 ve CIA’e işe alan da Reinherd Gehlen ile birlikte Mende’ydi. Stepan Bandera’nın eski yardımcısı ve Nazilerin atadığı Ukrayna Başbakanı Yaroslav Stetsko, II. ABN’yi (Anti Bolşevik Milletler Bloku) Soğuk Savaş sırasında, bu sefer ABD’nin hizmetine sundu.

ABN’nin merkezi, Stepan Bandera ve Yaroslav Stetsko’nun sabotaj operasyonları yürüttüğü Münih’teydi. ABN’nin başkanı, Kuzey Atlantik Konseyi’nin eski başkanı Dane Ole Bjørn Kraft’tı. ABN, Nicolas Sarkozy’nin büyükbabası Frank Wisner ve ünlü İngiliz casus Kim Philby’nin gözetiminde çeşitli operasyonlar planladı. Ancak Philby KGB’ye bilgi sızdırıyordu ve operasyon başarısız oldu.

MAİDAN’A DÖŞENEN TAŞLAR

Yaroslav Stetsko’nun patronlarından biri olan Lev Dobriansky, ABD’nin Bahamalar büyükelçisi olurken, kızı Paula Dobriansky, George W. Bush yönetiminde Demokrasiden Sorumlu Dışişleri Müsteşarı olarak görev yaptı.

1932-33’te yaşanan büyük kıtlığın Ukrayna halkını ortadan kaldırmak adına kasıtlı yapıldığı propagandasını yaymak için yürütülen tarih araştırmalarını finanse eden Paula Dobriansky’ydi. Avrupa Parlamentosu 2008’de bu görüşleri onayladı. Sonrasında Paula Dobriansky Reuters ajansında üst düzey görevlerde bulundu. 2014’te ise Ukrayna’da yaşanan Maidan darbesi sırasında aktif faaliyetler yürüten ABD’nin sivil görünümlü örgütü National Endowment for Democracy (NED)’in başkan yardımcısıydı.

Başkan Ronald Reagan ve Başkan Yardımcısı George H. Bush, 1983 yılında Beyaz Saray’da Yaroslav Stetsko da dahil olmak üzere eski Ukrayna Nazilerini ağırlamıştı. Reagan o görüşmede şöyle diyordu: “Davanız davamızdır.” Varşova Paktı’nın dağılması ve eski Sovyet devletlerin bağımsızlığına kavuşmasıyla birlikte Banderist Nazi milisleri kamusal alanda tekrar ortaya çıktılar. Soğuk Savaş döneminde ebeveynlerinin işbirliği hatırına Batı desteği sağladılar. Batının gerekçesi ise Rusya’yı çevrelemekti.

8 Mayıs 2007’de Ternopol’de, Nazi gruplar Rusya’ya karşı birlikte savaşmak için ortak bir cephe kurdu. Bu cepheye Çeçenistan’da savaşan Dmytro Yarosh başkanlık ediyordu. Yarosh, “Beyaz Führer” lakaplı Andriy Biletsky ile birlikte Maidan darbesine öncülük eden Sağ Sektör ve Azak Taburu’nu yarattı. Bu iki paramiliter yapı 2014 Maidan Darbesi’ne giden sürecin en önemli sokak gücü ve ana yönlendiricisiydi. Maidan Darbesi’nden sonra da bu gruplar kimi bağımsız olarak kimi de Ukrayna ordusu içinde Ukrayna içinde silahlı saldırılara giriştiler. Bu saldırılar yalnızca askeri hedeflere yönelik değildi. Sivillere yönelik de çok sayıda katliam gerçekleştirildi. Ukrayna Ordusu’na dahil edilen Azak Taburu bunların en önemlilerinden biriydi. Bugün Neo-Nazi grubun yaratıcısı Dmytro Yarosh, 2 Kasım 2021’den beri Ukrayna ordusu başkomutanı General Valerii Zaluzhnyi’nin askeri danışmanı olarak görev yapıyor.

KURUMSAL YAPI

Ukrayna’nın bağımsızlığından sonra okullarda okutulan tarih kitapları NED’in gözetiminde adım adım değiştirildi. Bandera, Melik ve Stetsko’nun birer kahraman oldukları, ülkelerinin ancak Naziler sayesinde bağımsız olduğu öğretildi. Bandera gibi Nazi liderlerin heykelleri dikilmeye başlandı.

Her yıl binlerce çocuk ve genç, tıpkı Hitler Gençliği Hitlerjugend gibi Banderistlerin “yaz kamplarına” katılıyor ve zafer sloganları atıyordu. Bir kısmı Kanada, Fransa, Almanya, Polonya, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki askeri akademilerde eğitim aldı. 2019’da ideolojilerini yayan gizli bir örgüt olan Centuria’yı oluşturdular. Örgüt üyeleri, Nazi döneminde Josef Mashchak tarafından yazılan “Ukrayna Milliyetçilerinin Duası”nı okuyordu. Gamalı Haç ve Danimarka Güneş Hacı gibi simgeleri kullanıyorlar ve en yüksek Nazi devlet adamlarının dahil olduğu Thule Tarikatı’nın metinlerine atıfta bulunuyorlardı. Azak Taburu’nun kullandığı Nazi sembolleri de bu gelenekten geliyordu.

18 Kasım 2020’de BM Genel Kurulu, “Nazizm, neo-Nazizm, çağdaş ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile mücadele” konulu bir kararı kabul etti. Tüm BM üyeleri lehte oy kullanırken, yalnızca ABD ve Ukrayna aleyhte oy kullandı.

Ukrayna Nazilerinin 100 yıllık bu köklü geçmişi, birkaç aşırılıkçının anlık eylemlerinin ötesinde kurumsal ve uluslararası bir karakter taşıyor. Bu durum yalnız Ukrayna ya da Baltık bölgesinin değil, tüm Karadeniz havzasının istikrar ve güvenliğini tehdit ediyor.

[1] https://www.washingtonpost.com/opinions/henry-kissinger-to-settle-the-ukraine-crisis-start-at-the-end/2014/03/05/46dad868-a496-11e3-8466-d34c451760b9_story.html

[2] https://www.theguardian.com/world/2004/sep/25/usa.secondworldwar

 

Dede Bush’tan Azak Taburu’na: Ukrayna nazilerinin tarihsel kökeni

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 18 Haziran 2022, 14:03

    Çok doğru ve can alıcı saptamalar. Ukrayna’da yaşananlara bu pencereden bakmak olmazsa olmaz.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!