Ege Üniversitesi’nden yakın arkadaşları yazdı: İyi ki doğdun Fırat

6 yıl önce hayatını kaybeden Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun Ege Üniversitesi’nden arkadaşları yazdı: İyi ki doğdun Fırat…

VERYANSIN TV

Ege Üniversitesi Tarih bölümü öğrencisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun hayatını kaybetmesi üzerinden 6 yıl geçti. 30 Aralık da Fırat’ın doğum günü. Ege Üniversitesi’nden Fırat’ın arkadaşları doğum günü nedeniyle Veryansın Tv’ye bir yazı gönderdi.

İşte o yazı:

“Tarih 20 Şubat 2015, yer Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi. Adına “çözüm denilen ihanet süreci” had safhasında. Türkiye’nin her yerinde üniversitelerde, sokaklarda, meydanlarda bölücü terör örgütü PKK’nın dönemin hükümetinin izni ve onayıyla serbestçe ihanet içerisinde gezebildikleri bir gün. Medyada her gün bu olaylar “Karşıt görüşlü öğrenci olayları” olarak lanse ediliyordu. Satılmışlar vatanseverliği karşıt görüş olarak kabul ediyorlardı. Edebiyat Fakültesinde vatan hainleri yine pusu kurmuşlar kavga var. Ortaya bütün endamıyla bir bozkurt çıkıyor! O, tarih bölümü öğrencisi, bugün adını kendini her Türk hissedenin bildiği yiğit bir şehit, FIRAT YILMAZ ÇAKIROĞLU!

Fırat Yılmaz Çakıroğlu her Türk evladı gibi ihanetin karşısında dimdik durabilen, inandığı değerler uğruna vazgeçebilme erdemine sahip yiğit bir insandı. Vazgeçti diyemeyeceğim çünkü sonuna kadar mücadele etmeyi kendisine şiar edindi. Bugün doğum günü. 6 yıl geçti üzerinden. O altı yıl bize altı asır gibi geldi. Onunla birlikte kutlayamadığımız doğum günlerinin sayısı bir asır daha arttı. Öğretmen olacaktı belki. Belki akademisyen olacak öğretmenler yetiştirecekti. Türk’ün şanlı mazisinden bahsederken yine kendinden geçecek, Ağrı Dağı kadar dik başıyla, şimşekler gibi zekasıyla, o gür ve haksızlığa, zulme karşı haykıran sesiyle kendisi gibi nice vatan evlatları yetiştirecekti. Bir sevdiği vardı Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun. Dilaver Cebeci’nin “Kahrolayım sevmedim Ülküden başkasını, bir de seni çok seviyorum” dizelerinde anlattığı hakiki sevgiyle sevdiği.  Güzel yarınlarının hayalini kuruyor “Ne Amerika Ne Rusya Ne Çin Her Şey Türklük İçin” diye bağırırken evlatlarına güçlü ve müreffeh bir ülke bırakmak istiyordu.

O ihanet içindeki hainler, derslere giderken saldırırlardı ama Fırat Çakıroğlu onların hiçbirinden çekinmez üzerlerine yürürdü. Edebiyat Fakültesi bahçesini PKK kampına çeviren ‘öğrencilerin’ arasından geçip derse gitmek zorunda kalıyordu. PKK’lı sözde öğrencilerin kalabalık ve saldırgan olması onu hiç yıldıramıyordu. Çünkü hiçbirinden korkmuyordu. Aksine Fırat’ı gördüklerinde onlar tedirgin oluyordu. Hainliklerini bildiği için tedbiri de elden bırakmıyordu. Bu sıkıntı sürece rağmen imanı ve neşesi tamdı. Bornova Ülkü Ocakları üniversite teşkilatının toplanma yeriydi. Ocak’ta bir ev ortamındaki samimiyet sıcaklık oluşturulmuştu. Bundan dolayı da Ege Üniversitesi Ülkücülerinin adeta eviydi. Tüm faaliyetler orada yapılır, tüm üzüntüler ve sevinçler de orada paylaşılırdı. Birbirine sıkı sıkı sarılan ve kardeşliğini mücadele ile taçlandıranların eviydi, yuvasıydı, ocağıydı. Salonunda ülkücü şehitlerin fotoğrafları asılıydı. Ağabeylerinin mücadelelerini böylelikle her zaman hatırlarlardı. Fırat da fotoğraflara bakıp iç geçirir, geçmiş mücadelede hayatını kaybetmiş ağabeylerini anardı. Her biri dünyanın en güzel suretlerine sahipti ama Fırat özellikle Ali Bülent Orkan’ın fotoğrafını baktıkça “Ne kadar yakışıklıymış” derdi. Ali Bülent Orkan gibi arslan yürekli çelik bilekliydi.

Sıkıntılı dönemler arttıkça bir gün ocakta sohbet ederlerken yine kaybettiğimiz ülkücüleri konuşuyorlar. Fırat; “Bir gün şehit olursam beni unutmayın, Fotoğrafımı buraya asın” diyor arkadaşlarına. Arkadaşları da espri ve gülümsemeyle “Biz seni unuturuz” diyorlar. O da “Yok öyle unutmak. Kolay mı beni unutmak” diyerek cevap veriyor. Tabii arkadaşları” Fırat sen şehit olma. Biz de senin fotoğrafını asmak zorunda kalmalıyım” diyerek üzüntüyle cevap veriyorlar.

Bu olayın geçtiği zamandan sonra sohbette bulunan arkadaşı ile Bornova Büyükpark’tan meydanda bulunan ocağa doğru yürürken, arkadaşı okulun durumuyla ilgili Fırat ile konuşuyor. Ona “Başkanım dikkat et. Bunlar hain ve kahpe. Seni pusuya düşürmesinler” diyor.

Fırat da “Başkanım ne olacak Allah var gam yok. Bir canım var onu vatan uğrana veririm” diyerek karşılık veriyor.

Bu yaşanan olaydan kısa bir süre sonra Edebiyat Fakültesi bahçesinde kurulan kahpe bir pusuda şehit düştü. Sanki şehit düşeceğini anlamış gibi son dönemlerinde tüm arkadaşlarıyla tek tek fotoğraf çekildi, şehitlikten bahsetti.

Bugün Fırat olmadan, Fırat’ın kutladığımız bizlere altı asır gibi gelen altıncı doğum günü. Fırat Yılmaz Çakıroğlu ismi artık Türk milletinin bütünleştirici, birleştirici bir mihenk taşıdır.

Doğum Günün Kut’lu Olsun Fırat, O çok sevdiğin Ülkücü ağabeylerimize, Senden önce Senden sonra, senin gibi bu vatan için, Türk milleti için can vermiş bütün şehitlerimize selam söyle. Biz seni hep gülen yüzünle, masumiyetin ve korkusuzluğunla, fedakarlığınla hatırlıyoruz.

Türk Milleti sana minnettardır. Ruhun Şad Olsun.”