Yunan amiralden Türkiye uyarısı: Hazırlıklı olmalıyız!

Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz hamlelerine karşı çözüm arayan Yunan Amiral, Türklerle ‘hibrit savaş’a girilmesi gerektiğini söyledi.

Yunanistan’da yayın yapan Liberal isimli sitede emekli Yunan Amiral Dimitris Caylas, “Türkiye’nin savaşmadan zafer kazanma çabaları” başlıklı bir makale kaleme aldı. Türkiye’nin Yunanistan’a güç gösterisi yaptığını belirten Yunan Amiral hükümete, yeni savaş taktiklerinin geliştirilmesi gerektiğini belirtti. Türkiye’nin hamlelerinden ve güç kullanma tavrından rahatsız olan amiral, Yunan hükümetine çözüm önerileri sunuyor.

Yunan Amiralin yazdığı yazının ilgili kısmı şöyle:

“1952 yılında NATO ittifakına katılmasından beri Türkiye coğrafi konumunun avantajını kullanmaktadır. Soğuk Savaş yıllarında Sovyet Rusya ile olan sınır yakınlığı ve onu caydırmaktaki önemi, ayrıca Ortadoğu bölgesine hâkimiyeti Türkiye’nin Avrupa’nın güvenliğini sağlama rolü üstlenmesine yol açmıştır. Bu kapsamda Kıbrıs’ta yaşanan işgal ve Yunanistan ile çatışma boyutuna gelen ilişkilere rağmen, NATO stratejik öneminden dolayı bu müttefiki ile işbirliğini sürdürmüştür.

‘RUSYA’YA YAKINLAŞMA NATO’NUN PLANINI DEĞİŞTİRDİ’

Bununla beraber son dönemde Türkiye’nin Rusya yaklaşma stratejisi izlemesi NATO’nun uzun vadeli planlarındaki düşüncelerde değişikliğe yol açmıştır. Buna paralel olarak Türkiye özellikle Helenizm karşısında hibrit savaş taktikleri uygulamakta ve sürekli barışı bozmakla tehdit etmektedir. Gözüken odur ki, bu tarz savaş taktiklerini klasik savaş anlayışıyla karşılayamayız.

HİBRİT SAVAŞIN NEDENİ: TÜRKLER

Yunanistan bugün neden hibrit savaş konusunda konuşmaktadır, cevabı çok açıktır: Türkler.

Çünkü Türkler bir yandan göçmen kartını diğer yandan ise deniz ve hava vasıtalarını yoğun bir şekilde kullanarak Yunanistan’ı güçle tehdit etmekte, ayrıca Ege ve Doğu Akdeniz’de kendilerince yetki alanları ortaya çıkartmaktadırlar. Tabii ki bunun bir amacı Yunanistan’ın yetki alanlarını gerileştirmek ve böylece soru işaretleri yaratmaktır. Böyle bir fikri tehdit karşısında Helenizm nasıl hareket edecektir?

Türkiye’ye böyle davranma kolaylığını veren husus Türklerin uluslararası hukuku göz ardı etmeleridir. Onlara göre barışla savaş arasında büyük bir gri alan vardır ve bu alan güç kullanımı, tehditler veya yalanlarla doldurulmaktadır. Buna karşılık bizim kendimize şu soruları sormamız gerekmektedir. Tehdit algımız ve milli güvenlik konusundaki düşüncelerimiz yalanla gerçeği ayırabilecek kadar gelişmiş midir?

Bu konuda anlamamız gereken gerçeklerden biri de NATO ilişkilerden bağımsız olarak Türk-Yunan ilişkilerinin farklı boyutlara evrildiğidir. Türklere göre İki tür devlet vardır. Bunlardan birincisi kendilerinin hırslı hegemonik gücünü kabul eden, diğeri ise kendilerine rakip olan devletlerdir. Bu kapsamda Türk düşüncesine göre bu iki tarz arasında bir seçim yapmak gerekmektedir ve bunu gerçekleştirmek için güç veya hibrit savaş sıklıkla kullanılmalıdır.

BİLGİ KAYNAKLARINI ETKİN KULLANMAK

Hibrit savaş yeni bir kavram değildir, uygulaması da yeni değildir. Bununla beraber Türklerin bu tehdidi ile başa çıkmak için yapmamız gereken birinci olarak öncelikli bilgi kaynaklarımızı daha etkin kullanmak, Türklerin hareketleri ve niyetlerini daha açık bir şekilde değerlendirebilmektir. Bunun için özellikle Türk hibrit savaşına karşılık verecek bir yapının kurulması gerekmektedir. Ayrıca NATO ve Avrupa birliği ile ilişkileri sürdürmek Türk hibrit savaşının gücünü Kırmak ta bizim için önemli bir etken olacaktır. Bunun yanında NATO ve Avrupa Birliği’nin desteğinin sınırlı olacağı düşünülmeli ve Doğu Akdeniz’de yaşanabilecek jeopolitik değişimlere kendi gücümüzle yapacağımız tatbikatlar yoluyla hazırlıklı olmalıyız.”