Enerji Bakanı Abdülhamid’i övdü… Tarihçi Sinan Meydan’dan itiraz geldi: Bu tamamen cumhuriyetin projesi

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, sondaj gemisine de ismi verilen Sultan 2. Abdülhamid'in yer altı kaynaklarının değerlendirilmesine ilişkin olarak jeolojik haritaların çıkarılması için ciddi bir çaba sarf ettiğini söyledi. Dönmez’in açıklamalarını Veryansın Tv’ye değerlendiren tarihçi Sinan Meydan, “Abdülhamid'in yabancılara teslim ettiği madenleri, petrolleri Atatürk'ün cumhuriyeti millileştirmiştir” dedi. Meydan, “Türkiye'de bir yerli ve milli maden politikasından, petrol politikasından söz edeceksek bunu Abdülhamid'e dayandırmak son derece yersiz. Bu tamamen cumhuriyetin projesidir" diye vurguladı.

featured

MERVE DUMAN / VERYANSIN TV

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez,, Türkiye’nin 4’üncü sondaj gemisine ismi verilen 2. Abdülhamid‘in türbesini ziyaret etti.  Çemberlitaş’ta bulunan türbeye gelen Bakan Dönmez, restorasyonla ilgili yetkililerden bilgi aldı.

Ardından türbe içinde mezarı bulunan Osmanlı padişahları 2. Mahmud, Abdülaziz ve 2. Abdülhamid ile diğer Osmanlı hanedanı mensuplarını ziyaret eden Dönmez, dua etti.  Kur’an-ı Kerim tilavetinin de yapıldığı ziyaret sonrası Bakan Dönmez, açıklamalarda bulundu.

‘HAYATTAYKEN YAPTIKLARI ÇOK ANLAŞILAMIYOR’

Sondaj gemisi filosunun son üyesi Abdülhamid Han’ı ilk görev yerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile uğurlandığını anımsatan Dönmez, “Yörükler-1 lokasyonuna gönderdik. Şu anda hazırlık çalışmaları devam ediyor. Birkaç gün içinde inşallah sondaja başlayacak.” dedi. Sondaj gemilerini ilk görev yerlerine uğurladıktan sonra isimlerine ilham olan padişahların türbelerini ziyaret ettiklerini söyleyen Bakan Dönmez, “Bugün de cennet mekan Sultan Abdülhamid Han Hazretlerinin türbesini ziyaret ettik. Ruhu şad, mekanı cennet olsun. Tarihte öyle şahsiyetler var ki hayattayken yaptıkları çok değerlendirilemiyor, anlaşılamıyor. Sultan Abdülhamid Han da bunlardan biri.” görüşünü savundu.

Abdülhamid’in yer altı kaynaklarının değerlendirilmesine ilişkin olarak da jeolojik haritaların çıkarılması için ciddi bir çaba sarf ettiğini söyleyen Dönmez, “Bugün inşallah denizlerimizdeki keşifte onun da bir işareti olacak. Öyle görüyor ve değerlendiriyoruz. Bu vesile ile Abdülhamid Han Sondaj Gemisi’nde çalışan arkadaşlarımıza da muvaffakiyetler diliyorum. İnşallah çalışmanın sonunda bir keşif olursa milletimizle de paylaşmış olacağız.” ifadelerini kullandı.

SİNAN MEYDAN, VERYANSIN TV’YE YORUMLADI

Tarihçi Sinan Meydan, Bakan Dönmez’in Abdülhamid’le ilgili açıklamalarını Veryansın Tv’ye değerlendirdi. Meydan, “Türkiye’nin yerli milli maden politikası, Mustafa Kemal Atatürk’ün, cumhuriyeti kuranların eseridir. Bunu şöyle anlamlandırmak mümkün; her şeyi Abdülhamid’e bağlayan iktidarın, bor madeni dahil Türkiye’deki bütün yer altı yer üstü kaynaklarını yabancılara teslim eden 19. yüzyıl padişahlarından özellikle Abdülhamid’i ön plana çıkarması anlaşılabilir onların açısından.” ifadelerini kullandı.

‘BÖLGEDEKİ HARİTALANDIRMA ÇALIŞMALARININ ABDÜLHAMİD DÖNEMİNDE YAPILDIĞINI GÖRÜYORUZ’

Meydan, Abdülhamid dönemini şu sözlerle anlattı:

“Abdülhamid döneminde petrolün ve yer altı kaynaklarının önemi keşfedilmiş ve bilinmeye başlanmış durumda. Bu konuda araştırmalar da yapılıyor. Özellikle İngiltere bu konuyla çok yakından ilgileniyor. Özellikle İngilizler Orta Doğu’da petrol bölgelerinde çalışmalar yapıyorlar. Arkeolojik araştırmalar görünümü altında bölgedeki petrol kuyularının, petrol yataklarının ya da yer altı kaynaklarının krokileri, haritaları çıkarılmaya çalışılıyor. Bu alanla belirlenmeye çalışılıyor. Tabii Osmanlı yöneticileri de önce yerel yöneticiler sonra devleti idare edenler bu durumun farkına varıyorlar. Özellikle Musul ve civarında o zaman Osmanlı topraklarına bağlı olan Irak coğrafyasında. Osmanlılar da İngilizlerin bu faaliyetlerini fark ettiklerinde onlar da önlem almaya çalışıyorlar. 18., 19. yüzyılda gerçekten de haritalandırma çalışmaları var. Bunu yapan Osmanlı yöneticileri de var. Abdülhamid de bu konularla ilgileniyor. Bölgedeki haritalandırma çalışmalarının, petrol yataklarının tespiti çalışmaların Abdülhamid döneminde yapıldığını görüyoruz.

‘YABANCILARA PETROL VE MADEN RUHSATI VERDİ’

Fakat burada ilginç bir durum var. Osmanlı İmparatorluğu 1876’da iflas etti. 1881’de Düyûn-ı Umûmiye kuruldu Abdülhamid döneminde. Düyûn-ı Umûmiye, Osmanlı’nın bütün gelir kaynaklarının Batı’ya teslim edilmesi. Yani bunun içinde tütün gelirlerinden tutun da bütün vergi gelirlerine kadar devletin temel gelir kaynakları, alacaklı ülkeler tarafından ipotek ediliyordu bir anlamda. Osmanlı Devleti’nde yabancılar alacaklarını tahsil ederken yer altı kaynaklarına da el koymuşlar, yer altı kaynaklarını da kontrol ediyorlar. Osmanlı Devleti’ndeki petrol maden yataklarının yüzde 75’i hatta daha fazlası yabancıların kontrolü altında ve çıkardıkları petrolün madenin büyük bir bölümünü devlete çok az vergi ödeyerek ülkelerine götürüyorlar. Yani Osmanlı İmparatorluğu’nun bütün yer altı kaynakları, petrolleri ve madenleri yabancı şirketler tarafından çıkarılıyor. 1800’lü yıllardan itibaren Osmanlı Devleti yabancılara maden arama ruhsatı vermiş, petrol çıkarma ruhsatı vermiş. Ve yabancı şirketler Osmanlı Devleti’nde petrol ve maden olan bölgelerde ocaklar kurmuşlar, sondajlar yapmışlar ve çevreyi tamamen kontrol etmeye başlamışlar. Yabancılara petrol ve maden ruhsatı veren isimlerden biri de 2. Abdülhamid. Yabancı şirketlere, 20 yıldan başlayan hatta 99 yıla kadar süren imtiyazlar verilmiş.”

    Sinan Meydan

‘ABDÜLHAMİD’İN YABANCILARA TESLİM ETTİĞİ MADENLERİ ATATÜRK’ÜN CUMHURİYETİ MİLLİLEŞTİRMİŞTİR’

“Mesela Osmanlı Devleti’ndeki bor kaynakları, borasit kaynakları yabancılara bırakılmış. Yabancı şirketler bu madenleri çıkarmışlar ve çok önemli kârlar elde etmişler. Osmanlı Devleti’nde yerli-milli bir maden politikası yok. Abdülhamid’in de yerli-milli bir maden politikası yok. Bu yabancılaşmaya cumhuriyetle son verdik.” diyen Meydan, sözlerine şöyle devam etti:

“Lozan Antlaşması sonrasındaki süreçte milli devlet politikası çerçevesinde, Mustafa Kemal Atatürk her şeyi millileştirdiği gibi bu madenleri ve petrolleri de millileştirdi. Yani 1926’da çıkarılan bir yasa vardır; Türkiye’de çıkan bütün petrol yataklarının, bütün maden kaynaklarının devletin kontrolü altında olduğunu ifade eder. Yabancıların kontrolü tamamen sınırlandırılmıştır. Yabancıların elindeki yer altı kaynakları satın alınmıştır, büyük bir bölümü millileştirilmiştir. Yabancı şirketler yine Türkiye’ye gelip ihale alıp maden çıkarmaya devam etmişlerdir ama Osmanlı dönemindeki gibi başıbozukluk söz konusu değildir. Ve Osmanlı Devleti’ndeki gibi tamamen yabancıların kontrolünde değildir, tamamen devlet kontrol etmiştir. Ve devlet kendi çıkarını ön planda tutarak yabancı şirketlere zaman zaman ruhsat vermiştir ama cumhuriyet, milli petrol ve maden politikasına sahiptir. Yani Abdülhamid’in yabancılara teslim ettiği madenleri, petrolleri Atatürk’ün cumhuriyeti millileştirmiştir. 1935’de Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) kuruldu, Eti Bank kuruldu.”

‘MİLLİ MADEN POLİTİKASINDAN BAHSEDECEKSEK BUNU ABDÜLHAMİD’E DAYANDIRMAK SON DERECE YERSİZ’

MTA’nın kuruluşu, Eti Bank’ın kuruluşu, milli devletçi maden kanunlarının çıkarılması Atatürk dönemindedir ve Türkiye bu sayede kendi petrol kuyularını açmış, rafinerilerini kurmuş ve kendi petrolünü kendisi çıkarmaya başlamıştır. Yok edilen Eti Bank bu amaçla kurulmuştur. Eti Bank yerli ve milli petrol politikasının karargahıdır. MTA ile birlikte bu çalışmalar 1930’lardan itibaren yürütülmüş ve Türkiye, maden ve petrol üretiminde o tarihe kadar görülmemiş rekorlar kırmıştır. Onun için eğer Türkiye’de bir yerli ve milli maden politikasından, petrol politikasından söz edeceksek bunu Abdülhamid’e dayandırmak son derece yersiz. Bu tamamen cumhuriyetin projesidir. Cumhuriyet; limanları millileştirdiği gibi, sanayi kuruluşlarını millileştirdiği gibi, demir yollarını millileştirdiği gibi Türkiye’nin yer altı kaynaklarını da yabancıların elinden alarak millileştirmiştir.”

‘ABDÜLHAMİD, BAZI MADENLERİ VE BAZI PETROLLERİ KENDİ ÜZERİNE YAPTIRMIŞTIR’

Meydan, “Abdülhamid’in maden politikasının ilginç bir ayağı daha var. Bazı madenleri ve bazı petrolleri kendi üzerine yaptırmıştır. Yani petrol gelirlerini, maden gelirlerini doğrudan padişah hazinesine aktarıyor.” ifadelerini kullanan Meydan, şunları söyledi:

“Abdülhamidciler bunu şöyle açıklıyor; “İngiltere o coğrafyaya el koyduğunda bunlar padişahın kişisel mülküdür diye bunlara dokunamazlar.” Bu koca bir palavra. İngilizler işgal ettikleri coğrafyaları bu padişahın mülküdür, bu devletin malıdır diyerek bir tasnife gitmiyor. Ama bugün Abdülhamidciler, Abdülhamid’in kendi hazinesine aktardığı petrol gelirlerini böyle açıklıyorlar. Diyorlar ki, Abdülhamid bu şekilde bunları aslında koruma altına alındı. Böyle bir koruma söz konusu değil. Abdülhamid tahttan düştükten sonra bütün kendi üzerine almış olduğu hisseler onun elinden alınmıştır ve bunların devletin malı olduğu ifade edilmiştir. Abdülhamid’in mirasçıları da hâlâ bu davaların izini sürmektedir.

Sevr Anlaşması’nda padişah mülkü olan ya da padişah iradesiyle saray egemenliği altına alınmış olan toprak parçaları bile geçerli değildir denir. Bu mantıkla Abdülhamid madenleri ve petrolleri kendi hazinesine bağlayarak sanki onları korumuş gibi anlatılır ama bu doğru değildir. Abdülhamid kişisel servetine servet katmıştır. Elde edilen gelir Batı bankalarında istiflenmiştir.”

‘MADEN HARİTALARI ÇIKARILDI AMA NE İŞE YARADI?’

Sinan Meydan sözlerini şöyle noktaladı:

“Türkiye’deki yerli milli petrol ve maden politikasını Abdülhamid’e dayandırmak yersizdir. Abdülhamid döneminde petrol ve maden haritaları hazırlanmadı mı? Hazırlandı. Bu gayet normaldir. Kendi topraklarınızda petrol kaynakları keşfedilmiş, bunu yabancılar keşfetmiş, burası sizin toprağınız ne yapacaksınız? O bölgede çalışma yaptırmayacak mısınız? O bölgede araştırma yaptırmayacak mısınız? Abdülhamid hakikaten araştırmalar yaptırmıştır. Petrol maden haritaları çıkartmıştır. Ama ne işe yaramıştır bu petrol maden haritaları? Elde edilen kaynakların bir kısmı buradan padişahın hazinesine akmıştır, büyük bir kısmı da yabancılara teslim edilmiştir. Türkiye’nin yerli milli maden politikası, Mustafa Kemal Atatürk’ün cumhuriyeti kuranların eseridir. Bunu şöyle anlamlandırmak mümkün; her şeyi Abdülhamid’e bağlayan iktidarın, bor madeni dahil Türkiye’deki bütün yer altı yer üstü kaynaklarını yabancılara teslim eden 19. yüzyıl padişahlarından özellikle Abdülhamid’i ön plana çıkarması anlaşılabilir onların açısından.”

Enerji Bakanı Abdülhamid’i övdü… Tarihçi Sinan Meydan’dan itiraz geldi: Bu tamamen cumhuriyetin projesi

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. abdülhamitten Atatürk alternatifi yaratma çabası beyhude çabadır.neresinden tutarsan tut elinde kalır.İslamcı camianın boşa kürek çekmesi zavallı hezeyanları.

  2. 14 Ağustos 2022, 00:56

    Osmanlı Devleti’nin 20. yüzyıla donanmasız girmesine neden olan bir padişahın adının böyle görkemli bir gemiye verilmesi oldukça ironik. Gerçi padişahçılar buna da bir kılıf bulmuşlar. Bir internet sitesinde padişahın bahriyedeki İngiliz casuslarını etkisiz kılmak için donanmayı Haliç’te bağlı tuttuğunu yazmışlar. Başka bir sitede de bunu tam aksi olarak Abdülhamid’in donanmaya çok sayıda yeni gemi kazandırdığı iddia edilmiş ve tahttan indirildikten sonra kurulan Donanma Cemiyeti tarafından 1910 ve 1912’de alınan savaş gemileri bile onun hanesine yazılmış. Hatta sıkı durun, Yavuz Muharebe Kruvazörünü bile Abdülhamid aldırmışmış. Yerseniz.

  3. 13 Ağustos 2022, 19:32

    Ata’ya alternatifi arıyorlar ama yok ki. Abdülhamit bırakın Ata’ya alternetif olmayı, Osmanlının en büyük sultanı Fatih’e bile alternatif değildir.Osmanlı Türklerin atası değildir, Mete Han’dır bizim atamız, Atatürktür bizim atamız. 600 yıl yabancı kadınlarla çocuk yapıp saltanat süren Osmanoğulları ailesi – hanedanlığı Türk tebayı aşağılamış onların devlet kademesinde yükselmelerini engellemiştir. Onları daha düşük seviyelerde savaş kademelerinde kullanmıştır. En sonunda kaçıp gittiler. Bu cumhuriyeti de o aşağılanan Türkler kurmuştur. O hanedanlık ise kaçıp gitmiştir.

    • 14 Ağustos 2022, 01:02

      Halk Aşıkları boşuna dememiş
      Şalvarı şaltak Osmanlı
      Eğeri kaltak Osmanlı
      Ekende yok biçende yok
      Yiyende ortak Osmanlı diye.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!