Erdoğan aslında Erbakan’ın yolundan mı gidiyor?

1991 Genel Seçimlerinde 11 Ekim 1991 gecesi televizyonda oturuma katılan parti liderlerinin konuşmaları sırasında Necmeddin Erbakan’ın faiz vurgusu yaptığı sahneler bugün de tazeliğini koruyor. Açık oturumda Erbakan’ın tarif ettiği faizci düzende işaret ettiği ‘siyonist’ bankalara faiz ödemek yerine Müslüman ülkelerden borç para alma önerisi dikkat çekiyor.

“Milli Görüş”ün merhum lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan, Bülent Ecevit, Erdal İnönü, Mesut Yılmaz ve Süleyman Demirel’in de katıldığı programda “faizci kapitalist düzen”le ilgili açıklamalarında şunları söylüyor:

“…Yapılan iş şudur: önce bütün satın alınan malların içerisinde ödenen faizler dış borç faizi olarak Amerika’daki siyonist bankalara gidiyor. Oradaki para da Suudi Arabistan ve Kuveyt’in petrol parasıdır. Biz bunlarla iyi münasebet kurup bu paraları çok daha uygun şartlarla yararlanabileceğimiz halde onlardan almıyoruz bu bankalardan alıyoruz ve bunlara senede 8 buçuk milyar dolar faiz ödüyoruz. Sıcak dözivin faizini de hesaba katarak söylüyorum bu rakamı. İşte milletimizi ezen budur. Bu iktidarlar zenginlerden vergi almıyor. Onların parasını senede yüzde 60 faizle hazine bonosu diye alıyor. Sonra yüzde 60 fazlasıyla geri veriyor. Kim ödüyor bunu işte bu şikayeti yapan milyonlar…”

Necmettin Erbakan’ın IMF Dünya Bankası gibi kuruluşları suçlayıp “Suudi Arabistan” ve “Kuveyt” gibi ülkelerden “direkt borç” alınmasını önermesi bugün “öğrencisi” Erdoğan tarafından uygulanan para politikalarını akla getiriyor.

Ancak Kuveyt’in yerini bugün Katar sermayesi almış durumda. Erbakan’ın lanetlediği kuruluşlardan IMF’den ise para alınmıyor.

Türkiye yabancılara 250 milyon dolara vatandaşlık veriyor ve geçen yıl çoğu Arap kökenli 50 bin yabancı Türkiye’den konut aldı. Bu satış, Araplardan Türkiye’ye milyarlarca dolar paranın akışını sağlıyor.