Basın toplantısında konuşan Erdoğan “Şüphesiz ki şu anda Bosna Hersek 2 Ekim’de yapılacak bir seçime hazırlanıyor. Seçim arifesinde böyle bir seyahati gerçekleştirmek bizler için de ayrı bir mutluluk vesilesidir. Türkiye’nin Bosna Hersek’in huzur, refah ve istikrarına verdiği önemi, toprak bütünlüğüne ve egemenliğine desteğini bir kez daha vurguladık. Bosna Hersek’i önümüzdeki dönemde yoğun bir siyasi gündem beklemektedir. Yapılacak seçimin adil, şeffaf ve yapıcı bir ortamda gerçekleştirilmesi sadece Bosna Hersek için değil tüm bölgemiz için hayati bir öneme sahiptir. Seçime giden süreçte ülkenin refahına katkı sağlayacak bir seçim atmosferinin teşvik edilmesi, Bosna Hersek’in huzuru ve istikrarı açısından özellikle mühimdir.” dedi.
‘ZİRAAT BANKASI GENEL MÜDÜRÜNE TALİMATI VERDİM’
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Görüşmelerimizde geçen sene yüzde 35’e yakın artışla 876 milyon dolar seviyesine ulaşan ikili ticaretimizi geliştirmek, yatırımlarımızı daha da artırmak amacıyla neler yapabileceğimizi ele aldık. 2019’da temelini attığımız Saraybosna-Belgrad Otoyolu Projesi’ne büyük önem veriyoruz. Sıkıntıların yaşandığı bir konuyu değerli dostlarım bizlere açtı ve bizde konunun finans noktasındaki ilişkiler ağı açısından Ziraat Bankamızla ilgili konuyu Ziraat Bankası Genel Müdürü’ne az önce gerekli talimatı verdim ve süratle bu sıkıntıyı da çözecekler.
KİMLİK KARTI ANLAŞMASI
Türkiye olarak Bosna Hersek’e kalkınma yardımlarımızı hız kesmeden sürdürürken artık kimlik kartlarıyla Türkiye-Bosna Hersek arasında gidiş-gelişleri yapabilme kararını da verdik. Dışişleri Bakanlarımız süratle gerekli prosedürleri bitirecekler ve bundan böyle Türkiye’den Bosna Hersek’e ve Bosna Hersek’ten Türkiye’ye kimlik kartıyla seyahat yapılabilecek. Yarın aynı şekilde Sırbistan’la da böyle bir anlaşmayı imzalayacağız, daha önce Bulgaristan’la da aynı şekilde böyle bir anlaşmayı imzalamıştık.”
Basın mensubundan seçimle ilgili gelen soru üzerine Erdoğan; “Bana göre seçim yasasıyla ilgili bu noktadaki kararı, üç tane lider vermeli. Buna Yüksek Temsilci’nin müdahalesi demokrasinin gereklerine de terstir. Bu adımı da buna göre atmak gerekir. Bir aydan az bir zaman kaldı ve böyle bir zamanda Yüksek Temsilci’nin kalkıp da bu işe müdahalesi bir defa demokratik sürece müdahaledir. Demokrasiyle yönetilen bir ülke olarak demokratik sürece müdahaleye şahsen asla doğru bulmayız. Kararı üç lider kendileri zaten vermiştir. Ve seçime de gidiliyor, bize düşen sadece ‘Hayırlı olsun’ demektir.”
