Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, köşe komşusu Abdulkadir Selvi’nin kendisine yönelik “Üstenci bir dille ayar verilmeye kalkışılmasından hoşlanmam, lütfen o çizgiyi aşmayın” uyarısına, “Diyor ki ‘Haddini aşma’… Mesajı aldım… Söz… Bundan böyle aşmayacağım…” yanıtını verdi.
Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik sözlerini, “Abdulkadir kardeşim, yazdığın yer halktan aldığın yetki belgesi değil, patronun verdiği köşedir.” ifadeleriyle eleştiren köşe komşusu Ertuğrul Özkök’e dünkü yazısında tepki göstermişti.
Selvi, “Şimdi bu soruyu Ertuğrul Bey’e sormak istiyorum. Yazdığınız bir yazıda siyasi bir çıkarım yapsanız ve yaptığınız bu siyasi çıkarıma MHP ya da AK Parti, ‘Ertuğrul Özkök bu çıkarımı yapmak için yetkiyi kimden alıyor?’ diye sorsa, siz ne yanıt verirsiniz?” diye sormuştu.
“Ertuğrul Bey, önerilerinize ve tavsiyelerinize her zaman açığım” diyen Selvi, “Ancak üstenci bir dille ayar verilmeye kalkışılmasından hoşlanmam. Lütfen o çizgiyi aşmayın.” değerlendirmesini yapmıştı.
Ertuğrul Özkök bugünkü yazısında “Sevgili köşe komşum Abdulkadir Selvi dün bana güzel bir hiza vermiş: Diyor ki ‘Haddini aşma’… Mesajı aldım… Söz… Bundan böyle aşmayacağım…” diyerek yanıt verdi.
Özkök’ün yazısı şöyle:
SEVGİLİ köşe komşum Abdulkadir Selvi dün bana güzel bir hiza vermiş:
Diyor ki “Haddini aşma”…
Mesajı aldım…
Söz…
Bundan böyle aşmayacağım…
*
Çünkü sevgili arkadaşım…
Sen ki arkanda koskoca bir halk…
Ben ki köşemde yapayalnız…
Sen ki halktan tam yetkiyi almışsın…
Ben ki elinde kendi ehliyeti bile olmayan…
Sen ki arkanda bir izdiham, dayanmışsın köşemin kapısına…
Ben ki “evde tek başına”…
*
Kazanamam bu savaşı… Kimse “halkın karşısında” duramaz…
Tartışmayı kesiyorum, tartışmayı kesiyorum, yediğim bu meydan dayağı ile kamu meydanından çekilip süklüm püklüm köşeme sığınıyorum…
Ve bildiğim, o mütevazı, nazik, beyefendi Abdulkadir Selvi’yi beklemeye başlıyorum.
KÖŞEME ÇEKİLİRKEN KÜÇÜK BİR GÖZLEM
SEVGİLİ Abdulkadir…
Yaşadığım tecrübelere dayanarak, köşe yazarlarını tuzağa düşürmek için pusuda bekleyen azmanlaşmış bir ego tehlikesine dikkati çekmek istemiştim…
Demek ki derdimi biraz olsun anlatabilmişim…
Bak, ilk yazında, Kılıçdaroğlu’na karşı “halktan aldığın yetkiyle üst perdeden” hiza verirken…
Dünkü yazında tevazu çıtasını biraz yükseltip, daha alt perdeden konuşmuş ve kendini “Halk adına soru sorma” çizgisine indirmişsin…
Bu bile iyi…
Senin için küçük..
Ama mesleğimiz için büyük bir adım…
Ozkok gecmiste Dogan grubundaki “ustun” yetkilerini kaybetmis ama baskasini itham ettigi “ego”sunu henuz kaybetmemis sekilde herkesin ayan beyan gorebilecegi sekilde Selvi`ye “rutbe” koymaya calismis. Selvi de, bence kibar bir sekilde o gunlerin bittigini hatirlatmis. Ozkok de bunun farkina varmis ve “simdi boyle olduk tabii” dercesine “ben bu durumlara dusecek adam miydim” hesabi eski sasali gunlerini arar yorum yapmis. Bunun nesi ‘piriltili zeka’ onu anlayamadim. Gecmis devrin adami kendisi eskiden farkliymis gibi, simdiki devrin adamini elestiriyor. Gulunc.
Halk ikinizin de arkasında, elbet iki puan alınır…
Şakamısınız? Gerçekseniz çok fena.. Uyandım, maalesef gerecekmişsiniz:(((
“Sen ki arkanda koskoca bir halk…Ben ki köşemde yapayalnız…Sen ki halktan tam yetkiyi almışsın…Ben ki elinde kendi ehliyeti bile olmayan…” Bence son yılların en güzel yazısı. Hiç kuşkusuz Ertuğrul Özkök, Selvi’ye atfen yazdığı bu yazıda “halk” derken “sarayı” kastediyor. Müthiş bir ironi. Beğenen beğenir, beğenmeyen beğenmez (ben beğenirim) tabii ama, bence Ertuğrul Özkök’ün en azından son derece pırıltılı bir zekâsı var.
Ertuğrul Özkök hangi köktensin bilmem Tayyip Erdoğan’a Muhtar bile olamazsın derken bu yetkiyi kimden almıştın?