FBI’ın eline düşen çete lideri… Türkiye’ye ‘Reza Zarrab’ benzeri kumpas hazırlığı

İnterpol tarafından Arjantin’de yakalanan suç örgütü lideri Serkan Kurtuluş’un cezaevinden FETÖ aracılığıyla yaptığı açıklamalarını masaya yatırdık. Evinde infaz edilen FETÖ Borsası sanığı Ahmet Kurtuluş’un avukatları, Serkan Kurtuluş’un ABD istihbaratı ile temasta olduğu görüşünde. Avukatlar ‘FETÖ Borsası’nı kuran yapı içinden bazı kamu görevlileri de gidip bir FETÖ kurgusu çerçevesi içerisinde ifade verebilir… Amaç Türkiye’yi sanık sandalyesine oturtmak… Türkiye bu konuyu başka ülkelerin yargı sistemine emanet edemez. Ne yapılacaksa ülkemizde yapılmalı” uyarısında bulundu.

featured

GAMZE ÇINLAR / VERYANSIN TV

İzmir’deki FETÖ Borsası davasından tanıdık onu. Lideri olduğu suç örgütü FETÖ’den işlem yapılacak iş adamlarına ulaşıyor, ‘MİT’e çalışıyoruz, devlet arkamızda’ diyerek çok yüklü miktarlarda para karşılığı özgürlük vaadediyordu. İddialara göre, eski AKP İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş, eski İzmir İstihbarat Şube Müdürü Kudret Dikmen ve suç örgütü lideri Serkan Kurtuluş üzerinden dönüyordu bu çark. İş adamlarına yönelik FETÖ operasyonu listesi, Kudret Dikmen tarafından Ahmet Kurtuluş aracılığıyla çete lideri Serkan Kurtuluş’a sızdırılıyor, çete de listede adı bulunan kişilere ulaşıp tehdit ve şantajla para vermelerini sağlıyordu.

Mafya-siyasetçi-emniyetçi ve istihbaratçı ortaklığıyla işletilen bu çarkın içinde yer alan en önemli isimlerden biri, dava sürecinde itirafçı olmaya karar verdikten sonra geçen yıl Mayıs ayında ev hapsindeyken polis kılığında konutuna gelen bir kişi tarafından infaz edilen Ahmet Kurtuluş oldu. Cinayetle ilgili hazırlanan iddianamede Serkan Kurtuluş’un ‘eylemi planlayan ve talimatını veren azmettirici’ olduğu iddia edildi. Tetikçi Yener Toga da cinayet talimatını aldığı kişilerle bir istihbaratçı polis aracılığıyla iletişime geçtiğini ileri sürdü. Yargılama henüz başlamadı.

FETÖ Borsası’nın bir diğer şüphelisi eski istihbarat şube müdürü Kudret Dikmen ise polis müfettişi olarak hâlâ görevde olan bir isim.

BİR EL ONU KURTARDI…

Hem bu kirli yapının hem de cinayetin kilit ismi olan suç örgütü lideri Serkan Kurtuluş firar ettikten sonra Türkiye’nin kırmızı bülten çıkarması sonucu İnterpol tarafından önce Gürcistan’da yakalandı. Bir süre tutuklu kaldı. Türkiye’ye iadesi beklenirken, Gürcistan makamları tarafından sürpriz bir şekilde Şubat 2019’da salıverildi. Edindiğimiz bilgilere göre, bu süreçte Serkan Kurtuluş’un kendisi dahi serbest kalmayı beklemiyordu, tahliye kararı onu da şaşırtmıştı. Bir el onu kurtarmıştı. Bu süreçte sosyal medyadan tehditler savurmaya başladı. Özellikle Amerikalı Rahip Andrew Craig Brunson ve düşürülen Rus uçağı ile ilgili ‘yakında bilgiler açıklayacağı’ sinyalini ta o zamandan vermeye başladı.

Gürcistan’da serbest kaldıktan sonra Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te geçen haziran ayında İnterpol tarafından sokak ortasında kıskıvrak yakalandı. Ne olduysa bu saatten sonra oldu.

Serkan Kurtuluş siyasi gerekçelerle Türkiye tarafından arandığını ve iade edilmesi halinde öldürüleceğini iddia ederek, Arjantin makamlarından siyasi iltica hakkı kazanmanın yollarını aramaya başladı. Sonunda bugüne kadar sosyal medyadan savurduğu tehditlerini hayata geçirmek için düğmeye bastı.

İlk önce Arjantin’de yayın yapan Infobae gazetesine konuştu. Daha sonra FETÖ’ye sığındı. Twitter’da Fuat Avni hesabının kullanıcısı olduğu belirtilen FETÖ’nün medya yapılanması davasının firari sanığı Said Sefa’nın Youtube kanalına cezaevinden bağlanarak konuk oldu. Serkan Kurtuluş gerek Arjantinli gazeteci gerekse Said Sefa’ya anlattıklarında özetle şu iddialar üzerinde durdu;

Ahmet Kurtuluş’u kendisinin öldürtmediğini öne sürdü.

Amerikalı Rahip Brunson’a İzmir’de suikast düzenlenmesi için Ahmet Kurtuluş ile dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili, şimdi ise 9 Eylül Üniversitesi Rektörü olan Nükhet Hotar’ın teklifte bulunduğunu, kendisinin de bunu kabul etmediğini iddia etti.

ABD VE RUSYA MESAJI

Bir Amerikalıyı öldürmek ağır bir şey. Hayır da diyemedim, oyaladım. Muhtemelen bu yapan kişiyi de öldüreceklerdi. Aynen Rus büyükelçinin Ankara’da suikasta uğraması gibi. Yapanı öldürdükten sonra evini de gösterip bu olayı da cemaatin üzerine yıkmak isteyeceklerdi (…)

Bir de Amerika’nın şeyle arasını bozmak istiyorlardı, bunu planlıyorlardı. Amaçları bu olayı cemaatin üzerine atıp, Amerika’nın terör örgütü olarak görmesini istiyorlardı. Dünya kamuoyuna böyle yansıtmak istiyorlardı. Çok detaylı şekilde bu işi organize ettiler” sözleriyle hem ABD hem de Rusya’nın dikkatini çekecek iki önemli konuya vurgu yaptı.

Söz konusu iddialar üzerine Said Sefa dosyaya el attığını belirterek düzenli olarak ‘bilgiler’ aktaracağını kendi kanalından duyurdu. Nihayetinde; FBI yetkililerinin Rahip Brunson’la ilgili iddialar üzerinde devreye girmesine kadar geldi mesele. FBI’ın Serkan Kurtuluş’u sorgulamak istediği geçen hafta A3 haber sitesinde yazıldı.

AVUKATLARA SORDUK…

Serkan Kurtuluş’un yaptığı son açıklamaları Ahmet Kurtuluş’un avukatları Özgür Senger, Deniz Yiğitçeoğlu ve Sibel İsa ile masaya yatırdık. Konunun artık uluslararası bir boyut kazandığına dikkat çeken avukatların sorularımıza verdikleri yanıtlar şöyle:

Serkan Kurtuluş’un Arjantin’de kaldığı cezaevinden gerek Arjantin basınına gerekse FETÖ firarisi Said Sefa’ya yaptığı açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Müvekkilimiz Ahmet Kurtuluş, geçtiğimiz yıl evinde uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Bu olay ile ilgili olarak, yine müvekkilimizin ailesinin avukatı sıfatıyla adli süreçleri takip etmekteyiz. Cinayeti, Serkan Kurtuluş’un suç örgütünün işlediği, somut deliller ve ifadelerden karşımıza ilk çıkan sonuç. Bizim zannımız ise, Serkan Kurtuluş’a bu olayın ihale edildiği ve cinayet eyleminin, başka kişi veya örgütlerce istendiğidir. Bu adli süreçte, cinayeti işleyenler ve yardımda bulunanlar yargılanmaya başlayacak. Ancak halen, cinayet süreci ile de ayrıca bir soruşturma devam ediyor. Savcılık makamları, müdahalelerimiz üzerine soruşturmayı derinleştirdiler ve ciddi bir süreç yürütmekteler.

Bu süreç devam ederken, Serkan Kurtuluş’un Arjantin’de İnterpol araması nedeniyle yakalandığı haberini aldık. Kısa bir süre sonra da, FETÖ’nün, 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde Türkiye’yi manipüle etmek için kullandığı, Twitter’da Fuat Avni hesabının editörü olduğu bilinen, Türkiye’ye ilişkin kumpasların beyin takımında olan Sefa Said ile röportaj yaptığı haberini aldık.

Bu röportajında çok sayıda iddiada bulunmakla birlikte, müvekkilimiz Ahmet Kurtuluş’u kendisinin öldürtmediği, Ahmet Kurtuluş’un cinayeti vakasının kendi üzerine bırakıldığını söylemektedir. Öncelikle bu olaya ilişkin birkaç şey söylemek gerekiyor.

Cinayeti gerçekleştiren şahısla, onu cinayet mahalline getiren şahıs ve onu evinde saklayan şahıs Serkan Kurtuluş’un dava arkadaşları. Aynı zamanda eylem öncesinde ve sonrasında da çok sayıda iletişimleri var. Kendileri de ifadelerinde Serkan Kurtuluş’la irtibatlarını kabul ediyorlar.

Cinayet eyleminden sonra, yani müvekkilin hastanede hayatını kaybetmesi üzerine, Serkan Kurtuluş daha önce Twitter hesabından ismini yaydığı bir çok kişiye tehdit telefonları açıyor; “Ahmet Kurtuluş’u ben öldürttüm, sıra sana da geliyor” diye. Bu tehdit telefonlarının, ses kayıtlarının da, son açılan Serkan Kurtuluş örgütü davasında delil olarak bulunduğunu öğrendik.

Bu röportajda ifade edilen kısımlar gerçeği yansıtmıyor. Evet zannımızca, bu cinayeti Serkan Kurtuluş, kendi çıkarları için gerçekleştirmedi ve Ahmet Kurtuluş ile cinayet işletecek boyutta bir husumetleri yoktu. Ancak cinayeti işleten Serkan Kurtuluş’tu. Bu hususta, çok sayıda somut delil var ve bu husus ceza mahkemeleri henüz hükmünü vermese de açıktır.

Serkan Kurtuluş’a bu cinayetin kimler tarafından ihale edildiğini düşünüyorsunuz?

Bu konuda kesin bir şey söyleyemeyiz, fakat Ahmet Kurtuluş tahliye olmadan önce savcılığa verdiği ifadede ciddi bir ilişkiler ağı anlattı. Bu ilişkiler ağı içerisinde kamu görevlilerinin, yargı mensuplarının, siyasetçilerin olduğu, sadece iktidar partisinden değil, ana muhalefet partisinin de bazı yetkililerinin bulunduğu birçok isim zikretti. Bu isimlerin yargı karşısında beraat veya takipsizlik kararı almak için, haksız yere etkin pişmanlıktan faydalanmak için bir para organizasyonu yaptığını iddia etti. Bahse konu olaylar ciddi. Milyonlarca dolardan bahsediliyor. Bu FETÖ Borsası eylemlerinin içinde sadece gidip parayı alıp, dosyayı kapatmak yok. Para almak adına insanların kaçırılması, çıplak fotoğraflarının çekilmesi gibi şeyler de var. Veya gözaltı tehdidiyle korkutulması, evlerine, işyerlerine baskın yapılması gibi şeyler de var. Ahmet Kurtuluş’un anlattığı bu ifadeler ve daha sonra anlatacağı ifadelerden dolayı öldürüldüğünü düşünüyoruz. Bizim açımızdan olağan şüpheliler Ahmet Kurtuluş’un hakkında ifade verdiği isimlerdir.

Şu an yürümekte olan bir soruşturma olduğundan bu konuda daha fazla bilgi veremiyoruz. Bir istihbaratçıdan bahsediyor tetikçi. Bu kişinin kendisini bulduğunu ve Serkan Kurtuluş’la bağı onun kurduğunu anlatıyor. Burada bahse konu mesele tetikçinin bile kendisini istihbaratçı olarak tanıtan biri tarafından bulunup şebekeye kazandırılması. Bu bile zaten yeteri kadar soru işareti bırakıyor.

Serkan Kurtuluş açıklamalarıyla ‘Ahmet Kurtuluş’u Türk devleti öldürdü’ demeye getiriyor. Ama aslında devletin içerisinde çöreklenmiş devlet görünümlü çeteler öldürdü. Tıpkı FETÖ’cülerde olduğu gibi. ‘Devletin çeşitli kademelerinde görevli olan ama aslında çete üyesi olan kişiler’ şeklinde ifade etmek daha doğru olur.

Arjantin’de yakalanmadan önce Serkan Kurtuluş’un sosyal medyadan ‘yakında belgeler açıklayacağım’ şeklindeki paylaşımları ile son açıklamaları birlikte değerlendirildiğinde gelinen süreci nasıl yorumlarsınız? FETÖ ve ABD bu işin neresinde?

Gürcistan’da yakalandıktan sonra Türkiye’ye iadesi beklenen Serkan Kurtuluş, bir anda cezaevinden salıverildi. Bu olay, bizler açısından da garipsenmişti. Daha sonra, Serkan Kurtuluş’a ait Twitter hesabından, ABD Savunma Bakanlığı’nın muhtelif İngilizce raporları paylaşıldı. Ardından ise 9 Nisan 2019 tarihinde, aynı hesaptan “Yakında kimlere İnterpol aranması çıkacak göreceğiz. Delilleri ve belgeleri orada göreceksiniz” şeklinde bir paylaşım yapıldığını ve bu paylaşımın devamında, “Mit Tırları”, “Rus Uçağı”, “Andrew Brunson” etiketlerinin konduğunu gördük.

ABD İLE İLK TEMAS

Müvekkilimiz Ahmet Kurtuluş’un da adı, anılan paylaşımda yer alıyordu. Bunun üzerine müvekkilimizle konuştuğumuzda, vardığımız ortak kanaat, Serkan Kurtuluş’un ABD İstihbaratıyla bir temas kurmuş olduğuydu.

Muhtemelen bu bağ o zaman başladı. Müvekkilimiz Ahmet Kurtuluş, bu hususa rağmen, ABD İstihbaratının Serkan Kurtuluş’u önemsemeyeceğini düşünüyordu. Ancak o günlerdeki bu Twitter paylaşımı üzerine, Serkan Kurtuluş’un iddialarını uluslararası bir soruşturmaya konu edebilme ihtimalini öngörmüştük.

‘FETÖ’CÜLERİ KENDİSİNE SİGORTA OLARAK SAKLADI’

Bahsettiğimiz FETÖ Borsası’nı kuran yapıyla da Serkan Kurtuluş’un bağı hiç kopmadı Gürcistan’dayken. Muhtemelen ABD ve FETÖ’cüleri kendisi için son sigorta olarak sakladı. FETÖ Borsası’nı kuran yapı kendisine sırt dönerse, son çare olarak onlarla hareket etmeye karar verecekti.

‘BAZI KAMU GÖREVLİLERİ GİDİP FETÖ KURGUSU İÇERİSİNDE İFADE VEREBİLİR’

Rahip Brunson’la ilgili iddialar üzerine FBI’ın soruşturma başlattığı iddia edildi. Türkiye’ye karşı ‘Halk Bankası’ benzeri yeni bir dava süreci başlayabilir mi sizce?

Biz bu durumu doğrudan adli makamlara bildirdik. Bunun bir Halk Bankası tarzı soruşturma olabileceği, Serkan Kurtuluş’un veya burada tanık olarak gösterilebilecek gayri meşru insanların Amerika için belki itibarlı tanıklar olmayacağı, fakat burada yine bu bahsedilen FETÖ Borsası’nı kuran yapı içinden bazı kamu görevlilerin gidip bir FETÖ kurgusu çerçevesi içerisinde ifade verme ihtimali bu soruşturmayı Türkiye açısından tehlikeli bir noktaya getirir. Çünkü görüyoruz ki Serkan Kurtuluş’un ifadeleri aslında bir kurgu. 3-4 tane doğru ilişki üzerinden örnek vermek gerekirse; evet Ahmet Kurtuluş AK Parti içinde Nükhet Hotar’la çok yakın. Ancak bu doğru bilgi üzerinden gerçeğe aykırı bir kurgu yapılıyor. Yani ‘Nükhet Hotar’la çok yakınsa Ahmet Kurtuluş bütün kirli işlerini onun emriyle yapmıştır. Nükhet Hotar da Binali Yıldırım adına yapmıştır’ şeklinde bir görüntü yaratılıyor. Nükhet Hotar’ın FETÖ Borsası faaliyetleriyle bağı var mıdır, varsa nedir şu aşamada bilemiyoruz. Ama burada, Ahmet Kurtuluş’un bir üstünü yaratıp, hiyerarşik bir yapı oluşturup Türk devleti içinde en üst kademelere kadar giden, hatta o dönem Turkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanlığını veya Meclis Başkanlığını yapmış kişilerin dahil olduğu bir şebeke yaratmaya çalışıyor bu ifadeyle. Esas tehlike bu.

‘AMAÇ TÜRKİYE’Yİ ULUSLARARASI MAHKEMEDE SANIK SANDALYESİNE OTURTMAK’

Halk Bankası meselesinde de Reza Zarrab’la bu tarz bir şey yaratılmaya çalışıldı. Türkiye’nin örgütlü bir şekilde ABD’nin İran ambargosunu deldiğine dair bir kurgu yaptılar. Burada da bizim öngörümüz şu; doğru bilgi üzerine kurulmuş gerçeğe aykırı kurguyla Ahmet Kurtuluş, Nükhet Hotar ve Binali Yıldırım bağını kurup uluslararası bir mahkemede Türkiye’yi sanık sandalyesine oturtmaya çalışmak. Tabi bu FETÖ Borsası meselesinden kaynaklı değil. Esasen Rus uçağının düşürülmesi, Rus pilotunun öldürülmesini bir FETÖ kurgusuyla gerçeğe aykırı bir şekilde zikretmek, ikincisi Rahip Brunson’un 2016’da vurulacağını iddia edip bunlar üzerinden bir tertip yaratılıyor.

Amerikalı Rahip Brunson, Rus uçağının düşürülmesi, Rus Büyükelçi suikastı… İddialara konu üç olayın da ABD ve Rusya’yı yakından ilgilendiren ve Türkiye ile bir dönem adeta krize neden olan konular olması tesadüf olabilir mi?

‘Rus Büyükelçisini cemaat öldürmedi’ diyor. O çok önemli. Daha önce Serkan Kurtuluş’un sosyal medya paylaşımlarında ‘FETÖ’cülerin canları da malları da bize helaldir’ şeklinde bir ifade var. Bu örgütü bir terör örgütü olarak gören bir yaklaşımı mevcutken, en son yaptığı açıklamaların tamamında “cemaat” şeklinde ifade ediyor ve kesinlikle FETÖ dememeye özen gösteriyor. İkincisi de Rus uçağının düşürülmesi ve Rus Büyükelçi’nin öldürülmesi olayının arkasında Türk devletinin olduğu ve ‘cemaatin üstüne yıkılmaya çalışıldığı’ şeklinde bir kurgu var.

Rus uçağını düşüren F-16 pilotları şu an FETÖ üyeliğinden cezaevinde. O dönem Serkan Kurtuluşları, Alparslan Çelikleri, bütün yeraltı şebekelerini Suriye’ye kim geçirdi? O dönem Türkiye istihbaratına, emniyetine hakim olanlar Fetullahçılardı. Bu isimlerin hiç birisi şu an görevlerinde değil. Suriye’nin karıştırılması meselesinde o dönem Başbakan Ahmet Davutoğlu’ydu ve daha sonra fiilen bir görevden alma yaşandı bu vakalardan dolayı. Fakat burada açık bir şekilde FETÖ’yü aklama, bunların FETÖ’yle bağını kesme ve bunları sanki Türk devletinin yaklaşımıymış gibi gösterme çabası var. Burada ısrarla şu savunuluyor; ‘Bunları cemaat yapmadı Türk devleti yaptı’. Brunson meselesi de benzer bir şey. Brunson sırf Türkiye açısından değil, Ortadoğu açısından da kritik bir isimdir. Amerikan istihbaratının Ortadoğu’daki en önemli saha elemanlarından bir tanesidir. Türkiye emniyetinden birkaç kişi size gelecek bir tane Amerikan ajanının öldürülmesi için önünüze dosya koyacak ve bunu elinizin tersiyle iteceksiniz veya itmeyeceksiniz. Siz en önemli saha elemanlarından birine saldırı düzenleyeceksiniz ve Amerika bir şey yapmayacak. Bu Amerika’nın şahsına saldırı demektir. Amerika kendi istihbarat elemanlarıyla ilgili bir durum olduğunda ülkelerin ekonomilerini darmadağın ederek cezalandırmaya çalışan bir mekanizmaya sahip.

‘SİYASETİ BELİRLEYEBİLECEK BİR AĞIRLIĞI YOKTU’

Ahmet Kurtuluş’la biz bu konuyu konuştuk Serkan Kurtuluş’un tweetlerinden sonra. Brunson’un ismini ancak tutuklandıktan sonra duyduğunu söylemişti ve komik bulmuştu. ‘Brunson’u vurdurup ne işim olacak, bundan ne gibi bir çıkarım olabilir ki’ diyordu. Ahmet Kurtuluş’un hakkındaki tüm suçlamalar para ilişkisi üzerine. Genel ülke siyasetiyle ilgili doğrudan müdahale ettiği ya da edebileceği şeylerden kaynaklı herhangi bir suçlama geçmiyor ve geçmedi. AK Parti içinde siyaseti belirleyen ya da Türkiye siyasetine müdahale edecek ağırlığı olan bir insan da değil. İzmir’de mali işlerden sorumlu il başkan yardımcısı. Türk devletinin doğrudan böyle bir bağı olsa bunu Ahmet Kurtuluş üzerinden mi yapar? Hiçbir şekilde tutarlılık yok. Burada FETÖ’nün kurgusu şu; ‘Ahmet Kurtuluş’a bu işi Türk istihbaratı pasladı. Onlara da bu iş daha yukarıdan geldi. Türkiye, devlet olarak Brunson’u cezaevine attı ama cezaevine atmadan önce de öldürmeye çalıştı. Türkiye bir Amerikan vatandaşına karşı sistematik şekilde kumpas düzenledi o zaman biz Türkiye’yi sanık sandalyesine çıkarıp yargılayalım’.

FETÖ bu dosyayla ne yapmaya çalışıyor?

FETÖ soruşturmalarının Türkiye’de adil bir şekilde yürütülmediği, bu ifadeler üzerinden ‘Bizim zengin olan kısmımızı akladılar, garibanlarımızı aldılar. Biz terör örgütü değiliz, öyle olsak zenginler de alınırdı. Türkiye’deki iktidar kendi devamlılığı için bizi terör örgütü ilan ettirdi. Halbuki bu soruşturmaların ve davaların bir meşruiyeti yoktu’ şeklinde uluslar arası kamuoyunda algı yaratmaya çalışıyorlar.

Bir de Halk Bankası davası bir şekilde atlatıldı ama iktidarın bu şekilde ikinci bir dava sürecini göğüsleme ihtmali ne kadardır? Hem Rusya’yla hem Amerika’yla aranın bozulması gibi bir durum söz konusu. O yüzden hem Tayyip Erdoğan’dan hem AK Parti iktidarından intikam alıp iktidar değiştirmeye yönelik, kendilerinin Türkiye’de yeniden söz sahibi olabilmesi için ciddi bir hamle.

‘RUSYA İLE TÜRKİYE ARASINDA CİDDİ SIKINTI YARATABİLİR’

Rusya’yla Türkiye’nin bağını koparmak için çok ciddi bir manevradır bu. ‘Rus pilotu bizzat Türk istihbaratı öldürdü’ diyor. Düşünsenize Rus devleti bunu bu şekilde ele alsa Türk devletiyle diplomatik ilişkilerinde çok ciddi bir sıkıntı yaratır. Bu kurgu Türkiye’nin mevcut dostlarını kaybetmesine, yalnızlaşmasına yol açabilir.

‘YÖNLENDİRMEYLE İFADELER DEĞİŞTİRİLİYOR’

Serkan Kurtuluş’la birlikte yargılanan veya daha önce şikayetçi olup da son zamanlarda ifade değiştiren kişiler olduğu konuşuluyor… Bu doğru mu?

Oğlunu örgütün eylemleriye yitirdiği anlaşılan dosyadaki şikayetçilerden biri, ‘Oğlumun ölümüyle Serkan Kurtuluş ve arkadaşlarının (özellikle örgüt demiyor) hiçbir dahli yoktur’ şeklinde ifade değiştirdi. Cinayeti Serkan Kurtuluş’un üzerine yıkmaya çalıştıklarına dair bir ifade verdi. Bunu dosyaya kendisi verdi. Yargılandıkları dosyadaki taraflar avukatları olmasına rağmen, bizzat mahkemeye kendileri gidip ifadeler veriyorlar son zamanlarda. Aynı davada sanık olan kişilerden biri, Serkan Kurtuluş’un söyledikleri sanki zorla dikte ettirilmiş gibi yazarak mahkemeye teslim etmiş. Bu ifadeleri yönlendirmeyle verdikleri çok açık.

Serkan Kurtuluş’un Türkiye’ye iadesine yönelik bir adım atıldı mı, bu yönde bir bilginiz var mı?

Bazı haber organlarından gördüğümüz kadarıyla FBI Serkan Kurtuluş’un ifadesini almak için adım atmış. Süleyman Soylu katıldığı bazı televizyon programlarında isim vermeden devletin kararlılığından bahsetti. Türkiye bu konularda girişimlerde bulunuyor. Serkan Kurtuluş burada Türkiye’ye iade olma riski nedeniyle sürece Amerika’yı da dahil edip anladığımız kadarıyla bir tanık koruma üzerinden, hem bir iltica hakkı hem de özgürlüğünü elde edebilme hakkı alabileceğini düşünüyor. Amerika bu ifadelere itibar edip uluslararası soruşturma başlatır mı başlatamaz mı onu bilemiyoruz açıkçası.

Ancak şunun altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Burada FETÖ Borsası işinin içerisinde adı geçen bazı kamu görevlilerinin bu soruşturmaya Serkan Kurtuluş gibi iltica veya tanık koruma gibi bir başvurusu olabilir. Fetullahçı olduğunu bildiği kişiden para alıp onu aklayan kişilerin ülkesi aleyhine ifade vermesini de bekleyebiliriz.

‘BU KONUYU BAŞKA ÜLKELERİN YARGI SİSTEMİNE EMANET EDİLEMEZ’

Türkiye’de FETÖ Borsası çarkını işleten ‘mafya-emniyet-siyasetçi-istihbaratçı ortaklı yapı’ konusunda ne söylemek istersiniz, yürütülen soruşturmalar sizce yeterli mi? Türkiye ne yapmalı?

Ortada bir yapı var. Bu konuyla ilgili Türkiye’de çok etkin soruşturmalar yürütüldüğünü düşünmüyoruz. Bazı adımlar atıldı ancak Türkiye bu konuyu başka ülkelerin yargı sistemine emanet edemez.

Bizim sorunumuz bizim mahkemelerimizde, bizim emniyet birimlerimizle çözülür. Cezaları burada verilir. Hapis cezası olacaksa Türkiye’nin hapishanelerinde yatarlar, para cezası olacaksa Türk makamlarına cezalarını öderler. Biz başka bir ülkenin egemenliğini kesinlikle kabul etmiyoruz. Yabancı bir devletin buradaki bir meseleyle ilgili yargılama hakkını kabul etmiyoruz. Ne olacaksa burada olmalı.

Türk devletinin yapması gereken etkin bir soruşturma ve yargılama yürütme olmalı. Bu yapı şuan görüyoruz ki son çare olduğu zaman FETÖ ile ilişki kurabiliyor. Burada sadece bir suç örgütü yok ülkenin karşısında. FETÖ ile ittifak yapan bir suç örgütü var. Türkiye’nin milli güvenliğini ilgilendiren bir noktaya geldi. Türkiye egemen bir devlettir. Türk yargısı bunu aşabilecek bir birikime sahiptir. Biz sonuna kadar güveniyoruz. Ancak devletimizin bu konuyu bu topraklarda çözmesi gerekiyor.

‘FETULLAHÇILARA BİLGİ AKIŞI SORGULANMALI’

Şu an bu dosyanın içerisinden Fetullahçılara bilgi ve belge veriliyor. Said Sefa dosyaya giren evrakları birkaç saat sonra Twitter adresinden paylaşıyor. Dosyalar aleni, tabi verilebilir ancak Fetullahçılar yurtdışından Türkiye’deki bir davayı etkilemeye çalışıyor. Kendi örgüt üyelerinin yargılandığı davalarda dahi bunu yapmazken bu davada bu kadar kontrolcü olmalarını Türk devleti sorgulamalıdır.

FBI’ın eline düşen çete lideri… Türkiye’ye ‘Reza Zarrab’ benzeri kumpas hazırlığı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!