Eski Türk vekil ve Amerikalı elçiden skandal rapor: ABD Türkiye’ye müdahale etsin!

featured

Firari FETÖ’cü Aykan Erdemir ve ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Edelman, ABD’de İsrail yanlısı ve Türkiye karşıtı çizgisiyle bilinen Washington merkezli Demokrasileri Savunma Vakfı’na (FDD), ‘ABD’nin İlgi Alanları’ isimli bir çalışma raporu hazırladı. Raporda, “Türkiye’nin deniz yetki alanlarında ortaya sunduğu iddialarının pasifize edilmesi için ABD’nin Doğu Akdeniz temsilcisi ataması” ve bölgedeki varlığını artırması gerektiği savunuldu.

ENGİN ÖZDEMİR /Veryansın Tv

Firari FETÖ’cü, eski CHP Milletvekili Aykan Erdemir ve ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Edelman, Washington merkezli Demokrasileri Savunma Vakfı’na (FDD), “ABD’nin İlgi Alanları” isimli bir çalışma raporu hazırladı.

ABD’de İsrail yanlısı ve Türkiye karşıtı çizgisiyle bilinen Washington merkezli vakfa hazırlanan raporda, Türkiye’ye yönelik skandal ifadeler yer aldı.

Erdemir ve Edelman, “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de güçlü bir rakip haline geldiğini, Türkiye’nin bölgede düşmanca politikalar izlediğini ve bunun sonucunda da ABD’nin bölgedeki önemli müttefiklerini tehlike altında bıraktığını” iddia ederek Türkiye’yi suçladı.

Raporda, ‘Türkiye’nin bölgede haydut bir devlete dönüştüğünü, Libya’da Rusya ile beraber savaşı körüklediğini ve Türkiye’nin deniz yetki alanlarında ortaya sunduğu iddialarının pasifize edilmesi için ABD’nin Doğu Akdeniz temsilcisi ataması gerektiğini’ savunuldu.

İşte Veryansın Tv’nin okurları için çevirdiği raporun tam metni:

“Doğu Akdeniz’de Amerika’nın ilgisi Doğu Akdeniz’in stratejik konumu, Afrika, Asya ve Avrupa’nın kesiştiği bu bölgeyi, iki bin yıldan fazla bir süre, büyük bir güç rekabetinin merkez üssü olmasına neden oldu. ABD’nin bölgeye ilk nüfusu, Sovyet yayılmacılığına karşı, 1947’de Truman Doktrini’nin bir parçası olarak Yunan-Türk yardım paketiyle başladı. Bu bölge, Soğuk Savaş sırasında ABD’nin büyük stratejisinin odak noktası olmaya devam etse de, ABD-Sovyet soğuk savaş döneminin sona ermesiyle bu ilgisinin azalmaya başlamasının ardından Washington’un 11 Eylül terör saldırıları ile beraber, dikkatini daha da doğuya çevirmesiyle önemi daha da azaldı.

Obama yönetiminin Asya’ya daha fazla odaklanması ile beraber, Akdeniz kıyı güçlerine ABD’nin bölgeyi kendi haline bıraktığının da sinyalini verdi. Başkan Obama’nın danışmanlarından birinin söylediği gibi “geriden liderlik etme” olarak adlandırılan bu yeni strateji ile ilk kez Libya’da uygulandıktan sonra, hem devlet hem de devlet dışı aktörler, önümüzdeki yıllarda Amerikan rolünün bu coğrafyada ,azalması beklentisiyle kendi isteklerini ve stratejilerini revize ettiler. Trump yönetiminin ABD birliklerini Suriye’den çekme girişimleri de dahil olmak üzere, ABD’nin bölgedeki konumu hakkındaki çelişkili sinyaller, ABD’nin bölgeyi terk ettiği hissini daha da derinleştirdi.

Amerika Birleşik Devletleri’nin Doğu Akdeniz için acilen yeni ve tutarlı bir stratejik vizyon geliştirmesinin iki temel nedeni var. Birincisi, bölgede sayıları giderek Artan devlet ve devlet dışı düşmanlar listesi, Amerika Birleşik Devletleri ve onun müttefikleri için giderek artan bir tehdit oluşturmaya basladı. İkincisi, bir zamanlar NATO’nun güneydoğu kanadında Batı yanlısı bir siper olan Türkiye, ülkenin İslamcı güçlü lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın yaklaşık 18 yıllık iktidarının ardından, kavgacı bir rakip haline geldi. Ankara’nın bu düşmanca duruşu sadece Kıbrıs’ı, Mısır’ı, Yunanistan’ı ve İsrail’i hedef almıyor, aynı zamanda ABD’nin, Avrupa’nın, Rus doğal gazına bağımlılığını azaltacak bölgesel enerji gelişimi stratejisi için de tehlikeye oluşturuyor. Tüm bunlar, bölgedeki ABD stratejisinin acilen yeniden ayarlanmasını gerektiriyor.

Ancak ABD için sorunlar sadece bunlar değil… Suriye’deki iç savaş, Rusya ve İran’ın, Beşar Esad rejimi tarafından kontrol edilen ülkenin birçok bölgesinde nüfusunu genişletmelerine izin verdi. Kremlin’in Suriye’nin Akdeniz kıyısındaki üsleri ve gelişmiş hava savunmaları, ABD ve müttefikleri için büyük bir tehdit oluşturuyor. İran’ın Hizbullah ve diğer Şii milisler aracılığıyla, Suriye ve Lübnan’daki neredeyse tartışmasız siyasi ve askeri nüfuzunun etkisiyle, İran nin Akdeniz’e bir “kara köprüsü” kurma fırsatı vermiştir. Ayrıca Tahran’ın Hizbullah’a gelişmiş askeri mühimmat tedarik etmesi, oyunun kurallarını değiştiriyor ve İsrail’in terör örgütüne karşı Lübnan’da büyük bir askeri operasyona girişmekten başka çare bırakmıyor, bu Hizbullah’ın Tahran’ın da desteğiyle daha büyük bir savaşı ateşleyebilecek bir şey.

İslam Devleti, El Kaide ve Hizbullah gibi bölgedeki devlet dışı aktörler, konvansiyonel orduları tehdit etmeye devam ediyor. Türkiye’nin Suriyeli cihatçıları, Libya’ya hava nakliyesi de dahil olmak üzere bölgedeki hızlı yabancı savaşçı akışı, özellikle devlet sponsorlarından yardım aldıklarında devlet dışı aktörleri kontrol altına almayı çok daha zorlaştırıyor.

Binlerce yıldır Afrika, Asya ve Avrupa arasındaki nüfus hareketlerinin ana yolu olan Akdeniz, bir kez daha Avrupa’ya düzensiz göç için bir başlangıç noktasıdır. Bu durum AB üyesi devletleri istikrarsızlaştırıyor. Ayrıca bu şartlar, Rusya ve Türkiye’nin, kendi asimetrik stratejilerinin bir parçası olarak bu nüfusu silahlandırmasına izin verdi.

Tüm bu zorlukları başka bir düzeye yükselten şey, Türkiye’nin İslamcı dönüşü ve giderek artan şekilde haydut davranışıdır. Buna Ankara’nın Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alması, deniz sınırlarına meydan okumak için savaş gemisi diplomasisi, Libya’da vekalet savaşı, göçmenlerin silahlandırılması, Müslüman Kardeşler ve Hamas’ın himayesi ve diğer cihatçı vekillerle çalışma istekliliği dahildir. Ankara kendisini sık sık bölgede Rusya ve İran’a karşı bir denge olarak sunsa da, Erdoğan’ın Türkiye’si giderek sorunun bir parçası haline geliyor. Ankara, Amerika Birleşik Devletleri’nin devlet ve devlet dışı düşmanlarını defalarca etkinleştirdi ve transatlantik ittifakta çatlaklar oluşturdu .

Bu ciddi zorluklara rağmen, Doğu Akdeniz’de önemli hidrokarbon kaynaklarının keşfi, Washington’un bölgedeki duruşunu güçlendirmek için fırsatlar sunuyor. Akdeniz doğal gaz rezervlerinden yararlanmayı ümit eden Kıbrıs, Mısır, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün ve Filistin Yönetimi de dahil olmak üzere bir dizi önemli oyuncu, Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nu kurmak için Ocak 2019’da Kahire’de bir araya geldi. Fransa daha sonra foruma katılma talebinde bulundu ve Birleşik Devletler kalıcı bir gözlemci olma başvurusu yaptı.

Türkiye’nin acımasızlığı, Kıbrıs, Mısır ve Yunanistan da dahil olmak üzere birçok devleti, Amerika Birleşik Devletleri ile bölgesel siyasi ve askeri işbirliğini derinleştirmenin yollarını aramaya itti. ABD’nin Kıbrıs’a yönelik silah ambargosunu kaldırma çağrılarının ardından, Aralık 2019’da yürürlüğe giren iki partili Doğu Akdeniz Güvenlik ve Enerji Ortaklığı Yasası tam da bunu yaptı.

Doğu Akdeniz’de yükselen zorlukları aşmak ve ortaya çıkan fırsatlardan yararlanmak için Amerika Birleşik Devletleri bölgeyi tutarlı bir stratejik varlık olarak ele almalı ve ABD yönetimi, siyasi ve askeri olarak bölgeye olan bağlılığını tartışmasız bir şekilde iletmelidir. Doğu Akdeniz’deki ABD askeri varlığını yeniden kanıtlamak için atılan son adımlar iyi bir başlangıç, ancak Washington’un mevcut bölgesel kuvvet duruşu, eski halinin gölgesi olmaya devam ediyor ve rakipleri caydırmak için yetersiz.

Bu amaçla, bölgenin hayati deniz geçiş noktaları ve deniz iletişim hatları göz önüne alındığında, ABD, Girit’te Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis tarafından açıklanan son anlaşmalara dayanarak, bölgedeki deniz varlığını ve Yunanistan ile savunma işbirliğini geliştirmeye devam etmelidir. Ayrıca Akdeniz’e, İran kara köprüsünü önlemek için kuzeydoğu Suriye’de küçük bir yerde varlığını sürdürmek de ABD’nin stratejik hesabının bir parçası olmalıdır.

ABD, Türk hükümetinin yıkıcı açık deniz iddialarına karşı çıkacak özel bir Doğu Akdeniz temsilcisi atamalı. Amerika Birleşik Devletleri ayrıca İsrail, Yunanistan, Kıbrıs ve ilgili Arap ülkelerini bir araya getiren deniz enerjisi güvenliğine odaklanan ABD liderliğinde yıllık birleşik ortak deniz tatbikatı düzenleyebilir.

Libya’da güvenlik boşluğu hem Türk hem de Rusya’nın ülkeyi istikrarsızlaştırma girişimlerini cesaretlendirdi. Sonuçta Doğu Akdeniz ve Avrupa’ya yayılan siyasi, askeri ve insani krizleri hafifletmek için, ABD diplomatik bir liderlik rolü üstlenmeli ve Avrupa Birliği ile koordinasyon içinde müzakere edilmiş bir çözüme ulaşmak için daha çok çalışmalıdır.

Amerika Birleşik Devletleri’nin, Ankara’yı kötü niyetli davranışını tersine çevirmesi için ,yaptırımlar da dahil olmak üzere daha güçlü teşvikler ve caydırıcılar (örneğin, Yaptırımlar Yoluyla Amerika’nın Düşmanlarına Karşı Mücadele Yasası ve Küresel Magnitsky İnsan Hakları Sorumluluk Yasası kapsamında) sunması gerekiyor. ABD-Türkiye ilişkilerindeki gerileme ABD’nin Türkiye’nin İncirlik Hava Üssü’ne erişimini riske atarken, Washington alternatif üs seçenekleri için acil durum planları da yapmalıdır. Amerika Birleşik Devletleri son on yılda bu yoğunlaşan kriz bölgesinden büyük ölçüde uzak durdu, ancak Washington, Rusya ve Türkiye’nin eylemleri bölgeyi daha fazla istikrarsızlaştırmadan , bu bölgeye daha fazla duyarsız kalamaz.”

Eski Türk vekil ve Amerikalı elçiden skandal rapor: ABD Türkiye’ye müdahale etsin!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. 19 Aralık 2020, 22:55

    Ebedi vatansız kalmasını can-ı gönülden diliyorum, sahip olduğu tek vatanın aleyhinde çalışmaktan üstün hiçbir şerefi Allah’ın ona nasip etmemesini temenni ediyorum. Neslinden gelenlerin ise bu adamın sülbünden olmaktan dolayı en azından utanç duyabilecekleri bir şuur ve hakperestlikle nimetlendirilmelerini diliyorum.

  2. 19 Aralık 2020, 09:12

    zavallı acinası ca bir rapor gerçeklerden uzak ben merkezli.Dünya kimlerin haydut devket olduğunu biliyor ama yinede iktidar koltugundan olmak korkusu bu haykırışı engellememeli yoksa bu pervasız zıhnıyet bildiğini doğru diye anlatmaya devam eder.Sular cekildiğinde karıncaların hakimiyeti gelecektir.

  3. 18 Aralık 2020, 11:39

    Bilimde en önemli gerçek değişimdir, her şeyin değiştiğidir. İmparatorlukları batıran ise bu değişimi kavrayamamaları, egemenlikten pay alan güçlerin, ülkenin çıkarlarına göre değil de, kendi çıkarlarına göre politika üretmeleridir. ABD nin devlet olarak borcu 22 trilyon doları aşmış durumda, buna karşılık oligarkların varlıkları ise hemen hemen bu civarda. Sadece (en değerli) 5 firmanın değeri 5 trilyon doları buluyor. Yıllık 750 milyar dolar ile beslenmesi gereken ordunun sahibi devlet, savaşlardan kasasını dolduranlar şirketler. ABD hangi para ile bu operasyonları yapacak acaba ? Bu emperyalist yamyamların eski gücü olsa diğer ülkelere Dünya’da ekmek yedirirler miydi ? Rapor aşırı yanlı ve ahlaksızca tespitler ve öneriler içeriyor. Akdenize 2800 km kıyısı olan Türkiye haydutluk yapıyormuş. 10000 km öteden gelen ABD, 4000 km öteden gelen Avrupa buna müdahale etmeliymiş. Bunlar yıllardır alıştılar Türkiye’yi kapıya bağlamaya, ama artık Türkiye o alıştıkları “good boy” değil. Helaya giderken bile ABD’ye danışan 1980 nin evren’ leri yok, gizli operasyonlarında kullanacağı altaylıların, eymürlerin, sümüklü fetöş’lerin devri kapandı, üstlerine sifon çekildi. Bu raporu yazanlara ve yazdıranlara benim önerim; yeni dünyayı anlamaları, soğuk savaş döneminin efelenmelerinin artık geçtiğini, Türkiye gibi yeni güçlerin kaale alınmasını, silahların çok güçlü olduğunu, bu nedenle büyük bir savaşın kazananının olmayacağını bilmeleri. Ve iletişimin, ulaşımın hızlandığı bir çağda akıtılacak kanın tarihe saniyesine kadar kaydedildiği ve hesabının da (daha Irak, Libya, Suriye dosyaları açılmadı, ancak insanlık bunların peşini bırakmayacak) hemen sorulacağının bilinmesini.

  4. Birileri hala S400 leri depoya kaldirin teranesi okuyor millete.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!