Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, TBMM Genel Kurulunda 2023 yılı bütçe görüşmelerinin son gününde yürütme adına söz aldı. İBB Başkanı İmamoğlu’na “Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaret ettiği” iddiasıyla açılan davada 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilmesi hakkında konuşan Oktay, muhalefetin “mağduriyet edebiyatı” yaptığını iddia etti.
“Süreci açıkça ortada olan bir konuyu mitinglerde ateşli beyanatlarla bağlamından koparılarak gündeme getirildiğini” söyleyen Oktay, bunun “niyetin başka olduğunun ifadesi” olduğu yorumunu yaptı.
Oktay’ın Genel Kurul’da yaptığı konuşma şöyle:
‘YARGI YETKİSİ BAĞIMSIZ MAHKEMELERCE KULLANILMAKTADIR’
“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yargılandığı bir davada aldığı bir ceza üzerinden gerek kamuoyunda gerekse Meclis’te, konunun kendisiyle ilgisi olmayan bir gündem inşa edilmeye konu üzerinden çalışıldığını gördük.
Öncelikle şu hususları ifade etmek isterim: Anayasamızın yargı yetkisi başlıklı dokuzuncu maddesinde, yargı yetkisi Türk milleti adına, bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılmaktadır. Yine anayasamızın 138. maddesinde görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru sorulamayacağı, görüşme yapılamayacağı veya herhangi bir beyanda bulunamayacağı, yasama ve yürütme organlarıyla idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştirmeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktirmeyeceği açıkça hüküm altına alınmıştır.
Bizim bir yargı kararı hakkında beyanda bulunmamamız mümkün değildir. Yargısal süreçler devam etmektedir. Yani karar henüz kesinleşmemiştir. Kararı verecek olan ne yürütme ne TBMM ne de karalama sistemiyle muhalefettir.
Şayet, verilen kararda herhangi bir eksik veya yanlış varsa, bunun düzeltileceği yer yine yargı kademeleridir. Mahkeme kararlarının arkasında siyasi akıl aramak, siyasal akılsızlığın ta kendisidir.
Bu güne kadarki safahatı ve bundan sonraki süreci açıkça ortada olan bir konuyu, mitinglerde ateşli beyanatlarla, asıl bağlamından koparılmış çıkartsamalarla gündeme getirmek, niyetin başka olduğunun ifadesidir.
Bu konuda mağduriyet edebiyatı yapanları, yine bu kürsüde biz mağduriyet edebiyatı yapmayız diye haykıran muhalefet milletvekillerine havale ediyorum.
Siyasette söz, millete karşı söylenir, milletin iradesi muhatap alınır. Muhalefetin kendi içindeki cumhurbaşkanlığı adaylığı kavgasına bu mahkeme kararın alet edilmesi trajikomik bir görüntüdür.
Mağduriyet ve siyasi oyun arıyorsanız, kendi içinizdeki hizipleşmelere bakın sorumluları bulmak istiyorsanız. Hele hele adaylık kavgasının, cumhurbaşkanımıza ve hükümetimize yönelik kirli kampanya yürütülmeye kalkınması en hafif ifadesiyle bunu yapanların kendi yetersizliklerini ikrarıdır.
‘KENDİNE GÜVENENLERİ DELİKANLICA ADAYLIĞINI İLAN ETMEYE ÇAĞIRIYORUZ’
Cumhurbaşkanımızın bu güne kadarki tüm seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de siyasi rakiplerini yenmesi için mahkeme kararlarına ihtiyacı yoktur. Cumhurbaşkanımız mücadelesini siyaset meydanlarında verir, desteği milletten ister, neticeyi sandıkta alır.
Kendine güvenenleri, herhangi bir bahaneye sarılmadan, delikanlıca adaylığını ilan edip, meydana çıkmaya çağırıyoruz. Gerisi laf-ı güzaftır, milletimizin de bu laflara karnı toktur.”
