Gazeteci Abdi İpekçi katledilişinin 43’üncü yılında anıldı

featured

Türk basın tarihinin en önemli ekollerinden biri olan gazeteci-yazar Abdi İpekçi, katledilişinin 43’üncü yılında anılıyor.

Türk basını, 1 Şubat 1979’da Maçka’da akşam saatlerinde evinin önünde suikaste uğrayan Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi’nin hayatını kaybetmesiyle sarsıldı.

Genç yaşlarda başladığı gazetecilik mesleğinde, kısa sürede gösterdiği önemli başarılarla Türkiye’nin en önemli gazetelerinden birinde genel yayın yönetmenliğine yükselen İpekçi’nin hayatını kaybetmesi, ardında Türk basın dünyasında onarılmaz bir boşluk bıraktı.

İpekçi’nin ailesi ve dostları, suikastın karanlıkta kalan yönlerinin bulunduğunu belirterek, bunun açığa çıkarılmasını talep ederken, katil zanlısı olduğu gerekçesiyle tutuklanan ve kaldığı cezaevinden kaçırılan Mehmet Ali Ağca, İtalya tarafından iade edildiği Türkiye’de, 10 yıl tutuklu kaldıktan sonra 2010 yılında salıverildi.

Türk basınının ekollerinden biri olarak anılan ve ülkedeki gazeteciliğin evrensel ilkelere uygun hale getirilmesine önemli katkısı bulunan gazeteci-yazar İpekçi, tarafsız bir gazeteci olarak ilkeli duruşuyla ardından yetişen gazetecilere örnek olmayı sürdürüyor.

GAZETEDEKİ İLK DENEYİMİ 15 GÜN SÜRDÜ

İstanbul’da 9 Ağustos 1929’da doğan Abdi İpekçi, 1948 yılında Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra bir süre hukuk fakültesine devam etti.

Gazetecilik mesleğine olan sevgisi nedeniyle ısrarını kıramayan amcası, onu aile yakını olan Vatan gazetesinin sahibi Ahmet Emin Yalman’ın yanına verdi.

Burada 15 gün çalışan İpekçi, Yalman’ın “Bundan gazeteci olmaz” denilerek göndermesi üzerine pes etmeyerek 20 yaşındayken Yeni Sabah gazetesinde işe başladı.

Bundan sonra Yeni İstanbul ve İstanbul Ekspres’te muhabirlik, sayfa sekreterliği ve yazı işleri müdürlüğü yapan İpekçi, Kore’de yedek subay olarak yaptığı vatani görevinden döndükten hemen sonra, 1 Ekim 1954 tarihinde 25 yaşındayken Milliyet’in başına geçti.

İpekçi’yle birlikte büyük bir atılım yapan Milliyet, birkaç yıl içinde Türkiye’nin en önemli gazetelerinden biri olmayı başardı.

Hayatının yarısını, Milliyet gazetesinde doğru ve tarafsız haberciliğe, ilkeli yayıncılığa adayan Abdi İpekçi, haberde iki tarafın da görüşünün alınması ilkesinin en ciddi uygulayıcılarından oldu ve 1960’lı yıllarda çeşitli ilkelerden oluşan “Milliyet Anayasası” yaptı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı ve Uluslararası Basın Enstitüsü’nün ikinci başkanlığını da yürüten İpekçi, öldürüldüğü gün, 1 Şubat 1979’da Ankara’da dönemin Başbakanı merhum Bülent Ecevit’le görüşmüştü.

Görüşmesinin ardından İstanbul’a döndükten sonra gazeteye uğrayan İpekçi, davet edildikleri gazetenin sahibi Ercüment Karacan’ın evindeki yemeğe beraber gideceği eşini almak için gittiği Maçka’daki evinin yakınlarında silahlı saldırıya uğradı.

Direksiyon başındayken uğradığı saldırı sonucu kurşunlardan birinin, cebindeki kalemi parçalayarak kalbine saplanmasına yol açan İpekçi’nin kullandığı araç, kontrolden çıkarak elektrik direğine çarpıp durabildi. Şişli Etfal Hastanesi’ne kaldırılan İpekçi, 50 yaşındayken hayatını kaybetti.

GAZETE BİNASINDA UĞURLAMA TÖRENİ

Abdi İpekçi’yi, evinde bekleyen eşi Sibel İpekçi, evinin yakınlarında duyduğu silah seslerinin olduğu tarafa baktığında, insanların etrafında toplandığı arabanın hayat arkadaşına ait olduğunu anladı.

Ertesi gün 25 yılını verdiği ve kendisiyle özdeşleşen ikinci evi Milliyet gazetesinde düzenlenen törenin ardından Gazeteciler Cemiyeti’nden Teşvikiye Camisi’ne uğurlanan İpekçi’nin naaşı, burada kılınan cenaze namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.

Abdi İpekçi için her yıl ailesi, sevenleri ve meslektaşlarınca, defnedildiği Zincirlikuyu Mezarlığındaki mezarı başında tören düzenleniyor.

SUİKASTI İŞLEYEN AĞCA, CEZAEVİNDEN KAÇIRILDI

Suikastın ardından tetiği çeken isim olarak kimliği belirlenen Mehmet Ali Ağca, 11 Temmuz 1979’da yakalandı. Hakkında açılan davada 11 Ekim 1979’da yargılanmaya başlanan Ağca, konulduğu Maltepe Askeri Cezaevi’nden 23 Kasım 1979’da kaçırıldı.

Gıyabında devam eden yargılamada 28 Nisan 1980’de idama mahkum edilen Mehmet Ali Ağca, 13 Mayıs 1981’de Vatikan Meydanı’nda Papa 2. Jean Paul’e suikast girişimde bulunması nedeniyle İtalya’da ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Daha sonra Papa 2. Jean Paul tarafından affedilen Ağca, 13 Haziran 2000’de Türkiye’ye iade edildi.

Başka suçlardan da hapis cezaları bulunan Ağca, Türkiye’de 10 yıl cezaevinde kaldıktan sonra 18 Ocak 2010’da tahliye oldu.

ABDİ İPEKÇİ, MEZARI BAŞINDA ANILDI

Milliyet gazetesi genel yayın yönetmeni ve başyazarıyken uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Abdi İpekçi, mezarı başında anıldı.

Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki kabir başında düzenlenen anma törenine, İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi İzet, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş, Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, Milliyet gazetesi yazarı Tunca Bengin ile CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Saniye Yurdakul’un yanı sıra medya çalışanları katıldı.

Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan törende, vefatının üzerinden 43. yıl geçen İpekçi için dua edildi.
Nükhet İpekçi İzet, duadan sonra yaptığı açıklamada, babasının 12 yaşındayken yazdığı bir romanda “Bir Türk hiçbir zaman başka birinin yamağı olamaz” ifadelerini kullandığını söyledi.

Romanda bir Türk üsteğmenin güçlü bir uçak modeli geliştirdiğini anlatan İzet, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“ABD bu modeli satın almaya talip oluyor. Türk mühendisler, Eskişehir’deki fabrikada hava filosu için gerekli işlemleri tamamlayıp yola çıkıyorlar. Çeşitli komplolarla karşılaşıyorlar. Tehdit ediliyorlar, birçok tehlikeyi aşıp sonunda ABD’ye ulaşıyorlar. ‘Siz Türk’ün gücünü bütün dünyaya tanıttınız. Havacılık saflarımıza yeni bir model kazandırdınız.’ Romanında böyle bir cümle kuran 12 yaşındaki Abdi İpekçi’nin bu türden hayalleri var. Görevleri can almak olan tetikçilerin kurdukları pusuda son nefesini verene kadar da hep böyle hayaller içindeydi. Türklere ABD gibi teknik üstünlüğü olan bir ülkenin gıpta edeceği bir uçağı yapmaya layık gören her konuda gelişmiş bir Türkiye hayali besleyen, o Abdi’yi yok etmek isteyenler acaba kimlerdi? Hem hemen yanı başımızda içimizdeler hem de uzaklardalar ama hep varlar.”

Kin gütmediğini, kişinin farkındalığı olmadığı sürece verilecek cezanın bir yararı olmadığını belirten İzet, “Ama bütün cinayetlerde, insana, insanlığa, kurbanın yakınlarına, topluma, gelecek kuşaklara bir açıklama gerekiyor. Bunun resmi bir açıklama olması ve tarihe bütün bağlantılarıyla geçmesi gerekiyor.” diye konuştu.

Gazeteci Abdi İpekçi katledilişinin 43’üncü yılında anıldı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!