Güdümlü medyanın kıskacında

featured

Siyaset Bilimci Yiğit Kalcı yazdı… 

Toplumsal ölçekte aydınlanma sürecini tamamlayamamış coğrafyaların karşı karşıya kaldığı belki de en büyük sorun, düşünce üretiminin önüne çekilen setler ve bu setlerin ardında psikolojik veya fiziksel işkenceye maruz bırakılan düşünürlerin kendilerine nefes alanı açabilmek adına Batı’ya iltica etmeleri sonucu şekillenen siyasal atmosferdir. Son dönemde gündemimizi meşgul eden ve toplumun büyük bölümü tarafından tehdit olarak algılanan göç dalgası bile, tek başına Orta Doğu’nun ve Batı Asya’nın içinde bulunduğu durumu izah noktasında yeterli gelecektir. Negatif yönde toplumsal dönüşüm sürecini tetikleyen faktörlerden ilki, refah ortamının kasıtlı olarak tesis edilmemesi sonucu ortaya çıkan ekonomik buhran halidir. Zira ekonomik güç, bireylerin kültürel, sanatsal ve bilimsel faaliyetlere erişimini mümkün kıldığından bu durum politikacıların toplumu kendi istekleri ekseninde yönlendirebilmelerini zorlaştıracaktır. Buna karşın muhtaç olan kitlelerin kontrolü de bir o kadar kolaydır. Bu sebeptendir ki toplum, kitle iletişim kanalları ve politikacılar tarafından sürekli bir biçimde dezenformasyona ve manipülasyona maruz bırakılmaktadır. Kitle iletişim yöntemlerinin çeşitliliğinin artmasının ardından ‘’Sosyal Medya’’ adı verilen interaktif platformların, konvansiyonel medyayı pratiklik ve ulaşılabilirlik noktasında geride bıraktığı bir dönemde, toplumun ne ölçüde manipülasyona maruz kaldığını saptamak da zorlaşmaktadır. Bilgi iletişim sistemlerinin adeta veri çöplüğü halini aldığı bu süreçte, teyid edilmemiş veriler üzerinden politik yaklaşımlar üretmek kadar, veriyi elde eden kitlenin bu veriyi işleme, yorumlama ve hayatın pratiklerine aktarma kapasitesinin ideal seviyede olmaması da tehdidi güçlendiren bileşenlerdendir.

Politik hareketlerin ve ideal yönetim tarzına ilişkin yöntemlerin, hedef kitleye verimli biçimde ulaşmasının önündeki en büyük engel de söz konusu veri çöplüğüdür. İletişim biliminde ‘’İletişim Ortamı’’ olarak tanımlanan bu alana giren veriler, ortamdaki kirliliğe bağlı olarak anlam kaybı yaşayabilir hatta şekil değiştirebilirler. Bu noktada mevcut iletişim kanallarının veri çöplüğü üzerinden geçiyor olması da kaynak ile hedef arasındaki iletişimin verimli bir biçimde gerçekleşememesine yol açar. Bu sorun, beraberinde bir başka sorunu getirir: Güdümlü Medya.

Güdümlü medya, adından da anlaşılacağı üzere, güdümünde (idaresinde) olduğu güç tarafından belirli bir hedefe kilitlenmiş ve tüm yöntemlerini bu hedefe ulaşmak doğrultusunda gerçeklikten uzak, ahlak dışı bir yaklaşımla şekillendirmiş medyadır. Bu medya türü, farklı ideolojik gruplara ait olsalar ve yöntemler bakımından farklılıklar gösterseler de hedef bakımından benzer kuruluşların bir araya gelmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu hedefi ise ‘’Toplumu sistematik bir biçimde manipüle etmek ve ideolojik grubun beklentileri doğrultusunda şekillendirmek.’’ olarak tanımlayabiliriz. Güdümlü medya, üç dinamikten biri veya birden fazlasıyla beslenerek varlığını sürdürür. Bu dinamikler: Siyaset Kurumu, Sermaye Sınıfı, Dış Örgütler şeklinde sıralanabilir.

SİYASET KURUMUNUN GÜDÜMLÜ MEDYASI

Siyaset kurumunun güdümlü medyası, finansal gücünü ve yayıncılık çerçevesini siyasi partilere ve bu partilerle ilişkili STK’lara dayandıran medyadır. Hedefleri açısından iki farklı gruba ayrılır: Birinci grup, siyasal otoriteyi ve yönetim araçlarını elinde bulunduran erke bağlı medyadır. Bu tür medya kuruluşları, toplumun içinde yaşadığı gerçeklikten uzaklaştırılması, siyasal otoritenin amaçlarına hizmet edecek forma getirilmesi, ulusal ve uluslararası ölçekli yönetimsel hataların perdelenmesi ve sistematik biçimde iktidar propagandası üzerine çalışan medya kuruluşlarıdır. Genellikle siyasal otoriteye yakın STK’lardan aktarılan kaynaklar, yerel yönetim birimleri tarafından sağlanan iş sahaları ve iktisadi teşviklerle finanse edilirler. İkinci grup, siyasal otoriteyi tamamen veya kısmen elde etmek isteyen muhalefet kanadına ait medyadır. Bu kuruluşlar, siyasal otoriteyi elde etmek için gerekli sivil mekanizmaları harekete geçirmek, mevcut otoritenin medya organları tarafından aktarılmayan negatif durumları gündeme taşımak ve seçmen yönelimlerini değiştirmek gibi amaçlara hizmet ederler. Reklam gelirleri, muhalefet kanadına ait yerel yönetim birimleri tarafından açılan iş sahaları ve bağışlarla finanse edilirler.

SERMAYE SINIFININ GÜDÜMLÜ MEDYASI

Devletin resmi yayın organına alternatif olarak kurulan bu medya türü ile ifade edilen; gazete, televizyon, radyo, mecmua, web portalı gibi bileşenleri barındıran medya gruplarıdır. Bu medya gruplarının bağlı olduğu holdingler (grup şirketler) birden fazla iş sahasında faaliyet yürütür ve medya ayağını beslerler. Bununla beraber, sermaye sınıfının medya kuruluşları, reklam geliri ve buna bağlı olarak prodüksiyon olanakları yüksek kuruluşlardır. Bu sebeple geniş kitleler üzerinde yüksek etki gücüne sahiptirler. Bu etki gücünü, siyasal otorite karşısında kullanabildikleri gibi, çeşitli imtiyazlar karşılığında siyasal otoriteyi desteklemek için de sıklıkla kullanırlar.

DIŞ ÖRGÜTLERİN GÜDÜMLÜ MEDYASI

Dış örgütlerin güdümlü medyası ile kastedilen, özellikle Batı devletlerine ait istihbarat örgütleri ve düşünce kuruluşları tarafından domine edilen ve her türlü finansal desteğini de yine bu unsurlar yoluyla edinen, varlık alanı olarak video paylaşım sitelerini ve diğer dijital ortamları tercih eden medya kuruluşlarıdır. Bu kuruluşların amacı, finansörlerinin diğer ülkelerdeki politik ve sosyolojik yapılara yönelik etki alanını güçlendirmek, kitle hareketlerini tetiklemek veya hedef ülkenin küresel sistemle entegrasyonunu hızlandırmaktır. Bu kuruluşların kadroları daha ziyade liberal gazetecilerden, merkez medya kuruluşlarından ayrılmış ekran yüzlerinden ve muhafazakar kimliğiyle ön plana çıkan demagoglardan oluşmaktadır.

Tüm bunlara ek olarak devletlerin resmi yayın organları olan ve finans kaynakları arasında reklam gelirlerine ek olarak halktan alınan vergilerin de yer aldığı devlet televizyonlarının, her ne kadar özerk yapıda oldukları düşünülse de diğer kurumlar gibi mevcut siyasal erkin direktifleri doğrultusunda yayın yaptıkları fikri de son derece yaygındır. Web tabanlı yayın platformlarının kullandığı algoritmalar ve belirli siyasi düşüneye sahip kişilerin, bu algoritmalara bağlı olarak sistematik biçimde sadece o siyasi düşünceye ait yayınlara maruz bırakılmaları da toplumdaki kutuplaşmanın tetikleyicilerindendir. Bu algoritmaları kırmanın tek yolu ise hedef kitleyi oluşturan kişilerin kendi ideolojilerine aykırı yayın organlarını da takip etmeleri ile mümkündür. Bu sayede yelpaze genişleyecek ve kişilerin yayınları mukayese ederek sağlıklı bir perspektif kazanmaları önündeki engel ortadan kalkacaktır. Unutulmamalıdır ki sosyal bilimlerde kaynak kritiğinin taşıdığı önem kadar, toplumların tek yönlü enformasyon kaynaklarından beslenip beslenmediği konusu da önem taşımaktadır.

Toplumsal uzlaşının, ulus olma bilincinin ve ulusal güvenliğin sürdürülebilir olması, uluslararası alanda da belirleyici güç olarak varlık göstermenin temel koşuludur. Kutuplaşmanın, kurucu felsefeye aykırı söylemler üzerinden gerçekleştirilen manipülasyonların, aidiyet duygusunu kırıcı provakatif operasyonların kıskacında kalan bir toplumun egemenlik noktasında da sürekliliği mümkün değildir. Bireylerin medya ile kurdukları ilişkinin biçimi ve psikolojik operasyonlar karşısında gösterdikleri direncin seviyesi, toplumun kaderiyle doğrudan ilişkilidir. Tekrar hatırlamak gerekir ki kumarda daima masa kazanır.

Güdümlü medyanın kıskacında

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Siyaset + Sermaye+DIS Gücler . Hepsi birbirine bagli !!!!!!
    Medya sadece bir taseron !

    Dikkat edin, pandemi hikayesinde medyada cok seslilik yok ! TEK SESLi !!!!

    Olana SANSÜR var !

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!