Hasan Onat’ın daha önce yayınlanmamış son röportajı

featured

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Mezhepleri Tarihi Ana Bilim Dalı eski Başkanı Prof Dr. Hasan Onat, bir süredir tedavi gördüğü hastanede Kovid-19’dan vefat etti. Hasan Onat’ın daha önce yayınlanmamış son röportajı VeryansınTV Pankuş programında gerçekleşmişti. Prof.Dr. Hasan Onat “İslam bilime karşı mıdır? İslam bilime ters midir?” sorularını akıl ve mantık temelinde açıklayarak cevaplamıştı.

Kovid-19’dan hayatını kaybeden Prof.Dr. Hasan Onat vefatından önce daha önce hiçbiryerde yayınlanmayan Veryansın Tv Pankuş programında “İslam bilime karşı mıdır? İslam bilime ters midir?” sorularının cevaplarını açıkladı. Onat’ İnsanın diğer canlılardan farklı olarak akıl ve bilgi varlığı olması dışında bir anlam varlığı olduğunu da ifade ederek Kur’an’ın bu noktada insanın anlam çabasında verdiği desteğin altını çizdi.

Son nefesine kadar dünyayı ve kendini anlamlandırmaya çalışan insanın pusulasının vahiy olduğunu ve islamın insana bilime ve anlamlandırma hususundaki yardımının önemini belirtti. 

‘Kuran akla hitap eder. İnsanın kuranla bağını akıl kurar. Anlarsanız kuranın mesajını alabilirsiniz.Vahiy insanın ulaşabildiği doğruları teyit eder ve o doğrular yaptırım gücü kazanır. Örneğin Kur’an’a göre adam öldürmek büyük günah. İnsan aklıyla bunu bilemez mi günah demese bile bunun kötü birşey olduğunu bilir. Ama Kur’an’ın bunu ön plana çıkarması insanın o noktadaki zayıflığına karşı destek unsuru sağlar.’ diyen Profesör Onat namaz ve oruçtan önce gelen en büyük farzın ‘aklı kullanmak’ olduğunu ifade etti.

‘SORGULARSANIZ KİMSE SİZİN İMANINIZI SÖMÜREMEZ’

İslam akla karşı çıkıyor diyenlerle ilgili ise din tüccarlarının, din alanındaki kurumsal yapıları eleştirdi. Bu yapıların kendilerini korumak için insanların özgürlük alanlarını daraltıp, sorgulamalarını engelleyerek kendilerine daha kolay rant sağladıklarını belirtti.

‘Sorgularsanız kimse sizin imanınızı sömüremez’ diyen Onat islamın bilimden koparılmak istenmesine şu şekilde yanıt verdi:

‘Sorgularsanız kimse sizin iyi niyetinizden çıkar sağlayamaz. Din tüccarları çareyi aklı kullanmama noktasında görmüşler ve diyorlar ki “siz aklınızı kullanmayın biz sizin adınıza aklımızı kullanıyoruz”. Bunun anlamı biz sizi köleleştirdik demektir.
Aklı kullanmamayı, cehaleti dinle meşrulaştırmaya çalışmak… İşte esas tehlike budur. “Aklınızı kullanmayın, şeytan aklını kullandığı için sapıttıé sözleri “iman ayrı akıl ayrıdır” gibi argumanlar çıkarır. İslam akıl dinidir, iman islamda bilgi üzerine kurulur. İman edeceğiniz şeyleri önce bilirsiniz.O bilginin makul oldğuna kanaat getirir, hür iradenizle iman edersiniz. Ama siz buradaki bilgi boyutunu gözardı eder de bilmeden iman ederseniz, herşeyi iman esaslı hale getirirsiniz. Eğer imanın akılla bağı koparsa herşey dinleşir, dinin yerini alır. Mezhep, cemaat, çıkarlar da dinin yerini alır. İmanın akılla bağını yeniden kurmalıyız. Eğer batının tüketici kölesi olmaktan kurtulucaksak bunun ilk adımı imanın akılla bağını kurmaktan geçer. İslamdaki imanın formülü şudur: İman bilgi artı tasdiktir. O bilginin anlamlı olduğuna kanaat getirirsiniz, makul olduğu için iman edersiniz; inandığınız için değil. Hristiyanlıkta iman dogmadır. Onu sorgulayamazsınız. Ona inanırsınız, inandığınız için doğru ve anlamlı olur. “

PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKE TIKLAYIN

Hasan Onat’ın daha önce yayınlanmamış son röportajı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 27 Eylül 2020, 19:30

    Bir Müslümanın dinin hakkını verebilmesi için Arapça bilmesi gerektiğini düşünmek komiktir. Marksist bir komünist olabilmek için Marks’ı illaki onun yazdığı dil olan Almancada okumak mı gerekir? Kaldı ki İslam, bütün dinler arasında en sade ve kolay anlaşılır olandır, Müslüman olarak yaşamak için din hakkında teknik ve ayrıntılı bilgilere sahip olmaya gerek yoktur.
    İslam’da dogma olmadığı doğrudur. Dogmalar ruhban sınıfına denk gelen dinsel kurumlar tarafından belirlenir ve kollanır. İslam’da böyle bir ruhban sınıfı yoktur. Bekçisi olmadan dogma olmaz.
    Dinlerin kökenleri meselesi ise teknik bir konudur ve uzman işi olan bir şey varsa o da budur. Dinler tarihinden çıkardığınız en önemli ders hepsinin (ya da en azından Semitik olanların) Sümer’den alındığı ise bu alanda pek umut vaad etmediğinizi rahatlıkla söyleyebilirim.
    Araplık ve Türklükle ilgili söyledikleriniz de tamamen polemik tarzında ve duygusal şeyler. Tarihteki her büyük medeniyetin bir din ve bilim dili olmuştur. Bu, Avrupa için (II. Dünya Savaşı’na kadar) Latince ve Yunancadır, İslam medeniyeti için Arapça, Budistler için de (Buddha’nın konuştuğu dil olan) Sanskritçedir. Burada Türklüğün aleyhine çıkarılabilecek hiçbir sonuç yoktur. Araplar genel olarak 11. yüzyılın başlarından itibaren tarih sahnesinden çekilmeye başlamıştır. O yüzden bu konuda yazdıklarınız da tamamen boş laf ve dışardan bakanlara öyleymiş gibi gösterilen klişelerden ibaret.

  2. Su dünyadaki 10 Cami Hocasindan sadece 1 tanesi bu seviyede konusabilse ve sorgulamanin önemini anlatabilse Müslümanlari aydin görüsleri ile tekrar ön saflara tasiyan bir Türkiye olurdu.

  3. 27 Eylül 2020, 10:24

    İman ve sorgulama ha hoca son şakasını yapmış. Aklını kullanan insan öncelikle bir yaratıcının kendisine bilmediği anlamadığı (1400 yıl önceki arapçayı uzmanı dışında hiçbir arap bile anlamaz) bir dille 1400 yıl önce yaşadığı rivayet edilen bir araba ve ondan çok çok öncesinde sümerde asurda yazılmış masalları kapsayan bir şeye din diye inanmaz. Aklını kullanan insan illaki inanacaksa Türk atalarının Türkçe din metinlerini ya da sözlü geleneğini araştırır ona inanır. hristiyanlıkta iman dogmaymış demek ki islamda dogma yokmuş her şey sorgulanabilirmiş. Bu tip şeyleri savunan sayın hocalar halkı indirilen din ile uydurulan din diye diye kandırdılar. oysaki uydurulmuş din kendi fantezilerinden ibaret olan dindir.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!