Hiper normalleşme, kanıksama, rızanın imalatı

featured

Av. Ayça Sezer Naz yazdı…

Son zamanlarda ortaya çıkan bir kavram var. Hiper Normalleşme diyorlar buna. Nasıl ortaya çıktığı meselesi ayrı bir yazı konusu. Bizim konumuz; bildiğimiz hakikate ne olduğu.

Bir siyasi kişiyi klasik siyasal söylemlerin zıddı kutuplarla ittifak halinde bulmamızı, liberallerin toplumsal eşitlikçi olarak boyanıp satılmasını, milliyetçilerin etnik ve mezhepçi bölücülerle iş tutmasını, etnik-mezhepçi bölücülerin insan hakları savunucusu kimliği kazanmalarını hep o sağlıyor.

Fabrika sahiplerini çevre derneklerinin mütevelli heyeti başkanı yapan kafa, iktidar partisinden milletvekili aday adaylarını sendika başkanı yapan kafa, holding patronlarını yerel yönetim projelerine sponsor yapan kafa, hak arayan emekçiyi statükocu ilan eden kafa hep onun eseri.

Ne acayip manipüle edilmişiz öyle değil mi? Çünkü artık hepsini normal kabul ediyoruz.

Temel yaşam değerlerinin, öz yaşamsal varlıklarının, konfor alanının kaybıyla, inanç yitimiyle, korkutulan kitleler tüm bu anormallikleri kanıksıyor. Bu kanıksama yetişkin yaşamları ergen yaşamlarla takas ediyor.
Bunca alışılmadık şartlara aşırı entegre olmuş bu insanlar, normalde rıza göstermeyeceği, ikna olmayacağı her ahlaksızlığa, ittifaka ve yozlaşmaya ikna oluyorlar. İçinde bulundukları durumu hayatta kalma içgüdülerine teslim ediyorlar belki de. Ve aşırı normalleşiyorlar.

Şimdi her tür propaganda makinesinin birleşip oluşturduğu bu insan türü; tek bir siyaset ve tek bir dünya düzeninin ürünüdür aslında. Herkesin sandığının aksine diyalektik yasa bu düzende işlememektedir.
Kendilerine benzemeyenlerle iletişimleri büyük biraderlerce veri tabanlı olarak kesilen, mutlak prosedür ürünü bu insanlar hakikatten ayrıştırılıyorlar aslında.

Gün boyu sosyal medya, futbol, gündüz kuşağı, arabesk diziler, boş haber programları ve dipsiz tartışmalarla oyalanan, parası olmayanları inançla, paralıları markalarla rehabilite edilen bu kitlelerin rıza mühendislerinin gözünde en ufak bir saygınlıkları yok.
Çünkü onlara göre bu insanlar aslında edilgenliklerinin karşılığında konfor alanı alıyor ve hakikat olduğunu bildikleri ahlaksız düzene arkalarını dönüyorlar. Yani olan biteni görmezden geliyorlar.

Bu imada belki haklılık payı vardır ama şu da bir gerçek ki içinde bulunduğumuz çağın insanı geçmişte kimseye reva görülmemiş bir sınava da tabidir.
Ortalama insan ömrüyle çağlar arası bir dönüşüme maruz kalmış, evrim dışı şekilde değişmiş, korumasız ve silahsız kalmıştır. Belki de biraz bencil, biraz doyumsuz, biraz neo-gotik ve biraz ahlaksız olmakla gene iyi bile dayanmıştır.

Rızası sessizce gasp edilen, konformist olmakla suçlanarak hor görülen, bir hakikat cümbüşünde kaybolan insandan bu şekil değiştiren saldırıyı fark etmesi, ona direnç göstermesi, zihnini koruması beklenemez. Çünkü bireyin buna ne gücü ve ne de bilgisi yetmez. Bu donanım sadece üst organizma olan Devlet makinesinde mevcuttur.

Anayasa 56’ da sözü edildiği gibi Devlet egemenlik alanındaki insanların beden ve ruh sağlığını korumakla yükümlüdür. Bu anlamda kişisel veri, algı yönetimi ve yönlendirme içeren veri tabanlı bu büyük kuşatmayı kontrol altına almak, yurttaşını hakikate kavuşturmak da devletin bir görevi ve bir halk sağlığı meselesidir.

Konuya böyle yaklaşılmasını bekliyor ve esenlikler diliyorum. Sevgiyle kalın.

Hiper normalleşme, kanıksama, rızanın imalatı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!