İki devletli çözüm için Denktaş’ın bu formülü uygulanmalı

featured

Sabahattin İsmail yazdı….

2001’de Türkiye’de iktidar değişikliğiyle birlikte, dirençli Denktaş politikalarını etkisiz kılma operasyonları da başladı.

Denktaş mülk sorununun iki devlet arasında global takas ve tazminat yoluyla çözümünü savunmaktaydı.

Abdullah Gül ve Dışişlerindeki teslimiyetçi bazı bürokratlar ise, Türkiye’yi işgalci kabul eden AİHM’in isteği doğrultusunda oluşturulacak bir iç hukuk mekanizması ile sadece Rumların mülk taleplerinin karşılanmasını uygun bulmaktaydı.

AİHM’e göre KKTC meşru bir devlet değil Türkiye’nin işgali altındaki bir alt yönetimiydi. Türkiye bu alt yönetimde kendi iç hukuk mekanizmasını yaratmalıydı!

Bu çerçevede 2003 yılında, MAL TAZMİN KOMİSYONU kuruldu. AİHM, komisyon üyeleri arasında “eski Rum malı tutan kişiler olduğu ve Rumlara mülk iadesi öngörmediği için” bu komisyonu yeterli bulmadı.

Bu arada 2004 yılında bir felaket ve yokoluş planı olan Annan planı dayatıldı. Bu planda mülk sorununun bir komisyon aracılığı ile bireysel başvuru yoluyla iade, takas, tazminatla çözülmesi öngörüldü.

Annan Planına ve KKTC Anayasasına aykırı olan bu çözüme karşı çıkan Denktaş, AKP ve emperyalist güçler tarafından tasfiye edildi. Federasyoncu, teslimiyetçi CTP hükümete, liderleri Mehmet Ali Talat ise Cumhurbaşkanlığına getirildi.

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül,  Strazburg’daki AK’de TC  temsilcisi Büyükelçi Daryal Batıbay, AİHM’de Türkiye’yi temsil eden Rıza Türmen, CTP ve Mehmet’i Talat’ın çabalarıyla 2005-2006’da yasa AİHM’in istediği şekilde değiştirildi.

Komisyonun adı TAŞINMAZ MAL KOMİSYONU (TMK) oldu. Komisyona iki Avrupalı hukukçu ilave edildi.

Komisyon üyelerinin eski Rum mülklerinin sahibi olamayacağı ve mülk iadesi de yapacağı yasaya kondu.

AİHM mekanizmanın nasıl işleyeceğini görmek için 3 yıl izlemeye aldı.

TMK görev süresi 2009 da doldu. AİHM’in isteği üzerine görev süresi 3 yıl daha uzatıldı ve bu süre içinde mülklerini talep eden Rumların müracaat etmesi istendi. Bu süre de 2012’de dolduğu zaman 3000’e yakın Rum İADE, TAKAS, TAZMİNAT talebiyle başvuruda bulundu.

Türkiye ve KKTC istese  2012’den sonra uzatma yapmayabilirdi. Çünkü AİHM ‘in verdiği süre 2012 yılına kadardı.

Ne ki kraldan fazla kralcı federasyoncu teslimiyetçiler, süreyi 2015 ve 2018’de 2 kez daha uzattılar.

Bu süre içinde müracaat eden Rum sayısı 6900’e yanaştı. 450 milyon dolara yakın tazminat ödendi. 14 Ruma mülk iadesi yapıldı. Daha 200 bine yakın Rum var.

Süre Aralık 2021’de doluyor.

Ve bu süreyi uzatmak zorunda değiliz. AİHM de bize uzatın demiyor.

Nitekim TMK ve AİHM’deki Rum davalarının avukatı A. Demetriadis Rumlara seslenerek ” Türkler süreyi uzatmayabilir hızla başvuru yapın” diye çağrı üstüne çağrı yapıyor.

Eğer biz TMK’nın süresini uzatmazsak AİHM kararına göre 2021’e kadar müracaat etmeyen Rumlar Kıbrıs sorununun nihai çözümünü beklemek durumunda kalacaklar, yeniden AİHM’e başvuramayacaklar.

O halde yapılması gereken bellidir.

Şahsi görüşüme göre TMK en başından  beri, daha önceki yazılarımda belirttiğim SİYASİ NEDENLERLE yanlıştır.

Türkiye’yi “işgalci”, KKTC’yi “işgal topraklarındaki ALT YÖNETİM”, Rumları ise mağdur olarak niteleyen yanlış, siyasi, hukuktan uzak, art niyetli ve federasyoncu bir felsefe üzerine kurulmuştur.

ASLA KURULMAMALIYDI

Ama madem kurdunuz bari artık süreyi uzatmayınız.

Başvuran vurdu, vurmayan nihai çözümü beklesin.

O nihai çözüm de yıllardır savunduğumuz yan yana yaşayan İKİ AYRI EGEMEN DEVLETE DAYALI BİR ÇÖZÜMDÜR.

ÇÖZÜM GLOBAL TAKAS VE TAZMİNAT OLMALI

Böyle bir çözümde mülkiyet sorunu da, Denktaş formülü olan iki devlet arasında global takas ve tazminat yoluyla sıfırlanmalıdır.

İki devlet toptan mal takası yapmalıdır. Borçlu kalan alacaklıya toplu tazminat ödemelidir. Bireyler kendi devletleri tarafından TAZMİN edilmelidir.

Rumlar ilk anda alacaklı görünebilir. Ancak Kıbrıs cumhuriyeti’ndeki eşit ortaklık haklarımızdan hareketle güneydeki hali arazilerden, orman, dağ, baraj, dere  alanlarından, yüzde 3’lük ara bölgeden, yüzde 3’lük İngiliz üs bölgelerinden payımıza düşen topraklar vardır.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nden silah zoru ile atıldıktan sonra kayıplarımız, işgal edilip yağmalanan 103 köyümüz, katledilen, sakat bırakılan insanlarımızın tazminatları vardır. Kurucu eşit ortağı olduğumuz Kıbrıs Cumhuriyeti’ne verilen dış yardımlardan payımıza düşen vardır.

Adaya barışı getiren ve devamını sağlayan, yüzlerce şehit veren Türkiye’nin, savaş suçlusu, saldırgan Rumlardan talep etmesi gereken Savaş Tazminatı hakkı vardır

Bunlar göz önünde bulundurulunca verecekli değil alacaklı olduğumuz ortadadır.

O nedenle Aralık ayında TMK GÖREV süresi asla uzatılmamalı, nihai çözüm olmadan Rumlara mülk iadesine ve tazminat ödenmesine son verilmeli, Denktaş formülü olan global takas ve tazminat ilkesine dönülmelidir

 

İki devletli çözüm için Denktaş’ın bu formülü uygulanmalı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!