İlber Ortaylı’dan sert yazı: ‘Devlet yönetimi akrabacı ve tarikatçı bir anlayışın elindedir’

featured

Hürriyet yazarı Prof. Dr. İlber Ortaylı bugünkü yazısında beyin göçünün nedenlerini ve göçü engellemeye yönelik atılması gereken adımları kaleme aldı. Ortaylı “Devlet yönetimi nepotist dediğimiz akrabacı, hemşerici, kulüpçü ve tarikatçı bir anlayışın elindedir. Bizzat sağ ve soldaki siyasi partilerde bile bu yapılanma görülmektedir. Yetenekli genç insan enerjisini ve mesleki aşkını dökeceği bir kanal bulamamaktadır. “ ifadelerini kullandı.

VERYANSIN TV

Hürriyet yazarı Prof. Dr. İlber Ortaylı köşesinde beyin göçünün nedenlerine değindi.

Devlet yönetiminin tarikatçı bir anlayışın elinde olduğunu belirten Ortaylı, “Devlet yönetimi nepotist dediğimiz akrabacı, hemşerici, kulüpçü ve tarikatçı bir anlayışın elindedir. Bizzat sağ ve soldaki siyasi partilerde bile bu yapılanma görülmektedir. Yetenekli genç insan enerjisini ve mesleki aşkını dökeceği bir kanal bulamamaktadır. Özel sektörde bile bu özellikler işletmecilik mantığına aykırı şekilde görülmektedir.” ifadelerini kullandı. 

Bugünkü yazısında beyin göçünün engellenmesine ilişkin atılması gereken adımlara da değinen Ortalı’nın yazısı şöyle: 

Gerçi gençlerini dış dünyaya yollayan tek ülke Türkiye değildir, lakin Türkiye’ninki gerçek anlamda bir beyin göçüdür ve şaşarak izleyeceğimiz bu göç tarihinin acı gerçeklerine Türkiye toplumu hâlâ nasıl dayanıyor ve halen nasıl beyin üretimi içinde, bunu tartışmak ve tespit etmek çok zor.

İtalya 1861 yılında birliğini gerçekleştirdikten sonra 1920’lerin sonuna kadar 30 milyon gencini göçmen olarak yollamıştır. Bunun o toplumda yarattığı tahribat açık, dış dünyadaki İtalyanların sadece çok becerikli mafya mensupları olmadıkları ve hayatın her alanındaki öncülerinin olmasıyla da anlaşılır. Bilhassa İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’nin kaderi tıbbiye ve mühendislik mezunlarının birkaç ay içinde Birleşik Devletler, Kanada ve Almanya’ya gitmesiyle çizilirdi. Göç durmazdı. Mesleğin ileriki yıllarında da devam ederdi.

20 SENEDE DEĞİŞEN YOK

2000 yılında yazı hayatıma bu problemi tartışarak başladım. 20 sene sonra hiçbir şey değişmedi, son zamanlardaki şartlar dolayısıyla durum daha da ağırlaştı. Nedenler muhtelif. En iyi okullarda okuyup şirketlere ve devlet hayatına girenler, hatta bunu dış ülkelerde yapıp diplomasını alanlar dahi bir müddet sonra sükût-u hayale uğruyorlar. Devlet yönetimi nepotist dediğimiz akrabacı, hemşerici, kulüpçü ve tarikatçı bir anlayışın elindedir. Bizzat sağ ve soldaki siyasi partilerde bile bu yapılanma görülmektedir. Yetenekli genç insan enerjisini ve mesleki aşkını dökeceği bir kanal bulamamaktadır. Özel sektörde bile bu özellikler işletmecilik mantığına aykırı şekilde görülmektedir. Orada daha tehlikeli bir durum vardır, şirket sahiplerinin içinde megaloman yapıdakiler bizzat istihdam ettikleri gençlerin hiçbir fikrini ve projesini ciddiye almazlar. Büyük şirketlerde bile kabuklaşmış kurmaylar, yenilikçi bilgilerle gelen genç menajerlere fırsat tanımazlar. Bu nedenle memleket gençliğinin yönü Atlantik ötesine uzanır.

MEMLEKETİ TANIMIYORLAR

Kuşkusuz ki Türk gençliğinin yetişme şartlarında da aileye ve kendilerine ait hatalar vardır. Türkiye’nin tarih ve coğrafyasıyla ciddi bir ilgi kuramamışlardır, kurdurulmamıştır. İnsanlarımız ancak kırkından sonra Türkiye’yi tanımaya başlıyor ve gençler de böyle fıtraten zengin bir ülkenin atmosferinden uzak kalmak nedir bilemiyorlar. Ziganalar’ı otobüsle geçmeyen, Şavşat-Kars yolculuğunu yapmayan, Ege’nin ipek halıyı andıran bereket ve ihtişamını yaşamayan bir gençliğin bu yurda sahip çıkmasını, âşık olmasını bekleyemeyiz. Akdeniz’in göç veren ülkelerinin insanları şu veya bu şekilde anayurtla bağlarını koparmazlar. Meşhur Yunan tıp profesörünün Harvard’daki görevinin yanı başında Atina’da ne işi var? Birçok yönden Türkiye’ye göre olanakları kısıtlı Yunanistan, son pandemi krizini onun yönlendirmesi sayesinde daha kolay atlatıyor, çünkü Harvard’dan gelen profesör Sotiris Tsiodras mükemmel bir plan yaptı ve başarıyla uygulandı.

ŞARTLAR YARATMALIYIZ

Gidenlerin geri çağırılması işinde başarılı örnek profesör İhsan Doğramacı’ydı. Hacettepe’yi kurarken ön planda Amerika’ya giden değerleri celbetmeyi başardı. Onları bordro mahkûmu yapmadı, çalışma şartlarını hazırladı. Şu ana kadar ne yazık ki ilk ve sonuncu örnek. Dostu kadar sevmeyeni de olabilir ama tarih olmuş şahsiyetlerin yaptıklarını iyi değerlendirmek lazımdır. Gençliğimizi yetiştirmeye başladık. Bunların içinde yerkürenin coğrafyasına ve geçmiş zamanlara hükmetmeye başlayanlar var. Herkes Celal Şengör kadar sağlam bir şekilde buraya tutunacak durumda olmayabilir. Şartları yaratmamız lazım ve çok genç yaşlarda yurdu daha iyi tanıtıp sevdirmemiz gerekiyor. Bu memleket belirli grupların, mensupların ve yoldaşların değildir sadece. Bunu unutmayalım, hiçbir ülke bu gibi kalıplarla yaşayamaz ve var olamaz. Olamayacağının örneği çok ve ortada.

İlber Ortaylı’dan sert yazı: ‘Devlet yönetimi akrabacı ve tarikatçı bir anlayışın elindedir’

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

9 Yorum

  1. Bugünkü başka bir haberde Topkapı sarayında üzeri kara betonla örtülmüş eşsiz süsleme sanatı eserinin bulunduğu yazıyor, İlber Ortaylı orada senelerce çalışırken salla başı al maaşı yapmış, bu sonuca varmak mümkün

  2. 7 Aralık 2020, 04:35

    Ne yapmış acaba Harvardli profesör; yeni bir tani koyma algoritması, yeni bir tedavi yöntemi mi geliştirmiş, virüsun patojenez mekanizmalarıyla ilgili bir şey mi keşfetmiş? Kısıtlama talep etmek icin Harvard’da uzmanlık yapmak mi gerekiyor mus, bizim liberal gazetecilerimizi getirseydik bilim kurulunun basına onlar alasını yapardı zaten.. Üstelik kısıtlama vs siyasi bir karardır, bunun bilimle ne ilgisi var, bilim tespit eder, öngörüler yapar, siz bilimsel bulgulara gore karar verirsiniz. Yetenekli karizmatik Ilber ve Celal Hoclarimiz, bilim kelimesini baski aracı olarak kullanarak bu ülkede bilimin gelişmemesi icin üstlendikleri misyonu yerine getirmeye devam ediyorlar. Worldometers verilerine gore nüfus basına olum istatistiğinde Yunanistan’in Turkiye ye gore ` daha fazla olum vakası var, ama tabii bunların hiçbir onemi yok, çünkü bu bilim degil, bilim Ilber hocamız ne derse o, neticede bu inanıp inanmama meselesi, yani biz sağlık bakanligi verilerine inanmak zorunda degiliz, ama Celal Hocam ve Ilber Hocama inanırız; ama bir dakika hani inanmak isteyen icin din var, bilime inanmamak olmaz diyorlardı:)) Bunların bilgileri kendilerine fayda saglar topluma degil, bu ülkede bilimin gelişmesini istemezler ve bilim tarihi nezdinde gorevleri bilimsizlestirme ve itaat oluşturmadır.

  3. Başkanlık sisteminin yarardan çok zarar getirdiğini düşünenlerdenim. Devlet kültürünü boğdugunu düşünüyorum. Erdoğan ,kaliteli bakanlar,kaliteli bürokratlar hariç Üsteki 1000 kişilik tavan bu ülkenin canına okuyor. Kendi adamları diye hiç bir yaptırım anlayışı da yok. Ayrıca Meclis işlevini tekrar yerine getirilmeli. TV açtığımızda saçma sapan tartışan Bir avuç aptallar istemiyoruz.

  4. Bay Aygen. Sizi ilgi ile izliyoum. Bütün gücünüzü ve becerinizi insanların düşüncesini bulandırmaya harcıyoruzsunuz. Umarım, iyi bir nedeniniz vardır.

  5. 6 Aralık 2020, 14:47

    Dinime küfreden Müslüman olsa… Samanyolu TV’de Mümtazer Türköne’nin önünde “hocaefendi” hayranlığını vurgulamış adam şimdi tarikat cart curt demesin.

  6. 6 Aralık 2020, 12:54

    NAZİ Almanya’sında mühendislik tahsil eden ATATÜRKÇÜ patronların ağızlarının payını da, “Özel sektörde bile (…) şirket sahipleri içinde megaloman yapıdakiler bizzat istihdam ettikleri gençlerin hiçbir fikrini ve projesini ciddiye almazlar” diye vermiş. BÜYÜKSÜN ORTAYLI.

  7. 6 Aralık 2020, 11:53

    “Ecevit: ‘Aramızda tarîkatçı olabilir’ (dedi)” (2 sütun altına) başlıklı haberi, Hürriyet gzt., Sahibi Erol Simavi, Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Yazıişleri Müdürleri Fikret Ercan Erol Türegün Tufan Türenç Cafer Yarkent, Sorumlu Müdür Doğan Satmış, Yıl 44 Sayı 15599, 15 Eylül 1991 Pazar, Basıldığı Yer Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A. Ş. Babıâli Cad. No.15-17 Cağaloğlu – İstabul Posta Kodu 34360, s.16.

  8. İyide hocam kaş yapayım derken göz çıkarmayalim

  9. Son derece zeki ve kültürlü ve deneyimli bir bilim adamidir sevgili Ortayli. Hicbir zaman isim vermez ancak kim oldugu gayet iyi anlasilir kastettiklerinin. Devlette gram akil varsa, daha dogrusu kastettiklerinde, bu insani dinlerler.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!