Kimlik siyaseti rekabeti

Dr. Fikret Bayır yazdı...

featured

Elbirliği etmişçesine aynı konuya odaklanmaya başladılar.

Önce Meral Akşener sahne aldı.

9 Aralık 2022 günü Ruşen Çakır ile yaptığı söyleşide, adeta “Kürt Açılımı” yaptı.

“Ne istersiniz” diye soracakmış.

“Çift unsurluluk”, “Ayrı bir devlet” veya “Federasyon” konuşulabilecekmiş.

DEVA Partisi zaten sahnedeydi.

3 Ocak 2023’de Babacan, tarikat ve cemaatlere yasal statü verilmesi ve önlerinin açılmasını gerektiğini anlattı.

Ardından partisinin bir Genel Başkan Yardımcısı, Anayasa’dan “Türk kimliği kavramının” çıkarılması konusunu gündeme taşımaya çalıştı.

Bir gün sonra, bir başka sahne, CHP Genel Merkezinde kurulmuştu.

Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanı Nuşirevan Elçi, Rudaw Tv’ye mülakat veriyordu. Bilmeyenler için söyleyelim, bu Rudaw Tv hava durumu raporlarını sunarken, Türkiye’nin yarısını “Kürdistan” olarak gösteriyor her gün.

Mülakat özel (!) olunca, sahneyi de özel olarak düzenlemişler. Sahnedeki CHP Bayrakları yerinde dururken, diğer yandaki Türk Bayrakları kaldırılmış!

Mülakat Kürtçe!

Başdanışman “Kürtçülük” propagandası yapıyor ve “Siyasi Özerklik” verilmesini anlatıyor.

Yanlış okumadınız! CHP Genel Merkezinin basın toplantısı salonunda yapılan bir söyleşiyi anlatıyorum. Söyleşi için Türk Bayraklarının kaldırıldığını söylüyorum.

Ertesi gün Parti sözcüsü F. Öztrak’ın konuya ilişkin olarak “Kendi görüşlerini açıklamıştır, Partiyi bağlamaz” açıklaması sizi bilmem ama beni hiç tatmin etmedi.

Bu arada, hiç gereği yokken, bir baş örtüsü/türban konusu yeniden gündem yapıldı. Bu konunun memlekete ne faydası oldu? Kim kime gollük pas attı?

Anlaşılan odur ki; Y-CHP artık yeni bir rota tutturmuş, oraya koşuyor!

Bu yolun “Atatürk Yolu” olmadığı ayan beyan ortada!

Diğer tarafta, 6’lı Masanın ağabeylerinden Temel Karamollaoğlu’nun, çeşitli defalar Anayasa’nın ilk üç maddesinin tartışmaya açılması yönündeki sözleri, medyada yer alıyor.

Serok Ahmet(!) zaten biliniyor.

Gelinen bu noktada, bu gelişmeleri izliyor ve şaşırıyorsanız, bir sorun var demektir. Çünkü Altı Parti, kurdukları ittifakın mutabakat bildirisinde bunları yapacaklarını zaten açıklamışlardı.

28 Şubat 2022 tarihli bildirinin 31’nci sayfasında, Din ve Vicdan Özgürlüğü başlığı altında aynen şöyle bir bölüm yer alıyor: “… herkesin kendi kimliğiyle ve kendisi olarak, eşit şekilde toplumsal, kamusal ve siyasal yaşama katıldığı bir sistem inşa edilecektir…

Şimdi “etnik kimlik” veya “tarikat/cemaat” üzerinden yapılan istismar çalışmaları, tam olarak kendi siyasetlerinin bir uygulaması.

Başka bir anlatımla, bu olan-biteni, “Erdoğan’ı gönderebilmek” için yapılan bir siyaset atraksiyonu zannediyorsanız, yanılıyorsunuz.

6’lı masa bileşenleri kendi ortak siyasetlerini yapıyorlar.

Yapılan işler, atraksiyon sayılamayacak kadar ciddi ve bu memleketin beka ve güvenliği için sonuçları olabilecek tercihler.

O halde buradan soralım:

Tarikat ve cemaatlere yasal olarak yol vermeye çalışanlar, 15 Temmuz FETÖ kalkışmasını, Gazi Meclisimizin bombalanmasını unutmuşlar mıdır?

Anayasa’dan Türk tanımını çıkarmaya çalışan veya yeniden Kürt açılımı yapmayı tasarlayan ve bunu siyaseten ilan edenler, yakın geçmişimizdeki “Hendek Operasyonlarını” hatırlamıyorlar mı?

AKP’nin “Açılım Sürecinde” operasyonları durdurduğunu, memleketin bir bölümünün terör örgütüne teslim edildiğini, daha sonra “Hendek Operasyonları” ile bu bölgelerin terörden temizlenmesi için “Kıbrıs Barış Harekâtından” daha fazla şehit verdiğimizi unutmuşlar mıdır?

Onları bilmem ama biz unutmadık!

Halkımız da unutmadı!

Üstelik bu son derece riskli siyasi tercihler, memleket sığınmacı/kaçak toplama kampına çevrilmişken sahneleniyor.

AKP hükümetleri, güzel yurdumuza, 13 milyon “sığınmacı” ve “kaçağı” doldurdular.

Türkiye 12 yıldır bu ağır yükü kaldırmaya ve hazmetmeye zorlanıyor.

Kaçak ve sığınmacılar arasında memlekete sızan “Selefi-Cihatçı terör yapıları” ve Taliban’dan kaçan muharipler var.

IŞİD artık, Türkiye’ye yerleşti. Bakınız, yurtiçi asayiş operasyonlarında sürekli IŞID teröristleri ve elebaşı takımı yakalanıyor.

PKK terör eylemlerini, kırsal alandan kente kaydırmaya çalışıyor. Mersin Polisevi, İstiklal caddesi ve Diyarbakır saldırılarının, umalım ki; devamı gelmesin.

FETÖ’nün siyasi ayağına operasyon yapılmadı. Yani bu terör örgütünün devletten ne kadar temizlendiği oldukça şüpheli.

Teröristlerin ayakkabı numaralarını bildiklerini iddia edenler, kent merkezlerindeki saldırıları önleyemediler. Yani PKK ve FETÖ bastırılmış değil.

Diğer yanda 6’lı masa bileşenleri, AKP’nin benzer hatalı siyasetini modelleyerek, AKP ile “kimlik siyaseti” üzerinden rekabete girmeye çalışıyorlar.

Cumhur ve Millet ittifakı başlığıyla, sanki iktidar ve muhalefetmiş gibi görünen mevcut iki siyasi yapı, aslında aynı çamurlu sahada koşuyorlar.

Yolları ve istikametleri aynı…

Rekabet, bir kadro çekişmesinden ibaret.

Yani olan-biten, önümüzdeki dönem dümende “Tayyipgiller” mi, yoksa Tayyipsiz ama aynı istikameti/siyaseti güden “6’lı masa ortakları”mı olacak çekişmesidir.

Bu kadro çekişmesinin Türkiye’yi götüreceği yer, daha fazla kavga, rekabet, çekişme, istikrarsızlık ve kaos olur. Çok değil, iki yıl sonra yeniden seçime gidilebilir. Hatta yazmaya elim varmıyor ama kaostan ileriye daha da kötüye gitme ihtimali hiç az değildir.

Yani buradan şu sonuç çıkıyor: Siyasette aslında iki ana kutup var.

Bu kutuplardan ilki; sığınmacıları memlekete dolduran, onları göndermek istemeyen, ırk veya inanç istismarıyla “kimlik” üzerinden siyaset yapan kutuptur. Cumhur ve Millet ittifakı bu kutupta yer almaktadır.

Çözümün ilk adımı, bu yapıdan “KURTULMAK” olmalıdır.

Memleketin geleceğini tıkayan, halkı yoksullaştıran ve güvenliğimizi tehlikeye atan bu siyaset kadrolarından KURTULMAK!

Kimliğimizi tartışmaya açmaya çalışanlardan KURTULMAK!

Tarikat ve cemaatlere yol açmaya çalışanlardan KURTULMAK!

Terör örgütleriyle paralel iş görüp, devletin ve milletin başına bela olmalarına neden olanlardan KURTULMAK!

Milletin yoksullaşmasına neden olanlardan KURTULMAK!

Ana Muhalefet Partisini Kürtçülere peşkeş çeken ve Siyasal İslamcılarla ortaklaşa yol yürüyenlerden KURTULMAK!

Milletin gözünün içine baka baka çift unsurluluk, ayrı devlet, federal yapı diyebilen, Montrö’yü savunan emekli Amirallere zevzek etmişler diyenlerden kurtulmaktır…

Diğer kutup ise, Mustafa Kemal Paşanın 1924 Anayasasında esaslarını düzenlediği “Cumhuriyetin kurucu değerlerini” siyasetinin temeli kabul eden Kuva-yı Milliyecilerdir.

Sığınmacıların tamamını gönderecek ve kimlik siyaseti yerine “Türk Milleti”nin birlik, bütünlük ve güvenliğini esas alacak yapıdır.

Bu yapı, Türk Milleti tanımını, ırkçılık boyutundan arındırıp yücelten, kadim Türk kültürümüzü geliştiren, Türkçemize sahip çıkan, karma ekonomi modeli ile (Atatürk dönemindeki gibi) kalkınmayı esas alan ve refahı önceleyip toplum tabanına adaletle dağıtmayı tasarlayan milli siyasi yapıdır.

Bu yapı KURTULUŞ’un esasıdır.

Türk Milletinin KURTULUŞU’dur!

Kimlik siyaseti rekabeti

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 6 Ocak 2023, 23:50

    Ben Atatürkçüyüm diyen herkesin okuması için gayret gösterilmesi gereken bir yazı olmuş. Teşekkürler.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!