Psk. Ceren Özügüç yazdı…
Karantina döneminde sosyal medya başta olmak üzere etrafımız denenmek için yeni tarifler, hobiler, okumak için kitaplar, izlemek için film listeleri, bu süreçte aktif olalım diye sunulan bilimum fiziksel aktivite planları ve online seminerler ile çevrilmiş durumda.
Hatta adeta bir bombardımana maruz kaldığımızı söylemek yersiz olmaz. Bunca kişinin karantina süresince insanların gelişim, eğitim ve sağlıklarına katkıda bulunmak için verdikleri emek ve ortaya koydukları çaba elbette yadsınamaz. Ancak birçokları bu çabaya katılma konusunda yeterli motivasyonu kendilerinde bulamadıklarını bildiriyorlar.
Bu konuda aldığım mesaj sayısı hiç de az değil. Ayrıca bu kişiler sadece motivasyon bulamamanın bıkkınlığı içinde olmakla kalmıyor, aynı zamanda kendilerini suçlu hissediyorlar ve içerisinde bulundukları bu boş zamanı verimli değerlendiremediklerini düşünüyorlar. Bu durum da içerisinde bulunduğumuz pandeminin onlarda yarattığı stres seviyesini yükseltiyor ve kendilerini mutsuz hissetmelerine sebep oluyor. Bu bağlamda aslında değerlendirilmesi gereken nokta kendimizden neyi ne kadar beklememiz gerektiğidir.
Bu süreçte herkes doğal olarak psikolojik sağlığını koruma isteği içerisinde sürekli kendini dinliyor ancak kendimize ve zihnimize dair objektif bir yorum yapabilmemiz için öncelikle beynimizin çalışma prensiplerini bilmemiz gerekir. Beynimizden yapamayacağı bir şeyi beklemek yalnızca hayal kırıklığı ile sonuçlanır. Bu bağlamda bazı prensiplerin üzerinden geçmek gerekir.
Kasılmanın olduğu yerde gevşeme yoktur. Bu prensibi fizyolojik olarak eklemlerimizi kullandığımızda gerçekleştiririz. Yani kolumuzu dirseğimizden kaldırdığımızda kaslarımız kasılır, indirdiğimizde gevşer. Bu kasılma koldaki hareketi sağlar. Bu prensip zihnimiz için de geçerlidir. Zihnimiz stres altındayken gevşemiş haldeyken ki tepkileri veremez.
Yani stres altında kendimizi zihnimiz gevşemiş haldeyken mümkün olduğu gibi keyif alır ve motive hissetmeyebiliriz. Bunun sebebi aslında beynin en temel fonksiyonunun, bizi hayatta tutabilmek için o esnada karşılaştığı sorunları çözmesidir. Yani beynimizin bizi mutlu veya keyifli hissettirmek gibi bir görevi yoktur, deneyimlediğimiz duygular olay ve durumların sonucunda verdiğimiz içsel tepkilerdir.
Hepimizin zihni şu anda KOVID-19 pandemisinin yarattığı stres altında esas görevini yerine getirmek için işliyor. Pandeminin yarattığı tehdit ve stres sayesinde onunla savaşıyor, önlemler alıyor ve çözümler arıyoruz. Bu stres seviyesi her birimiz için farklı oranlarda seyrediyor ve hepimizin zihninin stresle baş etme yöntemleri birbirinden farklı olduğu için kendimizi farklı ruh hallerinde ve motivasyon seviyesinde buluyoruz.
Kimimiz bu pandemi stresinden uzaklaşmak için kendini bahsettiğim aktiviteleri yaparken buluyor, kimimiz ise sadece kendimizi güvende hissettiğimiz bir ortamda, yaşanan bu kaotik durumun geçmesini bekliyoruz.
Şunu unutmamak gerekir; bu tepkilerin tamamı yaşadığımız olağanüstü duruma karşı verilen normal tepkilerdir ve bu tepkilerin hiçbiri bir diğerinden kötü, verimsiz veya olmaması gereken değildir.
Bu nedenle kendinizi motivasyonsuz, dikkati dağılmış ve normalden daha depresif hissediyor olmanız ve içerisinde bulunduğumuz bu zamanı sadece iç huzurunuzu, gerekirse hiçbir şey yapmayarak sağlamaya çalışmanız son derece doğaldır.
Aslında şu anda yapılması gereken tek şey bu süreci olabildiğince verimli değerlendirmek değil, bu pandemi ve karantina sürecini fiziksel ve psikolojik sağlığımızı olabildiğince koruyarak atlatmaktır. Bunu size yeni tarifler denemek veya yeni bir dil öğrenmek sağlıyorsa buna zaman ayırın ve keyfini çıkarın. Ancak size iyi gelen şey yatağınıza uzanıp müzik dinlemekse de bunun yeni bir dil öğrenmekten aşağı kalır bir yanı yoktur.
Sağlıklı günler dilerim…
Hocam kaleminize sağlık, çok teşekkür ederiz.