2020 Yüksek Askeri Şura’da (YAŞ) Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanı olarak atanan Tuğgeneral Serdar Atasoy’un FETÖ ile irtibatının ortaya çıkması gözleri TSK içerisindeki ‘mahrem’lerin tespitine çevirdi. TSK’daki kriptoların üç kritere göre tespit edildiği öğrenildi.
GAMZE ÇINLAR / VERYANSIN TV
FETÖ itirafçısı Serdar Atasoy’un, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 2017 yılında FETÖ ile bağlantılı olduğu iddiasıyla soruşturma geçirmesine rağmen, 2020 YAŞ kararlarıyla tuğgeneralliğe terfi etmesi günlerdir tartışma konusu.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, savcılıktan kovuşturmaya yer olmadığına dair 2019 yılında kesin karar verildiğini, YAŞ’ta terfi öncesi istenen bilgi ve belgelerde herhangi olumsuzluk görülmediği için Atasoy’un terfisine engel bir durum bulunmadığını ifade etmişti.
Savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında ise, Atasoy’un FETÖ ile iltisakı, irtibatı veya aidiyetine ilişkin herhangi bir bilgi, belge veya delil bulunmadığı savunulmuş, ‘Kurum tarafından aleyhine olabilecek bir veri gönderilmedi’ denilmişti.
Veryansın Tv önceki gün “O general FETÖMETRE’nin radarına neden girmedi? Uygulama kaldırıldı mı?” başlıklı haberinde FETÖMETRE ’nin TSK içerisindeki mahrem örgüt üyelerinin tespiti konusundaki önemine dikkat çekmişti.
FETÖMETRE’DEN TEMİZ ÇIKAN KRİPTOLAR
Ancak adli kaynaklardan edinilen bilgilere göre, FETÖMETRE uygulamasından temiz çıkmasına rağmen, ankesör/sabit hat soruşturmaları veya itirafçı ifadeleri sonucu tespit edilen ‘mahrem’ elemanlar da bulunuyor. FETÖ’nün, TSK içerisindeki mahrem yapılanmasında yer alan örgüt üyelerini kendi içinde bile elediği belirtiliyor.
Adli kaynaklar, ailesi, çevresi veya geçmişiyle ilgili tek bir örgüt irtibatı dahi bulunmayan, hatta ‘koyu Atatürkçü’ gibi gözüken kriptoların da varlığına dikkat çekiyor.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde büyük başarılara imza atan FETÖMETRE uygulamasının adli boyut için tek başına her zaman yeterli olamayacağı ifade ediliyor.
3 ‘MAHREM’ KRİTERİ
‘Ankesör işin dibi’ yorumunu yapan kaynaklara göre, adli soruşturmalarda TSK’daki mahremler şu üç kritere göre tespit ediliyor:
1. İtirafçı beyanları
2. Ankesör/sabit hat soruşturmaları
3. MİT’in ortaya çıkardığı, mahrem imamların kendi aralarındaki operasyonel hatlarının tespiti.
Adli kaynaklar ayrıca, FETÖ itirafçısı Serdar Atasoy hakkında takipsizlikle sonuçlanan soruşturmada savcılığın ‘ankesör’ sorgulaması yapmamasının da ciddi bir eksiklik olduğunu vurguluyor.
Önemli bir bilgi :Evet ankesör, sabit hat bu işin özü. Sadece askerler değil hakim, savcı, dış işleri meslek mensupları, kaymakamlar vs.lerin iletişim şekli hep sabit büfe hatları ve ankesörlerden periyodik ve ardışık aranmışlar. FAKAT mesela egede turizmiyle de ön planda olan bir ilimizde sadece 6 tane büfe hattı incelemeye alınmış. Bu kentin sadece mmerkezdeki bir mahallesinde 8 tane ücretli kullanılan telefon var yıllardır. Toplam da 50 den fazla ücretli telefon var. Halen üst kadrolarda kriptoların cirit atma nedeni de bu gibi duruyor. Basın araştırsın bu yazılanlar doğru mu?
Bu adamı general yapanlar, yalan yanlış bilgiler ile kaç değerli subayı tasfiye ederek yer açtılar acaba. Fetöcüler eninde sonunda tespit edilir. Asıl sorun ordu içinde onlarla mücadele eden, onların önünü kesen personelin tasfiye edilmesi. Bu işlerle uğraşan biri olarak bir tespitimde asıl mahremlerin çevresi ve ailesi hakkında hiç iltisak bilgisi olmaması. Çok uyduruk iltisaklar ile çok değerli subaylar tasfiye edildi. Sülalesinde bu örgüt ile teması olan olmaması normal hayata ters bir durum zaten. Birileri bu bilgi iletimlerini hedefleri için çok iyi kullaniyorlar.
Ben anlamıyorum bu kriptolar sadece ordu içerisinde mi var. Niye diğer kurum ve bakanlıklarda atılmalar bıçakla kesilir gibi kesildi. Buradan şunu anlıyoruz. Hükümet fetöyle mücadele falan etmiyor, sanırım ordu içinde bir grup ile bazı savcılar tek başlarına fetöyle mücadele ediyorlar.