Medyaya sitem: ’28 Şubat haberi yapmayın’ diye talimat mı aldınız?

Alican Türk yazdı...

featured

28 Şubat davasında Yargıtay kararları sonucu 14 komutanın cezaevlerinde olduğunu pek çok kişi biliyordur. Ama aynı davanın halen devam ettiğinden ve 16 kişinin yeniden yargılandığından çok az kişinin haberi olduğunu sanıyorum.

Çünkü kamuoyunda ne gündeme geliyor, ne konuşuluyor, ne duyuruluyor, ne gösteriliyor, ne tartışılıyor ne bişey… Sadece bazı bilgiler “-mış gibi” yapılıp, satır aralarında kaybedilip gidiyor.

İşte, iki gün önce, davanın 20 Haziran 2022 tarihli celsesinde REFAHYOL Hükûmeti kurulurken o koalisyona şiddetle tepki gösteren dönemin DYP Milletvekili, eski bakan, şimdi Doğru Parti Genel Başkanı olan Sayın Rifat SERDAROĞLU duruşmada “tanık” olarak dinlendi, tarihsel önemi olan bilgiler verdi, ama medyada yine tık yok!

Meselâ Rifat Bey dedi ki;

– Siyasetin bütün mevkilerinde bulundum, uzun yıllar parlamentoda yer aldım, devleti içeride ve dışarıda temsil ettim… MGK’nın tabii üyesi olmadım ama üç defa davet üzerine bilgi vermek amacıyla MGK toplantılarına katıldım. Oradaki işleyişi bilirim. MGK gündemini Cumhurbaşkanı ve Başbakan beraber hazırlar. Yani gündemi Erbakan, hatta Çiller, Meral Akşener, Şevket KAZAN dahil hepsi biliyordu.

28 Şubat, Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisini irticaya, siyasi ümmetçiliğe karşı anayasal kurumlarla savunmasından ibarettir. 28 Şubat denilen olayın gerçeği budur.

– Babam 27 Mayıs darbesinde 6 yıl cezaevinde yattı, ben 12 Eylül’de Belediye Başkanıydım, cezaevine girdim, işkence gördüm. Darbenin ne olduğunu bilirim. 28 Şubat’ta ne darbesi var?

Erbakan MGK kararlarını Bakanlar Kurulu’na açtı, bütün bakanlar imzaladı. Sonra da bu kararların uygulanması yönünde direktif yayınladı. Akşener dahil her bakan bunların uygulanması için de kendi birimlerine yazı yazdı. Burada nasıl bir darbe var?

Erbakan 28 Şubat’tan 122 gün sonra istifasını sundu. İstifasını Demirel’e götürdüğünde Demirel gerekçesini soruyor, Erbakan da “hükümet ortağı ile aralarında imzaladıkları protokol gereği istifa ettiğini” söylüyor.

Biz bir grup DYP’li milletvekili olarak RP ile koalisyona baştan beri karşı çıktık. Çiller’e “İhvan’ın Genel Sekreterini Atatürk Cumhuriyetine Başbakan yapamazsınız, yaparsanız yıkarız” dedik ve yıktık… 28 Şubat’ta hükûmeti siyaseten biz yıktık. Askerin ne ilgisi var? Darbe marbe olmadı. Siyasetçi olarak bugün de aynı şeyi yapıyoruz, bu iktidarı yıkmak için çalışıyoruz, bu şimdi darbe mi oluyor?

Hükûmetten ayrılma ya da istifa etme konusunda bize hiçbir askerden baskı, zor, şiddet, tehdit olmadı. Bunu yapacak adamın alnını karışlarım. Bu tamamen bizim kendi kararımızdı. Çünkü REFAHYOL, karşılıklı mal varlıklarını aklamak için kurulmuş kapkara bir hükûmetti.

– Halen cezaevlerinde Hizbullahçı, El Kaideci kimse kalmadı. Ancak Türk Ordusunun şerefli komutanları hapiste… Sizden istirham ediyorum, benim vicdanım, gönlüm onların içeride kalmasına razı değil, bu cezaevindekilerin serbest bırakılmalarını istiyorum… Hiçbir sanığı tanımıyorum. Devletin bir günah işlememesi için buradayım.  

İşte, yaklaşık 20 dakika kadar kürsüde kalan Sayın Serdaroğlu’nun mahkemedeki açıklamalarının kabaca özeti böyle…

Bu sözler Türkiye’de gündem oluşturması gereken önemli açıklamalar değil mi? Gazetelerin, televizyonların, medyanın öncelikle vermesi gereken haberlerden değil mi?

Duruşmanın olduğu 20 Haziran akşamı oturup döne döne HALK TV, TELE 1, KRT TV ve FLASH TV haberlerini izledim. (Diğerleri zaten 28 Şubat’ı ağızlarına almadıkları için bakma ihtiyacı hissetmedim.) Tık yok! Sadece KRT TV’de birkaç kelimelik alt yazı halinde geçti. Onda da Serdaroğlu’nun konuşmasına değil, savcının bütün sanıklar hakkında ceza istediğine ilişkin bir cümle yer alıyordu.

O akşam sadece “Küçük Dev Kadın” Sevgili Müyesser YILDIZ kendi sitesinde bir haber yapmıştı. Ha, bir de Oda Tv’den bir muhabir arkadaş telefonla arayıp duruşma konusunda bilgi istemişti, o konuşmaya dayanarak kısa bir haber yayınladılar.

Ertesi gün (21 Haziran) Hürriyet, Milliyet, Sözcü, Cumhuriyet, Birgün, Aydınlık ve Korkusuz gazetelerini gidip aldım. (Yaşadığım çevredeki birçok yeri dolaşmama rağmen ne yazık ki Yeniçağ gazetesini bulamadım.) Bunlardan sadece üçünde – Birgün, Cumhuriyet ve Aydınlık gazetelerinde – davaya ilişkin haber vardı; Birgün gazetesi – Serdaroğlu’nun adını hiç anmadan – iki kısa paragraflık haber yapmıştı; Cumhuriyet gazetesinin 4’ncü sayfasında Müyesser YILDIZ’ın yazısından alıntılanmış tek sütunluk kısa bir paragraf yer alıyordu, Aydınlık ise “28 Şubat Davasında eski Sağlık Bakanı Serdaroğlu tanık olarak dinlendi: Hükûmeti siyaseten biz yıktık, DARBE MARBE OLMADI” başlığı ile verdiği 3 sütunluk haberde konuya en ayrıntılı değinen gazeteydi. (Çünkü yine duruşmaya yıllardır 28 Şubat davasını takip eden aynı muhabirlerini göndermişlerdi.)

Bu ilgisizlik, duyarsızlık canımı öylesine sıktı, öylesine üzdü ki…

Doğrusu medyanın 28 Şubat konusundaki bu tavrı uzun süredir canımı sıkıyor. Medya sanki 28 Şubat’ı görmemek ve göstermemek, duymamak ve duyurmamak konusunda özel çaba içinde… Sanki birileri kendilerine “28 Şubat ve cezaevlerindeki komutanlar konusunda, hele hele 28 Şubat lehinde olabilecek hiçbir haber yapılmayacak” şeklinde bir talimat vermiş gibi…

Oysa medya ve medya mensupları 28 Şubat Davasına kayıtsız kalamaz, kalmamalıdır… Mesleklerinin onuru, namusu, şerefi adına kalmamalıdır, Türk toplumuna doğruların duyurulması adına kalmamalıdır, mahkemelerde hukuk adına yürütülen hukuksuzluğu en net biçimde duyurmak için kalmamalıdır (ki nitekim bu duruşmada da mahkeme yine savunmanın son derece haklı taleplerini bir kalemde reddetti), siyasal İslâmcıların yalanlarını deşifre etmek adına kalmamalıdır, ülkenin rejiminin değiştirilmesine göz yummamak adına kalmamalıdır, Cumhuriyet’in temel değerlerine sahip çıkmak adına kalmamalıdır, tarihe karşı olan yükümlülükleri ve sorumlulukları adına kalmamalıdır.

Bakın ısrarla söylüyorum: 28 Şubat’ı konuşmak iktidarın ekmeğine yağ sürmez, aksine bugüne kadar söyledikleri pek çok yalanın ortaya çıkmasını sağlar. İşte Yargıtay kararından sonra 22 Kasım 2021’de başlayan ve 20 Haziran 2022’de 4’ncü celsesi tamamlanan duruşmalarda Namık Kemal ÇALIŞKAN, Erdoğan KARAKUŞ, Ali Er gibi isimler yıllardır kamuoyuna anlatılan “Sincan’dan geçen tanklar” masalını yırtıp attılar, son celsede DYP’li bir Bakan Rifat SERDAROĞLU “REFAHYOL’u biz yıktık, ne askeri?” diye açık açık seslendi.

Ve o davada bugüne kadar ortaya çıkmış – ama medyanın görmediği / göstermediği – öyle önemli gerçekler var ki…

28 Şubat konusunda doğruların ve gerçeklerin yanında olan namuslu medya mensuplarını saygı ile selamlıyorum.

Alican TÜRK

Medyaya sitem: ’28 Şubat haberi yapmayın’ diye talimat mı aldınız?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. Ya bırakın bu işleri, yok erbakan hazırlamışmış da …neredeyse zorla komutanlara imzalattı diyeceksiniz. Yaşadık o günleri adam akabinfr kendi istifasını vereceği belgeyi niye hazırlasın?

  2. 22 Haziran 2022, 13:27

    Bu sahte davada kendilerini sürekli mağdur ederek oy toplamak ülkenin asker gücüne darbe vurmak vatan savunmasını önlemek vatandaşın fikren ülke savunmasını azaltmak oldu bittilerle ülkeyi dönülmez hatalara sevk etmek kendini dindar görenleri aldatıp oy sömürüsüne devam etmek için 28 şubat davasını
    haksız yanlış bir şekilde devam ettiriyorlar davaya göstermiş olduğunuz önem ve çaba için teşekkürler

  3. Alican Türk tek başına savaşıyor.

    Destek olmayanlar utansın

  4. görmezler onlarında ipi amerikanın elinde.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!