Metin Külünk’ten olay sözler: Emniyet müdürü bu yüzden mi şehit edildi?

featured

AKP İstanbul eski Milletvekili Metin Külünk, 2018’de makamında şehit edilen Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi ile ilgili “Şehadetinden 3 gün önce kendisine ziyaretimde ‘Ağabey önümüzdeki hafta Rize’de büyük bir operasyon gerçekleştireceğim’ diyerek cebinden çıkardığı bir kağıdı bana gösterdi. Gerçekleştireceği operasyonun FETÖ’ye yönelik olduğuna şüphe yoktu” dedi.

Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’yi 11 Aralık 2018 tarihinde makamında şehit eden polis memuru İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun yargılanmasına Rize Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Altuğ Verdi suikasti nedeniyle yürütülen davanın bugünkü duruşmasında AKP İstanbul eski Milletvekili Metin Külünk tanık olarak dinlendi.

Külünk, duruşma sonrasında yaptığı açıklamada “Sayın savcımız mütalaasını verdi. Sanık ile ilgili yargılama sürecinin gördüğüm kadarıyla sonuna gelmiş bulunuyoruz. 7 Ocak da bir karar duruşması olacak ve adalet tecelli edecek” diye konuştu.

“Altuğ Verdi bizim ailece çok sevdiğimiz bir evladımızdı” diyen Külünk “Türkiye, Altuğ Verdi’nin şehadeti ile gelecek yıllarda devlete hizmet edecek çok kıymetli bir kamu yöneticisini kaybetti. Üzerinde devletin emek verdiği ve bu ülkeye hizmet etmesi için yetiştirdiği bir evladı şehit oldu. FETÖ terör örgütü ile mücadele noktasında çok duyarlı bir kamu bürokratıydı, ruhu şad olsun” şeklinde konuştu.

Külünk, Altuğ Verdi’yi şehadetinden 3 gün önce Cumartesi günü beraberindeki heyet ile birlikte Rize’de makamında ziyaret ettiklerini ve kendisine makam odasının yanındaki dinlenme odasında çok özel bir bilgi verdiğini söyledi.

Külünk, şu ifadeleri kullandı:

“Ağabey önümüzdeki hafta Rize’de büyük bir operasyon gerçekleştireceğim’ diyerek cebinden çıkardığı bir kağıdı bana gösterdi.

  Muhtemelen gerçekleştireceği operasyondaki isimler söz konusuydu ama ben aldığım terbiye gereği bir kamu yöneticisine kendi konusunda soru sormayı uygun bulmadığım için kimlere yönelik bu operasyonun gerçekleştirileceğini sormadım.

Ancak gerçekleştirilecek operasyonun FETÖ’ye yönelik olduğuna şüphe yoktu. Ben de mahkemeye bu bilgileri tanık olarak arz ettim. Mahkeme heyeti de zapta geçti.”


Altuğ Verdi ve onu şehit eden İsmail Hakkı Sarıcaoğlu

NE OLMUŞTU?

Derepazarı ilçesinde trafik polisi olarak görev yapan İsmail Hakkı Sarıcaoğlu, kayıtlı olduğu Erzurum Atatürk Üniversitesi İnşaat Bölümü’nden yatay geçişle Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi’ne kayıt yaptırdı. Derepazarı ilçesinden 8 kilometre mesafedeki il merkezine tayin isteyen Sarıcaoğlu, amirleri, ilçe kaymakamı ve Personel Şube Müdürlüğü ile yaptığı görüşmelerden olumlu cevap alamayınca İl Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’yle görüşmek istedi. 11 Aralık 2018’de personel görüş günü olması nedeniyle görüşme programına alınan İsmail Hakkı Sarıcaoğlu, özel kalemin odasına çağrıldı. Burada, tedbir amaçlı özel kalem görevlilerince tabancası ve cep telefonu alınan Sarıcaoğlu, İl Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’nin makam odasına girdi.

Yaklaşık 8 dakika süren görüşme sonrası makam odasından çıkan Sarıcaoğlu, teslim ettiği tabanca ve cep telefonunu geri aldı. Derepazarı’ndan, Rize kent merkezine tayininin, planlamaya uygun bulunmadığı bildirildiği için öfkelenen polis memuru, silahını teslim aldıktan kısa süre sonra makam odasına geri gitti. Odaya girip, tabancasını ateşledi.

Tabancadan çıkan 7 kurşundan 3’ünün isabet ettiği İl Emniyet Müdürü Altuğ Verdi, kaldırıldığı hastanede şehit oldu. Personel Şube Müdürü Ercan Polat ve koruma polisi Yiğit Can Köksal da yaralandı. Yaralı Köksal tarafından bacağından vurularak, etkisiz hale getirilen saldırgan polis memuru İsmail Hakkı Sarıcaoğlu tutuklandı. Personel Şube Müdürü Ercan Polat ile koruma polisi Yiğit Can Köksal tedavilerinin ardından taburcu edildi.

Rize Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma sonunda hazırlanan 41 sayfalık iddianamede, Sarıcaoğlu hakkında, ‘tasarlayarak kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürme’ ve ‘tasarlayarak 2 kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmeye teşebbüs’ suçlarından ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis’ ile 40 yıla kadar hapis cezası istendi.

Rize Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına devam edilen İsmail Hakkı Sarıcaoğlu, hakim karşısına çıktı. Tutuklu sanık duruşmaya Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı katıldı. Duruşmada şehit Emniyet Müdürü Verdi’nin kardeşi Ertunç Verdi ve ailesinin vekaletini gönüllü olarak üstlenen Rize Barosu Başkanı Ümit Peçe hazır bulundu. Duruşmayı Rize Emniyet Müdürü Nurettin Gökduman, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Hakan Dedebağı da izledi.

Mahkeme heyeti, sanığın İstanbul’da hakkında açılan ‘FETÖ PDY silahlı terör örgütüne üye olmak’ iddiası ile açılan davanın birleştirilmesine karar verdi. 

VERDİ FETÖ’CÜLERE DİRENMİŞTİ

Altuğ Verdi, 15 Temmuz 2016’daki FETÖ’cü kalkışma sırasında İstanbul Üsküdar İlçe Emniyet Müdürü olarak görev yapıyordu. O gece İstanbul’da darbecilerle göğüs göğüse çarpışmıştı. Ayrıca çeşitli rütbelerdeyken Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı’nda görev yapmıştı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da bizzat tanıdığı bir isimdi. Cinayetin ardında FETÖ izi olabileceği iddiaları gündeme getirildi. Bunun da sebebi, Altuğ Verdi’nin örgüte karşı meslektaşları tarafından bilinen tavrı, görev yaptığı birimler ve 15 Temmuz darbe girişimine karşı direnişiydi. Ancak soruşturma ilerledikçe bu iddialar giderek söndü. Rize kent merkezine tayin isteyen polis memuru İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun bu isteği geri çevrilince öfkeye kapılarak Rize İl Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’yi öldürdüğü sonucuna varıldı. Şehit polis Verdi henüz 46 yaşındaydı, geriye gözü yaşlı eşi Leyla Verdi ile bir kızı kalmıştı.

155 POLİS İMDAT’A GELEN İHBAR

Hürriyet’in haberine göre 15 Ekim 2019’da İstanbul Emniyet Müdürlüğü 155 Polis İmdat hattına gelen bir ihbar telefonu her şeyi değiştirdi. İhbar hattını arayan kişi, İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun FETÖ üyesi olduğunu söylerken, İstanbul’da görev yaptığı sırada kendisinin “polis imamı” olan Evren Ersoy’un da ismini verdi. Evren Ersoy, aynı zamanda Yıldız Teknik Üniversitesi’nde akademisyendi. Bu ihbar hemen değerlendirmeye alındı. İstanbul polisi, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ile irtibata geçti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan alınan mahkeme kararları ile Sarıcaoğlu’nun cep telefonu geriye dönük olarak incelendi. Saracoğlu İstanbul’da çalıştığı dönemde polis imamı Evren Ersoy ile hem telefonla hem yüz yüze görüşmüştü. HTS raporlarına göre polis imamı Evren Ersoy, periyodik olarak İsmail Hakkı Sarıcaoğlu ile görüşüyordu.

ÖRGÜT YURTLARI, İMAMLARI…

Araştırma derinleştikçe Sarıcaoğlu’nun FETÖ bağlantıları da ortaya çıkmaya başladı. Polis memuru İsmail Hakkı Sarıcaoğlu, 2003-2005 tarihleri arasında Niğde Polis Okulu’ndaydı. Örgütün Niğde polis abisi, imamı ise akademisyen Mustafa Çalışkan’dı. İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun Niğde polis imamı Mustafa Çalışkan ile de onlarca telefon görüşmesi vardı. İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun telefonundan çıkan bilgiler bununla sınırlı değildi. Örgütün medya organlarından Cihan Haber Ajansı mensupları dahil onlarca FETÖ mensubu ile irtibatı tespit edildi.

İsmail Hakkı Sarıcaoğlu, Trabzon’da lise son sınıfta okurken örgüte ait ZAFER-FEN dershanesine, liseden sonra ise Samsun’daki yine örgüte ait Sakarya dershanesine gitmişti.

CEZAEVİNDEKİ KOĞUŞ ARKADAŞI KONUŞTU

Tüm bu deliller toplanırken Kırıkkale Cezaevi’nde İsmail Hakkı Sarıcaoğlu ile aynı koğuşta kalan hükümlü Okan Ünal cezaevi yönetimine başvurarak, emniyet müdürü Altuğ Verdicinayeti ile ilgili savcılığa ve polise bilgi vermek istediğini söyledi. Okan Ünal’ın iddiasına göre, koğuş arkadaşı İsmail Hakkı Sarıcaoğlu, “Allah’tan Kadir Doğan polise ve savcılığa verdiği ifadesinde benim ismimi vermemiş, verebilirdi de” demişti. Kadir Doğan, örgütün Rize mahrem abisiydi, Kerim kod adını kullanıyordu ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra itirafçı olmuştu.

Yapılan inceleme sonunda gerçekten de soruşturma kapsamında Kadir Doğan’ın ifadesinin alındığı ve İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nu tanımadığını söylediği ortaya çıktı. Ancak İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun incelenen telefonları hiç de böyle söylemiyordu. Rize mahrem imamı Kadir Doğan ile hem telefon görüşmeleri hem de yüz yüze yaptıkları görüşmeler tespit edildi.

 
BEŞİ CEZAEVİNDE

Delillerin ortaya konulmasından sonra, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve MİT İstanbul Bölge Başkanlığı’nın koordinesinde dün sabah yedi kentte operasyona başlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 27 kişi hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Yakalama kararı çıkartılanlardan 5’inin cezaevinde tutuklu olduğu, 2’sinin firari olduğu belirlendi. Dün akşam saatlerine kadar 20 kişi gözaltına alındı.

Gözaltına alınanlar arasında halen aktif olarak görev yapan 6 polis memuru ile 4 öğretmen bulunuyor. Cinayet sanığı İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun Samsun’da doktor olan ağabeyi Mustafa Sarıcaoğlu ile Nevşehir Gülşehir Meslek Yüksek Okulu akademisyenlerinden M.Ç. de gözaltına alınan isimler arasında.

MÜHENDİSLİK OKURKEN POLİS OLMUŞTU

İstanbul merkezli yürütülen operasyonun beyni ise Ankara’daki Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’ydı. Tüm veriler analiz ediliyor, deliller doğrulanıyor, ilişki haritaları çıkartılıyor, dedektifler yönlendiriliyordu.

Aslında polis memuru İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun hayat hikâyesi iyi analiz edildiğinde daha en başında örgütün izleri vardı. İsmail Hakkı Sarıcaoğlu, Erzurum Atatürk Üniversitesi İnşaat Mühendisliği 2.sınıftan ayrılarak polis olmayı tercih etmişti. Bu, genelde örgüt talimatıyla olurdu. Bu ayrıntıya daha en başından dikkat çekilse belki bu düğüm 1.5 yıl öncesinde çözülebilirdi.

Başka detaylar da vardı. Sarıcaoğlu, emniyet müdürü Altuğ Verdi’yi ‘Rize merkeze tayinini yapmadığı için öfkelenerek öldürdüğünü’ söylüyordu. Oysa görev yaptığı ilçe şehir merkezine 8 kilometre uzaklıktaydı ve 5-10 dakika mesafedeydi. Bütün bunlar bir cinayet gerekçesi için tasarlanmış bahanelerdi. Bir diğer ayrıntı da, polis memuru İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun cinayeti işledikten sonra cep telefonu ile canlı yayın yapmasıydı.

Tüm bunları tasarlamıştı. Cep telefonu ile canlı yayın yapmasını bile. Cinnet geçiren ve öfke krizine giren bir polisin tüm bunları aynı anda organize etmesi mümkün değildi.

Hürriyet muhabiri Toygun Atilla, Altuğ Verdi cinayetiyle ilgili 15 ay sonra ortaya çıkan FETÖ bağlantısını üst düzey bir polis şefiyle görüştü. Atilla, bu görüşmeye ilişkin notlarını haberinde böyle paylaştı:

 
ANALİZ: BİR OPERASYONUN PERDE ARKASI

Karşımdaki üst düzey polis şefi heyecanla konuşuyor: “Şehidimizin, Altuğ Verdi’nin katilinin FETÖ bağlantılarını ortaya koyduk.” Bu bilgi gazeteci olarak beni de heyecanlandırıyor. Kafamda bir anda tüm süreç hızla dönüyor. Şaşkınlığımı atar atmaz soruyorum: “Rize Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede FETÖ bağlantısı olmadığı yazıyordu. Hatta 500’e yakın kişi ile görüşmüşler. Gittiği dershaneleri, yurtları incelemişler ancak örgüt bağlantısına rastlayamamışlar. İddianamede böyle yazıyordu” diyorum.
Polis şefi aniden durgunlaşıyor. Büyük bir olayı çözmüş olmanın gururunu yaşıyor. Benimle bunu paylaşmak isterken, sorduğum sorunun anlamını fark ediyor.

İSTANBUL VE RİZE’NİN FARKI NE?

Öyle ya, Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’nin cinayetindeki FETÖ izini göremeyen Rize polisi ve savcısının, İstanbul’daki polisten ve savcılardan farkı ne? Polis şefi, “Bu konuya girmesek” diyor. Kendince haklı sebepleri var. Yaptıkları başarılı operasyonun gölgede kalmasını istemiyor. Meslektaşlarını ve Rize’deki soruşturma yürüten savcılığı da töhmet altında bırakmak istemiyor. “Bu konuyu mutlaka müfettişler inceleyecek soruşturacaktır” diyor. Peki, Rize Cumhuriyet Savcılığı’nın “FETÖ bağlantısı tespit edilememiştir” dediği Sarıcaoğlu’nun FETÖ bağlantıları 15 ay sonra gün yüzüne nasıl çıkmıştı?

15 Ekim 2019’da İstanbul Emniyet Müdürlüğü 155 Polis İmdat hattına gelen bir ihbar telefonu Altuğ Verdi cinayetinin ardındaki FETÖ izinin belirlenmesi için ilk ipucuydu. Telefondaki ses, İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun FETÖ üyesi olduğunu söylemekle kalmayıp, İstanbul’da görev yaptığı sırada kendisinin “polis imamı” olan Evren Ersoy’un da ismini veriyordu. Evren Ersoy, aynı zamanda Yıldız Teknik Üniversitesi’nde akademisyendi.

“PATATES HATLAR”

Bilgi hemen değerlendirmeye alındı. İstanbul Kaçakçılıkla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri Sarıcaoğlu ile imamı olduğu öne sürülen Evren Ersoy arasındaki bağı arıyordu. İlk tespitler olumlu değildi. Ancak dedektifler, FETÖ’cülerin çalışma yöntemlerini biliyorlardı. Polis imamları ve örgüt mensubu FETÖ’cü polislerin ‘patates hat’ olarak tabir edilen üçüncü kişiler üzerine kayıtlı telefonlarla bağlantı kurma yöntemi vardı. Dedektifler adeta iğne ile kuyu kazmaya başladı. En sonunda polis imamı Evren Ersoy ile katil polis memurunun iletişim kurdukları ‘patates telefon hatları’ tespit edilmişti. Onlarca telefon görüşmesi ve yüz yüze görüşme delillendirilmişti. Bundan sonrası çorap söküğü gibi geldi. İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun tüm FETÖ ilişkileri patates telefon hattında belirginleşmişti. Dedektifler 13 bin telefon görüşmesini tek tek taradı. İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun doğduğu yer olan Trabzon’dan, Niğde’deki polis okuluna, ilk görev yeri olan İstanbul’dan Ardahan’a kadar uzanan tüm hatta örgütün mahrem imamlarıyla, polis ‘abi’leriyle hem yüz yüze hem telefonla görüşmeleri tespit edilmişti. Ayrıca lisede örgüte ait dershanelere gitmiş, lise sonrası da örgütün yurtlarında kalmıştı.

AİLEDEKİ ÖRGÜT ÜYELERİ DE SAPTANDI

Aynı cezaevinde kalan koğuş arkadaşı Okan Ünal da onun FETÖ’cü olduğuna dair bilgiler vermişti. Bu bilgiler tek tek incelendi ve doğrulandı. Soruşturmanın sonlarına gelindikçe ailesindeki FETÖ örgütü mensupları da belirginleşmeye başladı. Samsun’da doktor olarak çalışan ağabeyi M. Sarıcaoğlu da örgüt mensubuydu. Ağabeyinin eşi hemşire olan yengesinin de örgüt mensupları ile telefon görüşmeleri ortaya çıkmıştı. Hatta askeri lisede öğrenci olan bir yeğeni de FETÖ örgütü mensubu olduğu gerekçesi ile ihraç edilmişti. Daha önce Rize’de yürütülen soruşturmada bir türlü bulunamayan tüm FETÖ ilişkisi ortaya konmuştu.

Metin Külünk’ten olay sözler: Emniyet müdürü bu yüzden mi şehit edildi?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 Yorum

  1. Devletin polisini, askerini gorevi basinda sehit edenlere idam gerekiyor. Bu katilleri birde vergilerle olene kadar besleyecegiz ha? Birakin Avrupa Insan Haklari sozlesmelerini. Bu sozlesmeleri yazanlar asirlar boyu ulkeleri kolonilestirip milyonlarca insan olduren bati. Bati bugun dahi istedigi zaman ulke isgal edip insan olduruyor. Ne insan hakki ama!

  2. Bu Külünk denilen adam,Erzincan Cumhuriyet Bassavcisi Ilhan Cihaner,Fetö sorusturmalarini yürütürken,o günkü meclis baskani AKP’li Cemil Cicek’in sorusturmayi devam ettirme uyarisina uymayip,sorusturmayi derinlestirince makaminda Fetöcü savcilar tarafindan derdest edildiginde AKP’de görevliydi ama hic bu kadar sesi cikmamisti acaba o zaman Fetö ile henüz nikahlari bozulmamis oldugundan miydi?

  3. 30 Aralık 2020, 06:52

    FETÖ’ nün Rize mahrem abisi itirafçı Kadir Doğan’ ın bilgi sakladığı anlaşılıyor. İtirafçıların bu şekilde önemli isimleri, suikastçıları korudukları, vermedikleri anlaşılıyor. Unutmuş olabilir mi ? Bu da uzmanların değerlendireceği bir şey. Ayrıca K. Doğan itirafçılıktan yasal olarak yararlandıysa bunun yeniden değerlendirilmesi gerekir.

  4. -İdam edilmesi gerekir.
    -İdam yok.
    -olmadığı öldürdü zaten.
    -idam gelsin o zaman
    -gelmesin
    -niye?
    -şimdi gelirse sana, bana gelir; bazılarına yine gelmez.
    -ne zaman gelsin?
    -hukuk olduğunda gelsin.

  5. Birileri ağzından bir şeyler kaçırmış.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!