Meydan okuyan Djokoviç

featured

Dr. Ceyhun Balcı yazdı…

Novak Djokoviç, sporcu üretim merkezi olarak da işlev gören karaya sıkış(tırıl)mış 7 milyonluk Sırbistan’ın tenis dünyasına tartışmasız son derece değerli bir armağanı. Son zamanların (belki de tüm zamanların) en büyük tenisçisi unvanını hak edebilecek nitelikte ve düzeyde bir değer. Bir spor izleyicisi olarak Novak Djokoviç hayranı olduğumu, gönlümün ondan yana olduğunu saklama gereği duymuyorum.

Djokoviç bu kez tenisiyle değil de meydan okumasıyla gündemde.

Yılın ilk önemli tenis turnuvası Avustralya Açık’a gün sayılırken turnuvanın yapılacağı Melbourne kentinin yer aldığı Victoria eyaleti yönetimiyle Djokoviç arasındaki bilek güreşine tanık olduk geçtiğimiz günlerde. Victoria eyaleti valisi, “kural çok açık, Djokoviç kurallara uymazsa bu turnuvada oynayamaz” anlamına gelen sözleriyle durumu açıklıkla ortaya koydu. Djokoviç ise duruşundan milim ödün vermemeyi yeğledi. Bu karşılıklı ödünsüz duruşun krize yol açması kaçınılmazdı.

“Tıbbi ayrıcalık” kapsamında bir giriş izninden söz edildi bundan birkaç gün önce. Oysa, “tıbbi ayrıcalık” bulanık bir tanım olsa da kapsamı son derece açıktı. Avustralya sınırlarından girecek olan kişinin aşılanmamış olmasını kabul edilebilir kılacak gerekçe karşılanmalıydı. Bunun için ya son 6 ayda Covid 19 geçirmiş olmak ya da aşılanmamayı tıbbi olarak ayrıcalıklı kılacak (alerji vb) durum gerekliydi. Her iki gerekçe de söz konusu olmadığına göre adının Novak Djokoviç olması kuralı aşmaya yetmeyecekti. Anlaşıldığı kadarı ile parasalcı anlayışla düzenlenen “tıbbi ayrıcalık” gerekçeli vize pek çok kişide yanılsamaya neden oldu.

Turnuva için Avustralya’ya ulaşan Djokoviç ülkeye sokulmadı. Şu anda sınırda bekletiliyor. Ulusal ve federal yöneticiler kuralların yanlış anlaşılmaya ya da yorumlanmaya açık olmayacak denli kesin olduğunu ifade ediyorlar.

Buna karşılık, olayın bambaşka bir yere çekildiğine de ibretle tanıklık ediliyor.

Djokoviç’in babasının çıkışına değinmekte yarar var!

Baba Djokoviç, oğlunun adaletsizliğe, sömürgeciliğe ve ikiyüzlülüğe karşı özgür dünyanın Spartaküsü olduğunu ifade ederek katılıyor tartışmaya.

Tam da burada sormak gerekiyor. Doğum tarihine bakılırsa Novak Djokoviç Tito’nun Yugoslavyası’nda açmış gözlerini dünyaya. Emperyal saldırıyla yerle bir olmamış olsaydı, Yugoslavya’da aşı karşıtlığı/kuşkuculuğu gibi bir tutum alması, böylesi eğilimler içinde olması söz konusu olabilir miydi? Her şeyden önce sosyalist Yugoslavya’da alacağı eğitim-öğretim engel olurdu bugünkü sapkın duruşuna. Yeri gelmişken vurgulamakta yarar var. Aşı tüm zamanların en önemli koruyucu toplum sağlığı gerecidir. Aşıların kurtardığı yaşamlar yüz milyonlarla ifade edilecek denli çoktur. Durum bu kadar açıkken aşı karşıtlığı/kuşkuculuğu duruşunu akılla açıklamak olanaksızdır.

Her şeye karşın aşılanmamak gibi bir hak var mıdır?

Günümüz postmodern dünyasında böyle bir hak vardır kuşkusuz. Ama, bu tartışmalı hak kullanılırken kimi kısıtlamalarla ve sınırlamalarla karşılaşmak da eşyanın doğası gereğidir.

Adaletsizliğe, sömürgeciliğe ve ikiyüzlülüğe karşı durmak için aşı karşıtlığı tarafında yer almak hiç de kabul edilebilir ve akılcı olmayan bir tutumdur.

Dünya kamuoyunun ilgisini çeken bu olayda görmezden gelinmemesi gereken bir başka hata “ayrıcalıklı tıbbi durum” kapsamında düzenlendiği anlaşılan vizedir. Böylelikle yanıltılmıştır Djokoviç ve elbette dünya kamuoyu. Oysa, Djokoviç Avustralya sınırına gelmeden açıklığa kavuşturulmuş olması gerekirdi bu durumun. Sınır kapısında bekletilen Djokoviç görüntüsü pek çok insanın aklını bir yana bırakması sonucunu doğurmuştur. Bu ortamda kabaran duygular sayısız insanı hatalı değerlendirme yapmaya zorlamıştır.

“Kural kuraldır!” Eleştirilse de, beğenilmese de, değiştirilmesi gerekse de kurallar uyulmak içindir.

Diğer yandan, aynı turnuvada tribünde seyirci olarak yer alabilmek sıkı koşullara bağlanırken kortta ter döken ve bir şekilde yakın çevredekilerle ilişki içinde olan sporcular kurallardan bağışık tutulabilir mi? Bu ayrıcalığın adaletle, eşitlikle ve toplum sağlığıyla bağdaşması olağan karşılanabilir mi?

Bir kez daha baba Djokoviç’e dönelim.

Oğlunun dünyanın yoksul toplumlarının sesi olduğunu ileri sürmüş baba Djokoviç.

Dünyanın salgının başından bu yana eşitsizlik ve adaletsizlik kıskacında olduğu kuşkusuzdur. Salgında aşı evresine geçildiğinden bu yana küresel ölçekli bir aşı eşitsizliği/adaletsizliği yaşandığı da açıktır.

Ancak, bu yanlışlıklara karşı durmak için aşılanmaya meydan okumak, aşı karşıtlığı/kuşkuculuğu tarafında yer almak hiç de kabul edilebilir olmasa gerektir. Baba Djokoviç’in oğlunun varsıl dünya tarafından engellendiğine ilişkin saptaması da gerçekçi görünmemektedir.

Burada meydan okuma aşıya değil de aşı eşitsizliğine, yoksulları aşı koruyucluğundan yoksun bırakan emperyal tutuma yönelmeliydi.

Çağdaş yaşama ve toplum sağlığı anlayışına uymayan duruş sonucu kortları Djokovçsiz bırakmak sporseverlere de haksızlıktır.

Not : Yazı tamamlandığı sırada (06.01.2022, saat 11.00) Novak Djokoviç Avustralya sınırında bekletilmekteydi. Avustralya federal ve Victoria eyalet yönetiminin açıklamalarına bakılırsa koşullara uymayan tenisçinin ülkeye sokulmaması değil sokulması şaşırtıcı bir gelişme olacaktır.

 

Meydan okuyan Djokoviç

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

9 Yorum

  1. Size önerim bu sayfada yazıları yayınlanan sn.Vodinali’nin yazılarını okumanız. Bu plandemik dönemde anladım ki hekimlerimize sadece tıbbi eğitim verilmemeli. Bunların yanında sorgulamalarını sağlayıcı eğitimde verilmeli. Yani siyaset, ekonomi, teknoloji gibi. Dijital bir dünya kuruluyor, metaverse reklamları yapılıyor! İnsanlık nereye sürükleniyor, zorlanıyor? Sadece tıp eğitimi alarak bunları hekimlerimizin anlaması imkansız. Sorgulayan, araştıran bir hekim hastalarına çok daha iyi bakar. Bilim adına yaptıklarını sandıkları şeyin şirketlerin dayatmaları olduklarını anlarlar. Doktorlarımız malesef dünyanın nereye gittiğini göremiyor. Malesef eğitim sistemimizin burada da çöktüğünü görmek zor değil. Ezberci tıp eğitimiyle toplumsal sağlığı korumak mucize artık. Onlar önlerine konulan tedavi protokollerini uygulayan robotlara döndüler. E bunları ileride yapacak yapay zekayla sentezlenmiş robotlar zaten yapacaktır. Eski o babacan hekimler insanlar hasta olmadan önleyici tedavi yaparlardı. Şimdi sistem müşteri bekleyen taksi şoförlüğü gibi oldu. Saygılarımla…

  2. 7 Ocak 2022, 15:35

    Sn. Yahya Özal. “Sizin yüzünüzden risk altına girer” deyişiniz mantıksız. Çünkü aşı olan da olmayan da hastalığı yayabiliyor. Sizin tarzınızla ve büyük harflerle yazalım: AŞI OLANLAR DA BULAŞTIRIYOR, bilmem anlatabildik mi?

  3. Madem öyle ekranlara bir tane aşı karşıtı doktor çıkarsanıza.. Onlarla bir açık oturum yapıp onlarda söz hakkı tanısanıza.. Siz doktorsunuz da onlar nalbant mı? Niye sadece aşıperestler ekranda konuşuyor da karşı olanlar konuşamıyor.
    Bu bile başlı başına aşıdaki sahtekarlığın aleni kanıtıdır.
    Son bir soru: daha kaç doz aşı olacaksınız? Yunan alfabesindeki harf sayısı kadar mı?

  4. 7 Ocak 2022, 13:07

    Aşı virüsü yok etmese de, 0engellemese de yakalanmayı geciktirip yakalananların hastalığı daha rahat geçiştirmelerini sağlıyor. Elbette ölümlü sonları da yüksek oranda engelliyor. Durum bu iken aşı karşıtlarının aşı olmama özgürlüklerine EVET. Aşı olmayanların ve aşı karşıtlarının aşılı olanların sınırlarını zorlamalarına HAYIR. Aşı olmayanlara aşılamak için zorlamaya da HAYIR. Ne kadar ünlü olursa olsun aşı karşıtı biri için ayrıcalık yapmaya da HAYIR

  5. 7 Ocak 2022, 12:59

    Risk yalnızca sizde değil; ilişkide olduğunuz herkes, bir arada bulunduğunuz herkes, kullandığınız toplu ulaşım araçlarında herkes, gittiğiniz AVM lerde herkes … sizin yüzünüzden risk altına girer. BEN AŞI OLMAM, EVİMDEN DE DIŞARI ÇIKMAM diyebiliyor musunuz?

  6. 7 Ocak 2022, 11:16

    Kural kuraldır.Ayrıcalık,kuralsızlığı ve zafiyeti,başarısızlığı en önemlisi güvensizliği getirir…
    Kurallar uyulması için oluşturulur,uymayanlar sonuçlarına katlanır..

  7. Askerlik görevimi yerine getirmek üzere ilk eğitim aldığım birlikte ben ve devre arkadaşlarıma bir adet tetanoz bir de karma aşı yaptılar. Kimse en ufak bir kuşku duymadı. “Aşı karşıtı” tabiri bile yeni icat edildi. Yoktu o zamanlar…Doktor Ceyhun Balcı Bey kendinize şu soruyu sorunuz: bu insanlar neden bize (bana ve meslektaşlarıma) artık zerre kadar güvenmiyorlar? Eskiden hekimler en saygın insanlardı bu toplumda. Araba satılırken bile “doktordan” yazılırdı değil mi? En ufak bir hakaret yok bu yorumda. Sİteyi yöneten arkadaş rica ediyorum yayınlasın bunu. Düz Dünyacı, beyinsiz diye harakete uğrayan taraf biziz.

  8. 6 Ocak 2022, 22:22

    Asla aşı karşıtı değilim iki doz sinovac oldum ancak kafama takılan bir konu var.
    Anladığım kadarıyla covid aşılarının virüs bulaşmasına ve bulaştırmasına etkisi yok,sadece hafif atlatılmasıyla beraber hastaneye yatış sayılarını ve can kaybını azaltıyor.
    Durum böyle iken aşı olmayı reddeden kişi bünyesine güvenerek aşı olmadan virüsü yenebileceğini düşünebilir.
    Bu düşüncenin topluma ve virüsle mücadeleye ne zararı olabilir?
    Kişi kendine güvenir ancak hastalığı ağır geçirir hatta hayatını kaybedebilir,bu riski alan sonucuna katlanır.

  9. 6 Ocak 2022, 16:21

    Günümüz postmodern dünyasında böyle bir hak vardır kuşkusuz. Ama, bu tartışmalı hak kullanılırken kimi kısıtlamalarla ve sınırlamalarla karşılaşmak da eşyanın doğası gereğidir. ==> Bu, örtülu faşizmdir.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!