ANALİZ HABER/HÜSEYİN VODİNALI
Rusya’nın Ukrayna harekatı sonrası NATO’yu teyakkuza geçiren ve savaşı yaymaya çalışan ABD’den muhalif sesleri susturmak için yeni bir adım geldi.
11 Eylül saldırıları sonrası sıkıyönetim döneminde kurulan İç Güvenlik Bakanlığı, şimdi de muhalif yayınları Rus ajanları olarak damgalayıp engellemek için ‘Dezenformasyon Kurulu’ oluşturuyor.
İç Güvenlik Bakanlığı, özellikle Rusya’ya odaklanan, iç güvenlikle ilgili yanlış bilgilendirmeyle mücadeleyi koordine etmek için kuracağı Dezenformasyon Kurulu’nun başına Nina Jankowicz’i getiriyor.
This is the new Biden administration head of Ministry of Truth, Nina Jankowicz. She is in charge of what’s truth and fiction in America. Every time you think the Biden administration can’t get more ridiculous, they do: pic.twitter.com/SKCaLafDzv
— Clay Travis (@ClayTravis) April 29, 2022
Jankowicz, daha önce Wilson Merkezi’nde dezenformasyon görevlisiydi.
CIA bağlantılı Jankowicz, Fulbright Kamu Politikası Bursu kapsamında Ukrayna Dışişleri Bakanlığı’na danışmanlık yaptı ve Ulusal Demokratik Enstitü’de (NED) Rusya ve Beyaz Rusya programlarını yönetti.
Bir tür sıkıyönetim organı olan İç Güvenlik Bakanlığı içindeki bu bürokratik kurul artık neyin tartışılıp tartışılamayacağını belirleyen grup olarak görev yapacak.
ESKİDEN BERİ NİYET VARDI
Daha önce, Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı (CISA), sosyal medya dahil olmak üzere teknoloji platformlarında ‘dezenformasyonla’ mücadele etmek için yeni ve öncelikli bir plan ilan etmişti.
Bu kapsamda, ABD hükümeti, muhalif ve tarafsız gazetecilere sansür uygulama ve içerik kaldırma için yasal bir gerekçe oluşturuyor.
Bu CISA duyurusu, Ukrayna’daki olaylar gelişirken Rus dezenformasyonuyla mücadele etmenin kritik olduğunu söyleyen çeşitli hükümet yetkilileri ve kurumları tarafından hızla takip edildi.
“Dezenformasyon Kurulu”, Google, DuckDuckGo gibi arama motorlarının ve Twitter, Facebook, Instagram ve YouTube gibi sosyal medya platformlarının Ukrayna konusundaki resmi ABD söylemine uymayan bilgi ve içeriği hedefliyor.
Daha önce benzer yöntemler, sağlık kurulları olan CDC ve FDA tarafından COVID-19 ve aşılama programına yönelik olarak uygulanıyordu.
Tüm bu arka plan, hükümet bürokrasisi, ABD istihbarat teşkilatları ve ABD sosyal medyası arasındaki bir kamu-özel ortaklığıyla uyumlu.
Bu ortaklık şimdi, İç Güvenlik Bakanlığı ile CISA’nın kamusal alanda hangi bilgilerin bulunduğunu kontrol etme çabasının temel taşını oluşturuyor.
Temmuz 2021’de, kamu-özel ortaklığının arkasındaki resmi gündemin ilk kabulü kamuoyuna duyuruldu.
Şu anda gördüğümüz şey, Twitter’ın Elon Musk tarafından devralınmasındaki son gelişmeye tüm paydaşların şiddetli tepkisi ile birlikte hükümet kontrol mekanizmalarının bir uzantısı.
İki yıl boyunca enformasyon etrafındaki kontrol mekanizmaları, hükümet ve Big Tech (Silikon Vadisi) tarafından sağlamlaştırıldı.
Bilgiyi kontrol etmek, insanların internette neyi sorgulamasına ve tartışmasına izin verildiğini kontrol etmek için işbirliği örnekleri olarak COVID-19, aşılama çabası ve şimdi Ukrayna var.
Şimdi işler çok daha ayrıntılı ve daha endişe verici hale geliyor.
Elon Musk, Twitter’ı satın almak için teklifte bulunduktan ve ardından sansürü kaldırma niyetini ifade ettikten kısa bir süre sonra, eski Obama yönetimi istihbarat yetkilileri, sosyal medya ve Big Tech’in bilgi kontrolünü kırma çabaları hakkında uyarıda bulunan bir mektup yazdı.
Mektupta, kamusal alanda bilgiyi kontrol etmek için Orwellvari bir “Hakikat Bakanlığı” kurulması öneriliyordu.
İnternet arama motoru operatörleri, hükümetin çıkarlarıyla uyumlu hale gelmeyi şimdiden kabul ettiler.
Google ve DuckDuckGo örneklerinde olduğu gibi bu tartışmaya açık değildir.
Facebook, Twitter, Instagram ve YouTube gibi sosyal medya platformları, aynı ABD devlet kurumlarının talimatlarına ve fermanlarına dayanarak bilgi kontrolüne uyum sağlama niyetlerini dile getirdiler.
Dezenformasyon Kurulu Başkanı Nina Jankowicz, Eylül 2020’den beri tanınan bir figür. Sıkı bir renkli devrim savunucusu.
İşleyiş şöyle olacak:
Hitler Almanya’sındaki Joseph Goebbels’in “Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanlığı”nı çağrıştıran Dezenformasyon Kurulu, direktiflerini büyük teknoloji ve sosyal medya platformlarına iletecek.
Hükümet dili ve hükümet anlatısına meydan okumaya cesaret eden herhangi bir kişi ya da kuruluş, içeriklerinin kaldırılması için hedeflenecek.
Onaylanan söylem ve jargon, devlet kurumları tarafından tanımlanacak ve buna meydan okuyan ifadeler engellenecek.
Burada vurgulanması gereken nokta, sosyal medya platformlarının hüküm ve koşullarının artık platformun kendisince değil ABD devlet kurumları tarafından belirlenecek olması.
Savaşı büyütmeyi hedefleyen ABD Hükümeti, tıpkı ‘propaganda dehası’ Goebbells’in meşhur itirafında olduğu gibi, ‘yeni -ve çok tehlikeli- bir şey deniyor:
“Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır. Yalan, ancak Devletin halkı yalanın siyasi, ekonomik ve askeri sonuçlarından koruyabileceği süre boyunca sürdürülebilir. Dolayısıyla, Devletin muhalefeti bastırmak için tüm yetkilerini kullanması hayati önem taşır, çünkü gerçek, yalanın ölümcül düşmanıdır ve dolayısıyla gerçek, Devletin en büyük düşmanıdır.”
NOT: Goebbels sadece kendi yalan tekniğini itiraf etmemiş, bu konuda ileri düzeyde olan İngilizleri de deşifre etmiştir. 12 Ocak 1941 yılında yazdığı‘Churchill’in Yalan Fabrikası’ (Aus Churchills Lügenfabrik) başlıklı makalesinde büyük yalan tekniğini İngilizlerin de kullanmakta usta olduğunu söyler:
“…Kural olarak hiç kimse, sırlarını ifşa etmemelidir, çünkü o sırlara tekrar ihtiyaç olup olmayacağını ve ne zaman ihtiyaç duyulacağını kimse bilemez. Temel İngiliz liderlik sırrı, belirli bir zekaya bağlı değildir. Aksine, oldukça aptalca bir kalın kafalılığa bağlıdır. İngilizler, yalan söylediğinde büyük yalan söyleme ve ona bağlı kalma ilkesini izler. Gülünç görünme riskine rağmen yalanlarını sürdürürler…“
