NATO 2022 Stratejik Konsepti

featured

E.Tuğamiral İlker Güven yazdı…

NATO 1949 yılında Kuzey Amerika ve Avrupa’nın Güvenlik – Savunmasını esas alan bir Antlaşmadır. Türkiye Sovyetler Birliği 17 Aralık 1925 yılında, Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması imzalamış, 1945 yılına kadar da yürürlükte kalmıştır.

Türkiye 1923 Lozan Anlaşmasını tanımayan ABD ile Atatürk’ün vefatından sonra, 1 Nisan 1939 yılında Ticaret Antlaşması, 27 Şubat 1946 da, ”iki ülke arasındaki manevi dostluk bağlarını kuvvetlendirmek ve ticareti geliştirmek” amacıyla Kahire’de Kredi Anlaşması yapıldı. Türkiye NATO’ya girmeden 27 Aralık 1949’da, Türkiye’yi ABD’nin yarı sömürge durumuna düşüren ve halen yürürlükte olan, Fulbright ”Eğitim Komisyonu” Anlaşması imzalandı.

Bu Anlaşma için 1963 yılında İnönü; ”yalnız Milli Eğitim değil pek çok Bakanlıkların 1949’da başlayarak, Amerikalı uzmanlar tarafından fikir aldığım teknik personelimizi güderek yönlendirdiğini” üzülerek itiraf etmiştir. Kore’de mehmetçiklerin kanı pahasına ve Atatürk’ün Tam Bağımsızlık ilkesine rağmen 1952 yılında Türkiye NATO’ya girmiştir.

NATO esasen ABD’nin ulusal çıkarlarına göre yönetilen siyasi ve askeri bir örgüttür.

ABD NATO içindeki müttefiklerini kendi stratejisine bağlı tutarak, denetlemektedir. ABD Avrupa ülkelerinde, askeri gücünü yerleştirerek egemen duruma gelmiştir. ABD uluslararası siyasi, ekonomik ve çıkar çatışma alanlarında NATO’yu bir araç olarak kullanmaktadır.

Madrid NATO stratejik karalarının, Türkiye’nin ulusal çıkarları ile ne kadar örtüşüp
örtüşmediğine bakıldığı zaman durum nedir?

*Neo Kapitalist sistem egemenliğinde, Spykmanın kenar Kuşak, Kennan’ın da Çevreleme Stratejisi öncelikle Rusya’yı ve Çin’i de içine alacak şekilde uygulamaya konuyor.

*NATO’nun artık savunma örgütü olmadığı, tam aksine saldırgan bir savaş örgütü olduğu dünyaya duyuruluyor.

*İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği, Rusya’nın egemen olduğu Arktik bölgesinde
karşı koyacak güç oluşturma çabasıdır.

*NATO Genişleme stratejisi; Arktik, Baltık, Adriyatik, Akdeniz, Ege ve Karadeniz’den, Hint-Pasifik Denizine kadar çok büyük bir alana genişleme ve çevreleme öngörülüyor. Bu hormonlu genişlemenin, NATO üyesi ülkelerin vahşi kapitalizmin yarattığı anormal ekonomik ve sosyal farklılıklar nedeniyle, oldukça gelişmiş Çin gibi ekonomik ve askeri güce karşı birlikte mücadelenin çok zor olduğu değerlendirilmektedir.

*Rusya’nın yıpratılması için kışkırtmayla yaratılan Ukrayna krizinde, önce AB ile yaratılan birlikte mücadele, zaman geçtikçe, AB güçlü devletlerinde ekonomik zorluklar dayanılmaz duruma gelince, Rusya’nın aksine, NATO’nun çatlaması söz konusu olabilecektir.

*Rusya NATO’nun baş düşmanı, Çin’in de Atlantik işbirliği çıkarlarına, güvenliğine ve değerlerine karşı olduğu ilan edilmiştir.

*Çin-Rusya stratejik ortaklığının, NATO’nun (ABD’nin) çıkar ve değerlerine karşı olduğu vurgulanmıştır.

*NATO’nun açık kapı stratejisiyle, Bosna-Hersek, Gürcistan ve Ukrayna ile ortak olacağı da ilan edilmiştir.

*ABD Hint-Pasifik bölgesine genişleyeceğinin işareti olarak Madrid’e, Japonya, Güney Kore Avustralya ve Yeni Zelanda’yı davet etmiştir.

SONUÇ:
*Yukarıda belirtilen yeni NATO Stratejik Konsepti, Türkiye’nin ulusal çıkarları ile hiç örtüşmemektedir.

*NATO’nun AB üyesi olan Yunanistan ve sözde GKRY’nin çıkarları doğrultusunda Kıbrıs Rum tarafında, Yunanistan’ın Ege ve Trakya’da sözde Rusya’yı Üslerle çeviriyormuş gibi yaparak aslandında Türkiye’yi kuşatma ve kontrol altında tutmak istediği görülmektedir. ABD-NATO’nun, özellikle Türkiye’nin Mavi Vatan ve KKTC’nin hak ve çıkarlarına karşı Yunan ve Kıbrıs’ta Rum’u desteklediği gerçektir.

*ABD (NATO) resmi deklarasyonda teröre karşıymış gibi yapıp, Türkiye’yi bölmeye çalışan PKK türevi PYD/YPG’yi silah, teknoloji ve ekonomik olarak açıkça desteklemektedir.

*Türkiye Madrid’de öncelikle ABD ile masaya oturup sonuç alıcı aktif ve kararlı bir şekilde, PKK/PYD/YPG desteğini sonlandırmaya çalışmalıydı. Veto hakkını burada kullanmalıydı.

*Ege Mavi Vatanda Anlaşmalara aykırı durum ile zapt ve işgal edilen adaların durumu da NATO toplantısında dile getirilmeli idi.

*Sözde GKRY Başkanının Madrid’e geleceği bilindiğine göre KKTC Devlet Başkanı Sayın Tatar’ın da Madrid’e gelmesi organize edilmeliydi.

*1936 Montrö Antlaşmasından sonra ikinci dünya savaşı dahil Karadeniz sulh ve sükun içinde kalmıştır. Karadeniz’in, Montrö’nün özellikle ABD tarafından zorlanması sonucu NATO Gemi ve Silahları ile doldurulması, Türkiye’nin ulusal çıkarları ile çatışması nedeniyle asla kabul edilemez, bu konu da veto nedenidir.

*Belirtilen durum kapsamında, sadece İsveç ve Finlandiya’nın PKK tutumu nedeniyle veto hakkımızın, NATO için alınan tüm kararlar için kullanılmasının çok daha uygun olacağı değerlendirilmektedir.

 

NATO 2022 Stratejik Konsepti

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Tamam da bu dedikleriniz nasil olacakti. Su an ulkenin basinda bir Cumhurbaskani varki kendi cikarlari ulke cikarlarindan daha oncelikli. America ve Bati sen ucuncu defa aday olamazsin, tanimayiz deseler ne olacak. Iste O bunlarin adaylik icin onayini aldigi icin diger hersey geri planda kaldi. Erdogan ve surekasi cok iyi biliyor ki secimi kaybederlerse 20 yil yaptiklarinin hesabini verecekler.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!