Roseline’nin mürekkebi kurumadan şimdi de Avrupa Parlamentosu…

N. İsmet Hergünşen yazdı…

N. İSMET HERGÜNŞEN

Avrupa Birliği (AB) Deniz Kuvvetleri Akdeniz (EUNAVFOR MED IRINI) harekatında, Türk bayraklı ROSELINE-A gemisinin Doğu Akdeniz’de durdurularak uluslararası hukuka aykırı bir şekilde saatlerce aranmasının daha mürekkebi kurumadan, Avrupa Parlamentosu (AP) 10-11 Aralık’ta toplanacak AB’yi Türkiye’ye yaptırım uygulamaya çağırdı.

AP, bağlayıcı olmayan “tavsiye” niteliğindeki kararlarında;

• Kıbrıs’ta kapalı Maraş’ın açılması kararından geri dönülmesini,
• Kıbrıs sorununun iki bölgeli federasyon temelinde çözümü hedefleyen müzakerelerin yeniden başlatılmasını,
• AB’nin Türkiye’ye yaptırım uygulamasını istedi.

Geçtiğimiz liderler zirvesinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Yunanistan ve Fransa, Doğu Akdeniz’deki tavrı nedeniyle Türkiye’ye ekonomik yaptırım uygulanmasını istemiş, ancak AB içinde yeterli destek bulunamayınca Aralık zirvesinde yeniden ele alınması kararlaştırılmıştı.

1571 yılında Venediklerden Türklerin eline geçen ve İngiltere’nin Kıbrıs’tan çekilmesi sonrasında Kıbrıs Türk ve Rum halkları tarafından bir ortaklık temelinde kurulmuş olan “Kıbrıs Cumhuriyeti”nde Rumların;

• Kıbrıs Türkleri’ni 1960’da kurulan ortaklık devletinden dışladıkları,
• Ada’da birlikte yaşama ve Ada’yı birlikte yönetme mutabakatını terk ederek devleti gasp etmeye çalıştıkları,
• Yunanistan ile birleştirmek hedefini gerçekleştirmek için 1963’te devleti yıktıklarını artık tüm dünya anlamalıdır.

Günümüze kadar Kıbrıs’ta sağlanan bu başarının diplomatik ve askeri girişimlerin temelinde, yalnız Türkiye ve Kıbrıslı Türklerinin haklarını gözetmek değil, dünya ve bölge barışı ile bölgedeki dengelerin göz önünde bulundurulmasında Türkiye’nin azımsanmayacak derecede bir rolü vardır.

Bu yönetim tarzı sadece Kıbrıslı Türklerin değil aynı zamanda Rumların da barış, huzur ve güven içinde yaşamasına da olanak sağlamaktadır.

Kaldı ki; Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik olarak;

• Londra, Zürih ve Garantörlük anlaşmaları dahil,
• Annan planı,
• Ve son olarak da Crans Montana’da

BM’nin gözetiminde yapılan onca görüşmenin neden sonuçsuz kaldığı ve hangi devlet ya da kuruluşların uzlaşmaz olduğu arşivler incelenirse görülür.

Ayrıca; 90’lı yılların sonlarından itibaren Türkiye ile ilişkilerinde Kıbrıs’ı siyasi bir sorun haline getiren, Kıbrıs Türklerini ve yürürlükteki anlaşmaları yok sayarak tek taraflı aldıkları kararın neticesinde GKRY’ni birliğe dahil eden AB’dir.

Artık Kıbrıs’a ilgi duyanlar şunu bilmelidir ki; 46 yıldır Kıbrıs’ta yaşananların sorumlusu ne KKTC ne de Türkiye Cumhuriyeti’dir.

AB, AP gibi kuruluşlar ile bazı müttefik (!) diyebileceğimiz ülkelerin GKRY ve Yunanistan kaynaklı sorunları sürekli gündemde tutacak şekilde suni buhran yaratma gayreti ötesinde Türkiye aleyhine haksız, mesnetsiz ve dayanaksız tehdit içeren eylem ve söylemlerde bulunması, Türk kamuoyunda can sıkıcı bir hal almıştır.

Aralık ayı içerisinde yapılacak olan liderler zirvesinde Türkiye aleyhine yaptırımları “Yanlış hesap Bağdat’tan döner” misali reddetmesi AB için en doğru hal tarzı olacaktır.

Öte yandan, Türkiye aleyhine alınacak kararlardan ziyade Türk kamuoyunun beklentisi de;

• Yunanistan, GKRY, Fransa ve haddızatında Almanya’nın Türkiye’yi töhmet altında bırakmaya çalışan proaktif eylem ve söylemlerden kaçınması,
• AB ülkelerinin Yunanistan ve GKRY’nin oldu bittilerine gelmemesi

yönünde kararlar almasıdır.

Aksi varit olursa; İsmet İnönü’nün deyimiyle “Yeni bir dünya düzeni kurulur, Türkiye’de bu düzende yerini alır”. 

İSMET HERGÜNŞEN KİMDİR?

Kabataş Erkek Lisesi’ndeki eğitimi hitamında Deniz Harp Okulu’ndan mezun olup, Donanma’ya katıldı. Muhrip, Hücumbot ve Firkateyn sınıfı gemilerlerdeki görevlerinin ardından TCG Fatih Fırkateyni’nde komutanlık ve Hücumbotlarda komodorluk yaptı. Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Bölge Komutanlık görevi esnasında kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Bahçeşehir Üniversitesi ve Deniz Ticaret Enstitüsi’nde Denizcilik dersleri vermiştir.